Gönderen Konu: Yüksek tansiyon tarihe karışıyor  (Okunma sayısı 9741 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı Ahi

  • aktif yazar
  • *****
  • İleti: 923
  • Bugün Allah (c.c) için ne yaptın?
Yüksek tansiyon tarihe karışıyor
« : 11 Temmuz 2007, 19:17:35 »

Yüksek tansiyon tarihe karışıyor

72 denek üzerinde uygulanan aşıdan son derece olumlu sonuç elde edildiği ve yüksek tansiyon rahatsızlığı bulunan deneklerin aşıdan sonra bu şikayetlerinin ortadan kalktığı tespit edildi.

"CYT006" adlı yüksek tansiyon aşısı hakkında bilgi veren araştırma grubu başkanı Dr. Martin Bachmann, "Yüksek tansiyona angiotensin adı verilen bir hormon neden oluyor. Aşı ile bu hormona karşı bağışıklık sağlanır. Böylece yüksek tansiyon sorunu ortadan kalkıyor" dedi. Almanya’da yaklaşık 16 milyon yüksek tansiyon hastası bulunduğunu belirten Dr. Bachmann, ilacın ne zaman piyasaya sürüleceğinin ise henüz belli olmadığını bildirdi. Kalp yetmezliği, kalp büyümesi, kalbi besleyen damarlarda daralma ve tıkanma, beyin kanaması, felç, böbrek yetmezliği, görme azalması ve körlük gibi pek çok sorunun gelişmesine neden olan yüksek tansiyon, Türkiye’de de çok büyük bir sağlık sorunu. Uzmanlar, Türkiye’de 18-75 yaş arası erişkin nüfustaki her 3 kişiden 1’inde yüksek tansiyon olduğuna dikkat çekiyorlar.

http://www.sonsayfa.com/news_detail.php?id=48134
Herhangi bir insan vaktini nasıl geçireceğini, üstün bir insan ise vaktini nasıl tasarruf edeceğini düşünür. – Schopenhaver

Vuslat Yolcusu

  • Ziyaretçi
Yüksek tansiyon tarihe karışıyor
« Yanıtla #1 : 11 Temmuz 2007, 19:31:09 »
tesekkürler kardesim

Çevrimdışı Fatihan

  • Administrator
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 6994
  • Milimi milimine Ehli sünnet...
Yüksek tansiyon tarihe karışıyor
« Yanıtla #2 : 01 Ağustos 2007, 17:38:48 »
Yüksek tansiyonu olanlara öneriler  

Hipertansiyon ısı ayarlamasını bozan en önemli dolaşım sistemi hastalıklarından biri. Bu nedenle ısı artışına bağlısorunlar, hipertansiyonlularda çok daha sık görülüyor  
Aşırı sıcakların geri gelmesi, hipertansiyon hastalarının sağlığını olumsuz etkiliyor. Hipertansiyon, kan basıncının sağlık açısından sakıncalı olan değerlere yükselmesiyle ortaya çıkıyor. Acıbadem Bursa Hastanesi'nden Kardiyoloji Uzmanı Dr. Cem Heper, hipertansiyonda, kan damarlarının kan basıncını ayarlama görevini yapamadığını belirterek, ısı artışlarına karşı hastaların sık sık duş almasını önerdi.

Hipertansiyon ısı ayar mekanizmalarının çalışmasını bozan en önemli dolaşım sistemi hastalıklarından biri. Bu nedenle ısı artışına bağlı olan sorunlar, hipertansiyonlularda çok daha sık görülüyor. Dr. Cem Heper, hipertansiyon hastalarının her hangi bir sağlık sorunu ile karşılaşmadan önce, kendi vücut özellikleri ve kullandığı ilaçların etki mekanizmaları ile ilgili gerekli bilgileri doktorlarından öğrenmeleri gerektiğini belirtti.

GÜNEŞ GİDİNCE EGZERSİZ YAPIN

Hipertansiyon hastalarının aşırı sıcaklarda laması gereken önlemleri anlatan Dr. Cem Heper, bunları şöyle sıraladı:

- Terlemeyi önlemeyen hafif ve pamuklu giysiler giyin
- Bol sıvı almaya özen gösterin
- Özellikle öğle saatlerinde açık havada güneş altında kalmamaya çalışın
- İlaçlarınızı düzenli kullanın
- Akşam veya sabah serinliğinde düzenli egzersizlerinize devam edin
- Sık sık duş almaya özen gösterin

AŞIRI SICAKLARDA İLAÇLARI AKSATMAYIN

Kan basıncının ani yükselmelerinde en yakın acil servise veya hastanın hekimine ulaşılması son derece önem taşıyor. Zaman kaybetmek, istenmeyen olaylara neden olabiliyor. Bilinçsiz kullanılan tansiyon düşürücü ilaçlar, kalp krizleri veya böbrek yetmezlikleri gibi hayatı tehlikeye sokucu sonuçlara yol açabiliyor. Bu nedenle hekim tavsiyesi olmadıkça ilaç kullanılmamasında yarar var.

