ZÜLKARNEYN, deyimi, zü'l-yedeyn (iki el sahibi) gibi bir lakabdır ki zü'l-cenaheyn (çifte kanatlı) niteliğine benzer. Kamus'ta ayrıntılarıyla anlatıldığı üzere "karn" bir çok mânâlara gelir. Bunlardan bazıları; boynuz, asır, bir zamanda beraber yaşamış olan topluluk mânâlarına geldiği gibi insanın tepesine ve özellikle başının yanlarına, yani şakaklarına ki hayvanda boynuzunun yeridir ve erkeklerin perçemine, kadınların zülüflerine, güneşin çemberinin kenarına ve bir toplumun başında olan e fendisine... denilir. Bundan dolayı Zülkarneyn lakabının, isim olarak konmasının sebebinde "karn" kelimesinin mânâlarından her birine göre değişik düşünceler mümkün olduğundan birçok sözler söylenmiştir. Bu sözlerin en meşhuru Kur'ân'ın açıklamasından d a anlaşılacağı üzere, yeryüzünün doğu ve batısına sahip, demek olmasıdır ki, Türkçede cihangir diye ifade edilir. Hüseyin Vâiz tefsirinde anlatıldığı üzere, görünen ve görünmeyene sahip mânâsı da Kur'ân'ın zevkine uygun yönlerdendir. Buna da Türkçede zülcenaheyn (hem dünya, hem ahirete ait) denilir. Tefsir bilginlerinin açıklamalarından Zülkarneyn lakabı ile lakablandırılmış olan zatların bir değil, birçok kimse olduğu anlaşılıyor. Kur'ân'da anılana Büyük Zülkarneyn" deniliyor.
Kaynak: Elmalılı Tefsiri
Ayrıca TARİH-İ TABERİ'de de, Zülkarneyn denmesinin sebebi olarak, doğuve batıya hükmetmesi gösterilir. Yukarda da açıklandığı gibi, cihangir manasını taşır. Yoksa boynuz taktı anlamına gelmez.
Seddi yapması için de türklerin ona ricada bulundukları rivayet edilir. Doğu ve batıya malik olandan bu ricada bulunmak da doğaldır.
Selam ve dua ile..