Gönderen Konu: Ve bayram...  (Okunma sayısı 3114 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9214
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Ve bayram...
« : 30 Ağustos 2011, 10:22:34 »

Ve bayram...

Bir aziz Ramazan'ı daha uğurluyoruz hayırlısıyla. Kendisine verebildiklerimiz ve kendisinden alabildiklerimiz konusunda nefsimizle hesap görme vaktidir şimdi.


"Bir ay boyunca dişimizi sıktık, nefsimizle boğuştuk, sıkıldık, darlandık... Şimdi bayramı hak ettik. Bari bayramda biraz rahatlayalım"
psikolojisi -başta bu satırların yazarı olmak üzere- oruç tutanların kahir ekseriyetinde görülür. Belli bir haklılık payı da yok değildir bu psikolojide.

Ancak bir noktaya dikkat edelim:
Bir ay boyunca dişimizi sıkarak, nefsimizi dizginleyerek elde ettiğimiz manevi kazanımlar bu psikolojinin yol açabileceği hesapsızlık ve ölçüsüzlük sebebiyle heba olmasın. Ramazan orucunu "yasak savmak" kabilinden mi, yoksa can-ı gönülden ruhumuzla, bedenimizle, bütün algı ve azalarımızla mı tuttuğumuz sorusunun cevabı burada tebellür edecek. Efendimiz (s.a.v) tarafından Şevval ayında tutmaya teşvik edildiğimiz 6 günlük orucun tam da bu noktaya taalluk eden yönleri var.

Alimler 6 günlük Şevval orucu üzerinde dururken birçok hikmete değinir.

Bunlardan ilginizi çekeceğini düşündüğüm hususları özetle sıralayayım:

1. Bir amelin kabul edilip edilmediğinin alameti, hemen arkasından yaptığımız işle belli olur. Eğer herhangi bir salih amelin arkasından bir başka salih amel işlemeye muvaffak kılınmışsak, bu, ilk işlediğimiz salih amelin makbul olduğunu gösterir. Hemen sonra üçüncü olarak işleyeceğimiz salih amel de ikinci sırada işlediğimiz amelin makbuliyetinin göstergesi olur ve bu durum zincirleme bu şekilde devam eder. Eğer bir salih amelin arkasından bir ma'siyet işlemişsek, bu da o salih amelin kabul edilmediğinin göstergesi olur.

Dolayısıyla Ramazan orucunun makbuliyeti de Şevval ayında tutacağımız 6 gün orucu ile tezahür edecektir.

2. Salih amel işlemeye muvaffak kılınan kimse, bu tevfik için de şükretmek durumundadır. Zira Allah Teala'nın yardım ve tevfiki olmasaydı, hiçbirimiz Ramazan orucunu tutma imkânı bulamazdık.

Büyük zahid Vüheyb b. el-Verd (1) amellerin sevabı hakkında kendisine sorulan bir soruya şöyle cevap vermiş: "Amellerin sevabını sormayın; salih amel işlemeye muvaffak kılınan kimsenin eda etmesi gereken şükrü sorun."(2)

Öyle ya, Ramazan boyunca oruç tutamayacak şekilde hasta olabilirdik veya oruca engel başka bir manimiz bulunabilirdi. (Bu durumda olanlar için hayır dualarımızı da eksik etmeyelim.)

İşte Şevval orucu da, Ramazan orucu tutmaya muvaffak kılındığımız için eda etmemiz gereken şükrün bir göstergesidir.

3. Nasıl ki hemen her farz namazın önünde ve arkasında, farzlarda oluşabilecek eksiklik ve kusurları kapatacak ratibeler (sünnet namazları) var; Ramazan orucu için de Şaban ve Şevval oruçları ratibe mesabesindedir.
Ramazan orucunda meydana gelmiş olabilecek kusurlar Şevval orucu vesilesiyle giderilir ve böylece Ramazan orucu kemal bulur.

Bayram başlıklı bir yazıda elbette sadece Şevval orucunu konuşmak olmaz. İnsanın tek başına eda edemeyeceği ameller, yalnızken gereği gibi teneffüs edemeyeceği mevsimler vardır. Bunların eda ve ifası ancak başkalarıyla birlikte bulunduğumuz zaman mümkün olur. Cuma namazı böyledir mesela, zekât böyledir... Aynı durum bayramlar için de söz konusudur. Bayram neşvesini ancak dostlarımızla, sevdiklerimizle birlikte olunca yaşarız. Onun için elbette bayram aile büyüklerinin, dost ve akrabaların ziyaret ve bayramlarının tebrik edilmesi şeklinde cereyan edecektir.

Bu bayramda da içimizi burkan, yüreğimizi sızlatan şeyler oluyor ne yazık ki. Güneydoğumuzdaki sancıdan Afrika'daki kuraklığa ve İslam dünyasında (bilhassa Suriye'de) cereyan eden olaylara kadar bayram hissiyatımızı buruk bir sevince dönüştüren olaylar bunlar. Ancak bayramın da "Müslüman algısı"nda önemli bir yeri bulunduğunu unutmayalım. Sahabe-i kiramın bayram günü namaza tekbirlerle gittiğini unutmayalım. Bu günler bizim, bize ait. Dolayısıyla buruk bir sevinçle de olsa onları kutlamak, ihya etmek da bizim kulluk görevimizin bir parçası.

Anlamlıyla mütenasip bir dünyada misafir edeceğimiz bayramlara kavuşmak niyazıyla...

-----------------------------------------------------------
1 Biyografisi için bkz. EbûNu'aym, Hilyetu'l-Evliyâ, VIII, 140 vd.
2 İbnReceb, Letâifu'l-Me'ârif, 395.



Dr. Ebubekir SİFİL



Çevrimdışı omur

  • ömür
  • yazar
  • ****
  • İleti: 651
Ynt: Ve bayram...
« Yanıtla #1 : 01 Eylül 2013, 00:13:29 »
Cok ince nükteler. Yazara ve Mücteba mıza cok teşekkürler. Allah razı olsun.