Gönderen Konu: Zikri Kalbe İndirmek  (Okunma sayısı 17275 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı Fatihan

  • Administrator
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 6994
  • Milimi milimine Ehli sünnet...
Zikri Kalbe İndirmek
« : 03 Aralık 2010, 10:12:19 »


İbadetlerin, dünya işlerinin faydalı ve mübarek olması, yalnız Allah için yapılmasına bağlıdır. İşlerimizi yalnız Allah için yapabilmek; Allah’ı (c.c.) hakkıyla sevmek ve O’na hakkıyla itaat etmekle, sevdiklerini de yalnız Allah için sevmekle mümkündür. Bu sevgiye kulu en çabuk kavuşturacak nimetlerin önde geleni ise zikrullahtır.

İnsan, sevdiğini çok hatırlar. Kalp hep onu zikreder. Allah sevgisinin alâmeti de, O’nun zikrini ve zikredenleri sevmektir. Kadın olsun erkek olsun, Allah’ı çokça zikredenleri ilâhî mağfiret ve büyük ecir beklemektedir.Lisan ile Hakk’ı zikir etmek, Rabbimizin güzel isimlerini anmak, büyük mükafatlara erdirdiği gibi kalbin zikre ve ilâhî sevgiye alışmasına da vesile olur.

Fakat, kalbin zikri ve Hakk’ın tecellisiyle insanı çepeçevre saran sevgisi, kolay elde edilen bir nimet değildir. Bu nimete ulaşmak için salih bir müslüman olma gayretinde olmak ve istikametten, ihlâstan şaşmamak gerekir. Evet, zikri kalbe indirmek ve bahri aşka ermek… Diğer tabiriyle gönlün ilâhi rıza ve tecellilere ev sahipliği etmesi ya da gönül kâbemizi yalnız Allah’a has kılmak.

Zikrederken O’ndan gafil kalmamak ve zikri hakikiye ermek. Öyle sanıyorum ki bu, bütün kardeşlerimizin muradıdır hatta bu hale kavuşamadığımız anların ızdırabı da bir başka ortak yönlerimizdendir.

Nimet büyük olunca takdir edersiniz ki vuslat zor ve meşakkatlidir. Yorgunluk ve ümitsizlik peşimizi bırakmayabilir, aceleci ve tezcanlı nefsimiz ise vuslat ve cemali bir vehim sanabilir. İşte burası bir dönüm noktasıdır. Bu merhale; gerçek, karşılık gören ve matlup olunan yakınlığın rehbersiz elde edilemeyeceği hakikatinin ayan olduğu yerdir.

Evveliyatta huşu ile zikre rıza göstermeyen, gafleti arzulayan nefis gerçek amacına ermek için bir rehbere hemen kayıtsız şartsız teslim olur mu? Kaçan nimetin bilinmeyen kadri bir yana nice şeytansı tereddütler, bahaneler, eleştiriler daima tezkiye olmanın önünde perde oluverir.Evet, bahri Hüdâ’da yol almak nice fedakârlıkları ister.

Talip, gayret, irşad, ve mürşit ister. Bu kudret ummanında yol bulabilmek, aşkı Rasûlullah’a, Hakk’a vasıl olmak için Musa rasûl gibi olmak ister. İrfana, marifetullaha talip olan her hak yolcusuna; ummanın ortasında iken gelecek büyük belaların defi için Hazreti Hızır (a.s.) misali, nefis gemisine vuracak bir rehber ister.

Yolcu, nefsine geleni eziyet bilse de ondan maksat irşattır, sonu da rahmettir. Zikir, irşat ile birleşir ise Hak dostlarının sofrasındaki aşk hâsıl olur. Mürşidi Kamil bir Allah dostunun irşadı ve teveccühü ayna misali içimizdeki ilâhi aşk ve ihlâslı sandığımız amelle-rimizin hakikatini ortaya çıkarıverir. Gerçek yiğitler perişan hallerini görmezden gelmez elbette.

