(http://images.ihlassondakika.com/IHA_20090130_40933(2).jpg)
Bilim adamları, çekirgelerin beynindeki basit bir kimyasal değişimin, bu böcekleri önüne geleni tahrip eden bir yokedici sürüsü haline getirdiğini keşfettiler.
İngiliz ve Avustralyalı bilim adamları, çekirgelerin beyninde bu değişimi tetikleyenin, antidepresan ilaçlarda kullanılan serotonin molekülü olduğunu buldular.
Bilim adamları, Science dergisinde yayımladıkları makalelerinde, bu buluşun yeryüzünün yüzde 20'sini mahveden bu felaketin kontrol altına alınabilmesi için yeni stratejiler sağlayabileceğini belirttiler.
Yiyecek bulamayan çöl çekirgelerinin bir araya gelip gruplaşmaya başladıklarında radikal değişikliğe uğradıklarını, renkleri, dış görünüşleri, davranışları ve biyolojilerinin tamamen değiştiğini fark eden araştırmacılar, bu değişimin en önemlisinin onlarca hektar ekili alanı kaplayan çekirge larva ve sürüleri olduğunu kaydettiler.
Araştırmanın başında yer alan İngiltere'deki Cambridge Üniversitesinden Steve Roger, çekirgelerin sürü haline gelme aşamasının umutsuzluktan doğduğunu ve açlıkla yönlendirildiğini, oğul verme ve larva bırakmanın yeni yemler bulmaya yönelik olduğunu söyledi.
Laboratuvar ortamında yalnız çekirgelerin sadece iki saat içinde sürü çekirgelerine dönüşebildiğini şaşkınlıkla gören araştırmacılar, bu süre zarfında bu böceklerin sinir sistemlerinde serotonin seviyesinin giderek arttığını tespit ettiler.
Bunun ardından yaptıkları deneylerde serotoninin çekirgelerin davranış değişikliğinin nedeni olduğunu ispatlayan bilim adamları, çekirgelere serotoninin faaliyetini engelleyen bir madde enjekte ettiler. Serotonin etkisinin durduğu çekirgeler sürü halindeki itiş kakışta yaptıkları gibi arka ayaklarını "tıkırdatsalar" bile sürü çekirgesi olmadılar.
Yalnız ve sürü çekirgeleri dış görünüş ve davranış olarak birbirlerinden öylesine farklılar ki, bilim dünyası 1921'e kadar bunların iki ayrı tür olduğunu düşünüyordu. Bilim adamları, sürü haline gelmenin oğul bırakmaya neden olduğunu fark edince, böyle bir fenomenin nasıl oluştuğunu ve neden başka çekirgelerin varlığının böyle bir etkiye yol açtığını anlamaya çalıştılar.
Bilim dünyasının 90 yıldır yanıtını bulmaya çalıştığı bu gizemi çözen araştırmada, çekirgelerin sinir sisteminin belli noktalarında serotonin seviyesinin artışının bu böceklerin davranışlarında önemli değişikliğe ve larva bırakmaya yol açtığını tespit ettiler.
samanyoluhaber
Dünya 'nın çekirdeği ile kabuk arasındaki kalın tabakada iletken alanlar tespit eden bilimadamları, kabuğun altında okyanus büyüklüğünde su rezervleri olabileceğini düşünüyor.
(http://www.timeturk.com/images/news/210820091502311398391_2.jpg)
Yer kabuğunun altındaki katmanın üç boyutlu haritasını çıkaran Oregon State University araştırma ekibi, elektrik akımlarının çok hızlı iletildiği çok geniş alanlar tespit etti.
Yerin altındaki katmanlar yeryüzüne kıyasla daha soğuk olduğu için bu bölgelerin daha az iletken olduğu varsayılıyordu. Biliöciler, yeni bulguları şaşırtıcı olarak nitelendirdi. Yüksek iletkenliği ancak 'suyun varlığı'yla açıklayan ekibin yeni hedefi suyun Dünya çekirdeği ile kabuk arasında nasıl biriktiğini açıklamak.
Bu konuda iki teori var: İlki yeraltı okyanuslarının Dünya'nın oluşma sürecinde biriktiği ve en az 4 milyar yaşında olduğu yönünde. İkinci teori ise su alanlarının zaman içinde katmanlaşarak tektonik hareketlerle yer altına kaydığı. İkinci teori doğruysa, Dünya yüzeyinin eskiden çok daha sulak olduğu sonucu çıkarılabilir.
tıme Turk