EĞİTİM, AİLE, KÜLTÜR-SANAT, SAĞLIK > ÇOCUK EĞİTİMİ

Gönül Sultanlarımızın Çocuk Yetiştirmeye Dair Tavsiyeleri

(1/3) > >>

Lika:
Bu başlıkta siz değerli dostlarımızın da katkıları ile Gönül Sultanlarımızın çocuk terbiyesi, gelişimi adına güzel, veciz sözlerini, tavsiyelerini paylaşalım İnşaAllah :)

Lika:
Bir adam Abdullah'übnü Mübârek Hazretlerine gelir.Çocuğunun kendisine âsî olduğunu,söz dinletemediğini söyleyerek şikâyette bulunur.İbni Mübârek :

— Sen hiç çocuğuna beddua ettin mi? diye sorar. Adam :

— Evet,zaman zaman ederdim, cevabını verince; İbni    Mübârek :

— Öyle ise ne diye kabahati çocukta arıyorsun!? Sen tâ başında onu ifsâd etmiş, âsî olmasını sağlamışsın, (ahlâkını sen bozdun) der.

Lika:
Hz. Peygamber (S.A.V) : “Cennet’in kokusunu duymak isteyenler çocuklarını koklasın...”

Rahmet ve Sevgi Peygamberi’nin hayatına dair incelemeler ve araştırmalar ortaya çıktıkça, müjdenin, ışıltının, sevginin bin renkli hüzmeleri de ortaya çıkıyor. Hz. Peygamber (SallAllahu Aleyhi Vesellem) tam anlamıyla billûr bir menşureye benziyor. Billûr menşure güneş ışıkları vurunca ondan türlü türlü renklerle parıldar. Hz. Peygamberin hayatı da en ince ayrıntılarıyla ele alınınca görüntü daha berraklaşıyor ve bir ışık fanusu gibi hayatımızı sevgi hâlesiyle aydınlatıp, kuşatıp bize onur ve gurur veriyor. Rahmet Peygamberi’nin engin ürpertisiyle mest oluyor, onun ümmetinden olmanın görkemli kıvancını yaşıyoruz.

Hz. Peygamber kelimenin tam anlamıyla bir sevgi üleştiricisi, sevgi fanusu... O eşlerinden, çocuklarından tutun da bütün ashabına sevgi dağılmaktan ne yorulmuş, ne de bıkmış... Aksine dağıttıkça dağıtmıştır gönüllere sevgiyi… Bu öylesine bir hâl almıştır ki, giderek bütün yeryüzünü tutmuştur. Çocuklar ise onun sevgi okyanusunda haklı olarak en büyük payı alan ümmetinin küçük bireyleri olmuştur. Allah’ın sevgilisinin, sevgi çiçekleri olan çocuklara gösterdiği olağan bir tavrıdır bu.

Rahmet Peygamberi her gördüğü çocuğa bîgâne kalmamış gereken ilgi ve alâkayı göstermiş ve onları sevdiğini ikrar etmekten de kaçınmamıştır. Hatta çocuklara sevdiğini “Sizi seviyorum, çocuklar” şeklinde ifade ettikten sonra bununla da yetinmeyerek sevdiğini ikrar için bir başka cümleyi daha telaffuz etmiştir: “VAllahi sizi çok seviyorum”. Bu kat’i ifade hele de rahmet Peygamberi’nin mübarek ağzından çıkmışsa, akan sular durur, rahmet deryaları arşı tutar.

Sevgide bile adaleti gözeten bir peygamberdir o. Nitekim bir defasında kızı Fatıma’nın evinde bulunduğu bir sırada sevgili torunları Hz. Hasan ve Hüseyin’in aynı anda su istemeleri üzerine, kızı Hz. Fatıma’dan daha önce davranarak suyu önce Hasan’a, sonra da Hüseyin’e vermiştir. Bu durumu gören kızı Hz. Fatıma, Resûlullah’ın önce suyu Hasan’a verdiğinden hareketle onu daha fazla sevdiği hükmünü çıkarmak istemesine itiraz etmiş ve suyu ilk isteyen Hasan olduğu için ona öncelik tanıdığını beyan etmiştir. Çünkü O büyükler arasında olduğu gibi, çocuklar arasında öpücüğe varıncaya değin eşit bir tutumu sergilemiştir.

Pek çok defa “Allah’ım ben onları çok seviyorum, Sen de sev” diye nida ettiği torunları Hasan ve Hüseyin oyun oynarken onlara eşlik etmiştir. Bir keresinde ise yine onlarla oyun oynarken farklı bir tutum sergilemiştir. Oyun esnasında görünürde Hz. Peygamber sürekli olarak Hz. Hasan’ı kollar, ondan yana tavır alır. Onu destekleyip yakalamaca oyununda Hz. Hüseyin’i tutması konusunda onu teşvik eder.

Bu farklı tutum ve durum, onları seyretmekte olan Hz. Ali’nin dikkatini çeker.  O, Hasan’ı destekledikçe oyunu izlemekte olan Hz. Ali’nin garibine gider. Dahası, ona göre desteklenmesi gereken birisi varsa o da Hz. Hüseyin’dir; çünkü o yaşça Hz. Hasan’dan daha küçüktür. Baba olarak üzülür, Hz. Hüseyin’e karşı Hz. Peygamber’in Hz. Hasan’a destek vermesine. Sonra da dayanamaz ve görünürdeki tabloya karşın Rahmet Peygamberi olan çocuklarının Dedesine şu soruyu tevcih eder:

– “Ey Allah’ın Resulü! Niçin Hasan’dan taraf alıyor, onu destekliyorsunuz. Unutmayın ki Hüseyin ondan daha küçüktür.”