Ve tedbirini alır. Eli kopsa da tuttuğu yerden asla bırakmayan bir kuvvetle irşada talip olur, se-ver, inanır, itaat eder, ilerler ve olgunlaşır. Sadece insanken, insanı kâmil olur ve inşAllah nasibinde var ise adı silinmeyen bir kalemle dostlar defterinde adı geçenlerden olur.

Mevlâm, bütün mümin kardeşlerimizi zikrinde ihlâsın, yakınlığında kemâlatın güzelliklerine kavuştursun ve yüce katında Rahîm ve Vedûd ismiyle andıklarından eylesin…

Rukiye TAŞDEMİR
« Son Düzenleme: 03 Aralık 2010, 11:21:58 Gönderen: Tuğra »

Çevrimdışı Günbatımı

  • popüler yazar
  • ******
  • İleti: 2490
  • Görelim Mevlâ'm neyler, neylerse güzel eyler...
Ynt: Zikri Kalbe İndirmek
« Yanıtla #1 : 03 Aralık 2010, 14:42:58 »
Mevlâm, bütün mümin kardeşlerimizi zikrinde ihlâsın, yakınlığında kemâlatın güzelliklerine kavuştursun ve yüce katında Rahîm ve Vedûd ismiyle andıklarından eylesin…

Amin, inşaAllah!

Çok faydasını gördüm, tüm din kardeşlerime de tavsiye ediyorum... İbadetlerimin düzene girmesi (özellikle devamlılığı) kesinlikle Allah-u Teala'yı bol bol zikretmekle nasib oldu. Maalesef eksikler ve ihmaller olsa da (ki inşaAllah Rabbim her geçen an daha iyisini nasib eder), en azından alnımız secdeye geliyor, dilimizde Allah kelamı oluyor. Rabb'im bundan da mahrum etmesin, mahrum olanlara da nasib etsin...

Dua'sız üşürmüş yürekler!
Sana bir dua eden olsun, senin de bir dua ettiğin...
Bilmezsin hangi kırık gönlün duasıdır karanlıklarını aydınlatan,
Sana ummadık kapılar açan.
Bilmezsin kimin için ettiğin duadır, seni böyle ayakta tutan...


Hz. Mevlana 

Çevrimdışı İsra

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 7482
İkİ DÜnya Mutluluğunun Anahtari: Zikir
« Yanıtla #2 : 11 Aralık 2010, 09:45:24 »
Bütün ibadetler bir tür zikirdir Ancak asıl zikir, kalbin derinliklerine inen ve onu fetheden zikirdir Bu zikrin sonucunda, kalp Yüce Allah'ı tanır, O'na bağlanır ve O'ndan başkasını aramaz İşte bu hal, gerçek hürriyyettir Bütün korku ve endişelerden kurtulmak, bu dünyada huzura, ebedi alemde de sonduz mutluluğa ulaşmaktır Her insanın farklı beklenti ve endişeleri vardır Herkes beklentilerine ulaşmak ve endişelerinden kurtulmak ister, bunun için her yolu dener

Sonu ölüm ve son durağı ahiret olan insan için en büyük hedef, Yüce Yaratıcısı’nın hoşnutluğuna ulaşmaktır Böylece ebedi saadet yurdu cennete girmek ve Yüce Allah'ın cemalini görmektir Yüce Allah'ın bir kulundan razı olması en büyük saadettir Bu nimet, cennetten daha büyüktür İnsanın gerçekten endişelenmesi gereken en büyük tehlike, ilâhî sevgi ve rahmetten mahrum kalıp, ebediyyen Yüce Allah'ın gazabı altında bulunmak ve O’nun cemalini hiç görememektir Bu azap, cehennemden daha şiddetlidir Dünyadaki bütün korkular ve sıkıntılar bunun yanında hiç kalır Kim Yüce Allah'ın rahmetiyle bu azaptan kurtulup ilâhî himayeye girerse, o kimse hedefine ulaşmış ve gerçek zaferi ele geçirmiş olur

