Gönderen Konu: Zaman  (Okunma sayısı 8114 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı kenz

  • aktif yazar
  • *****
  • İleti: 1129
Zaman
« : 27 Şubat 2007, 13:28:06 »



ZAMAN

Dünyada en uzun ve en kısa olan, En yavaş ve en hızlı hareket eden,
Yekpare olan veya parçalara bölünebilen, hem hiç alaka duyulmayan ve hem de
İnsana üzüntü veren,o olmayınca hiçbir şey yapılmayan NEDİR??

Evet cevabı ZAMAN dır.

Çünkü ondan daha uzun,ondan daha kısa bir şey yoktur. Ezelden ebede kadar
devam eder. Saniye,salise denilecek ve bütün yapmak istediklerimizi içinde kaybedecek kadar kısadır.Bekleyenler için (hastalar yada bir yakınını bekleyenler) en yavaş geçendir.

Haz alarak yaşadığımız anlar için en çabuk yok olandır.Yekparedir. (ezelden ebede )
Ama yıllar,aylar,günler,saatler şeklinde küçük parçalara bölünerek yayılır.

Hem hiç alaka duyulmaz,insanlar ona karşı ilgisizdir,hem de onu kaybedince insana üzüntü verir.Onsuz hiçbir şey yapılamaz. İbadetlerimiz dahi o olmayınca yapılamaz. Akşam namazı vakti girmeden akşam namazı kılanamaz.Hac vakti gelmeyince hac vazifesi yapılamaz.

Zaman kaliteden nasibini almıştır.Hangi olay vardır ki onun bir günü ve o günde bir saati,bir anı olmasın.Bazen yüzyıllar gelir geçer birkaç yıla sığar.Bazen de 1 saatte olup bitenler yüzyıllarca anlatılırda bitmez.

Sevgili Rasulümüzün S.A.V.dünyayı şereflendirdiği vakti saadet kıyamete kadar konuşulacaktır. Yada Hz. Fatih’in İstanbul’u fethi. İşte zaman kalitesini aynaya akseden bir renk gibi o döneme rastlayan insanlardan alır.Böyle dönemlere imza atmamız mümkün olmasa da mevcut olan ömür sermayemizi en önemli,en şerefli ve en kaliteli şekilde sarf etmemiz lazımdır.

Abdül Kadir Geylani Hz.leri:
‘Günler üçtür.Biri dündür geçti,diğeri amel günü olan bugündür,diğeri yarınki gündür o ise emelden ibarettir.Çünkü yarına çıkıp çıkmayacağını bilmezsin.Geçen gün ibret,bu günkü gün ganimet,yarın ise tehlikedir’ buyurmuşlar.

Hz. Ali efendimiz:
‘Dünya her an bizden uzaklaşmakta,ahiret ise yaklaşmaktadır.Bunlardan sizler ahireti tercih edenlerden olun,zira bugün çalışma var hesap yok,yarın hesap var çalışma yok’ buyurmuşlar.Yaşadığımız şu anların kıymetini bilmezi için bizleri uyarmışlardır.

(zaman ve değerlendirmesi)




Öyleyse ey kişi

Bu gününü düşünme..Dün geçti, Yarın var mı?
Gençliğine Güvenme! Ölen hep ihtiyar mi?
Ya İslam`da erirsin. Ya inkarda çürürsün
Yol Mezarda bitmiyor. Girdiğinde görürsün....




Hepimizin ahh! diyerek hatırladığımız geçmişler vardır derinlerde nedense hep eskiden deriz.
Geçmişimizi hatırlarken eski günler, eski okulum, eski evim, eski mahallem, ve genelde ararız o zamanki huzurumuzu , saflığım çocukluğum, o içten sevecenliği ile canım dedem , fedakar ninem derken liste uzar gider...

Aslında bize geçmişimizi aratan hakikaten o günlerin tatlığımı? yoksa hiç acelesiz yarın ne olacak diye endişe etmeden yarının planlarını yapmadan hayatın kaosunda kaybolup gitmeden
karmaşasız ,sadece o günü yaşadığımız için miydi acaba?

Şimdi peki, kendimizde o eskisi gibi olma cesaretini bulabiliyor muyuz ?
Eğer ki Kendinize bir nebzede olsa seslenmeye cesaretiniz varsa üzerimize kocaman bir yük olan kazançları,kayıpları, hataları,isyanları atalım kenara zaman bizi eritip bitirmeden sadece gerçek olan ve asla yarının pişmanlığını duymayacağımız manevi açıdan kuvvetli olacağımız eski den diyebileceğimiz tertemiz hatıralar bırakalım..

sevdiklerimiz ile zamanı israfsız ve isyansız yaşama temennisiyle..




