'Ya zaman beni dize getirecek, ya ben zamanı...'
Yarının müjdecisi, anlaşılmaz bir sanat
Zamanı yok etmede sanki hayata inat
Ürküten nefesiyle tarihler yazan saat
*****Her şekilde sen varsın, sende gizlilik ve sır
*****Son bulsun artık nizam, ne yıl kalsın ne asır
Efsanelerden kalmış acı sesli canavar
Senin küflü kokunu nasıl taşır bu duvar
Bir tebessüm eyle de, ses verme fecre kadar
*****Seninle dursun vakit, yeter artık yakma can
*****Yoksa bir âh çekerim duman tüttürmez bacan
Çözülmeyen bilmece, zaman sanki kördüğüm
Bu muydu sonsuz hayat, rüyalarda gördüğüm?
Nasıl bir alemdi o, al atımı sürdüğüm
*****Uyandırma düşlerden, gerçeği yalan etme
*****Nikah kıy yarınlara, hasretleri tüketme
Kapı vurulur gibi sesler gelmekte üzgün
Yaşlı gözler duayla göğü dolaşır süzgün
Akrebin kıskacında eriyip biterken gün
*****Zamanın pusulası kalın, küçük bir bıçak
*****O kestikçe kan gelir ruhumdan sıcak sıcak
Şefkatle bak hüzünlü kalbime bir saniye
Mezar ve sen, yan yana, bu ortaklık ne diye
Her şey senin elinde, alem sana hediye
*****Bir tatil et bakalım, yorgunluğunu unut
*****Akrebin intiharı, budur işte tek umut
Ay geceye vurulmuş, karanlığı dağlıyor
Hasret yağlı bir urgan ümitleri bağlıyor
Akrebin kucağında şeytan bile ağlıyor
*****Düşlerin mayası buz, hayallerim kaskatı
*****Serseri arzularla yemliyorum hayatı
Ölmek mi? Ölüm bile korkar ölmekten sensiz
Hangi vuslat? Nerede? Nasıl olur bu bensiz?
Bir zifaf arzularken sevgiliyle bedensiz
*****Korkular bende kalsın, yeter ki bir kere sus
*****Ben düşlere tutsağım, düşler geceye mahpus
Ölümsüzlük bir ateş çemberinde el olur
Hayat bir kardan adam, göz yaşları sel olur
Akrebin 'kovan'ında azap oku 'yel' olur
*****Şafakta daha nice yaşanacak gün dolu
*****“Gidelim” diyor bir ses “zor bulduk zaten yolu”
1987
Asım Yapıcı