Gönderen Konu: Nefslerin Temizliği ( Müzekkin Nüfus )  (Okunma sayısı 93921 defa)

0 Üye ve 5 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimiçi Togika

  • araştırmacı
  • ***
  • İleti: 301
Ynt: Nefslerin Temizliği ( Müzekkin Nüfus )
« Yanıtla #165 : 17 Ekim 2024, 17:56:37 »

Sağ tarafından cennete bir pencere açarlar. Oradan cenneti ve cennetin güzel kokularını seyreder ve hem de koklar. O mevta cennetteki makamını görür ve mahşere kadar seyreder. Münker ve Nekir sağ tarafa doğru yürür ve uzaklaşır. Ölü onların ardısıra bakakalır. Bu sebeptendir ki bâzı ölülerin boynu sağ tarafa doğru meyyaldir ve o halde bulunur. Bu şekil olması hayır alâmetidir. Amelleri kötü olan kimselere Münker ve Nekir gelirler sorarlar:
- Rabbin kimdir? Peygamberin kimdir?
Onlar cevaben:
- Rabbimiz de sizsiniz, Peygamberimiz de sizsiniz, derler.
Böyle kimseler dünyada iken yalan söyleyen, bulduğunu helâl-haram demeyip yiyen kimselerdir. Böyle kimseler dünyada iken dünya beylerinin, devlet ve hükümet büyüklerinin kapısından ayrılmayan, onlar ne derse tasdik ve tatbik eden kimselerdir. Bunlara yaltaklık ve bunların emirlerini dinin emirlerine aykırı da olsa doğru diye yerine getirmek isteyen kimselerdir. Bunlar için de burada söylenilenler güzeldir. Bunlar böyle söylerlerse kendilerinin kurtulacağını sanırlardı.
Uğrunda Fedakarlık Yapamadığın Sevgiyi Boşuna Yüreğinde Taşıyıp'ta Yük Etme.

Çevrimiçi Togika

  • araştırmacı
  • ***
  • İleti: 301
Ynt: Nefslerin Temizliği ( Müzekkin Nüfus )
« Yanıtla #166 : 21 Ekim 2024, 02:33:01 »
Hikaye:
Râbia el- Adeviyye veya Râbia el-Bedeviyye
adında bir hatun vardı. Bu hatun âhiret hâtunlarından idi. Allah-u Teâlâ (cc), ondan razı olsun. Bu hâtunu kabire koyduklarından Münker ve Nekir geldiler:
- Rabbin kimdir? Peygamberin kimdir? diye sordular.
Rabia hatun dedi ki:
Bunca yıllardır ki dünyada yürüdüm. Bütün ömrüm boyunca Allah'ımı (cc) ve Peygamber'imi (sav) unutmadım da şurada öleli birazcık zaman oldu, hemen unutu mu verdim? Siz öyle mi zannedersiniz. Benim Rabbim Allah (cc), Peygamberim Hz. Muhammed'dir (sav). Varın da onlara sorun ki acaba beni kabul edecekler mi? Varın gidin de siz Allah-u Teâlâ (cc)'ya ve Resulûne (sav) sorun. Belki kabul etmeyiverirler.
Bu esnada nida gelir ki:
- O kadına dokunmayın. O bizim bilişimiz ve dostumuzdur.
Azizim! Dilini doğru öğret. İki dilliliği, yalancılığı terk et. Bunlar münâfıkın alâmetlerindendir. Bu sıfartlarla muttasıf olanların yeri cehennemdir. Zira o cenazenin amelleri iyi olmadığından suallere cevap veremez, şaşırır, aklı dolaşır. Orada yalancılığı gözünün önüne gelir ne yapacağını şaşırır. Münker ve Nekir'in heybetinden dili dolaşır. Bütün bütün yanlış cevap verir.
Böyleleri zannederler ki yalan cevaplarla kendilerini sual meleklerinden kurtarırlar. Heyhat!. Aldanan var mı?  Karşısındakiler melek. Bu sebeple Allah'ımız (cc) sizsiniz der. Aklı sıra melekleri aldacak.
Melekler cevap verirler ve derler ki;
- Yanıldın behey mel'un. Dünyada olduğu gibi aldatabileceğini mi sandın?
Sonra ellerindeki topuz ile bir defa vururlar. O kimsenin aklı başından gider. O meyyit, kurdun eline düşmüş, pençesine zebûn olmuş hayvan gibi acı acı bağırır. Onun, bu şiddetli avazını  yeryüzünde ne kadar canlı varsa hepsi işitirler. Yalnız insanlar ve cinniler işitmezler.
Bu meyyit bir müddet gaflet içinde kaldıktan sonra tekrar aklı başına gelir. Bu esnada tekrar hitab-ı izzet gelir.
-Vurun bu mel'una, dünyada iken beni unutur dururdu.
Onlar da vururlar. İkinci vurdukları da evvelki gibidir. Tekrar aklı başından gider. Bir zaman sarhoş gibi yattıktan sonra tekrar aklı başına gelir. Melekler o kimseye derler ki:
- Sağ yanına bak!
O kimse sağ tarafına bakar, cenneti, cennetlikleri, orasının güzelliğini, hurileri, gılmanları görür ve ne kadar imrenir. Ona derler ki:
- Ey bedbaht! Gör dünyada amel-i salih işleyip Mevlânın buyruklarını dinleyenler gibi sende  onun emirlerini dinleseydin, senin de makamın bunlarınkinden farksız olurdu. Şimdi bu azab ve işkenceyi devamlı olarak çek dur. Öbür yanına da bir bak, derler.
Soluna baktığı zaman, cehennemin o çirkin derelerini görür. Pek çok ve bitmeyen tükenmeyen azablarını da görür, korkudan tir tir titrer.
Uğrunda Fedakarlık Yapamadığın Sevgiyi Boşuna Yüreğinde Taşıyıp'ta Yük Etme.

