Gönderen Konu: Zayıflamanın Bilimsel Yolu  (Okunma sayısı 11781 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı Tuğra

  • popüler yazar
  • ******
  • İleti: 6599
Zayıflamanın Bilimsel Yolu
« : 21 Ağustos 2008, 23:00:25 »

   
‘’Şişmanlık, dünyada ve ülkemizde hızla artmakta olan bir hastalık. Şişmanlığın hızla artmasının temel nedeni insanların yaşam biçimindeki değişiklikler. Dünyanın bazı bölgelerinde açlıktan ölen insanlar olmasına karşın, büyük bir kesim aşırı ve sağlıksız besleniyor; arabalarda, televizyon ve bilgisayar başında, hareketsiz saatler geçiriyor.

Yeni kuşaklar fast foot tuzağına düşmüş durumda. Sağlıksız yiyecekler tarım kesimindeki doğaya yakın yaşayan insanların yaşamına bile sızmaya başladı. Öte yandan, şişmanların sayısı arttıkça insanlar fazla kilolarından kurtulmak için, traji-komik bir takıntıyla, her türlü tuhaf öneriye kulak vermeye başladılar.

Bu kitapta şişmanlığın nedenleri, yol açtığı hastalıklar, bilimsel olarak sağlıklı ve dengeli beslenmenin nasıl olması gerektiği, besinler, vitamin ve minerallerin kullanımı konularıbnda özet bilgiler vermeye çalışırken, zayıflamak isteyenleri, bilimsellikten uzak diyet kitaplarına, internetteki sıradan diyet listelerine, tek gıdaya dayalı yanlış diyet önerilerine karşı da uyarmak istedim.

Şişmanlık, dünyada ve Türkiye’de hızla artmakta olan bir hastalıktır. Günümüzde, tüm dünyadaki aşırı kilolu insan sayısının bir milyarı geçtiğini söyleyebiliriz. Önceleri sadece erişkin insanların problemi olarak görülen şişmanlığın, son yıllarda çocukları da tehdit ettiği ve aşırı şişman çocuk sayısının hızla arttığı gözlenmektedir. Şişmanlığın hızla artmasının başlıca nedenleri: Aşırı beslenme ve hareketsiz yaşam biçimidir. Bu faktörler dışında, anne ve babadan gelen bazı genlerin şişmanlıkta rol oynadığı da artık bilinmektedir.

Şişmanlık, sigaradan sonra önlenebilir ölüm nedenlerinden ikincisidir. Kilosu fazla olan kişilerde şeker hastalığı (diabetes mellitus), tansiyon yüksekliği (hipertansiyon), kan yağlarında yükseklik (hiperlipidemi) ve kalp hastalıklarının daha fazla olması ve bu rahatsızlıkların erken yaşlarda ölüme yol açması nedeniyle, kilo vermek ve sağlıklı beslenmek büyük önem taşımaktadır.

Fazla kilolardan kurtulmanın ilk yolu sağlıklı ve dengeli beslenmek, az yemek ve egzersizi artırmaktır. Otomobil kullanımının artması, televizyon ve bilgisayar başında geçirilen hareketsiz saatler, insanların kilo almasının belli başlı nedenleridir. Akşam yemeğinden yatıncaya kadar geçen süre içinde atıştırılan yiyecekler de fazla kiloların önemli bir nedenidir.

Ülkemizde beslenmeyle ilgili en büyük yanlışlığın beyaz ekmek tüketimi olduğunu söyleyebiliriz. Artık köylerde bile bol miktarda beyaz ekmek tüketilmektedir. Bol nişasta içeren, buna karşılık mineral, vitamin ve posa açısından zayıf olan bu tür ekmeğin, sağlığa faydası olmadığı gibi, şişmanlığa, şeker, kalp ve tansiyon hastalıklarına zemin hazırladığı da bilinmektedir.

Eğer beyaz ekmek tüketimi bu hızla devam ederse, ülkemizde, şişmanlık, şeker, kalp ve kanser gibi hastalıklarda büyük bir artış olacaktır. Beyaz ekmek yerine tam buğday ekmeği veya çavdar ekmeğinin yenmesi artık alışkanlık haline getirilmelidir.

Ülkemizde beslenme konusundaki çok yaygın bir başka yanlışlık, meyveleri bol şekerle kaynatarak reçel yapmaktır. Sadece meyvenin kendi şekeriyle, yani şeker ilave edilmeden yapılan reçel daha sağlıklıdır.

Bir diğer önemli yanlış beslenme alışkanlığı ise, ülkemizde, süt, yoğurt ve peynirin yağlı olanının tercih edilmesi, yağsız yoğurt ve peynirin pek makbul sayılmamasıdır. Oysa peynir, yoğurt ve sütün yağsız olanı sağlıklıdır.

Kilo almanın önemli bir nedeni kahvaltı yapmamak, öğleyin az, akşamları çok fazla yemektir. Aslında sağlıklı olanı kahvaltıyı iyi yapmak, öğlen normal, akşam ise hafif yemektir. Özellikle çocukların çoğunun kahvaltı yapmadığı ve bu nedenle gün içinde fazla miktarda abur-cubur yiyip kilo aldıkları bilinen bir gerçektir. Bu nedenle sabahları ailece iyi bir kahvaltı yapılması çok önemlidir. Kahvaltı yapan kişilerin gün içinde daha az acur-cubur atıştırdığı bilimsel olarak ortaya konmuştur.

Sağlıklı bir yaşam için, günde en az 6-8 bardak su içilmesi gerekmektedir. Maalesef ülkemizde su içme alışkanlığı yoktur. Az su içenlerde şişmanlık, böbrek taşı ve bağırsak hastalıkları daha fazla görülür. Zayıflamak isteyenlerin de günde en az 6-8 bardak su içmeleri gerekir. Kola, gazoz veya diğer meşrubatlarda şeker oranının fazla olduğunu unutmayınız. Kola veya gazoz yerine su içmeyi alışkanlık haline getiriniz ve hatta susamadan su içmeye çalışınız.

Son yıllarda sevinçle gördüğümüz önemli bir değişiklik, artık çoğu kişinin yemeklerde bitkisel sıvı yağları tercih etmeye başlamasıdır. Margarin, tereyağı, iç yağı ve diğer katı yağların sağlığa zararlı olduğu bilinmektedir. Etiketinde, ‘hidrojenize bitkisel yağ’ içerdiği belirtilen gıdalar, bisküvi, gofret, kurabiye, pasta ve keklerin sağlığa zararlı olduğunu unutmayın.

Yağların hepsi zararlı değildir. Bitkisel sıvı yağlar, zeytinyağı, ceviz, badem, Antep fıstığı, yer fıstığı, fındık ve balıkta bulunan yağlar sağlığa faydalıdırlar. Bizi kalp ve damar hastalıkları, kanser ve yüksek kolesterol’den koruyan omega 3 yağlarını yeterince almak için, haftada en az iki defa balık ve her gün 4-5 tane ceviz veya badem yemeye çalışınız.

Sağlıklı beslenmenin bir başka önemli kuralı da bol miktarda sebze ve meyve tüketmektir. Özellikle renkli olan meyve ve sebzeleri tüketmek sağlığımız için daha faydalıdır. Fazla miktarda sebze ve meyve tüketenlerde tansiyon, kalp ve kanser gibi hastalıkların daha az görüldüğü bilimsel olarak ortaya konmuştur. Meyve ve sebzelerin tazesini bulamadığınızda konservesini değil, dondurulmuş olanını tercih ediniz.

Beslenmenin ve uzun yaşamanın altın kuralı, gıdaları mümkün olduğu kadar çok çeşitli ve doğal halinde yemek; buna karşılık rafine edilmiş (işlenmiş), konserve, katkı maddeli, renk verilmiş, margarinle yapılmış veya işlenmiş gıdalardan uzak durmaktır. Yediğiniz gıdaların kalorisini öğrenmeye çalışmak, posalı gıdalar dediğimiz sebze, meyve ve tam tahılları çok miktarda, şeker yükü fazla olan patates, havuç, muz ve reçel gibi gıdaları az miktarda yemek, kilo vermede önemli adımlardır. Sağlıklı bir yaşam için un, tuz ve şekerden (3 beyaz) uzak durmak gerekmektedir.