Hastanın taşınması veya gelecek ilk yardım beklenirken serinletilmesi ve dinlendirilmesi en iyi yardımdır. Isı artışı olan günlerde ilaçların düzenli kullanılması büyük önem taşıyor. İlaç yeterli gelmiyorsa, hekimin hastayı değerlendirmesi ve tedavisini bulgularına göre ayarlaması gerekiyor.

ANİ SICAKLIK DEĞİŞİMİ DE ZARARLI

Kullanılan ilaçlar ile hipertansiyon arasında yakın bir ilişki var. Hipertansiyonu oluşturan mekanizmalara göre hastalık 3 gruba ayrılıyor:

1-Su tutulumunun ön planda olduğu hipertansiyon
2-Sinirsel etkinlik artışının ön planda olduğu hipertansiyon
3- Hem su tutulumunun, hem de sinirsel etkinlik artışının bir arada olduğu hipertansiyon.
Su ve tuz atılımının arttığı havalarda, su ve tuz atılımını etkileyen ilaçları kullananların dikkatli olması gerektiğini belirten Dr. Cem Heper, “Bu gruptan ilaçlar kullananların susuz kalmamaya dikkat etmeleri özellikle önemlidir. Sıcak krampları, halsizlik ve kan basıncındaki düşmeler sıvı kaybının fazla olduğunu gösteren son derece önemli bulgulardır. Bu durumlarda hemen doktorunuza başvurmanız önemli” diye konuştu.

Sıcaklık artışlarından korunmak için klimalı odalara saklanmak ve ani sıcaklık değişimlerine maruz kalmak, hipertansiyon hastalarının sıcağa uyum yeteneklerinde azalmaya yol açacağı için yarar yerine zarar getirebiliyor. Sinirsel mekanizmalı veya karışık mekanizmalı hipertansiyonu olanlarda, ani ısı değişikliklerine damar sisteminin vereceği yanıtlar çok farklı olabiliyor.

Ani tansiyon düşmeleri gibi, ani tansiyon fırlamaları görülebiliyor. Bu reaksiyonların önlenmesinde genel önlemlerin yanı sıra ilaç tedavisinin de önemi büyük. Bu nedenle hipertansiyon hastalarının, her hangi bir sağlık sorunu ile karşılaşmadan önce, kendi vücut özellikleri ve kullandığı ilaçların etki mekanizmaları ile ilgili gerekli bilgileri hekiminden öğrenmesi gerekiyor.

 


habervakti den alınmıştır

Vuslat Yolcusu

  • Ziyaretçi
Yüksek tansiyon tarihe karışıyor
« Yanıtla #3 : 01 Ağustos 2007, 22:25:56 »
kardesim paylastiginiz icin Allah razi olsun  :yildiz:

Çevrimdışı İsra

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 7482
Yüksek tansiyon tarihe karışıyor
« Yanıtla #4 : 02 Ağustos 2007, 06:22:32 »
Alıntı

Yüksek tansiyon tarihe karışıyor


gün geçtikçe tansiyon hastaları artıyor inşaAllah kesin bir çözüm olur

paylaştığınız için Allahrazı olsun Ahi

bilgiler için teşekkürler fatihan kardeşim

Çevrimdışı Ahi

  • aktif yazar
  • *****
  • İleti: 923
  • Bugün Allah (c.c) için ne yaptın?
Yüksek tansiyon tarihe karışıyor
« Yanıtla #5 : 02 Ağustos 2007, 11:06:33 »
Mevlam cümlemizden razı olsun.
Herhangi bir insan vaktini nasıl geçireceğini, üstün bir insan ise vaktini nasıl tasarruf edeceğini düşünür. – Schopenhaver

Çevrimdışı Uludag

  • aktif yazar
  • *****
  • İleti: 928
  • man daqqa, duqqa.
    • www
Ynt: Yüksek tansiyon tarihe karışıyor
« Yanıtla #6 : 16 Şubat 2008, 23:26:30 »
Tesekkürler... Yas ilerledikce bizdede olabilir böyle rahatsizliklar.
Ya rabbi, şu acizi ümmeti Muhammede hizmet etmeğe muktedir kıl.