Çevrimiçi Togika

  • araştırmacı
  • ***
  • İleti: 301
Ynt: Nefslerin Temizliği ( Müzekkin Nüfus )
« Yanıtla #167 : 22 Ekim 2024, 01:38:44 »
- Dünyada amel-i sâlih isteseydin, nefsinin hevâ ve hevesine uymasaydın, gönlünü çürütüp dünya muhabbetleriyle dolmasaydın, nefs-i emmârenin çirkin çirkin huylarıyla huylanmasaydın, o gördüğün makam senindi. Şimdi elinden çıktı. Şimdi göreceksin ki cehennemin ateşi sana nasıl azâb edecek? şimdi tattığın azab, ona nazaran azıcıktır. Çoğunu cehennemde, oraya gittiğin ve cehenneme girdiğin zaman tadacaksın.
O ölüyü kabrinde sıktırırlar. Eğe kemikleri birbirine geçer, çatlar, patlar.
Sol tarafına doğru yürüyüp çeker giderler. Meyyitin boynu soluna döner ve öylece kalır. Bu da şerre ve cehennemlik olduğuna alâmettir. Böyleleri kıbleden de dönmüş olarak tâ kıyamete kadar azab içinde kalırlar. Her geçen gün onlara bir yıl gibi gelir.
Şimdi aziz kardeşim! Kelime-i şehadeti dilinden hiç eksiltme. Yarın Münker ve Nekir soru sorduklarında derhal diline ve aklına kelime-i tevhid gelir. Böylece senin cevabın kelime-i tevhid olur. Kelime-i tevhid ( Lâ ilahe illalllah )'dır. Mânası: Allah'tan (cc) başka ilâh yoktur. Her kim bu kelimeyi devamlı olarak söylese akıbeti hayr olur. Canı imanla çıkar. Ölümü anındaki durumu kolay ve mülayim olur. Bu dünyada bu kelimeyi çok söyleyenin, öbür dünyada da dilinden düşmez. Bu kelimeyi söylemenin faydaları pek çoktur. İleride bu hususta tafsilat vardır.
Uğrunda Fedakarlık Yapamadığın Sevgiyi Boşuna Yüreğinde Taşıyıp'ta Yük Etme.

