Gönderen Konu: Ve Bayram Gelir Çocukluğumuza...  (Okunma sayısı 2467 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı Ay Işığı

  • aktif yazar
  • *****
  • İleti: 1166
Ve Bayram Gelir Çocukluğumuza...
« : 08 Aralık 2008, 20:13:38 »

     
En çocuk yanlarımızın en çoğaldığı vakitlerde gelir bayram, gül düşürmek için ömrümüze… 

Eli öpülesi yıllardan gelir çağlayarak ve bazen ağlatır iç mahzenimizi. Isıtmaya gelir yüreğimizi bir kış mevsimi iptidâsında. Bayramdır ve ayân olur çocukluk beyânımız. Kâh düşüp de ağlarız, kâh ağlarken güleriz. Küçümen kızlar gibi koştururuz gönül ülkesinde… Bayramlık ikram, bir kutlu sözdür ve en güzel tatlı, tebessümdür elbette.

Öyleyse, seyyahlığa dizilmeli yokuşlu yollarında ömrün. Kadîm bir sevdâ serenatı gibi nişâne olsun müptelâlığımıza her yeni dize.  Dizginlenmiş heyecanlarda dizlerimizde hep aynı yara. Lâkin, gelen bayram ise, yüzünü güldürmeli inci timsâli çocukluğumuzun. Hezarfen umutlarla kuşanmalı yağmurları. Aralık’ta geliyorsa, aralık bırakmalı kapıları mübârek  bir aşkın kurbân olunası yoluna. Mütebessim aralamalı gülşende göğeren göz kapaklarını…

Bayram ki, vefânın sevdâya râm oluşudur. Kutlulardan kılınalım diye kurbân  olur gökten indirilen ve İsmâilî bir teslîmiyetle ikrâm edilir aşk erlerine. İşte, kapıda beliren kendi çocukluğumuz, gayrısı değil! Bir menfez açılıyor mâzîye doğru, geçmiş zaman çekimlerinde âyine oluyor her yeni yüz, çocuk siluetimize. Mâsûmiyetinde derûnî gülümseme ile bayramlığını sekînete giymiş çocuk, onca halecan içinde. Biz ise, vefâyı sunuyoruz tepsilerle şeker yerine.

Sonsuzluk nefhâsıyla kuşanmalı bu bayram. Mâdem ki ismi “kurban”, Allâh’a yakın olmayı istemeli; gönülde O’nu bulmayı, bir gün olsun bayramı Kâbe’de yaşamayı… Yakınlığını istemeyi istemeli meselâ. Daha arefeden duâya durmalı tekbir yârenliğinde, dîvâna durmalı elpençe. Çocukluğumuzun paklığında yollara muştulanmalı.

Mahzunluğumuza gelir bayram, lâhûtî kokularla… Kalbimizi hatırlatmak için aşka melceimiz olur eli öpülesi zamanlarda. Kalıbımızın üzerine rahmet sağanağı gibi yağdığında katre katre, çocukluğumuz filizlenir ayak izlerimizden. Bayram ki, bizi kutlamak için gelir selâm mübârekliğinde. Bereketlenelim diye gedâlığımızın ebede namzet seyirlerinde…  Bayramdır gelen miftâhını açmaya kilitli gönüllerin. Bir tebessüm atına binip, helâllik ricâsında güzergâhımız olur muttasıl yolculuklara. Sebebimiz olur bir içimlik duâlara. Çocukluğumuzun elinden tutup, muhabbetlerin tarâvetinde kadîm bir halâvetle menzillenir hayatın müntehâsına.

O hâlde ümittir, recâdır yarınlara. Bayram ki, canfezâ susuşlarına gelir harflerin. Tüm cümlelerin tek kelimede hulâsasıdır aslında. Dur durak bilmez, koşturur mâsûme duruşlarda. Hâtırâtında münbit bir anıdır, usulca nemalandırır ferdâları. Yankısı asırlara uzanır. Düşmez dilimizden terânesi bu âsûde ezginin, her dâim sonuzluk şarkısına müheyyâ… İçi kıpır kıpır bir çocuktur ömrün aynalarında.   

Ve bayram gelir çocukluğumuza…


(7 Aralık 2008 Pazar Kurban Bayramı Arefesi )


Zeynep Dilyâre
hazersofrasi