Gönderen Konu: Evlilik kararı ve süreci nasıl işler?  (Okunma sayısı 3695 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı Lika

  • popüler yazar
  • ******
  • İleti: 3892
Evlilik kararı ve süreci nasıl işler?
« : 15 Şubat 2009, 21:30:49 »

Bu sayfada uzun zamandır ısrarla aynı şeyleri söylüyoruz; Sağlam bir toplumun inşası, sağlam ailelerin kurulmasından geçer. `Müslüman bir toplum`un inşası yolunda söyleyecek farklı bir şeyimiz de yok aslında. Zira Peygamber Efendimiz(SallAllahu Aleyhi Vesellem); `Din nasihat üzere kaimdir` buyuruyor. Peygamberimizin sohbetinden henüz kalkmış ve evlerine doğru gitmekte olan sahabeler yolda birbirlerine sohbette işittiklerini anlatıyorlardı. Aileyi ifsad etmek isteyen fitnecilerin dört koldan devamlı çalışıyor olması, ailenin ehemmiyetine dair konuşmalarımızı sıklaştırmamız için yeterli bir sebeptir.

Her toplumun ailelerden oluştuğunu biliyoruz. Aile sağlam olursa toplum da o denli sağlam olacaktır. Aile kurumu, dış etkilere karşı muhtevasını ne kadar sağlamlaştırırsa, ellerinde zehir tenekeleriyle insanlığa ahlaksızlık aşılayanların çalışmaları da o kadar boşa çıkmış olacaktır.

Günümüzde aile kurumu, tarih boyunca eşine rastlanmamış büyük bir tehlikeyle karşı karşıyadır. Bu tehlike de, kadın hakları adı altında kadın düşmanlığı yapan bir takım Batı ülkelerinin maddî ve manevî desteğini alarak çalışan bazı kuruluşların yürüttüğü faaliyetlerdir. Hâlbuki kadın haklarını savunduklarını iddia eden bu akımların en büyük amacı, kadın erkek eşitliği adı altında aile kurumunu aşındırmak, ailede güçlü olan sorumluluk, yardımlaşma ve dayanışmayı ortadan kaldırıp aile bağlarını koparmak ve kadına sınırsız ve sorumsuz bir statü tanıyarak aile mefhumunu ortadan kaldırmaktır.

Toplumsal sıkıntılarımız, ailevi problemlerimizden kaynaklanıyor

Günümüzde bazı insanlar da Allah`ın kendilerine helâl kıldığı nikâhı terk ederek, gayr-i meşru ilişkilere yönelmektedirler. Bu yüzden toplumumuzda zina, fuhuş ve sapık ilişkiler alabildiğine yayılmış bulunmaktadır. Geleceğimizin teminatı olan gençliğimizi bu tür sapık ilişkilere karşı uyarmak gerekmektedir. Zira fuhşun ve ahlâksızlığın yaygınlaşmasıyla aile bağı koparılırsa toplumun düzeni de bozulur. İşte bu sebepten dolayı İslam`ın nasıl bir aile kurulmasını istediğini ve aileye verdiği önemi sürekli konuşmak zorundayız.

Her şeyden önce şunu rahatlıkla ifade edebiliriz ki, aile kelimesi, insan zihninde bir takım dinî, sosyal ve hukukî kavramları canlandıran sosyal muhtevalı bir kelimedir. Aileyi kısaca şu şekilde tarif edebiliriz: Aile; karı koca ve çocuklardan meydana gelen ve yaratılıştan gelen bağlar üzerine kurulan küçük bir sosyal topluluktur. Tüm insanlar aile denen yuvada dünyaya gözlerini açarlar. Dolayısıyla aile insanın ilk kültür ocağı, ilkokulu, ilk sevgi kaynağı ve ilk dostlarını tanıdığı bir yuvadır.

Aile, toplumun en küçük sosyal birimidir. Toplumlar ailelerden meydana gelir. Toplumun mutlu ve huzurlu olması ailelerin mutlu ve huzurlu olmasıyla doğru orantılıdır. Aile, insanları yaratan Rabbimizin koyduğu kurallara göre kurulursa sağlam ve toplumun biricik mutluluk kaynağı olur.

