Halis ECE, ayasofyacami.com
HUZURU İFSAT EDEN İLLETİN CAİZ OLDUĞU YERLER
“Her yalan âdemoğlunun aleyhine yazılır; ancak üç yalan hariç:
1. Kişi harpte yalan söyleyebilir; zira harp hiledir.
2. Bir adam (kırgın ve dargın olan) hanımına (başkaca çaresi ve yolu kalmamışsa) yalan söyleyerek onu razı edebilir.
3. Bir kimse, (birbirlerine küs olan iki insanın) arasını düzeltmek için yalan söyleyebilir.”
(Süyûti, Feyzu'l-Kadir, Matbaa-i Mustafa Muhammed, Mısır, 1938, V, 10)
***
Açıklama:
Yalan, fertlerin ve toplumun huzurunu bozduğu, ahlâkını dejenere ettiği için haram kılınmıştır. Harbin/savaşın da her türlüsü zaten doğrudan milletlerin huzur ve sükûnunu bozan; din-iman, can-mal, ırz-namus emniyetine zarar veren bir illettir...
Kırgınlıklar-dargınlıklar ise genel olarak toplumun, özel olarak eşlerin, kardeşlerin-arkadaşların, evlat ile ebeveynin... huzurunu kaçıran olumsuz huylardır.
O bakımdan, gerek düşmanla savaşta onlara üstünlük sağlayıp zararlarından emin olabilmek ve gerekse küslerin/dargınların aralarını düzeltip huzuru temin etmek için başka çare kalmamışsa, yalan söylenebilir. İşte bu noktada yalan söylemenin caiz olduğunu, bu sözlerin yalan hükmünde olmadığını haber veriyor Resûlüllah Efendimiz (s.a.v.) bizlere...
Kısacası mü'minler arasında huzur, sükûn ve güvenin bozulması son derece tehlikeli olduğu içindir ki, bunun temin ve tesis edilmesinde "yalan" gibi bir yasağa dahi ruhsat vermiştir Yüce dinimiz.
Rabbim; rızasısından, Resûlünün sünnetinden ayırmasın.