İLAHİ KAPILARIN ANAHTARI

İşte bu büyük hedefe ulaşmanın ve gerçek zafere kavuşmanın yolu zikirdir Kur'an ve Sünnet, kurtuluş kapısı olarak zikri göstermiştir Kalbin bitmeyen huzuru zikre bağlanmıştır Zikir bütün hayır kapılarının anahtarı yapılmıştır

Zikirsiz Allah dostluğu mümkün değildir Bütün ibadet çeşitleri bir tür zikirdir Ancak asıl zikir, kalbin derinliklerine inen ve onu fetheden zikirdir Bu zikrin sonucu kalbin Yüce Allah'ı tanıması, O'na bağlanması ve O'ndan başkasını aramamasıdır Arifler bu hali gerçek hürriyyet olarak tarif etmişler, bütün şerefi onda görmüşler ve bir ömür boyu onu ele geçirmek için çalışmışlardır

Kuran ve Sünnet bizlere ısrarla zikri emretmektedir Rasulullah AS Efendimiz zikir meclislerini cennet bahçelerine benzetmiş ve herkesi bu bahçenin meyvelerini toplamaya davet etmiştir (Tirmizî, Ahmed)

Zikir bahçesinin meyveleri çoktur Zikirle gelen ilâhî hediyeleri arifler saymakla bitirememişlerdir Biz, burada bunların bir kısmına değineceğiz Böylece Allah’ı bilmenin yolu olan zikrin ne kadar şerefli, faziletli, tatlı, faydalı ve gerekli olduğunu bir nebze anlama imkanımız olacak

Konumuzla ilgili bütün ayetler, hadisler ve tecrübeler, zikrin marifetleri ve meyveleri hakkında özetle şunları söylüyor:

Zikir vuslat yoludur Zikir kulu Yüce Rabbi’ne yaklaştırır Zikir insanın marifetini ve muhabbetini artırır, manevi derecesini yükseltir İhlâsla yapılan zikir, kul ile Rabbi arasındaki bütün perdeleri kaldırır, engelleri aştırır Rasulullah AS Efendimiz’in belirttiği gibi, zikirdeki bu özellik hiçbir amelde yoktur (Tirmizî, İbnu Mace, Ahmed)

Zikir, kulu Yüce Rabbi ile beraber eder Kul Yüce Rabbini zikrettiği sürece, O da kulunu zikreder “Siz beni anın ki, ben de sizi anayım” (Bakara/152) ayeti bunu ifade eder Arifler, “Allah'ı zikretmenin bundan başka faydası olmasaydı bile, bu müjde zikrin şeref ve faziletini anlatmaya, insanı zikre koşturmaya yeterdi” demişlerdir

Bir kulu Yüce Allah'ın özel olarak zikretmesinden daha büyük hangi şeref vardır? Bundan öte ne istenir? Bütün mesele o yüce huzurda kabul görmektir

Zikir kalbin cilasıdır, onu manevi kirlerden temizler, içindeki gafleti yok eder Kalp, zikrin nurları ile aydınlanır ve parlar Bu nur insanın bütün vücuduna yayılır, her organ ondan bir pay alır ve nurlanır Böylece hayat Allah sevgisiyle tatlanır.

Zikrin nurlarıyla aydınlanan kimsenin yüzü güzel, sözü tatlı olur Bakışı feyiz akıtır, gülüşü huzur verir Her hali hayrı yansıtır Bu kimse yeryüzünde Allahu Tealâ'nın canlı şahididir Kendisine bakana Allah'ı hatırlatır, hayrı sevdirir

Zikir manevi zevk kapılarını açar Zikir sayesinde kul Allahu Tealâ ile özel sohbet ve muhabbet eder Allahu Tealâ zikredenin en yakın dostu ve sohbet arkadaşı olur, kalbini şenlendirir, onu doyumsuz ve benzersiz zevklere ulaştırır Büyük ariflerden İbrahim b Ethem KS bu zevki şöyle tarif eder:

“Yüce Rabbim kendisini seven ve çokça zikreden dostlarının kalbine öyle bir zevk koymuştur ki, eğer dünya sultanları bunun ne kadar tatlı olduğunu bilselerdi, onu ele geçirmek için bütün ordularıyla ariflerin kalbine hücum ederlerdi Ancak Allah dostları onu gizlerler, sultanlar da ondan habersizdirler”

Zikir kalbi şenlendirir, kalpten gamı, kederi, stresi giderir Alemlerin Rabbi ile huzur bulmuş kalpten boş sıkıntılar ve yersiz korkular çeker gider Kalbi zikir ile şenlenmiş bir kul, hiçbir zaman yalnızlık korkusu yaşamaz, ne olacağım sıkıntısı çekmez, rızık endişesine düşmez. Zindana atılsa saraydaki gibi rahat eder.

Zikir kalpteki imanı kuvvetlendirir, kalbe manevi hayat ve neşe verir, kalpten şek ve şüpheyi giderir, böylece insanın Allah'a teslimiyeti tam olur Yakini artar, ihlâsı elde eder O zaman ibadetler tatlı ve kolay olur Kul taklitten kurtulur, tahkike ulaşır

KALBİN DİRİLİŞİ İÇİN ZİKİR

Balık için su ne ise, kalp için de zikir odur Zikirsiz kalp ölür Kalbi ölü bir insandan hayırlı ve tatlı işler çıkmaz.

Zikir kalbi şeytanın vesvesesinden ve hakimiyetinden kurtarır Allahu Tealâ şeytanı, “hannâs” sıfatıyla tanıtmıştır (Nas/4) Hannâs, sinsi, korkak, boş bulunca dalan, karşı durunca kaçan demektir Şeytan kalbi boş bulunca dalar, kalp zikre geçince hemen kaçar Zikir devam ettiği sürece şeytan kalbe yol bulamaz Kalbe girmek ister fakat zikrin nuru onu yakar Böylece insan en büyük düşmanından kurtulmuş olur.

Şeytanı yakan zikir, ihlâsla, edep üzere yapılan ve gafletten uzak olan zikirdir Şeytanı kalbimizden, işimizden, evimizden, ailemizden, çocuklarımızdan, soframızdan uzaklaştırmanın tek yolu, ihlâsla yapılan zikirdir

Zikir kötülüklere karşı en sağlam kaledir, insanı haramlardan kurtarır Zikirle meşgul olan bir kalp ve dil, gıybet, yalan, laf taşıma, fitne yayma gibi haram ve boş işlere vakit bulamaz Bir çeşit ibadet, hizmet ve zikir ile meşgul olmayan kimsenin boş işlerden korunması mümkün değildir Kalbe gelen günah arzularını zikirle söndürme ve hayra yönlendirme imkanı vardır Zikir ile desteklenen kalp, iyiyi kötüyü fark eder.

Zikir bütün zamanlarda ve mekânlarda yapılabilir Zikrin dışındaki her ibadetin belirlenmiş bir zamanı ve şekli varken, zikir için herhangi bir zaman ve mekân sınırlaması yoktur Bazı yer ve zamanlarda dil ile zikir yapılamaz ise de, kalple zikre hiçbir mani yoktur.

Zikir kalbin kapılarını açar Allahu Tealâ'yı çokça zikreden kul, zikrin nuru ile kendisini tanır; kalbini, ruhunu ve diğer manevi cevherlerini keşfeder Onları çalıştırır, geliştirir ve kullanır Onlarla yepyeni ilimler elde eder, kalp gözü açılır, dünyanın ve ahiretin gerçek yönünü görür Allahu Tealâ'nın kainattaki tecellilerini ve sanatını seyreder Böylece Yüce Allah'a imanı ve muhabbeti artar Ona hayran olur, sevgi ve tazimle teslim olur.