İnsan neslinin devamı, nesebin muhafazası, toplumu meydana getiren ve toplumun temel taşı olan aile müessesesinin kurulması evlilikle mümkün olur. İslam dini aile yuvasını sağlam temellere oturtmak, faziletli nesiller yetişmesine zemin hazırlamak için meşru ölçüler içinde evlenmeyi hem emretmiş, hem de bir takım müeyyidelerle onu cazip hale getirmiştir. Rabbimiz ayetlerde şöyle buyurmuştur: `Allah size kendi nefislerinizden eşler yarattı ve size eşlerinizden çocuklar ve torunlar yarattı ve sizi güzel şeylerden rızıklandırdı. Şimdi onlar, batıla mı inanıyorlar ve Allah`ın nimetini inkâr mı ediyorlar?` [Nahl 72]

`İçinizde evli olmayanları, kölelerinizden ve cariyelerinizden salih olanları evlendirin. Eğer fakir iseler Allah, Kendi fazlından onları zengin eder. Allah geniş (nimet sahibi)dir, bilendir.` [Nur 32]

Sevgili Peygamberimiz(sav) da gençleri evliliğe teşvik ederek şöyle buyurmuştur: `Sizden gücü yeten evlensin. Çünkü evlenmek, gözü harama karşı korur, namusu muhafaza eder. Evlenmeye gücü yetmeyen de oruç tutsun, çünkü oruç şehveti kırar.` [Buhari, Müslim]

`Nikâh benim sünnetimdir. Sünnetimi terk eden benden değildir. Evleniniz, çünkü ben sizin çokluğunuzla diğer ümmetlere övüneceğim. Hâli vakti yerinde olan evlensin, eli dar olan da oruç tutsun. Zira oruç, şehveti kırar.` [İbn MAce]

Saliha kadını, dünyanın en güzel nimeti sayan Hz. Peygamber (sav) bir hadis-i şeriflerinde de şöyle buyurmuştur: `Dünya bir geçimden ibarettir. Şu geçim dünyasının en güzel nimeti de saliha kadındır.` [Müslim]

`Mümin, Allah korkusundan ve O`na itaatten sonra, saliha bir kadından yararlandığı kadar hiçbir şeyden yararlanmamıştır. Çünkü ona emretse sözünü dinler, yüzüne baksa kendisini sevindirir, üzerine yemin etse yeminini doğru çıkarır, başka tarafa gitse kendisinin gıyabında namusunu ve malını korur.` [İbn Mace]

Evlilik, harama düşmekten korur

Evlilik, kişinin kendisini ve eşini harama düşmekten korur, insan neslini son bulmaktan, yok olmaktan kurtarır. Doğurma ve çoğalma yoluyla neslin devamını sağlar. Zira toplum nizamının tamamlayıcı bir unsuru olan ailenin kurulması, nesebin muhafazası, neslin bekası ve bireyler arasında yardımlaşma ruhunun geliştirilmesi evlilikle mümkün olur. Bundan dolayı Kur`an-ı Kerim, insanları evlenmeye teşvik etmiştir.

Evlenmenin amacı, sadece erkekle kadının şehevî duygularını tatmin etmeleri değil, insanların üremesini sağlamaktır. Şehvet duygusu, neslin devamı için sadece bir araçtır.

Nitekim Hz. Peygamber Efendimiz: `Nikâh benim sünnetimdir. Sünnetimi terk eden benden değildir. Evleniniz, çünkü ben sizin çokluğunuzla diğer ümmetlere övüneceğim. Hâli vakti yerinde olan evlensin, eli dar olan da oruç tutsun. Zira oruç, şehveti kırar.` [İbn Mace] sözüyle bunu vurgulamış ve evlenmenin asıl amacının üreme olduğunu belirtmiştir.