VE SADAKAT AİLESİ:

İHYA EDİLMEZSE GECE,KARANLIKTAN GAYRI NEDİR Kİ?

BİRBİRİNE EŞİTSE EĞER İKİ GÜN, YA KÂRIMIZ NE OLA ZİYANDAN ÖTE?




İNSAN akli ile melekleşen nefsi ile iblisleşen bir aciptir İNSAN
İNSAN kendi kabahatini bilmeyen cehli ile dünyalara sığmayan bir mağrurdur İNSAN
İNSAN bütün zaaf ve acziyyetine rağmen kudrete kafa tutan taşkın bir şaşkındır İNSAN
İNSAN maziye bağlı hâle aldanmış istikbali gözler bir taştır İNSAN

Vuslat Yolcusu

  • Ziyaretçi
Zaman
« Yanıtla #1 : 03 Mart 2007, 02:18:04 »
Alıntı

Abdül Kadir Geylani Hz.leri:
‘Günler üçtür.Biri dündür geçti,diğeri amel günü olan bugündür,diğeri yarınki gündür o ise emelden ibarettir.Çünkü yarına çıkıp çıkmayacağını bilmezsin.Geçen gün ibret,bu günkü gün ganimet,yarın ise tehlikedir’ buyurmuşlar.

kardesim Allah razi olsun

Çevrimdışı tibet

  • aktif okur
  • **
  • İleti: 100
Zaman
« Yanıtla #2 : 03 Mart 2007, 02:31:15 »
İnsanlar, babalarından ziyade zamanlarına benzerler.

rahname

  • Ziyaretçi
Zaman
« Yanıtla #3 : 05 Mayıs 2007, 15:50:04 »
Saniye kolu, yelkovan ve akrep


 
Duvarda asılı duran, 1960 yapımı, Nacar marka, kenarları tahta oymalı, uzun sarkaçlı, eski, dede yadigarı saate bakıyorum. Akrep on ikinin üzerinde sabitlenmis gibi duruyor. Aslında durmuyor ilerliyor, fakat bu hareket edişi çıplak göz ile seçebilmek pek mümkün değil. Akrep'in on ikinin üzerinden birin üzerine gelebilmesi için tam olarak üç bin altı yüz saniyenin geçmesi gerek (60 saniye= 1 dakika, 60 dakika= 1 saat). Yelkovan on birin üzerinde kımıldıyor. Onun hareket edişini seçebilmek akrepinkine nazaran daha mümkün. Saniye kolu ise bu ikisine (akrep ve yelkovan) göre çok daha hızlı hareket ediyor. Biraz sonra hepsi on iki rakamının üzerinde birleşecekler ve saniye kolu on ikiden bir rakamı yönüne doğru ilk hareketini gerçekleştirdiğinde dünya yeni bir güne yeni bir saatin içerisine girmiş olacak.

Evet, zaman kavramı her zaman olduğu gibi sürekli ve sessiz yolculuğuna devam edecek. Akrep yelkovanı, yelkovan ise saniyeyi durmak ve yorulmak bilmeksizin kovalamayı sürdürecek. Bu kovalamaca esnasında zaman kendisi ile birlikte çevresindeki canlı ve cansız birçok varlığın da değişimine tanıklık etmiş olacak. Bu değişimin içeriği kimi zaman yapıcı, kimi zaman ise yıkıcı olacak ve bizler içinde yaşadığımız bu evreni, ait olduğumuz dünyayı, ha-yatı, yaşamayı, yaşama dair iyi ve kötü, doğru ve yanlış birçok karşıt (zıt) duyguları bu kovalamaca esnasında öğreneceğiz. Örneğin tüm duyguların en yücesi olan aşkı, sevgiyi, şefkati, fedakarlığı, dostluğu, yardımlaşmayı, keşfetmeyi, yenmeyi, yenilmeyi, savaşmayı, vazgeçmemeyi, hırsı, öfkeyi, ihaneti, sabretmeyi, bağışlamayı, unutmayı ve her-şeye rağmen yeniden başlayabilmeyi zamanın doğal akışı içerisinde bizzat yaşayarak tecrübe edecegiz.

Bu nedenle zaman kavramı, bazen en büyük dostumuz, bazen ise en büyük düsmanımız olarak karşımıza çıkacak. Çünkü onun ilerleyişi haya-tımızın hem en güzel, hem de en kötü anlarını yaşamamıza neden olacak. Gün gelecek öyle anlar olacak ki, zamana karşı sözümüzü geçirmek, onu durdurmak hatta geriye almak isteyecegiz ama gücümüz buna yetmeyecek. Ne onu durdurmamız, ne de geçmiş ve yaşanmış olan zamanı geri getirmemiz mümkün olacak. Bazen "zaman geçmek bilmiyor" diye zamanın uzun oluşundan ve yavaş ilerlemesinden, bazen ise "zaman su gibi akıyor" diye kısalığından ve hızla geçiyor oluşundan yakınacağız. Fakat tüm bu yakınmalar zamanın akışını ve bu akış sırasındaki değişimi engelleyemeyecek.