Kilo vermenin anahtarı, kalorisi düşük bir diyet yapmak ve hareketi mümkün olduğunca artırmaktır. Yanlış yeme davranışlarını değiştirmek, iyi uyumak ve stresten uzak durmak da zayıflamak için çok önemlidir. Stresli ve uykusuz kişilerde atıştırma ve kilo alımı daha fazladır.

Zayıflayacağım diye aç kalmak, çok az veya dengesiz beslenmek, öğün atlamak, kahvaltı yapmamak ve tek gıdaya dayalı yanlış diyet veya beslenme alışkanlıkları, vücudunuzda birçok hastalığın ortaya çıkmasına neden olabileceği gibi, verilen kiloların hemen geri alınmasıyla sonuçlanır. Önemli olan, günlük kalori alımını, vücudun temel besin ihtiyacını karşılamayı göz ardı etmeden, sağlıklı ve dengeli bir şekilde azaltmak ve bunu sürdürmektir. Hızla zayıflamanın da sağlığa zararlı olduğu unutulmamalı ve yavaş bir şekilde kilo verilmelidir.

Kilo alımının önemli nedenlerinden biri de, vücudumuzun genetik olarak buna eğilimli olması ve bazı hormon bozukluklarıdır. Yapılan bilimsel çalışmalar kilo alıp vermelerde beynimizin hipotalamus adı verilen bir bölgesinin çok önemli rol oynadığını ortaya koymuştur. Yağ dokusundan salgılanan ve beyine sinyaller göndererek iştahı kesen leptin isimli hormonun şişmanlarda iyi çalışmadığı artık bilinmektedir. Beynimizin hipotalamus adı verilen bir bölgesinde iştahı artıran veya azaltan birçok hormonun salgılandığı ve bunların şişmanlama üzerindeki etkileri daha yeni aydınlığa çıkmaktadır.

Tıp biliminin bu beyin hormonları ve hipotalamus konusunda bilgisi arttıkça, iştahın mekanizması ve şişmanlık daha iyi anlaşılacak ve yeni tedavi olanakları ortaya çıkacaktır. Görüldüğü gibi kilo almanın henüz tam anlamıyla çözülememiş bir beyin boyutu vardır ve bilimsel araştırmalar bunu aydınlatmaya çalışmaktadır.

Şişmanlıkla mücadelenin ilk koşulu, çocukluk çağından itibaren sağlıklı beslenmeyi öğrenmek, uygulamak ve spor yapmayı alışkanlık haline getirmektir. Bu bilincin ailede ve toplumda yaygınlık kazanması, çağımızın hastalığı olan şişmanlık ve onun neden olduğu hastalıklarla savaşımın ilk koşuludur. Ailenin sağlıklı beslenmeyi öğrenmesiyle, çocuklar daha sağlıklı beslenecektir. Çocuklarımız genellikle anne ve babanın davranışlarını taklit ettiklerinden, beslenme alışkanlıkları hızla değişecektir.

Zayıflamak ve yaşamınızı sağlıklı bir kiloda sürdürmek istiyorsanız, piyasadaki bilimsellikten uzak diyet kitaplarına, internetteki sıradan diyet listeleri veya zayıflama metotlarına fazla rağbet etmemenizi, öncelikle sağlıklı beslenmeyi öğrenmenizi öneriyorum.

Beslenme alışkanlığında değişiklik yapmak da, hiç egzersiz yapmayan birinin yürümeye veya spor yapmaya başlaması da, başlangıçta biraz sıkıntılı olsa bile, zaman içinde bir alışkanlığa dönüşür. Bu alışkanlık da kilonuzu kontrol altında tutmanızı mümkün kılar. Başlangıçta bazı kaçamaklar olabilir. Bunlar umudunuzu kırmasın, başladığınız işte ısrarcı olun ve beslenmenizi sağlıklı bir duruma getirin. Bu değişikliğin sizin sağlığınız kadar eşiniz ve çocuklarınızın sağlığı için de çok önemli olduğunu ve bu sayede birçok hastalığı önleyeceğinizi unutmayın.

Diyet ve egzersize başlamadan önce fazla kilolarınızın nedenini anlamak, hormon bozukluğu veya başka hastalığınız (şeker hastalığı, kan yağları yüksekliği, tansiyon veya kalp hastalığı gibi) olup olmadığını ortaya çıkarmak için, önce doktorunuza başvurun. Bu hastalıklarla ilgili tetkikler yapıldıktan sonra, doktorunuzun önerisi doğrultusunda bir diyet planlaması yapmak için bir diyetisyenle görüşüp egzersize başlamak uygundur. Hormon bozukluğu olan bir kişinin, bu bozukluğu giderecek tedavi görmeden zayıflaması mümkün değildir.

Psikolojik sıkıntılar, aşırı stres, uykusuzluk ve yeme bozukluğu gibi sorunların, bir psikolog veya psikiyatr desteği ile çözümlenmesi ve gevşeme tekniklerinin öğrenilmesi de zayıflamanın başarılı olmasında büyük önem taşır.

Bu kitapta şişmanlığın nedenleri, yol açtığı hastalıklar, bilimsel olarak sağlıklı beslenmenin nasıl olması gerektiği, dengeli beslenme, besinler, vitamin ve minerallerin kullanımı konularında özet bilgiler vardır.

DOĞRU BESLEN FORMDA KAL , Prof. Dr. Metin Özata
〰〰〰〰🐠

Çevrimdışı Tuğra

  • popüler yazar
  • ******
  • İleti: 6599
Duygusal yeme
« Yanıtla #1 : 22 Ağustos 2008, 12:04:35 »
Ne yediğiniz kadar neden yediğiniz de önemlidir.

Hepimiz zaman zaman aç olmadığımız halde yemek yerken buluruz kendimizi? Hiç düşündünüz mü neden? Fiziksel açlığın söz konusu olmadığı durumlarda, bazı duyguların tetiklemesiyle atıştırmaya duygusal yeme diyoruz. Eğer duygusal yeme probleminiz varsa önce hangi duyguların bunu tetiklediğini bulmaya çalışmalısınız.

Peki hangi duygular?

1-Öfke: Öfkeniz kendinize ya da başka birine yönelik olabilir. Ne olursa olsun, öfkenin yeme duygularınızı tetiklediğinizi fark ettiğiniz anda, mutfağa yönelmeden önce "şu anda bana kendimi daha iyi hissettirecek başka bir yol ne olabilir?" diye sorup alternatif birtakım çözümler bulmayı deneyebilirsiniz. Ilık bir duş almak, bir arkadaşınıza telefon etmek ya da duygularınızı yazmak bunlardan yalnızca birkaçı.


2-Kaygı: Önemli bir sınav ya da görüşme öncesi, ve siz çok tedirginsiniz. Bir parça çikolata ya da bir paket cips sizi ne kadar yatıştırabilir oysa.. Yapmayın! Kendi kendinize kaygınızın nedenini sorgulamaya çalışın; büyük olasılıkla başarısızlık korkusundan kaynaklandığını göreceksiniz.

O zaman iç konuşmanıza dikkat edin, ve kendinize "başaramamam için bir neden yok, yapabilirim!" deyin. Hatta bunu yüksek sesle de söyleyebilirsiniz. Derin bir nefes alın ve kendinizi hazırlığını yaptığınız şeyi başarılı bir şekilde tamamlamış olarak hayal edin. Göreceksiniz işe yarayacaktır.