Allah`ın tavsiye ettiği meşru nikâh, öncelikle kişiye, Allah`ın mülkünde tasarruf yetkisi vermektedir. Bildiğimiz gibi her şey Allah`ın mülküdür. Allah`ın mülkünü O`nun istediği tarzda kullanmayan haram işlemiş olur. Öyleyse, kadın-erkek münasebetleri Allah`ın dilediği tarzda ve koyduğu şartlar çerçevesinde olmalıdır. Kadın-erkek münasebetlerinde helâl olmayan tasarruflara dinimiz zina demiştir ve bütün cinayetler arasında zinaya en ağır ceza takdir edilmek suretiyle bu meselede Allah`ın mülkündeki haram tasarrufun dünyevî ve uhrevî neticelerinin azametine dikkat çekilmiştir.

Abdullah b. Amr (ra)`dan rivayet edilen bir hadiste Resulullah(sav), malın ve güzelliğin getirebileceği kötü sonuçlara dikkati çekerek, evlilikte dindarlık dışındaki bir tercihi açıkça yasaklamıştır: `Sırf güzellikleri sebebiyle kadınlarla evlenmeyin. Çünkü güzelliklerinin onları (kibir ve gurur sebebiyle) alçaltacağından korkulur. Onlarla sırf mal ve mülkleri sebebiyle de evlenmeyin, zira mal ve mülkün onları azdıracağından korkulur. Fakat onlarla dindarlıklarından dolayı evlenin. Yemin olsun, burnu kesik, kulağı delik siyahî dindar bir köle (dindar olmayan hür kadınlardan) daha üstündür.` [İbn Mace]

Erkek, evleneceği kadına bakmalıdır

Evlilik kurumunun başarıyla yürütülmesi ve her iki tarafa da mutluluk ve huzur getirebilmesi için karı kocanın birbirine karşı hoşgörülü ve anlayışlı olması şarttır.

İslam`a göre kurulan aile yuvasının daha sağlam ve kalıcı olması için, evlenecek çiftlerin birbirini görmesi ve konuşması caizdir. Nitekim Hz. Peygamber (sav), evlenmek isteyenlere, alacakları kızı önce görmelerini, bunun ileride anlaşmaları için gerekli olduğunu söylemiştir. `Allah, bir erkeğin kalbine, bir kadınla evlenme düşüncesi sokarsa, o kimsenin, o kadına bakmasında bir günah yoktur.`

Bir kızla evleneceğini söyleyen Muğîre bin Şube`ye, Peygamber Efendimiz, alacağı kızı görüp görmediğini sormuş, Muğire de görmediğini söyleyince: `Git onu gör, ileride anlaşmanızın sürekliliği için bu, ikinize de iyidir.` Buyurmuştur.

Ancak İslam`a göre kızla erkek, sadece bir mahrem yanında birbirlerini görebilirler. İkisinin yalnız başına bir arada kalmalarına, gezip tozmalarına, güncel tabirle flört yapmalarına İslam kesinlikle izin vermez. Günümüzde yaygınlık kazanan bazı hallere dinimiz kesinlikle izin vermez: Gençler birbirlerini daha yakından tanıyıp daha sağlam evlilik yapmak bahanesini ileri sürerek beraber gezmek, tozmak, seyahat etmek gibi aşırılıklara düşüyorlar. İslam`ın uygun gördüğü `görme` ile bu çeşit beraberliğin hiçbir ilgisi yoktur.

Nitekim Allah Resulü(sav) bu hususta şöyle buyurmuştur: `Bir erkek, bir kadınla ancak kadının bir mahremi olmak şartıyla beraber bulunabilirler.`

milli gazete

« Son Düzenleme: 15 Şubat 2009, 21:36:00 Gönderen: Lika »
Ne içindeyim zamanın,Ne de büsbütün dışında;Yekpare geniş bir anın Parçalanmış akışında,
Rüzgarda uçan tüy bile Benim kadar hafif değil.Başım sukutu öğüten Uçsuz, bucaksız değirmen;İçim muradıma ermiş Abasız, postsuz bir derviş;
Kökü bende bir sarmaşık Olmuş dünya sezmekteyim,Mavi, masmavi bir ışık Ortasında yüzmekteyim