ZİKREDENİ Allah DA ANAR

Zikir insana rahmet kapılarını açar Kul Yüce Rabbi’ni zikrettiği sürece O'nun nazarı ve rahmeti altında bulunur Allahu Tealâ kendisini genişlik anında çokça zikreden kullarını dar ve zor anında yalnız bırakmaz, dua ve isteğini boş çevirmez Onu özel olarak destekler.

Zikir kula semanın kapılarını açar Zikir meclislerine ilâhî rahmet, nur ve feyiz iner Melekler zikredenlerin meclisine gelir, onların affı için Allah'a yalvarır Zikreden kimseyi, Allahu Tealâ kendi katındaki melekler arasında zikreder, melekler onu tanır ve kendisiyle dost olurlar Böylece kulun göklerde ismi anılır, cismi tanınır, hatırı sayılır.

Zikir insana cennet kapılarını açar Allah’ı çokça zikreden mümin erkek ve kadınlara Yüce Rabbimiz mağfiret ve büyük bir mükafat hazırlamıştır (Ahzap/35) Bu mükafat cennet ve Cemalullah’tır.

Zikir mahşer günü zafer biletidir. Dünyada çok zikredenler ahirette çok gülerler Allahu Tealâ mahşerde zikir ehlini özel himayesine alır, rahmet gölgesinde gölgelendirir Rasulullah AS Efendimiz’in müjdelediği gibi, Allahu Tealâ'yı çokça zikreden erkek ve kadınların hesabı kolay olur (Müslim, Tirmizî, Ahmed)

Zikir insanı en büyük felaket olan cehennem ateşinden korur Rasulullah AS Efendimiz, insanı ateşten kurtaracak en güzel amelin zikir olduğunu beyan etmiştir (Tirmizî, Ibnu Mace)

Allahu Tealâ, müminleri kalplerine yerleşen Kelime-i Tevhid ve zikir üzere dünyada ve ahirette sabit tutacağını müjdelemiştir (İbrahim/27) Kulun Yüce Rabbi’ni zikretmesi öyle büyük bir sermayedir ki, ömründe bir kere olsun samimi olarak “lâ ilâhe illAllah” diyen kimse, bu zikrin bereketiyle ebedi ateşte kalmayıp cennete girecektir

Zikre ait bu müjdeler herkes içindir Erkek-kadın, genç-ihtiyar, fakir-zengin herkes bu nimetlere davet edilmiştir Kul kalbi ve dili ile ne kadar zikir çeker ve buna devam ederse, o derece ilâhî ikram ve müjdelere ulaşır

Allah dostları iman ve namazdan sonra en fazla zikrin üzerinde durmuşlardır Çünkü onlar zikirle elde edilecek nimetleri bizzat tatmışlar, onun kalbin manevi hastalıklarına kesin ilaç olduğunu görmüşler ve zikri herkese tavsiye etmişlerdir

Kısaca, Allahu Tealâ'yı zikir kalbin hayatıdır, tadıdır, ilacıdır, gıdasıdır. Zikirsiz kalp zayıflar, hastalanır, kararır, katılaşır ve sonunda ölür. Bu halden Allah'a sığınırız

Dr Dilaver Selvi

 


Çevrimdışı mazlum

  • aktif yazar
  • *****
  • İleti: 861
  • Allah'a giden tüm yollar.Kalp lerden gecer.
Ynt: İkİ DÜnya Mutluluğunun Anahtari: Zikir
« Yanıtla #3 : 11 Aralık 2010, 11:46:25 »
Rabimiz bizlere Razı oldugun ve. Murad ettiğin haller içerisinde. Zatını Kemaliyle zikretmeyi nasib eyle .

RA’D 28. Bunlar, iman edenler ve gönülleri Allah’ın zikriyle sükûnete erenlerdir. Bilesiniz ki, kalpler ancak Allah’ı anmakla huzur bulur.

Tşk ler İsra.   H.z Allah Razı olsun Sizlerden .
Bir harf yeter inan, varsa o evde bir insan.

Dost Ararsan Kendine Bak
Dostun Ağlasını Bulursun
Düşman Ararsan Yine Kendine Bak
Düşmanında Ağlasını Bulursun .
vesselam .