Çevrimdışı Nakkaş

  • araştırmacı
  • ***
  • İleti: 250
Tuz kullanımının tansiyona etkisi
« Yanıtla #7 : 23 Mart 2008, 16:35:31 »
Tuz kullanımının tansiyona etkisi

Yüksek tansiyon hastalığının temel sebebinin, yiyeceklerde tuz kullanma alışkanlığı olduğu bildirildi.

Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi Farmakoloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yalçın Tekol, dünyada 1 milyar hipertansiyon hastası olduğunu, her yıl 7 milyon insanın bu hastalık nedeniyle öldüğünü söyledi.

Tansiyon vakalarının da yüzde 90'ını easansiyel hipertansiyonun oluşturduğunu bildiren Prof. Dr. Tekol, "Dünyada her yıl 7 milyon kişinin ölümüne yol açan hastalığın temel nedeni, yiyeceklerde tuz kullanma alışkanlığı" dedi.

Araştırmalara göre, dünyada tuz ile tanışmamış ve yiyeceklerinde hiç tuz kullanmayan 30'dan fazla topluluk tespit edildiğini, bu topluluklarda hipertansiyon hastalığının hiç görülmediğini ifade eden Prof. Dr. Tekol, şu bilgileri verdi:

"Günlük 1,76 gramdan az tuz alan insanlarda hipertansiyon görülmüyor. Örneğin Amazonlarda yaşayan Kızılderili kabileleri hiç tuz kullanmıyor ve bu insanlarda hipertansiyon hiç görülmüyor. Hipertansiyon hastalığını önlemenin tek yolu, tuz kullanma alışkanlığından vazgeçilmesidir."

İnsan vücudunda tuzun tutulmasını sağlayan bir sistem olduğunu, bu nedenle hiç tuz alınmasa bile insanların sorunsuz yaşayabileceğini belirten Prof. Dr. Tekol, insanların beslenirken su ve her türlü gıdadan tuz aldıklarını, fazladan kullanılan tuzun ise hipertansiyon gibi hastalıklara davetiye çıkardığını kaydetti.

Halk arasında terleme ile tuz kaybı oluşması durumunda kaybedilen tuzun telafi edilmesi gerektiği yönünde yanlış inanış olduğunu da ifade eden Prof. Dr. Tekol, tuz alınması durumunda ter ile tuz atılacağını, tuz alınmazsa terlemenin de tuzsuz gerçekleşeceğini, bu durumda tuz kaybının telafi edilmesi gibi bir durumun söz konusu olamayacağını kaydetti.

Kaynak: AA

Çevrimdışı Tuğra

  • popüler yazar
  • ******
  • İleti: 6599
Hipertansiyon Ve Kilolara Dikkat!
« Yanıtla #8 : 04 Ağustos 2011, 14:12:19 »
Hipertansiyon Ve Kilolara Dikkat!

Çukurova Üniversitesi (ÇÜ) Tıp Fakültesi Nefroloji Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Neslihan Seyrek, dünyada olduğu gibi Türkiye’de de kronik böbrek yetmezliğinin salgın halinde yayıldığını söyledi.

Türkiye’de yaklaşık 70 bin hemodiyaliz ve periton diyalizi hastasının bulunduğunu dile getiren Seyrek, kronik böbrek hastalığının yüzde 18 ila 20’lik artış hızına işaret etti. Bu rakamın daha da büyümesinin beklendiğine dikkat çeken Seyrek, her 5 kişiden birinde böbrek yetmezliğine doğru gidiş olacağını ifade etti.

Hastalığın böbrek nakliyle tedavisinin sağlandığını hatırlatan Prof.Dr. Neslihan Seyrek, “Ama böbrek nakli oluncaya kadar da kullandığımız yöntem de hemodiyaliz ve periton diyaliz tedavisidir. Kronik böbrek yetmezliğinde ağırlıklı olarak hemodiyaliz cihazlarını kullanıyoruz. Hastaların tedavisinde bu makinelerin ileri teknolojik özelliklere sahip olması çok önemlidir.” dedi.

NEDENİ DİYABET VE HİPERTANSİYON

Böbrek yetmezliğinin birinci nedeninin diyabet arkasında hipertansiyonun geldiğini vurgulayan Seyrek, Akdeniz Bölgesinde söz konusu hastalıklara sık rastlandığını belirtti. Kronik böbrek yetmezliğinden korunmak için kişilerin mutlaka kan basınçlarını ölçmesini isteyen Seyrek, şöyle devam etti: “Kan basıncı 14 ila 90’nın üzerindeyse bu hipertansiyondur.