Çevrimiçi Togika

  • araştırmacı
  • ***
  • İleti: 301
Ynt: Nefslerin Temizliği ( Müzekkin Nüfus )
« Yanıtla #168 : 23 Ekim 2024, 01:35:59 »
MÛELLİFİN BEYİTLERİ
Baş verip tevhidi koma zinhar
Can verip tevhidden ayrılma ey yâr.
Tevhid olur zira sermayen senin
Can içinde esas mayen senin.
Tevhidi zinhar terk etme aziz
Tevhid için gönlünü eyle temiz.
Her kim ki tevhidi yok, canı yok
Can mıdır o can ki onun îmanı yok.
Tevhid eden dildir, o yanılmayan
Tevhid edendir tamuda kalmayan.
Tevhid eden dile Hak tanık ola
Tevhid eden gözler uyanık ola.
Tevhid edeni oda yakmayalar
Boynuna onun zincir takmayalar.
Tevhid edenden kaçar şeytan-ı fain
Tevhid eden, mekr-i şeytandan emin.
Tevhid ehlidir Hakka doğru giden
Tevhidi bırakandır o eğri giden.
Her amel ki kılasın fevhid ile
Zerre ile tamamen yer göz dola.
Yerinin ehli kadar kılsan amel
Tevhid olmazsa hepsi olur zağal.
Tevhidi sen gaflet ile deme gel
Canı gönül ile tevhidi söyle gel.
Mü'minin tevhidi kaç yerde gerek
Canda gönülde ve hem dilde gerek.
Candan öte tevhide vardır makam
Hâs bilir onu veli bilmez onu avam.
Tevhidini muhkem eyle candan sen
Deme gel tevhidi dilde anca sen.
Muhkem olmak dilersen tevhidin
Tevhidi can ve gönülden berk edin.
Tevhidi muhkemdir o zât olan
Tevhidi muhkemdir onda şâd olan.
Tevhidin muhkem ise buldun hakkı
Tevhidin yok ise ebed oldun saki.
Şunlar kim dili söyler tevhidi
Canı bilmez nicedir tevhidin tadı.
O behâlın ( hayvan )'den de azgındır
Cife öğer sanki kuzgundur.
Odur o hak dediği gafil kişi
Zira kim düşvar olur anın işi.
Vâriddir Kur'anda âyet bu söze
Hak Rab (cc) << Belhüm edallü>> dedi size.
Eşref oğlu Rûmi'nin sen yâ Gani
Can içinde muhkem et tevhidini.
Dili zakir, gönlü âşık, canı mest
Tevhidin iderdi ölümden elest.
Kamu yerde tevhidini söylesin
Canı tevhidinden ayrı olmasın. 
Uğrunda Fedakarlık Yapamadığın Sevgiyi Boşuna Yüreğinde Taşıyıp'ta Yük Etme.