Çevrimdışı fazıl14

  • aktif yazar
  • *****
  • İleti: 1339
Ynt: Zikri Kalbe İndirmek
« Yanıtla #4 : 20 Aralık 2010, 14:18:11 »
أَلاَ بِذِكْرِ اللّهِ تَطْمَئِنُّ الْقُلُوب “ELA BİZİKRİLLAHİ TATMEİNNÜL KULÜP”
“(Kalpler ancak Allah’ı zikir ile mutmâin olur)”
"El-mücâhid fî sebîlillâh, el-müştâk ilâ cemâlillâh, hüve ünvânüküm"

("Ünvanı: Cemal-i ilâhiye âşık, Allah yolunda mücahit")

"İtikaden Ehl-i Sünnet, Amelen Hanefi, Meşreben Nakşî-yi Müceddidî"

Çevrimdışı İsra

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 7482
Vird nedir ?
« Yanıtla #5 : 29 Aralık 2010, 05:29:59 »

Vird, günlük vazife demektir.

Her gün belli miktar yapılan zikre de vird denir.

Bu zikir belli miktar Kur’an okumak, salavat getirmek ve tövbe- istiğfar etmek de olabilir.

Vird kalp için günlük ilaç hükmündedir. Kalbin gafletten uyanması ve şifa bulması için her gün bu ilacın alınması gerekmektedir. Vird, beş vakit namaz gibi müslümanın hayatına girmelidir. Büyükler ‘virdi olmayanın varidi olmaz’ (Eşref Ali Tanevi, Hadislerle Tasavvuf, 88 ) demişlerdir.

Varid, manevi feyiz ve ilahi hediyeler demektir. Vird, hak yolcusunun ana sermayesidir. Vird Allah dostlarının sırrı kabul edilmiştir. O sırra ve Allah dostluğuna ulaşmanın yolu virddir.

Gafletle de olsa vird çekilmelidir. Gafletle çekilen zikir, hiç çekmeyip terk etmekten daha hayırlı ve kazançlıdır. Çünkü insan farkında olmasa da vücudu o anda Allah’ın zikri ile meşgul olur.

Vird dersi yirmi dört saat içinde yapılabilir, ancak zikrin en faziletli vakti sabah ve akşam vakitleridir. Vird dersi için mekruh bir vakit yoktur. Ancak virdle meşguliyet, farz ibadetleri geciktirmemelidir.

Bütün zamanlar zikir için yaratılmıştır. Allahu Teala’yı sevenler O’nu çok zikrederler. Yüce Rabbimiz: “Ey iman edenler! Allah’ı çokça zikredin” (Enfal, 45; Ahzab, 41; Cuma, 10) gibi benzer ayetlerle müminlerden devamlı zikir istiyor.

Bu zikirlerin sabah-akşam her vakte yayılmasını emrediyor. Kendisini çokça zikreden erkeklere ve kadınlara mağfiret ve büyük bir mükafat hazırladığını müjdeliyor. (Ahzap, 35)

İslam alimleri Allah’ı çokça zikreden kimselerden olmak için önce beş vakit namazın hakkıyla kılınması gerektiğini söylemişledir.

Büyük müfessir İbnu Abbas (r.a) şöyle der:

“Allahu Teala, farz kıldığı her ibadete bir vakit ve bir miktar tayin etmiştir. Kulun bir özrü olup da bu farzı yapamadığında kendisini mazur görmüştür. Ancak zikir böyle değildir.