Hipertansiyonun Türkiye’deki oranı yüzde 33’tür. Yani her 3 kişiden biri bu rahatsızlığı taşıyor. Onun için çok önemli bir hastalık. Gerekli tedbirler alınmadığı takdirde böbrek yetmezliğine kadar gidebilir. Özellikle ailesinde hipertansiyon olan kişiler bu kontrolleri yaptırmalı.”

TUZLU GIDA UYARISI

Hipertansiyonunun önüne geçmek için öncelikle aşırı tuzlu gıdalardan korunmak gerektiğinin altını çizen Seyrek, ülkede bireylerin tuzlu yeme alışkanlığını hatırlattı. Normalde hipertansiyon için maksimum günlük 6 gram tuz önerildiğini aktaran Seyrek, “Ama Türkiye insanların günlük aldıkları ortalama tuz miktarı 18 gramdır. Özellikle ekmekte çok aşırı miktarda tuz var.

Bu nedenle hipertansiyondan korunmanın ilk koşulu aşırı tuzdan uzak durmaktır. İkinci husus obezitedir (kilo). Bu hastalıklara karşı yaşam tarzımızda değişiklikler yapacağız. Hipertansiyonun bir diğer nedeni olan sigara ve alkol kullanmayacağız. Haftanın 3–4 günü 40-45 dakika yürüyüş yapacağız. Bu eğitim küçük yaşlardan itibaren verilmeli.” şeklinde konuştu. CİHAN
〰〰〰〰🐠

mazhar

  • Ziyaretçi
Ynt: Yüksek tansiyon tarihe karışıyor
« Yanıtla #9 : 07 Eylül 2011, 09:36:21 »
 Kan Hücumu(hiper tansiyon)


 "Peygamber aleyhisselam: "Sıcakların arttğı zaman vucuttan kan aldırmakla sıcağın zararını gidermeye çalışınız! zira sıcakta birinizin kanı hücuma gecerek onu öldürmesin!
 "Gercekten kan, sahibine  hücum ettiği kişiyi öldürür" buyurmuştur.


Peygamberimizin sağlık hakkında 100 vasiyyeti.

Çevrimdışı Tuğra

  • popüler yazar
  • ******
  • İleti: 6599
Kan Basıncı Nasıl Ölçülür?
« Yanıtla #10 : 16 Mayıs 2012, 12:30:42 »
‘Tansiyonum çıktı galiba, ölçtürsem iyi olacak. Kesin yükseldi. Bir ölçüver…’ gibi sözleri aile büyüklerimizin hemen hemen hepsinden çok sık duyarız. Herkes eline tansiyon ölçüm aletini alır ve bildiği/gördüğü kadarıyla ölçümü yapar. Ancak ne kadar doğru ölçüldüğü çok önemlidir.
 
Basit Ama Bilinmeli: Kan Basıncı Nasıl Ölçülür?
 
· Kan basıncı çok basit olarak sfigmomanometre adı verilen cihazlarla ölçülür.
 
· Ölçüm öncesindeki 30 dakikalık süre içinde kişinin sigara, çay veya kahve içmemiş; kafein almamış ve tercihen yemek yememiş olması gerekir.
 
· Ölçümlere, hasta sessiz bir odada en az 5 dakika istirahat ettikten sonra başlanmalıdır.
 
· Oda ne soğuk ne de çok sıcak olmalıdır.
 
· Dijital cihazlarda hata payı olmakla beraber farkındalığı artırması nedeniyle tavsiye edilmektedir. Ancak zaman zaman kontrolü yapılmalıdır.
 
· Koldan ölçüm yapan cihazlar daha sağlıklıdır.
 
Yüksek Kan Basıncının Tespit ve Tedavisi Kurtarıcı Olabilir!
 
Yüksek kan basıncını tespit ve tedavi etmenin temel amacı, kalp-damar hastalığı ve ilişkili olarak ölüm oranını azaltmaktır. Kalp-damar hastalıkları için risk sadece kan basıncı düzeyi değil, aynı zamanda hedef organ tutulumu, risk faktörlerinin varlığı ve yokluğu ile ilişkilidir. Hiçbir kalp-damar risk faktörü olmayan 30 yaşında bir bireydeki tansiyon yüksekliğinin şiddeti, bu hasta için kısa vadede önemli bir olay yaşanmasını öngörmez. Bu kişinin ilaç tedavisinden çok; sağlıklı yaşam kurallarına uyması yeterli olacaktır.