3-Can sıkıntısı: Birçoğumuz, özellikle de evde yalnız olduğumuzda soluğu mutfakta alırız. Yemek yemek can sıkıntısını gidermekte en sık başvurulan yollarından biridir. Oysa yedikten sonra can sıkıntınız geçmediği gibi, ardına bir de suçluluk duygusu takısı eklenmiş olacaktır.

Fiziksel olarak aç olmadığınızı hissediyorsanız ve canınız sıkılıyorsa kendinizi evden dışarı atın, kısa bir yürüyüş yapın ve bu esnada eve döndüğünüzde yapacağınız bir takım aktiviteler planlayın. Kitap okumak, uzun zamandır ertelediğiniz dolabınızı düzeltme işi, arkadaşlarınıza e-posta atmak ya da dışarıda olmaya devam ederek sinemaya, hatta alışverişe gitmek. Aman yiyecek alışverişine aç karnına gitmeme kuralını aklınızdan çıkarmayın.

Unutmayın, duygusal yeme hepimizde az ya da çok vardır, ancak size ciddi şekilde zarar verdiğini düşünüyor ve kontrol edemiyorsanız, profesyonel psikolojik desteği da seçenekler arasında düşünmeye başlamalısınız.

Psikolog Ümit Pembecioğlu Oktamış
dr. pozitif
〰〰〰〰🐠

Çevrimdışı Tuğra

  • popüler yazar
  • ******
  • İleti: 6599
Kalıcı Zayıflama İçin Çözümler
« Yanıtla #2 : 24 Ağustos 2008, 15:33:48 »
Zayıflamaya çalışan pek çok insan vardır. Bazıları başarılı olur bazıları ise başarısız. Ancak kilo vermeye çalışan kişilerin daha büyük bir savaşı vardır o da ideal kilolarını korumaktır. Yine kilo verenlerin çoğu oldukça hızlı şekilde eski kilolarına geri döndüklerini ve hatta eskisinden daha fazla kilo aldıklarını söylemektedir. Bu elbette psikolojik açıdan da çok yıpratıcı bir durumdur. Kişilerin kendilerine saygısını ve güvenini yitirmesine bile sebep olabilir.

Kilo verme mücadelesinde izlenmesi gereken belli rotalar vardır. Bu tahmin edilebileceği gibi egzersiz yaptığımız ya da hareketli olduğumuz zamanı arttırıp yemeği azaltmaktır. Sanırım en zor olanı da az yemek yemeğe alışmaktır.

Bence en başta yapmamız gereken evimizi yağın serbest olduğu bir alan olmaktan çıkarmak. Acıktığımız zaman dolaba yönelip cips ya da patates kızartması ararsak hiç şüphesiz onları yememek dayanılmaz olur. Hızlı ve pratik yemek isteğimiz o kadar artar ki içimizdeki şeytanlar bir tane ile yetinmez. “Bir taneden bir şey olmaz” düşüncesiyle ikincisi de yenir. Fakat bir düşünün eğer o paket bizim dolabımızda olmazsa bizi bu denli cezbetmez ve tabii ki yemeyiz.

Birkaç yıl önce ben de fazla kilolarımdan kurtulmaya çalışırken, yemeyi azaltmam gerektiğinin farkındaydım. Bir şey yapmalıydım ve en doğrusu karar alıp uygulamak oldu. Dolabımdaki bütün yemekleri çıkardım ve kilo almama diğer bir sebep olan içkileri kaldırdım. Hepsini çöpe attıktan sonra bunun benim attığım en önemli adım olduğunu fark ettim. Çünkü yememem gereken şeyleri benden mümkün olduğu kadar uzakta tutmayı başarmıştım.

İkinci aşamada alışverişe çıktığım zamanlar bu ürünleri ve yağlı yiyecekleri almama kararındaydım. Çünkü gerçekten kilo verebilmem için diyetime sadık kalarak doğru yemeyi öğrenmeliydim. Elbette benim gibi oldukça fazla yağ içeren abur cubur yiyecekleri çok seven biri için hiç kolay olmadı.

Haftalık yemek alışverişimde daha çok sebze ve meyve türü yiyecekler aldım. Ağız tadımın o kadar çabuk değişmesi ve yeme alışkanlıklarımdan vazgeçmiş olmam beni çok şaşırtmıştı. Örneğin, artık elma yemek için sabırsızlanmaya başlıyordum. Kısa bir süre içinde tutarlı şekilde kilo vermeye başladım. Yavaş yavaş ama emin şekilde kilo veriyordum.

Birkaç ay sonra artık mutlu olduğum bir kilo seviyesine ulaşmıştım. Eşim artık bazı çerez türlerini yiyebileceğimiz söylemişti. Mutlaka sevdiğiniz bazı yemek ya da pratik yiyecekleri özlediğinizi düşüneceksiniz.

Ama unutmayım yeniden eski halinize ve düzensiz yemek yeme alışkanlığınıza dönebilirsiniz. Ancak kendi irade ve inancınızı tamamen kontrol altına aldığınızda artık o yeme alışkanlıklarınızda geri dönülmez şekilde bitiyor. Meyve yemeye devam konusunda kararlıyım ve sanırım bu hiçte üzücü bir durum değil! (Health Guidance)

Yazan: Steve Hill
Çeviri: Şule Can
〰〰〰〰🐠

Çevrimdışı ay-yüzlüm

  • yazar
  • ****
  • İleti: 641
Ynt: Zayıflamanın Bilimsel Yolu
« Yanıtla #3 : 24 Ağustos 2008, 20:13:50 »
teşekkür ederiz güzel bilgiler..
Yürü dünya yürü bu yol dergaha gider.
Bu yol gama,kedere,acıya,aha gider.
Çıkablirsen eyer bu yokuşu zirveye,
Hüzünlenme o zaman sonu felaha gider.

Çevrimdışı Tuğra

  • popüler yazar
  • ******
  • İleti: 6599
Yoksa rejimler şişmanlatıyor mu?
« Yanıtla #4 : 25 Ağustos 2008, 01:46:30 »
Biz teşekkür ederiz :)
******************************

Aslında bilim adamları, 1940'lardan beri sert ve sağlıksız rejimlerin uzun vadede zayıflatmadığını, hatta şişmanlattığını biliyorlardı.

Bu yazıyı aslında dr. pozitif'in bir üyesi tetikledi. Söylediği, kelimesi kelimesine şöyleydi: "Biliyorum ki, ben rejim yapmasaydım, bu kadar kilo almayacaktım."

Kilo problemi olan çoğu insanın başından geçmiştir. Birkaç hafta, belki de birkaç ay sürecek bir "rejim"e başlanır. Ya gün, gün yenecek şeyler bellidir (Meselâ "Scarsdale Tıbbî Diyet"i), yahut da biraz daha serbest "değişim listeleri" vardır.

 "Bir kibrit kutusu büyüklüğünde beyaz peynir" veya "bir adet greyfurt" ezberlediğimiz tavsiyelerdir. Bazılarında ise ne yeneceği değil de ne yenmeyeceği veya ne zaman yeneceği söylenir (Atkins veya İsveç diyeti).,

Gayet de iyi gider rejim. Hızla kilo verilir. Derken mutlu sona ulaşılır. Baskül 5, hatta 10 kilo daha düşük göstermektedir. Gerçi kendimizi bitkin hissetmekteyiz, çikolata diye, tatlı diye, veya karbonhidrat rejimi ise patates, bir dilim ekmek diye kıvranmaktayız ama deymiştir.

Aradan bir süre geçer. Ve eski kilomuza tekrar varırız. Daha da beteri, birkaç yıl sonra, eski kilomuzun da üstündeyizdir. Hiç olmazsa rejimden önceki hale geri dönmek ister ve yeni, daha etkili rejimler aramaya başlarız.

"Ah bende irade yok!"

"Ne güzel zayıflamıştım. Ama irademe hâkim olamadım. Tekrar oburlaştım ve işte buradayım." Kendimizi o kadar kabahatli hissederiz ki, genellikle yukarıdaki üyemizin vardığı ve aslında pek de doğru gerçeği görmeyiz. Acaba bu bizim değil de rejimin suçu olmasın?

