Mustafa Düzgünman

Başlatan Tuğra, 20 Nisan 2009, 17:43:51

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Tuğra

9 ŞUBAT 1920′de İstanbul Üsküdar’da Sultantepe’de doğdu. Babası, aynı semtteki Abdülbâki Efendi ve Aziz Mahmud Hüdâyî Camilerinin imamlığını yapan Saim Efendi’dir. İlk tahsilini tamamladıktan sonra babasının Üsküdar çarşısındaki aktar dükkânında çalışmaya başladı. 1938 yılında, annesinin dayısı hattat Necmeddin Okyay onu, hocalık yaptığı Devlet Güzel Sanatlar Akademisi’nin Türk Tezyinî Sanatları Bölümü’ne kaydettirdi. Burada Necmeddin Okyay’dan eski tarz cilt ve ebru öğrenerek kısa zamanda kabiliyetiyle dikkati çekti, diğer kıymetli hocalardan da faydalandı. Ancak hayat şartları sebebiyle bir müddet sonra okuldan ayrılarak tekrar baba mesleği olan aktarlığa döndü. Vefatına kadar titizlikle sürdürdüğü bu meslekte işinin ehli güvenilir bir esnaf olarak tanındı.



Akademi’deki talebeliği yıllarında “şemse” denilen klasik cildin güzel örneklerini imal eden Düzgünman, bir müddet sonra o sırada taliplisi çok az bulunan bu sanatı da terketmek zorunda kaldı. Özellikle 1957′den itibaren daha fazla zaman ayırdığı ebruculukla meşguliyetini ise ölümüne kadar sürdürmüştür.



Çeşitli konularda yeniliğe açık olduğu halde ebru sanatında klasik anlayışa sımsıkı bağlı kalan ve bu hususta modern uygulamalara iltifat etmeyen Düzgünman, ebruculukta kendisini geçtiğini söyleyen hocası Necmeddin Okyay’ın bu sanata kazandırdığı çiçekli ebru çeşitlerine papatyayı eklemiş, ayrıca çiçek şekillerini de ıslah etmiştir.



1940′ta başlayıp ölümüne kadar elli yıl süren ebruculuğu sırasında, 1967′den itibaren çeşitli sergiler açan ve bazı sergilere katılan Düzgünman, hem eserleriyle hem de yetiştirdiği öğrencileriyle bu sanatın tanınmasına ve yayılmasına hizmet ederek son otuzbeş yılın ebruculuğuna adeta damgasını vurmuş bir sanatkardır.



1953′ten 1979′a kadar yirmialtı yıl müddetle Aziz Mahmud Hüdâyî Dergâhı’nın türbedarliğını yapan Düzgünman, halk ağzıyla koşma tarzında şiirler de yazmıştır.



Bunlar arasında, ebrunun tarihçesi, özellikleri ve mahiyetini anlatan yirmi kıtalık “EBRUNAME” en tanınmışıdır.



Kıymetli tesbihler, yazı levhaları, kendi ebruları, şemse tarzında yaptığı kitap kapları, kutu ve çerçevelerden oluşan koleksiyonu halen ailesinde bulunmaktadır. Ayrıca eski tarz körüklü fotoğraf makinasıyla 1000′e yakın hat örneğini emüsyonlu cama tesbit etmiş, bazıları “Kalem Güzeli” (Ankara,1981) ve “İslam Mirasında Hat Sanatı” ( İstanbul, 1993 ) adlı eserlerde yer alan bu fotoğraf camlarının asılları, daha sonra kendisi tarafından Türkpetrol Vakfı’na hediye edilmiştir.

12 Eylül 1990 Çarşamba günü vefat eden Mustafa Düzgünman’ın kabri, Karacaahmet Mezarlığı’ndadır.

M.Uğur DERMAN - İSLAM ANSİKLOPEDİSİ
〰〰〰〰🐠

Tuğra

İngiltere'deki Elektronik Mühendisliği eğitimini 1979 yılında, aynı dalda yüksek lisans eğitimini 1980 yılında tamamlayarak yurda döndü. Mühendislik hayatını Tübitak'da sürdüren sanatçı evli ve iki çocuk babasıdır.



1984 yılında Topkapı Sarayı Nakkaşhânesine devam ederken başladığı ebrû sanatını 15 yıldır aralıksız sürdüren sanatçı, 1986 yılında ustası merhum Mustafa Düzgünman ile tanıştı ve 1989 yılında kendisinden ebrû sanatının öğretilmesi ve icrâsı konusunda icâzet aldı.



İlk kişisel sergisini 1990 yılında Topkapı Sarayında açan sanatçı, aynı yıl Washington DCde ikinci ve 1991 yılında da memleketi olan Çorum'da üçüncü kişisel sergisini açtı.



Ebrû sanatının, ustası Düzgünman ile doyum noktasına ulaştığına inanan sanatçı, ustasının ebrûlarının benzerlerini yapmaya çalışmanın yanısıra, geleneğe uygun olduğuna inandığı özgün çalışmalara da imza atmaktadır.



Bunlar arasında boya olarak ezilmiş altın varak kullanılması, aynı kağıdın her seferinde farklı bir bölgesini ebrûlamak suretiyle minyatürler yapılması ve kâtı tekniği ile kalıbı çıkartılan hüsn-ü hat örneklerinin ebrû ile yapılması sayılabilir.













ebrusıtesi.com

〰〰〰〰🐠

Tuğra

#2
Hatip Efendi

Ayasofya Camii'nin hatibi olması sebebiyle Ayasofya hatibi veya sadece Hatip diye anılan Mehmed Efendi'nin doğum tarihi bilinmiyor. Nisan 1773 tarihinde vefat etmiştir. Bu büyük sanatkarın ebruları o devirde yapılan işlerde daima kullanılmıştır, renklerinden ve üslubundan hemen tanınır.



Hatip Mehmed Efendi Hatip Ebrusu diye anılan ebru tarzının mucididir. Hocapaşa'daki evinde çıkan yangında, eserlerini kurtarmak isterken kendisi de beraber yanmıştır.



Sanat tarihimizde Hatip Ebrusu denilmekle onun buluşu olan ebru tarzı anlaşılır. Hatip'in ebrusu denilirse hangi tarzda olursa olsun onun tarafından yapılan, onun elinden çıkan ebru kağıdı anlatılmak istenir.

ebrusitesi.com
〰〰〰〰🐠