Gönderen Konu: Zamane Gençliği  (Okunma sayısı 4134 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı ankebut-57

  • aktif yazar
  • *****
  • İleti: 908
Zamane Gençliği
« : 08 Ocak 2008, 09:57:03 »


Zamane Gençliği

Kendilerini ifade edemeyen üniversite mezunları onlar; 1980 sonrasının kuşağı.

İtiraf ediyorum. Bizim kuşak, yeni nesil ile anlaşmakta zorlanıyor. Zor da olsa anlaşıyoruz diyebilsem keşke! Anlaşamıyoruz demeye dilim varmıyor ama, anlaşmakta zorlandığımız da gerçek. Karşılıklı sevgide saygıda kusur görenler olsa da aramıza kara kedilerin girdiğini söylemek zor! O halde sorun nedir?

Akranlarımdan bazıları aramıza darbelerin girdiğini söylüyor. Ben bu fikre pek katılmıyorum. Katılmıyorum; çünkü bizden önceki kuşakla bizim aramızda da darbeler marbeler olmuştu. "Bizim zamanımızda.....!" diye başlayan sohbetlere konu olan değişimler yaşanmıştı. Ama bütün bunlar aramıza "mesafe" olarak girmek yerine, bizden önceki kuşağa daha da yakınlaştırmıştı bizi. Öyle ise, sorun nedir?

Merhum Necip Fazıl’ın “Olanak olasılık eylem eğilim / Ya bunlar Türkçe değil ya da ben Türk değilim.” diye ifade ettiği dilde ki tahribat, diyalog kurmamızı zorlaştırıyor elbette. Ancak kanaatimce, "lisan" problemini öteleyen daha köklü bir sorun var!

Kendilerini ifade edecek cümle kurmakta zorlanan gençlere; kadeş’i, çiçeklerin döllenmesini, kurbağanın sindirim sistemini sular seller gibi ezberleten, değişimi başkalaşmak, gelişmeyi taklid sanan, farklılıklara tahammülü olmayan jakoben anlayışla programladığı tek tip insan amaçlı militer "eğitim" sisteminde midir sorun? Zannetmiyorum. Her ne kadar bizim kuşak, "sistemin imalat hatası" olmayı nisbeten başarmış olsa da, aynı "sistemin" tezgahından biz de geçtik sonuçta.

1980 sonrası, yeni dünya düzeni kurgulayan çağın firavunlarına "denek"lik yapan, ziyan olmuş talihsiz nesil! Kapitalist ahlaksızlığın öngördüğü "tüketim toplumu" projesinin, tüketilen ilk ürünleri! Galiba sorun burada!

Onların bilgisayarları var. Akıl yürütmeye, mantıklı düşünmeye ihtiyaç duymuyorlar. Hayatı kurgulayıp sanallaştıran, insanı duygularından arındırıp robotlaştıran bir “kültür”de yetiştiler. Slogan belli: “iste ve yap!

Müzakere etmek, tartışmak, sormak, araştırmak, hele sabretmek hoşlandıkları şeyler değil. En önemlisi bilgiyi, birikimi, tecrübeyi önemsemiyorlar. Dedik ya; onların bilgisayarları var. Tuşları tıklayarak kuruyorlar dünyalarını...

Kalabalıklar içinde yalnız yaşıyorlar. Ben.. ben.. ben! diyorlar; “biz” olamıyorlar. Paylaşma, dayanışma, yardımlaşma duyguları zayıf. Kollektif şuurla tanışmadıkları için, bir arada duruyorlar ama ekip olamıyorlar, takım kuramıyorlar. 1980 sonrasının gençliği onlar.

Toplumsal duyarlılık taşımıyorlar. Tek kaygıları kendileri. Ne istediklerini bilseler razıyız da sosyal değiller. Kalabalıklar içinde yalnızlar demiştik ya, “biz” içinde var olabileceklerine inanmıyorlar.

Özgüven eksikliği onları bir an önce fark edilmek, öne çıkmak duygusuna yenik düşürüyor. Öne çıkmak ve fark edilmek dışında pek bir amaçları, ilkeleri yok. Abartıyor muyuz acaba? Diplomaları var ama meslekleri yok; vasıfsızlar.

İkilemlerini, sıkıntılarını, kaygılarını bilemediğimiz, konuşamadığımız, tartışamadığımız, belki benim yaptığım gibi sadece "SUÇLADIĞIMIZ" evlatlarımızla aramıza "kahrolası teknoloji" girdi. Sorun burada galiba!

Bizim tırmalaya tırmalaya bir ömür harcayarak elde ettiğimize iki "tık" lamayla ulaşılıyor artık. Bilgi, değer olmaktan çıkıp, kolay ulaşılan bir "fahişe" gibi ayağa düşünce, kendilerinden önceki kuşağın bilgilerinden, birikimlerinden, en önemlisi tecrübelerinden yararlanmaya ihtiyaçları kalmadı! Dolayısıyla diyalog kurmalarına gerek de yok! Tefekkürden yoksun "ham" bilginin yarardan çok zarar vereceğini kavrayamadılar belki. Kendi değerleri ile bir yaşam kurmayı düşünmediler pek. Alternatifi bol "kurgulanmış yaşam"lara yamanıverdiler.

Eleştirinin doğası gereği, söylediklerimin "suçlama" gibi algılanabileceğini biliyorum. Karşı "suçlamalar"ın olacağını da. Elbette hepimizin hataları yanlışları var. Hepimiz savrulduk birer yana. Sorunlarımızı konuşamıyorsak; hiç değilse nedenlerini tartışamaz mıyız?

Tartışmak için yazının başlığı yeterince kışkırtıcı. Kavga edelim derseniz başlığı değiştirelim; "KUŞAK ÇATIŞMASI..!" Ne kağıt ısrafı var ne işçilik!

Başlık değiştirmekten kolay. İki "tık"lama yetiyor. Yetiyor da...bu kadar "kolay" bir hayatı yaşamanın ne kadar ZOR olduğunu bilmesem, zamane gençleri ile "sorun"um olmazdı. "Kahrolsun Teknoloji" demek zorunda da kalmazdım.

Muammer Derin
cemaat.com


Âlimleri irfan sahib eden, üç harf ile beş noktadır.(عشقْ)
Mü'minleri duhûlü cennet eyleyen, beş harf ile üç noktadır. (ايمان)

www.ayasofya.org

Çevrimdışı Tuğra

  • popüler yazar
  • ******
  • İleti: 6599
Ynt: Zamane Gençliği
« Yanıtla #1 : 23 Mart 2012, 23:22:25 »
Teşekkürler
〰〰〰〰🐠