Ancak aynı yaş ve aynı düzeydeki tansiyon değerleri diyabet, kolesterol yüksekliği olan ve sigara içen bir bireyde yakın dönemde kalp-damar hastalıkları yaşanma riskini beraberinde getirdiği için ilaç tedavisi alması uygun olabilir.

Doç. Dr. Yılmaz Güneş
 
Kardiyolog

〰〰〰〰🐠

mazhar

  • Ziyaretçi
'Yüksek tansiyonun sorumlusu beyinde'
« Yanıtla #11 : 12 Mart 2013, 08:27:05 »
'Yüksek tansiyonun sorumlusu beyinde'
Bilim insanları, yüksek tansiyona neden olan yeni bir suçlu tespit etti. Araştırmalar, sigara, aşırı kilo, stres gibi faktörlerin yanı sıra, yeni keşfedilen sinir hücrelerin yüksek tansiyonu tetikleyebileceğini gösterdi.

Tıp dünyasında en çok rastlanılan rahatsızlıklardan biri olan yüksek tansiyonun sorumlusu beynimizde olabilir. İsveçli bilim insanları, fare beyni üzerinde yaptıkları araştırmada, kan basıncını ve diğer kardiyovasküler fonksiyonları etkileyen sinir hücreleri kümesi keşfetti.

LiveScience sitesinin haberine göre, farelerin beyninde daha önceden fark edilmeyen sinir hücresi kümesinin, hipertansiyon ve diğer kalp rahatsızlıklarının izini sürmekte yeni bir ipucu oluşturabileceği ifade edildi.

Clinical Investigation dergisinde yayımlanan araştırmaya göre, ‘parvalbuminergic’ nöronların sınıfına giren yeni keşfedilen hücreler, fare beyninin hipotalamus bölgesinde yer alıyor. Hipotalamus, susama, vücut sıcaklığı ve kan basıncı gibi bilinç dışı fonksiyonları kontrol ediyor.

İsveç’in Karolinska Enstitüsü’nde moleküler biyolog olan Jens Mittag’ın başını çektiği ekip, tiroid hormonu reseptöründe mutasyon olan fareler üzerinde çalıştı. Hayvanların sahip olduğu eksiklik, kalplerinin sıcaklık değişimi gibi stres uyarıcısı olan etkenlere normal tepki göstermesini engelledi.

İNSANLARDA İŞE YARAYABİLİR Mİ?
Tiroid hormonu bozukluklarının, insanlarda kalbi doğrudan etkilediği biliniyor. Mittag ve ekibi, hipotalamusun rolünü saptamak için mutasyonlu farelerin beyinlerini taradı ve farelerin beynin bu kısmında önemli miktarda parvalbuminergic nöron eksikliği bulunduğunu fark etti.

Bilim insanları, araştırmalarından şu sonucu çıkardı: Tiroit bezi tarafından üretilen tiroid hormonu, kısmen parvalbuminergic nöronların oluşmasında rol oynuyor. Hormonun eksikliği, embriyonik gelişim sürecinde parvalbuminergic nöronların oluşmasını engelliyor.

Tespit edilen nöronların rolünü kesinleştirmek isteyen bilim insanları, başka bir fare grubunda virüs kullanarak parvalbuminergic nöronları yok etti. Bu fareler daha sonra bulundukları ortamın sıcaklığı değişince hipertansiyon ve kalp atış hızı sorunuyla karşılaştı.

LiveScience’a açıklama yapan Mittag, “Beyinde kardiyovasküler fonksiyonların kontrolünü düzenleyen bölgeler var. Ancak ilk kez hipotalamusta hücresel seviyede bir dengeleyici tespit ediyoruz” dedi. Mittag, “Bu hücrelerin neden daha önce keşfedilmediğini bilmiyorum... Sanırım ilk tespiti yapmış olma konusunda şanslıyız” dedi.

ÖNEMLİ SONUÇLAR
Bilim insanları, tespit edilen beyin hücrelerinin farelerde olduğu gibi insanlarda da aynı etkiyi gösterip göstermediğinin anlaşılması için birçok deney yapmaları gerektiğini ifade etti.

İsveçli bilim insanlarının yaptığı araştırma ise hamile kadınların yeterli seviyede tiroid hormonu ürettiğinden emin olunması gerektiğinin altını çizdi. Aksi takdirde, doğacak bebeğin beyni yeterli  parvalbuminergic nöron üretmemesi halinde kardiyovasküler hastalıklar çekebileceği ifade edildi.

ntvmsnbc
Güncelleme: 15:05 TSİ 16 Ocak. 2013 Çarşamba