Kabahat rejimlerde olmasın!

Aslında bilim adamları, 1940'lardan beri sert ve sağlıksız rejimlerin uzun vadede zayıflatmadığını, hatta şişmanlattığını biliyorlardı. Minnesota Üniversitesi'nde, Ancel Keys ve arkadaşlarının, 36 erkek üzerinde yaptığı ve 1950'de iki cilt halinde yayınladığı deney sert rejimlerin etkilerini ortaya koymuştu.

Minnesota deneyi

Denekler, normal beslenmelerinin yarısı kadar kalori aldıkları bir rejime tabi tutuldu. Bu, birçok sert rejimde yapılandan daha büyük bir kısıtlama değildir. Rejim biraz uzunca, toplam altı ay sürdü ve katılanlar vücut ağırlıklarının yaklaşık dörtte birini kaybettiler.

Yani başarılı oldu. Öyle mi? Bir süre sonra, kaybedilen kilolar geri alındığı gibi, eski ağırlığın da ortalama yüzde on üstüne çıkıldı. Birçoğumuzun yeni rejim peşine düştüğü kiloya. Ancak epey sonra, ta baştaki kilolarına dönebildiler.

Kilo harici göstergeler de pek iç acıcı değildi. Birçok denekte, normalde aneroksia nervosa ve benzeri hastalıklarda ortaya çıkan belirtiler gözlendi. Yemekten başka bir şey düşünmüyorlardı. Ağır depresyona girenler oldu. 5- 6 binkalori gibi abartılı beslenme düzenleri geliştirenler, normal üstü kalori alınan öğünlerden daha bir saat sonra açlık çekenler, hastalanıncaya kadar yiyenler gözlendi.

Rejim sonuna doğru 36 genç erkekten, kız arkadaşlarıyla ilişkisini devam ettiren sadece üç-dört kişiydi ve onlar da son derece isteksiz olduklarını, alışkanlıktan ötürü eski davranışlarını sürdürdüklerini söylüyordu.

Altı aylık rejim sonunda deneklerin bazal metabolizmasının yüzde kırk azaldığı ölçüldü. Bazal metabolizma, insanın, dinlenme halindeyken yaşamını sürdürmek için harcadığı enerji (kalori) miktarıdır. Bu düşüş, yukarıda belirtilen beslenme bozukluklarıyla birleşince, orta vadede neden kilo alınıp, eski kilonun üzerine çıkıldığı anlaşılıyor. Davranış bozuklukları da cabası.

Rejim değil hayat tarzı değişikliği

Minnesota deneyi değişik şekillerde defalarca tekrarlandı ve destekleyici sonuçlar alındı . dr. pozitif'in, "çözüm, rejim değil, hayat tarzı değişikliğidir" ilkesi bu gerçeklere dayanmaktadır. Vücutla zıtlaşmak, yenilgiyi garanti etmektir.

Yüz milyonlarca yıllık evrim sırasında vücudumuzun kazandığı en güçlü mekanizmalarından biri kıtlığa karşı savunmadır. Enerji alımındaki beklenmeyen bir düşüş, bu savunma sistemini harekete geçirir. Bir taraftan vücudumuz enerji harcamada çok daha tutumlu hale gelirken, psikolojimiz ise her şeyi ihmal etmek pahasına beslenmeye odaklanır.

Peki bu bilgiler niçin yaygın olarak anlatılmaz?

Belki iş hacmi yüzlerce milyara ulaşan zayıflama endüstrisinin "yepyeni ve başarılı rejimleri" ve ardından aynı müşterilerin birkaç sene sonra döneceklerini bilmesi, kolay sırt çevrilecek bir kaynak değildir! Belki bu sebepten insanlar, hâlâ "falan rejim iki haftada on kilo verdiriyor, seninki haftada kaç kilo kaybettiriyor?" gibi sohbetlere prim veriyor.

Prof. Dr. İskender Öksüz
〰〰〰〰🐠

Çevrimdışı Tuğra

  • popüler yazar
  • ******
  • İleti: 6599
Diyet Bilgisini Dengeleme ve Diyet Türleri
« Yanıtla #5 : 27 Ağustos 2008, 01:45:10 »
Aslında herhangi bir diyetle zayıflayabilirsiniz. Kilo takipçileri birkaç on yıldır milyonlarca insan için çalışmaktadırlar. Ancak aklımızda hala şöyle sorular mevcut: 1. Amacımıza ulaşana kadar zayıflamayı sürdürebilir miyiz? 2. Diyet sağlığımızı arttırıyor mu yoksa sağlığa zarar mı veriyor? 3. Diyeti bıraktıktan sonra da kilomuzu koruyabilir miyiz?

Pek çok diyet aslında diyet yapan kişide ciddi sağlık sorunlarına neden olabilir. Dünya’nın ne büyük zayıflama alanındaki çalışma pek çok diyetin zayıflamada büyük çoğunluk için işe yaramadığı ve hatta yaşamlarını risk altına soktuğunu göstermiştir.

Üçte ikisinde fazlası kalp krizi, çarpıntı ve diabet tehlikesini yükseltmektedir. Yine araştırmalara göre; diyet yapanların çoğunluğunun başladıklarından daha kilolu bitirdikleri söylenmiştir. Bu nedenle diyet türü ve içeriği ve yapılış şekli oldukça önem taşımaktadır. Uzmanlar bir yo-yo türü davranışın sağlık problemleriyle yakından ilgili olması nedemiyle uyarmaktadırlar.

Diyet Yardımları, Haplar ve Yasaklamalar: Pek çok farklı şirkette diyet yardımlarının çoğunu bulmanız mümkün. İnsanların bu ürünlerde buldukları değer genelde uygunluğu ve kullanım kolaylığıdır. Eğer onların tam zamanlı diyet programlarını takip ederseniz zayıflayabilirsiniz. Şahsen, ben programın geri kalan kısmını ve ürünleri açıklayan yazılı talimatları olmadan satın almadım. Diğer bir deyişle, öğünlerinizden birini bu haplarla değiştirerek, başka hiçbir şey yapmadan zayıflayamzsınız. Aynı zamanda bu ürünlerin neler içerdiğini ve %25 ten fazla kalori içermediğinden emin olmalısınız.

Düşük Karbonhidratlı Diyetler, Atkins: Atkins gibi düşük karbonhidratlı diyetler sağlık üzerindeki düşük olumsuz etkisi ve sürekliliği ile etkili bir diyettir. Bu dietlerin hiçbiri amacınıza sağlıklı şekilde ulaştıktan sonra diyete devam etmenizi önermez.

Fakat bu diyetlerde de bizi geri çekem unsur şu: hızlı kilo kaybettirdikleri için oldukça popüler diyetlerdir ancak diyeti bıraktıktan sonra da kilo alma süreci bir o kadar hızlıdır. Eğer bu diyet türünden birini kullanacaksanız istediğiniz kiloya ulaştıktan sonra dengeyi koruyabilmek için mutlaka mümkün olduğunca önerdiğimiz sağlıklı diyetlerimize devam edin.

Düşük Yağlı Diyetler, Pritikin: Pritikin ve diğer düşük yağlı diyetler çok etkili, sağlıklı ve uzun sürelidir ama takip etmesi neredeyse imkânsızdır, çünkü biz yemekten zevk almayı da istiyoruz. Yağ oranını %10 gibi bir orana düşürmek yemeğimizi neredeyse tamamen unsuz bırajır ve vejeteryanlığa sevk eder.

Buna rağman bu diyetler oldukça sağlıklıdır. Pritikin tarzı diyetler şimdiye kadar en iyi sonuç verenler olmuştur fakat öncelikle kesinlikle doktorunuza danışmalısınız. Bu diyetin doğası gereği sonrasında dengeli bir diyete dönüşüm yaşayabilirseniz yine sürekli ve istediğiniz şekilde devam edebilirsiniz.