Allahu Teala, zikir için belli bir miktar ve zaman belirtmeden: “Ey iman edenler! Allah’ı ayakta, otururken ve yanınız üzeri yatarken çokça zikrediniz” emrini vermiştir. Zikri terk etmek için aklın baştan gidip kulun deli olması dışında hiçbir özrü kabul etmemiştir. Bu ayette Yüce Allah sanki şöyle diyor:

“Ey müminler! Gece, gündüz, karada, denizde, mukim iken, seferde, zengin ve fakirlik hallerinizde, sıhhat ve hastalık durumlarında, gizli, açık her halde Allah’ı zikredin. Onu sabah akşam tesbih edin. Böyle yaparsanız, Allah size rahmet eder, melekler de sizin için dua ve istiğfar ederler.” (İbnu Ebi Hatim, Tefsiru’l-Kur’ani’l-Azim, IX, 3138. Riyad, 1998; Suyuti, ed-Dürrü’l-Mensur, VI, 618-619)

Allah Rasülü (s.a.v), ümmetinin zikir delisi olmasını istiyor ve şöyle emrediyor:

“Yüce Allah’ı o kadar çok zikredin ki, insanlar size deli desinler.” (Ahmed, Müsned, Müsned, III, 68; Hakim, Müstedrek, I, 499; İbnu Hıbban, Sahih, No:817, Heysemi, Mecmau’z-Zevaid, X, 75)

Demek ki, Yüce Allah’ın velisi olmak için zikrin delisi olmak gerekiyor. İnsanların deli demesi, zikir ehlinin ileri seviyedeki itaat, cömertlik, mertlik ve iyilik sahibi olmasından kaynaklanıyor.

Çünkü gerçek zikir ehlinin kalbi, Yüce Allah ile öyle bir huzur bulmuş ve kuvvet kazanmıştır ki, her şeyden çok sevdiği ve zikrettiği Yüce Mevla’sı yolunda canını, malını, bütün imkanlarını ortaya koyar. Gerçek aşık, kendisi için değil, sevgilisi için yaşar.Kendini değil onu düşünür.

Böyle bir kimseyi görenler, kendileri ile kıyas ederler, hiçbir şekilde onlara benzemediğini görünce ona deli derler. Halbuki gerçek akıllı odur, deli ise diğerleri...


Kaynaklarıyla Tasavvuf-1
Dr.Dilaver SELVİ

Semerkand

Çevrimdışı Günbatımı

  • popüler yazar
  • ******
  • İleti: 2490
  • Görelim Mevlâ'm neyler, neylerse güzel eyler...
Ynt: Zikri Kalbe İndirmek
« Yanıtla #6 : 03 Ocak 2011, 18:39:50 »
Allah c.c. razı olsun...
Dua'sız üşürmüş yürekler!
Sana bir dua eden olsun, senin de bir dua ettiğin...
Bilmezsin hangi kırık gönlün duasıdır karanlıklarını aydınlatan,
Sana ummadık kapılar açan.
Bilmezsin kimin için ettiğin duadır, seni böyle ayakta tutan...


Hz. Mevlana 

Çevrimdışı insirah

  • aktif yazar
  • *****
  • İleti: 1090
Ynt: Zikri Kalbe İndirmek
« Yanıtla #7 : 06 Ocak 2011, 04:03:58 »
Fatihan ve İsra;Allah sizden razı olsun
Allah'im bizi zikrinden mahrum bırakma,Ya Rabbi bizi Senden uzaklaştırıcak şeylerden uzak tut.

Başımıza gelen işler acı gibi de görünse, Hakk'ın kendini hatırlatması bir lütûftur... atilla baran
ne güzel demiş attila baran
Hayat başladığı noktaya, bittiğinde geri döner! Hayatta her şey noktayla başlar, noktayla biter... Sümeyra Denizli

Çevrimdışı ihvan

  • popüler yazar
  • ******
  • İleti: 2399
Ynt: Zikri Kalbe İndirmek
« Yanıtla #8 : 06 Ocak 2011, 09:06:39 »
أَلاَ بِذِكْرِ اللّهِ تَطْمَئِنُّ الْقُلُوب “ELA BİZİKRİLLAHİ TATMEİNNÜL KULÜP”
“(Kalpler ancak Allah’ı zikir ile mutmâin olur)”

Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9214
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Ynt: Zikri Kalbe İndirmek
« Yanıtla #9 : 18 Eylül 2011, 00:57:44 »