İşte bu nedenle, evrende varolan canlı ve cansız varlıkların her biri zamanın ilerleyişi esnasında bir değişime uğrayacaklar. Bu değişim, zaman içerisindeki çok boyutlu geçiş dönemlerinin etkisi ile çok yönlü olacak. Ancak varlıklar üzerinde maddi, manevi, soyut, somut, fiziksel ve yüzeysel değişimlere tanıklık eden zaman, beraberinde tükenişi ve tabii yokoluşu da getirecek. Çünkü zamanın içinde başlangıcı olan herşeyin bir sonu vardır ve onun akışında varolan hiçbir sey sonsuz değildir, zamanın kendisi bile. Evet, zaman da birgün gelip duracak. Ancak bizler tarafından değil, kendisini yaratan ve bizlerin kullanımına sunan güç (Allah) tarafından durdurulacak.

Tüm bu düşünceler zincirinden bir an sıyrılıp, kafamı kaldırıyorum ve tekrar duvarda asılı duran saate bakıyorum. Vakit epey ilerlemiş ve saat gece yarısını çoktan geçmiş. Zamanla saatin üzeri toz tutmuş olduğundan, artık ilk alındığı günkü kadar parlamıyor. Küçük bir toz bezini uçlarından biraz ıslatarak saatin toz kaplı gövdesini silmeye çalışıyo-rum ama yine de o ilk alındığı yıllardaki parlaklığı geri gelmiyor. Zamanın ilerleyişi saatin tahta süslemelerinin aşınmasına, uzun sarkacının üzerindeki sarı yaldızlı boyanın yer yer soyulmasına ve camının eski parlaklığını yitirip donuklaşmasına neden olmuş. Fakat bu akış ve değişim esnasında akrep yelkovanı, yelkovanda saniyeyi saatin kadranı boyunca kovalamaya devam etmiş. Öyle görünüyor ki, daha uzun bir müddet bu üçlünün yarışı sürecek. Bir gün gelip, bir döneme tanıklık etmiş olan bu yaşlı saatin tahta gövdesi kovalamacanın heyecanına daha fazla dayanamayıp kendini bıaksa bile, saniye kolu, yelkovan ve akrebin yarışı başka duvarlarda ve başka saatlerde yaşanmaya devam edecek, ta ki zamanın sonu gelene kadar.

Zamanın sonu gelip, üçlü kovalamaca dur-madan kendinize ait olan süreyi, yani hayatta size sunulan en değerli hazine olan zamanınızı en iyi şekilde kullanabilmeniz ve onun akışı sırasında çevrenizdeki varlıklarda ve kendinizde meydana gelen değişimlere gereken uyumu sağlayabilmeniz dileğiyle.
Yazar:    Zuhal Emin

Çevrimdışı enfa

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 1543
Zaman
« Yanıtla #4 : 06 Mayıs 2007, 00:05:12 »
eline sağlık rahname :x

Zaman diyorum, biraz daha zaman.Dilimin ucundaki kelimeler bu kış donmazsa bir dahaki yıl uçmayı öğrenecekler!

Çevrimdışı Fatihan

  • Administrator
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 6994
  • Milimi milimine Ehli sünnet...
Zaman
« Yanıtla #5 : 09 Mayıs 2007, 17:03:29 »
Paylaşım için teşekkür ederiz Rahname kardeşim.

Çevrimdışı kenz

  • aktif yazar
  • *****
  • İleti: 1129
Zaman
« Yanıtla #6 : 13 Mayıs 2007, 19:07:50 »
Teşekkur ederiz rahname
İNSAN akli ile melekleşen nefsi ile iblisleşen bir aciptir İNSAN
İNSAN kendi kabahatini bilmeyen cehli ile dünyalara sığmayan bir mağrurdur İNSAN
İNSAN bütün zaaf ve acziyyetine rağmen kudrete kafa tutan taşkın bir şaşkındır İNSAN
İNSAN maziye bağlı hâle aldanmış istikbali gözler bir taştır İNSAN

Çevrimdışı Ahi

  • aktif yazar
  • *****
  • İleti: 923
  • Bugün Allah (c.c) için ne yaptın?
Zaman
« Yanıtla #7 : 14 Mayıs 2007, 14:00:49 »
Alıntı yapılan: "kenz"
Teşekkur ederiz rahname
Herhangi bir insan vaktini nasıl geçireceğini, üstün bir insan ise vaktini nasıl tasarruf edeceğini düşünür. – Schopenhaver