Dengeli ve Sağlıklı Diyet: Kilo vermenin en etkili yolu, içinde et, sebze, karbonhidrat, meyve ve suyun olduğu dengeli ve sağlıklı bir diyettir. Bu diyetin amacı hızlı kilo verme arzusu ile sistemimizi stres altına sokmak değildir.
 
Dengeli ve sağlıklı diyet geçmişte ne ve nasıl yediğimiz ve gelecekte nasıl yiyeceğimiz düşüncelerinin değiştiği bir yaşam tarzıdır. Dengeli ve sağlıklı diyet günlük olarak şöyle (ya da buna benzer) olmalıdır: 75–90 gram ekmek ya da hububat (yüksek lif içermesi tercih edilebilir), 5–6 dilim peynir, et ya da servislik süt, 3–4 dilim taze sebze, 1–3 dilim taze meyve, 8 bardak su (7–14 arası). Amaç kendimizi aç bırakmak değildir onun yerine sağlıksız yiyeceklerin yerini sağlıklı yiyeceklere bırakmasıdır. Bu diyeti uygularken geri adım atmanızı gerektirecek bir durum yoktur çünkü zaten ortalama bir sağlık için en doğru yollardan biri bu tür yemek alışkanlığıdır.

Size bazı ek öneriler: Bol bol su için. Fiziksel olarak ağır işler yaptığınız ve sıcak günlerde daha fazla su içmeye özen gösterin. Sağlıklı yemek yeme mücadelesinde kişinin kazanıp kaybedeceği iki önemli nokta vardır. Birincisi ve en önemlisi; süpermarkettir.

Eğer markette o yiyecekler sepetinize girmezse evinize de girmez ve dolayısıyla yiyemezsiniz. Yiyecekleri her zaman kolesterol, yağ, kalori açısından inceleyin. İkinci savaş ise tabağınızdır. Eğer o yemek tabağınızda olmazsa onu yemek için kendinizi zorlamazsınız. Tabağınıza konulan her şeyde çok dikkatli olun. Daha fazla yemek istiyorsanız, yağ içeren ürünler veya et yemektense sebze yemeye özen gösterin. (Kaynak: Dönüşüm Konağı)

Çeviri: Şule CAN
〰〰〰〰🐠

Çevrimdışı enfa

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 1543
Günde iki yumurta zayıflatıyor
« Yanıtla #6 : 27 Ağustos 2008, 12:21:41 »
Daha önceleri yumurta gibi kolsterol yönünden zengin besinlerin kandaki kolesterol seviyesini yükselttiği ve kalp krizi riskini arttırdığı düşünülüyordu fakat bu tez artık çürütüldü.
Günde iki adet yumurta ciddi bir diyet uygulamasıyla birlikte tüketildiğinde sadece kilo verdirmekle kalmıyor aynı zamanda kandaki kolesterol seviyesini de düşürüyor.

İngiltere'deki Surrey Üniversitesi'nde Dr. Bruce Griffin önderliğindeki bir grup araştırmacı, gönüllü bir grup kilolu denek üzerinde 12 haftalık bir araştırma gerçekleştirdi. Denekler üzerinde ayrıca İngiliz Kalp Sağlığı Koruma Organizasyonu'nun belirlediği sıkı diyet programı uygulandı.

Araştırmada bir de kontrol grubu denekleri yer aldı. Bu grup üzerinde de yine aynı diyet programı uygulandı fakat hiç yumurta verilmedi.

Araştırma sonucunda her iki gruptaki kişlerin de kilo verdiği ve kolesterol seviyelerinin düştüğü görüldü.

Dr. Giffin yaptığı açıklamada, 'Yumurta açlık hissini yatıştırdığı için diyetlerde gönül rahatlığıyla kullanılabilir. Kahvaltıda yumurta yiyen bir kişi daha uzun sürede acıkır. Tokluk hissi yarattığı için de daha az yemek yemeyi sağlar. Bu da kilo vermeyi kolaylaştırır.'

Bu araştırma, doymuş yağ oranı çok yüksek olan pastalar, et ve hamur işleri gibi yiyeceklerin, düşük doymuş yağ oranına sahip yumurta gibi besinlerden çok daha tehlikeli olduğunu ortaya koyuyor.
 
8sutun.com


Zaman diyorum, biraz daha zaman.Dilimin ucundaki kelimeler bu kış donmazsa bir dahaki yıl uçmayı öğrenecekler!

Çevrimdışı Tuğra

  • popüler yazar
  • ******
  • İleti: 6599
Bilimsel Zayıflama Yöntemleri
« Yanıtla #7 : 30 Ağustos 2008, 13:40:58 »
8 Yiyeceğin Yararları ve Zararları
"Kahve, çikolata, asitli içecekler, yulaf, pizza, yumurta, balık, suni tatlandırıcılar.."

Zayıflama yöntemleri ve diyetler hakkında ağızdan ağza dolaşan, yıllardır uygulanan çeşitli yöntemler var. Ancak bunların bir kısmının bilimsel gerçeklerle yakından uzaktan ilgisi yok. JFK Hastanesi Beslenme Uzmanı Sedef Süsoy, zayıflamak isteyenlerin diyet ürünler, tatlandırıcılar ve sabahları aç karnına içilen maydanoz suları ile ilgili yaptıkları yanlışlara dikkat çekerek, bu konudaki sorularımızı yanıtladı...

Yemekler nasıl pişirilmeli ki, kilo almaya davetiye çıkarılmasın?

"Kızartmalardan kaçınalım" diyoruz ama sadece haşlama mı sağlıklı? Sadece haşlama yemek zorunda değiliz. Yemeklerimizi fırında ızgarada ya da tencere yemeği olarak tüketebiliriz (sotelemeden). Ama kızartmalardan kaçınmak gerekiyor. Çünkü kızarttığımız her şey (et, sebze) yüksek oranda yağ çekiyor. Yani, yediğimiz yemekle birlikte bolca yağ içiyor gibi oluyoruz.

Yemeklerimizde hangi yağı kullanalım?

Zeytinyağı sağlıklı diye biliyoruz, ancak en az diğer yağlar kadar o da kalorili... Yemeklerimizde kullanacağımız yağ sıvı olmalı. Tereyağı ve margarinleri hayatımızdan çıkarmalıyız. Sıvıyağı kullanırken de ölçüsüne dikkat etmeliyiz. Katı yağın da sıvı yağın da kalorisi aynıdır ve bir tatlı kaşığı yağ 45 kaloridir. Sıvıyağı kullanmanın en doğru yolu ise, zeytinyağı veya fındık yağından bir ölçü, diğer sıvıyağlardan da bir ölçü karıştırarak kullanmaktır. Böylece, yağ dengesini yakalamış oluruz.

Akşam yemekleri için ideal saat kaç? Daha sonra bir şey yenmemeli mi?

Akşam yemeği mümkün olduğu kadar erken saatlerde yenmelidir. Mesela 18.00 ile 19.30 arası olabilir. Daha sonrasında ise, sadece bir ara öğünle yemek yeme işlemi bitirilmelidir. Bu öğünde ise, kişiye göre bir meyve, süt vb hafif gıdalar tüketilebilir. Yatmadan en az iki saat önce tüm yeme işlemleri bitmelidir.

Ailede bir kişi diyet yapıyorsa, diğer fertler bu kişiye nasıl yardımcı olabilir? Herkes diyete göre mi beslenmeli?

Diyet yapmak 'sağlıklı beslenme' anlamına gelir. Bu nedenle, evdeki herkes rahatlıkla diyete göre beslenebilir. Diyet için her zaman 'kişiye özeldir' deriz. Kişilerin yaşam tarzına, alışkanlıklarına göre düzenlenen bir diyette, ev halkı için fazla bir değişiklik olmayacaktır.

Damak zevkimizin ve beslenme alışkanlıklarımızın küçük yaşlarda şekillendiği göz önüne alınırsa, çocuklara tatlıyı sevdirmemek mi gerekir?

