Şoför
Sokaklarda sefâlet kol geziyordu. Kim kime yardım edecek, destek olacaktı? İşsizlik yaygındı. Çevresi de perişandı. Bir yanı yıkılmaya yüz tutmuş evceğizinin camından yola doğru ümitsizce bakarken bir taksinin kapının önünde durduğunu, içinden de bir yolcunun indiğini gördü. Demek ki taksi şoföründe az çok para olacaktı. Çünkü müşteri indirmişti. Bütün cesaretini ve ümidini toplayarak evden çıkıp yola koştu. Yaklaşıp direksiyon başında arabasını hareket ettirmek üzere olan şoföre seslendi. – Sakın beni dilenci falan zannetmeyin. Üç çocuğumla üç gündür aç beklemekteyim. Bu gidişle namusumu lekelenmemden korkmaya başladım. Allah rızası için yardımda bulunun. Ben açlıktan ölmeye razıyım. Fakat çocuklarımın çığlıklarına tahammül edemiyorum.
Beklenmedik bir anda gelen bu “Allah rızası için yardım” talebi zaten kıt-kanaat geçinen şoförü şaşırtmıştı. Düşünmeye başladı. Cebinde bir miktar parası vardı var olmasına; ancak bu parayı aylardır biriktiriyordu. Çünkü taksinin dört lastiği de kabaklaşmıştı. Onları değiştirmek için çırpınıyordu. Zaten akşamları eve gelince hanım da ikaz etmekten geri kalmıyordu:
– Ne zaman değiştireceksin bu lastikleri? Birazcık geç kalsan, aklıma kötü şeyler geliyor. Acaba bir kaza mı yaptı kabak lastiklerle?’ diye korku içinde bekliyorum.
O an için nefsi ve şeytan birlik olup vesvese vermeye başladılar:
– Sen zaten zor geçinen kimsesin. Yardım edecek durumda değilsin. Bas gaza, git yoluna!
Fakat imanı ve vicdanı da şöyle sesleniyorlardı:
– Para dediğin şey böyle gün için lazım olur. Belli olmaz Allah’ın rızasının nerede olduğu. Biriktirdiğin parayı bu muhtaç hanıma vermelisin. Tam yeridir. Çocukları aç durumda, Onu namusunu kirleterek, para kazanma zorunda bırakmamalısın.
Nihayet nefsini ve şeytanını yenmiş, cebindeki lastik parasını tümüyle kadıncağıza uzatarak:
– Al bacım, namusunla yaşa. Bu para bir müddet seni idare eder. Sonrasında da Allah başka sebepler halk eder! Dedi. Minnet etmemek için de hemen gaza basıp oradan uzaklaşırken kadının:
– Sen benim ihtiyacımı karşıladın, Allah da senin ihtiyacını karşılasın! duasını duydu. Gün boyunca kulaklarında çınlayan bu duaya hep (amin) dedi.
Akşam eve gelince beklediği soruyla yine muhatap oldu.
– Hâlâ değiştirmemişsin lastiklerini...
– Bir lastikçiyle anlaştım. Yeni lastikler gelince hemen değiştirecek... diyerek geçiştirdi.
Bu geçiştirme işi birkaç gün devam etti. Bir akşam yine eve gelirken iyice sıkılmış, “Bu defa ne diyeceğim?” diye düşünürken beklenmedik bir durumla karşılaşmıştı. Hanım kendisine adres yazılı bir kağıt uzattı, sonra da şöyle dedi:
– Bugün bir lastikçi geldi, şu adresi verdi. “Yarın bana mutlaka gelsin, lastiklerini değiştireceğim” deyip gitti. Al şu adresi. Belli etmemişse de bunun izahını yapamamıştı. Çünkü böyle bir lastikçi ile konuşmamıştı. Merakla sabahı bekledi. İlk işi kağıttaki adrese gitmek oldu. Garipliğe bakın ki tamirciyi hiç görmemiş, buraya hiç gelmemişti. Elindeki kağıdı uzatınca bir şaşkınlık iki tarafta da yaşandı. Lastikçi:
– “Sen o musun?” deyip şoförün boynuna sarıldı, başladı hıçkıra hıçkıra ağlamaya. Sonra da şöyle devam etti:
– Tam üç gündür Resûlüllah Aleyhisselam rüyama giriyor ve bana, “Şu adresteki şoförün lastiklerini değiştir, ücret olarak da benim şefaatime nail ol” buyuruyor. Allah için söyle. Sen ne türlü bir iyilik ettin, nasıl bir hayır dua aldın ki Resûlüllah Aleyhisselam üç gündür beni ikaz ediyor, senin lastiğini değiştirmem için beni vazifelendiriyor?
alinti
cok güzel....Allah (c.c.) razi olsun...