Hz. Peygamber hafifçe tebessüm eder ve bu garip ve tek yanlı gibi görünen destek tavrının nedenini izah ederek torunlarının babasının gönlünü bir çırpıda rahatlatır:

– “Ben Hasan’ı desteklerken, tutarken, Cebrail de Hz. Hüseyin’i destekliyor, onu tutuyor”.

Hz. Ali birden rahatlar. Yüzü aydınlandığı gibi gönlü de aydınlanır.

Tabii en büyük meleğin çocuk oyununa dâhil olması ise çocuk sevgisinin rahmet deryasından ne derece pay aldığının bir ifadesi, bir göstergesidir…  Bir yanda rahmet Peygamberi, bir yanda Hz. Cibril ve bir yanda da çocuklar… Ne müthiş bir görkem değil mi?

Çocuk melekler olan Hz. Hasan ve Hüseyin’e, Cibril’i emin ve Muhammed’ül eminin eşlik etmeleri… “Çocukların ergenlik çağına gelinceye kadar “seyyiatları/ günahları yazılmaz. Yalnızca hasenatları/ sevapları yazılır.” Bu durum onların melek oluşlarına düpedüz bir işaret değil de nedir? O yüzden çocuklar sevilmelidir… Onları şeytana kaptırmamak için sevilmelidirler.

Bir sohbet sırasında Hz. Peygamber: “Ümmetimin çocuklarına şeytanın sahip çıkmasından korkarım” şeklinde bir cümle serdeder. Bunun üzerine orada hazır bulunan sahabeler hemencecik Hz. Peygamber’e şu soruyu yöneltirler:

– “Ey Allah’ın Resulü: Bunu nasıl önleyebiliriz?

Hz. Peygamber’in verdiği cevap alabildiğince ışıltılı ve berraktır:

– “Çocuklarınıza sevgiyi ve hayâyı öğreterek...”

Görüldüğü üzere şeytana karşı çocukları dirençli bir şekilde yetiştirmenin ve şeytanın egemenliğini yeryüzünde yok etmenin yolu da yine sevgiden geçmektedir.

Her çocuğu seven, onların ruhlarını cömertçe sevgiyle doyuran ve onları öpmekten bıkıp usanmayan Sevgili Peygamberimiz, kıyamete kadar çocukların yetiştirilmesinde bütün insanlığa şu evrensel ilkeyi miras bırakmıştır:

– “Çocuklarınızı çokça öpün ve koklayın. Unutmayın ki çocuklarınızın kokusu cennetin kokusudur.”

Cennet özlemcileri, cennete vasıl olmak, cennetten haberdar olmak için çocuklarını dövmek yerine, onların mis kokusunu doya doya içlerine çekmek ve onları doya doya koklamaları gerekmektedir… Aksi hâlde dünyada Cennet’in kokusuna vakıf olamayan, duyamayanların ahirette cennetin kokusuna duymaları pek mümkün görünmemektedir…


Fahri Güven / Milli Gazete

Lika:
Çocuklarınızı, yaşadığınız devre göre değil; yaşayacakları devre göre yetiştiriniz !
Hz. Ali

Çocuklarınızın yarın söz sahibi olmasını istiyorsanız, daha bu günden onlara iyi kitaplar hediye ediniz.
Hz. Ali

Lika:
Bir çocuk gördüğü zaman Peygamberimiz SallAllahu Aleyhi Vesellem'in mübarek yüzünü neşe ve sevinç kaplardı. Onu tutar, kollarının arasına alır, kucaklar, okşar, sever ve öperdi.

Gördüğü ve karşılaştığı her çocuğa selâm verir, halini hatırını sorardı. Binekli bulunduğu zaman çocukları atın terkisine alır, gidecekleri yere kadar götürürdü. Çocuklarla arkadaşça konuşur, onların yanında çocuklaşır, anlayış seviyelerine göre sohbet eder, öğütler verirdi.

Çocuklarla o kadar içice olmuştu ki, bir defasında yarış yapan çocukları görmüştü de, onların neşesine katılmak için birlikte koşmuştu.

Peygamberimiz özellikle kendi çocuk ve torunlarına çok düşkündü. Onlar için şefkatli bir baba, merhametli bir dedeydi.

Hz. Enes diyor ki:

"Çoluk çocuğuna Peygamberimizden daha şefkatli bir kimseyi görmedim. Oğlu İbrahim'in—Medine'nin— Avali semtinde oturan bir süt annesi vardı. Beraberinde ben de bulunduğum halde Resulullah sık sık oğlunu görmeye giderdi. Varınca, demircinin duman dolu evine girer, oğlunu kucaklar, koklar, öper ve bir süre sonra da dönerdi."

Navigasyon

[0] Mesajlar

[#] Sonraki Sayfa

Tam sürüme git
Seo4Smf 2.0 © SmfMod.Com | Smf Destek