Ailenin beslenme şekli, çocuğun alışkanlıkları konusunda etkilidir. Çocukları tatlıyla ödüllendirmemek, tatlıya yöneltmemek gerekir. Hiç kimsenin doğrudan tatlıya ihtiyacı yoktur. Tatlıdan almamız gerektiğini savunduğumuz şekeri, ekmek veya ekmek yerine geçen karbonhidrat grubundan da alabiliriz.

Pek çok diyetin mönüsünde soda yer alıyor. Günlük soda tüketimi ne kadar olursa, zararlı değildir?

Açıkçası ben diyetlerde pek soda içilmesi taraftarı değilim. Çünkü sodadan aldığımız mineralleri sadece sağlıklı beslenerek de yeterli miktarda alabiliriz. Ayrıca, içerisinde bulunan yüksek orandaki sodyum (Na) yüzünden, fazla miktarda tüketilen soda ile vücutta fazla sodyum birikimi oluşabilir. Bu da tansiyon hastaları için istemediğimiz bir durumdur. Zaten toplumumuzda tuz tüketimi gereğinden fazla olduğu için ayrıca bir tuz yüklemesine gerek yoktur.

Pek çok kişi zayıflamak için aç karnına maydanoz suyu, limon suyu içiyor. Bu yöntemlerin bilimsel bir açıklaması, dayanağı var mı?

Kesinlikle yoktur. Maydanoz suyunun diüretik, yani idrar söktürücü olduğu bilinmektedir. İnsanlar vücutlarından idrar çıkışı olduğunda, şişkinlikleri azaldığı için zayıfladıklarına inanır. Limonun ise, bağırsakları çalıştırıcı etkisi vardır.

Kişinin tuvalet alışkanlıkları kilosu üzerinde etkili midir? Kabızlık sorunu olanlar şişmanlıktan daha mı çok yakınır?

Kişinin tuvalet alışkanlığı kilosuna etkin olabilir. Kabızlık bazı metabolik hastalıkların göstergesi olabilir. Bu nedenle, bu hastalıklar tedavi edilmediğinde kabızlık devam eder ve metabolizma yavaşlar. Kilo verimi azalır.

Kişi kilo aldığı halde beden ölçüsünü koruyorsa, bu şişmanlık adına endişe edilecek bir durum değil midir?
Kilo alınıyorsa, beden ölçüsü önemli değildir. Beden hemen etkilenmeyebilir. Kilo alımı sadece bir işarettir. Dikkat edilmesi gerekir ve sebebi araştırılmalıdır.

Diyet ürünler hakkında ne düşünüyorsunuz?


"Nasıl olsa diyet ürün... Kilo aldırmaz" düşüncesiyle gerekenden fazla tüketilebiliyorlar... Diyet ürünler sadece zengin lif kaynaklarıdır. Yani, yüksek miktarda kepek ya da yulaf içerirler. Ama bunun yanı sıra, az miktarda da olsa içlerinde yağ ve un bulunur. Yani, kısaca ekmek yerine geçerler. Diyet ürünler yenildiklerinde kilo verdirmez, sadece tokluk hissi yaratırlar. Örneğin, yarım paket diyet kepekli bisküvi bir ince dilim ekmeğe eşdeğerdir. Fazla tüketildiklerinde kilo yapabilirler.

Tatlandırıcı kullanımında bir sınırlama olması gerekli mi?

Tatlandırıcı kullanımını ben pek önermiyorum. Çayı ve benzeri tüm içecekleri şekersiz içmek en sağlıklısı. Ama bazı kişiler 'ben şekersiz yapamam' derlerse, o zaman tatlandırıcı öneriyorum. Tatlandırıcı kullanımında tatlandırıcı maddenin türü çok önemlidir. Özellikle sakarin içeren tatlandırıcılar değil de, aspartam içeren tatlandırıcılar kullanılması önemlidir.

Sizin formda kalma sırrınız ne? Nelere dikkat ediyorsunuz?

Sağlıklı besleniyorum. Yani, kesinlikle öğün atlamıyorum, dengeli besleniyorum. Ara öğünlerde meyve tüketiyorum. Bol su içiyorum. Katkı maddesi içeren ve yağlı olan tüm yiyeceklerden uzak duruyorum.

mynet
〰〰〰〰🐠

Çevrimdışı Tuğra

  • popüler yazar
  • ******
  • İleti: 6599
Zayıflamak için çubukla yiyin
« Yanıtla #8 : 18 Ocak 2009, 11:56:52 »
Yemek çubuğu ile yemek yenildiği zaman kilo verme ihtimali artıyor.



Japon mutfağının en önemli yemek ustalarından Kimiko Barber'in yeni çıkan diyet kitabında yazdığına göre, yemek çubuğu ile yemek yenildiği zaman kilo verme ihtimali artıyor.

Barber kitabında yemek çubuğu kullananların daha yavaş dolayısıyla daha az yediğini belirtiyor. Çünkü beynimizin neler yediğimizi kaydetmesi 20 dakikayı buluyor.

Batı yemek kültüründe de küçük porsiyonlar sunulması gerektiğini belirten Barber, çubukla yemek yenmesiyle daha küçük lokmalar alındığını ve sindirim de kolaylaştığını vurguluyor.

ÜLKE OBEZ OLACAK

İngiltere Ulusal Obezite Forumu'ndan Dr. David Haslam İngiltere nüfusunun yüzde 24'ünün klinik olarak obez olduğunu ve dikkat edilmezse 2012'ye kadar kadar ülke nüfusunun üçe birinin obez olacağını vurguladı.

İngiltere'nin en önemli kuruluşlarından olan NHS National Health Service 'Ulusal Sağlık Hizmeti'nin aşırı kilolardan dolayı ortaya çıkan diyabet hastalığı, kalp rahatsızlıkları ve kanser vakaları için harcadığı para bir yılda 2 milyar doları buluyor.

Bu rakamın 2050 yılında 100 milyar dolar olacağı düşünülüyor.

Tüm bu sebeplerden dolayı ülke hükümeti bir an önce insanların kendilerini kilo konusunda kontrol altına alması için bir televizyon kampanyası düzenlemeyi planlıyor.

Haber Aktüel
« Son Düzenleme: 18 Ocak 2009, 12:07:53 Gönderen: Tuğra »
〰〰〰〰🐠

Çevrimdışı Tuğra

  • popüler yazar
  • ******
  • İleti: 6599
Hem yiyin, hem kilo verin
« Yanıtla #9 : 19 Ocak 2009, 08:55:55 »
İnanması güç geliyor ama gerçekten hem yemek yiyip hem de kilo verebilirsiniz...

Diyetisyen İpek Ağaca, formda kalmak, hatta diyet yapmadan basit yollarla zayıflamanın mümkün olabileceğini vurguladı.

Ağaca "Bir kadının metabolizma hızı 1200 - 1600 kkalori arasında değişiyor. Erkeklerinki ise 1400 - 2400 arasında değişir. Kadınların kas yapısı erkeklerin üçte ikisi kadardır ve ne kadar kaslıysanız metabolizmanız o kadar hızlı çalışıyordur. Aslında metabolizmanızı hızlandırmanın yolu çok basit..

Yapmanız gereken sadece metabolizmanızı hızlandırıcı yiyecekler tüketmek" dedi.

İşte Diyetisyen İpek Ağaca'nın diyetsiz zayıflama ve metabolizma hızlandıracak önerileri:

- Susuz kalmak metabolizmanızı yavaşlatır bu yüzden günde en az 8 bardak su içmeyi alışkanlık edinin.

- İçeceklerinizi vücudun ısınmak daha çok kalori yakması için buzlu için.

- Acı kırmızı biber ve hardal tohumu vücudun çok kalori yakmasını sağlar. 1 çay kaşığı hardal ve bir çay kaşığı acı sos tüketen kişilerin metabolizması yüzde 25 daha hızlı çalışıyor.