Ya cok güzel,
ama spielverderber olmak istemem de,
su son zamanlarda cikan internet menkibelerinde Peygamberimiz cok fazla giriyor rüyalara..
Benim bildigim,
aleyhisselatü vesselam efendimiz, velayeti kübra sahiblerinin rüyasina bile nedret kabilinden girer. Böyle velayetten behresi olmayan siradan insanlarin rüyalarina girmesi hikayeleri, peygamberimizi rüyada görme meselesini ucuzlatiyor..
Sonra her dilenciye üc kurus atan gece rüyasinda gördügü sakalliyi peygamberimiz diye yorumlayip, ertesi günü cok sufi havalarla, yüz kaslarina tam da orturtamadigi zoraki hüzün mimikleriyle, gözyasi efektleriyle, Peygamberimizi gördüm rüyamda deyip cikiyor...
Peygamberimizi ruyada görmek bu kadar ucuz degil. Velayeti sugra erbabi bile göremez. Velayeti kübra erbabi nedret kabilinden belki. Bu devlet kemalati nübüvvet ve ilahir.. makamlarin nasibidir..
diye biliyoruz...
recül kardes,cok duygusal oldugu kesin ... yanliz onuda okadar düsünüyorum... cünkü günümüzde yardim edecegimiz kisiyi veya kisileri cok iyi tetkik etmemiz lazim veya verdigimiz paranin ardindanda bakmiyacagimiz bir miktari biri istiyorsa vermeliyiz diye düsünüyorum... azda olsa kim olursa olsun istiyeni bos cevirmemek lazim... ama bazi yerlerde cok dikkatli olmak gerekiyor, biri geliyor ona birsey veriyorsunuz arkasindan etrafiniz sarilabiliyor... veya biri bir ekmek parasi istiyor arkasindan siz vermeye yeltenince artik bir maasa baglanma teklifi yapmiyor ;)
Maas dedigin ne ki?
Onu Istanbul sartlarinda bir kac günde elde ediyor
Başka bir versiyonunu okumuştum.Değişen tek şöför....Sır kapısı vb programlarda da sıkça işlenen bir konu bu.
Tamam yardım etmek iyi güzel, yardım etmeyelim demiyoruz ama Racul'ün dediği gibi Peygamber Efendimizi(s.a.v) görmek de bu kadar basit olmasa gerek....
Alıntı yapılan: racül - 26 Ekim 2007, 01:57:25
Ya cok güzel,
ama spielverderber olmak istemem de,
su son zamanlarda cikan internet menkibelerinde Peygamberimiz cok fazla giriyor rüyalara..
Benim bildigim,
aleyhisselatü vesselam efendimiz, velayeti kübra sahiblerinin rüyasina bile nedret kabilinden girer. Böyle velayetten behresi olmayan siradan insanlarin rüyalarina girmesi hikayeleri, peygamberimizi rüyada görme meselesini ucuzlatiyor..
Sonra her dilenciye üc kurus atan gece rüyasinda gördügü sakalliyi peygamberimiz diye yorumlayip, ertesi günü cok sufi havalarla, yüz kaslarina tam da orturtamadigi zoraki hüzün mimikleriyle, gözyasi efektleriyle, Peygamberimizi gördüm rüyamda deyip cikiyor...
Peygamberimizi ruyada görmek bu kadar ucuz degil. Velayeti sugra erbabi bile göremez. Velayeti kübra erbabi nedret kabilinden belki. Bu devlet kemalati nübüvvet ve ilahir.. makamlarin nasibidir..
diye biliyoruz...
&))