- 30'lu yaşlardaysanız günde 3 dakika fazladan yoğun bir tempoda çalışabilirsiniz.

- Kollarınızı aşağı yukarı kaldırarak zıplamak, bacaklarınızı sağa sola açıp kapayarak zıplayın.

- Çay, yeşil çay veya kahve için.

- B vitaminleri metabolizmanızı hızlandırır. Nohut, hindi, dana eti, somon balığı, pirinç, tavuk, ton balığı, tahıllı gıdalar, mercimek, bamya, ıspanak metabolizma çalıştıran gıdalar.

- Günde 5 kere 300 - 500 kalorilik beslenin.

- Sabahları kalkar kalkmaz kahvaltı edin.

Diyetisyen İpek Ağaca,
〰〰〰〰🐠

Çevrimdışı Tuğra

  • popüler yazar
  • ******
  • İleti: 6599
8 altın kural nedir?
« Yanıtla #10 : 24 Ocak 2009, 10:16:20 »
Yine mi kilo sorunu yine mi altın kurallar diye hemen dudak büzmeyin. Belki de sizin bünyenize uyacak, sizi sırım gibi yapacak olan altın kurallar bu kurallardır, kimbilir?

Pratik yöntemlerle kilolarınızdan kurtulabilirsiniz. Diyetisyen Serkan Tutar'ın tavsiyelerine kulak verin...

1: Teknolojik aletlerden uzak durun: Televizyon, bilgisayara ayırdığınız bir saati vücudunuza ayırın. Yapacağınız hızlı tempo yürüyüş 1 saatte vücudunuzdan 250-300 kalori yakılması anlamına gelecektir.

2: Sağlıklı atıştırmalar yapın: Atıştırmak hepimizin korktuğu bir alışkanlık olsa da, bilinçli yapılan atıştırmalar kilo vermede başrol oynamaktadır. Peynirli sandviç, taze meyve suyu, yoğurt, tahıllı ekmek en mantıklı atıştırmalıklar olacaktır..

3: Öğünlere göre sağlıklı besin seçimi: Öğlen ve akşam yemeği seçimi en büyük problemlerden biridir. İçerisinde et bulunan yemekleri öğle yemeğinde, sebzeli yemekleri ise akşam yemeğinde tercih etmelisiniz.

4: Kahvaltı zamanı: Sabah yapılmayan kahvaltı kısa vadede olumsuz etkisi olmadığı sanılsa da uzun vadede kilo almanıza neden olacaktır. Sabah düşük kan şekeri ile uyanan vücut, siz besin almadığınızda dengesizleşir. Öğlen saatlerinde yoğun şekilde yenilen yemek ise kan şekerinizin çok hızlı yükselmesine neden olur. Sonuçta kan şekerinde dengesizlik meydana gelir ve metabolizma hızınızda azalmalara neden olur.

5: Lifli besinleri tercih edin: İçerisinde lif bulunan besinler tokluk hissinizin daha uzun sürmesini sağlar ve bir sonraki öğüne daha tok mide ile oturursunuz.

6: Gözlerinizi açmadan su için: Sabah kalkar kalkmaz içilen su bağırsak hareketlerinizi hızlandırır.

7: Haftada bir kaçamak yapın: Tek düze bir yaşam hepimizi sıkacağı gibi tek düze beslenmede sizi sıkacak ve yapmış olduğunuz programda bozulmalara sebebiyet verecektir. Sevdiğiniz ve kalorisi yüksek besinleri haftada bir gün tüketmelisiniz.

8: Yemeğe küçük, salataya büyük tabak: Büyük tabağın yarısını boş görmektense, küçük tabağın tamamını dolu görmek sizi psikolojik olarak rahatlatır. -

Bugün
〰〰〰〰🐠

Çevrimdışı Tuğra

  • popüler yazar
  • ******
  • İleti: 6599
Bunlara Dikkat Edin
« Yanıtla #11 : 05 Şubat 2009, 19:29:00 »
Genler, hormonlar hatta virüsler... Şişmanlığa yol açan etkenler o kadar çok ki?
 
Genlerin, hormonal dengesizliğin ve hatta virüslerin obezitede rol oynadığı biliniyor. Güney Carolina Üniversitesi'nden egzersiz bilimi ve epidemiyoloji profesörü Steven Blair ve grubu son yapılan çalışmaları dikkatle incelediler, obezite biliminde uzman klinisyenlerle görüştüler ve kilolarıyla başa çıkmaya çalışan gerçek yaşamdan insanları dinlediler.

İşte kiloların arkasında yatan düşünceler bunlar:

1.Kilolar gerçekten genetik: Bazı araştırmalara göre kişinin genetik yapısı, onun iştahını, metabolizma hızını veya vücuttaki yağ birikme oranını belirler ve obeziteye olan yatkınlığında rol oynar. Son zamanlarda yapılan araştırmalara göre, FTO geni başka önemli genleri kontrol etmekle görevli. Bunun yanı sıra bilimadamları, FTO geninin beynimizde iştahı ve doyumluluğu kontrol etmekle görevli olan hipotalamus bölgesinde aktif olduğunu keşfettiler.

2. Bazı insanlar daha fazla yağ hücresine sahip: Bazılarımız diğerlerine göre iki katı yağ hücresine sahip olabiliyorlar. Yeni yağ hücreleri çocukluk boyunca beliriyor, fakat ergenlik dönemiyle durmuş gibi görünüyor. Bu hücreler 2 yaşlarında çoğalmaya başlıyor. Eğer çocuklarda kalori alımı sınırlanmazsa bu hücrelerin büyüme oranı çok hızlı olabiliyor.

3. Metabolizmanı değiştirebilirsin: Helsinki üniversitesi Merkez Hastanesi'ndeki araştırmacılar, biri zayıf diğeri şişman olan ikizleri incelediler ve şişman olan ikizdeki yağ hücrelerinin yağ yakımını zorlaştıran metabolik değişim geçirdiklerini öğrendiler. Grup 5 kiloluk kazancın metabolizmayı yavaşlatabileceği konusunda şüpheliler. Araştırmacılar, hareketli olunmasını söylüyorlar. Merdiven kullanmak, oturma pozisyonunuzu değiştirmek hatta içecek almak için mutfağa gitmek bile enerji yakmak demektir.

4. Stres sizi şişmanlatır: Stresli durumlar karbonhidratça zengin gıdalar için arzularımızı harekete geçirir. Stres hormonu aynı zamanda yağ depolarına hız verir. Stresten korunmak için sosyal etkinliklere katılabilir ya da ailenizle kaliteli zaman geçirebilirsiniz.

5. Annenizin hamileliği sizin kilonuzu belirliyor: Annenin sigara içmesi düşük doğum ağırlığı riskini artırıyor ve alkol ise bebeğin beynine zarar veriyor. Aynı zamanda annenin tükettiği şekerli ve yağlı yiyecekler de bu etkiyi yapıyor. Kilolu annelerin yüksek glikoz seviyesine ve serbest yağ asitlerine sahip oldukları belirtiliyor. Bu nedenle kilolu annelerin bebekleri de kilolu oluyor.

6. Fazla uyuyun, daha fazla kilo verin: Daha fazla uykuyla, daha çok tokluk hissi duyarsınız. Ve bu şekilde kendiliğinden kilo verebilirsiniz. Chicago Üniversitesi'nden araştırmacılar, uyku yoksunluğunun leptin (tok hissetmenize yardım eder) hormonunda düşüşü ve ghrelin (iştah arttırıcı) hormonunda ise artışını tetikleyerek hormon dengesini bozduğunu belirtiyorlar. Uyku en ucuz ve kolay obezite tedavisidir.

7. Eşinizin ağırlık sorunları: Araştırmaya göre, kilo kazancı ve kaybı bulaşıcı olabiliyor. Eşlerden biri obezse diğeri de yüzde 37 obez olabiliyor.

8. Bir virüs obeziteye yol açabilir: Adenovirusler solunum yolundan mide, bağırsak problemlerine kadar çeşitli hastalıklardan sorumludur. Kök hücreler de virüslerle enfekte oldukları zaman yağ hücrelerine dönüşüyorlar. Virüsler yağ hücrelerinin sayısını artırıyor.

9. Kurabiyeler gerçekten bağımlılık yapabiliyor: Yiyecekler bağımlılık yapmazken, kokain ya da alkol bağımlılık yapıyor. Ancak geçtiğimiz yıllarda bilim adamları esrarengiz benzerlikler buldular. Obez insanlar daha fazla dopamin reseptörüne sahip olurlarsa, daha fazla yeme ihtiyacı duyacaklar.

10. Kulak enfeksiyonları tat almanı bozabilir: Aşırı kilolu ve aynı zamanda kulak enfeksiyonu sorunu olanların tat alma duyularına ve yiyeceklerin yapısına daha fazla dikkat etmeleri gerekiyor. Şeker yerine meyve, margarin yerine zeytinyağı gibi basit sağlıklı ikameler daha dengeli beslenmeye ve daha az kilo almana yardımcı olabilir.

11. Antioksidanlar aynı zamanda anti-yağdır: Uzmanlar, oksitlenme moleküllerinın tokluk hissi veren hücrelere hasar verdiğini söylüyorlar. Bir şey yediğimizde serbest kökler su yüzüne çıkıyor. Renkli, antioksidan açısından zengin meyve ve sebzeler yemek gerekiyor.

12. Herhangi bir diyet uygulayın: Her diyetin sağlıklı yemeyle ilgili 4 temel kuralı vardır; trans ve doymuş yağlardan uzak durun; lifli ve kuru bakliyat tüketin; yağsız protein yiyin; sebze ve meyvelerle beslenin.

13. Şişman veya formda olabilirsiniz: Sağlınız için haftada 5 gün yarım saatlik düzenli fiziksel aktivite yapmalısınız. Asansör kullanmak yerine merdivenleri tercih edin, yakın mesafelerde otobüsle gitmek yerine yürüyün, yürümek için arabanızı birkaç blok ileriye park edin. Bunlar da formunuzu korumanıza yardımcı olacaktır.

(Zaman)
« Son Düzenleme: 06 Şubat 2009, 00:58:22 Gönderen: osmanli »
〰〰〰〰🐠

Çevrimdışı Tuğra

  • popüler yazar
  • ******
  • İleti: 6599
Diyeti Bıraktıran Bahneler
« Yanıtla #12 : 01 Kasım 2010, 12:39:14 »

Herkes zayıflama maceralarında ümitsizliğe kapılıp, diyeti bırakmak için çeşitli bahaneler arar ama artık bahanelere son…

Diyete karar vermek ve bunu sürdürmek birçok insan için hem sıkıcı, hem de zor bir süreç. Özellikle arkadaşlarla çıkılan yemekler, birbiri ardına gelen davetler, lezzetli yiyecekler diyete başladığımızda bizlerin en büyük düşmanı oluyor.

Kendimize bile itiraf etmekte zorlandığımız bu durumu inandırıcı kılmak için ``Az yesem bile kilo alıyorum'''' , ``Su içsem yarıyor'''' gibi bahaneler uyduruyoruz. Oysa bunların hiçbiri doğru değil, çünkü kararlı ve inançlı olunduğunda kilo veremememiz için hiçbir sebep yok... İşte bahaneler ve yanıtları...

“Çok az yiyorum, yine de kilo veremiyorum!”

Çok az yediğiniz halde kilo veremediğinizi düşünüyorsunuz. Peki şimdiye kadar hiç yediğiniz yiyeceklerin listesini tuttunuz mu? Bir gün boyunca yediklerinizin listesini tutsanız, düşündüğünüzden çok daha fazla yediğinizi göreceksiniz.

Belki de çok fazla abur cubur yiyorsunuz ve bunları normal yiyeceklerden saymadığınız için az yediğinizi düşünüyorsunuz. Unutmayın, kalorisi düşük yiyeceklerle beslenir ve hareketli bir yaşam sürerseniz, istediğiniz ölçülere kolaylıkla kavuşmanız mümkün.

“Sevdiğim yiyeceklerden vazgeçmek istemiyorum!”

Diyet yaparken sevdiğiniz yiyeceklerden vazgeçmenize gerek yok. Çikolata, patates cipsi ve dondurmadan vazgeçemem diyorsanız, bu yiyeceklerden az miktarda ve çok sık olmamak kaydıyla yiyebilirsiniz. Tabii bir an için kendinizi kaybedip, diyetten hemen vazgeçmeniz riskini de göz önünde bulundurmanız gerektiğini de unutmayın.

“Daha önce pek çok kez denedim ama başarılı olamadım!”

Diyet yapmayı daha önce denemiş ve başarısızlığa uğramış olabilirsiniz. Fakat sakın vazgeçmeyin. Geçmiş deneyimlerinizden de ders alarak hatanızı fark etmeye çalışın. Örneğin; diyetiniz sırasında çok katı kurallar mı koydunuz? Kısa zamanda çok fazla kilo kaybetmek mi istediniz? Bir başkası istediği için mi diyete başladınız? Bütün bu soruların cevaplarını bulmaya çalışın.

Bu kez daha önce yaptığınız hataları yapmayın. Daha gerçekçi olun, ne kadar sürede kaç kilo verebileceğinizi iyi hesaplayın. Ve mükemmel olmasanız da en azından elinizden geleni yapabileceğinizi düşünün.

Diyet yiyecekleri çok pahalı

Bunların yerine kolaylıkla satın alabileceğiniz ve en az diğerleri kadar etkili olan sebze, meyve, pirinç, yoğurt ve beyaz eti deneyebilirsiniz. Böylece kendi diyet yemeklerinizi kendiniz yapabilirsiniz. Sonuçta hem paranız cebinizde kalır, hem de diyetiniz yarım kalmamış olur.

Sigarayı yeni bıraktım, bir de diyet yapamam

İster inanın, ister inanmayın sigarayı bırakma dönemleri yeme alışkanlıklarını değiştirmek için en uygun zaman. Bunu başarabilmeniz için olumlu düşünmeniz, kendinizi meşgul etmeniz ve planlı olmanız yeterli olacak. Acıktığınızı hissettiğinizde hemen bir elma ya da başka bir meyve yiyin. Bir yandan sigarayı bırakırken diğer yandan yeme alışkanlıklarınızı da değiştirebilir ve bu olumsuz dönemi kendiniz için olumlu bir hale çevirebilirsiniz.

Kilolarım ailemden geliyor, şişmanlık bizim genlerimizde var.

Şişmanlık bir yönüyle genlere bağlı olabilir. Ama bu durum sizin hiç kilo veremeyeceğinizi göstermez. Ailenizde kalıtsal olarak gelişen bir şişmanlık söz konusuysa bile, siz sağlıklı bir diyet programıyla ve düzenli egzersizlerle kilo verebilirsiniz.

Sizin şanssızlığınız büyük olasılıkla bünyenizin küçük yaşınızdan beri size verilen geniş porsiyonlar, kızartmalar ve çikolatalara alışık olması. Ama doğru bir diyet programıyla bütün bunların üstesinden gelmeniz mümkün...

“Meyve ve sebzeden nefret ediyorum ve diyet yapmak için bunları yiyemem”

Sadece belirli bir meyve ya da sebze seçmek zorunda da değilsiniz , diyet yaparken yiyebileceğiniz bir sürü meyve çeşidi var. Ayrıca her zaman taze meyve ve sebze yemenize de gerek yok. Bu besinleri, kimi zaman dondurulmuş, kurutulmuş olarak da yiyebilir ya da sularını içebilirsiniz. Meyveli yoğurtlar, meyve salataları da diyetiniz boyunca sizi bekliyor.

Deniz Şafak
〰〰〰〰🐠