Çevrimiçi Togika

  • araştırmacı
  • ***
  • İleti: 301
Ynt: Nefslerin Temizliği ( Müzekkin Nüfus )
« Yanıtla #169 : 03 Kasım 2024, 20:25:22 »
Şimdi azizim! Bu dünyada bu gönül senin emrinde iken dilini kelime-i tevhid üzere karar tuttur. Ola ki o kara ve dar çukurda << Lâ ilahe illAllah >> sana doğru gelir ve yardımına koşar. Bu sayede Münker ve Nekir'in suallerine doğru cevap verirsin. Tâ kıyamet gününe kadar kabir azabından emin olursun. Huzurla yatarsın. Ne zaman ki kıyamet kopar, yerinden Lâ ilahe illAllah diyerek doğrulur kalkarsın. Mahşer yerine Lâ ilahe illAllah diyerek varırsın. Ebedi olarak o kelime-i tevhid ( Lâ ilahe illAllah ) senden ayrılmaz.
Azizim cehd eyle şimdi. Kıyamet günü için nefsini güzel huylarla bezet. Nefs-i emmârenin bendlerinden nefsini halâs et. Tâ kıyâmet-i suğrada ( en küçük ), kıyâmet-i vustada ( ortanca kıyamette ), işin rast gelsin. Ve dahi kıyâmet-i kübrâda ( en büyük kıyamet ) de emin olup feragat üzere cennete girip hiç zahmet ve azap çekmeyesin.
Kıyamet üçtür:
1- Küçük kıyamet ( Kıyâmet-i suğrâ )
2 - Orta kıyamet ( Kıyâmet-i vustâ )
3 - Ulu kıyamet ( Kıyâmet-i kübrâ )
Azrail (as) canını almaya geldiğinde gönül yüzü dönmüş olur. Meselâ köpek suretine, hınzır (domuz) suretine ve canavar suretine girer. Cümlemizi Allah-u Teâlâ (cc) muhafaza etsin. Muhammed (sav)'in ümmetini o surette haşrolunmaktan korusun. Azrail (as) insanın canını almaya geldiğinde hangi iş üzere isen ve hangi hayvanın şekline girmişsen âhirette de o surette haşr olunursun. Kıyamette insan suretinde haşr olanlar cennete girmeye namzettirler. Çeşitli hayvanların suretinde haşr olunanlar da cehenneme yakındırlar.
Orta kıyamet: ( Berzah âlemi) Kişi öldükten sonra kabre varır. Münker ve Nekire doğru cevap veremezse bunların sopasını yer. Kabir darlığını görür. Büyük kıyamette göreceği azapların çokları gelir kendisini kabrinde bulur. Kıyamete kadar ezâ - cefâ içinde rahat soluk aldırmaz.
Büyük kıyamet: Bu umumi kıyamettir. Muğire İbn-i Şu'be (ra) rivayet eder. Resûlullah Efendimiz (sav) buyururlar ki:
<< Ölenin kıyameti, ölümüyle başlar.>>
İnsan kabrinde yatarken kendisinin cennetlik veya cehennemlik olduğunu bilir. Cenneti veya cehennemi ve oralardaki yerini görür durur. Melekleri görür. Bir şey'e muktedir olamayacak haldedir. Ömrü hangi itikad üzere iken sona erdiyse büyük kıyamette o hal üzere doğrulur ve gelir haşr olunur.
Efendimiz (sav) buyururlar ki:
<< Yaşadığınız gibi ölürsünüz. Öldüğünüz gibi dirilir haşr olunursunuz.>>
Uğrunda Fedakarlık Yapamadığın Sevgiyi Boşuna Yüreğinde Taşıyıp'ta Yük Etme.

Çevrimiçi Togika

  • araştırmacı
  • ***
  • İleti: 301
Ynt: Nefslerin Temizliği ( Müzekkin Nüfus )
« Yanıtla #170 : 07 Kasım 2024, 00:01:02 »
Devlet ve saadet o kimselerindir ki ömrü hayr üzere sona erişe. Amel insana âhirette gereklidir. İtibar da amellerin sonunadır. Buyurulur ki:
<< Ameller sonuna ve nihayetine göre değer alırlar.>>
Ebu Bekir Vasıti (ks): << Devlet üçtür.
1 - Yağarken hayatındaki devlet,
2 - Ölümü halindeki devlet,
3 - Kıyamet günündeki devlettir.>> dedi.
Hayattaki devlet: Tâat, ibadet, güzel ahlâk, Allah'ın (cc) zikri ile geçen hayattır.
Ölüm halindeki devlet: Lâ ilahe illAllah Muhammedün Resûlullah demek suretiyle can vermektir.
Kıyamet günündeki devlet: Kabirden doğrulduğu vakit melekler ona arkadaş olurlar: << Sen kurtulmuşlardansın>> derler.
Ey aziz! Allah-u Teâlâ (cc) seni ve sânını ıslah etsin. Her kim dünyada Rabbine muti olup nefs-i emmâresinden kendini kurtarıp, mutmainliğe yükselirse, hem de dünyada iman ile giderse, şek yoktur ki Allah-u Teâlâ (cc) o kimsenin diğer bütün günahlarını afv ve mağfiret eder. Onu mes'ud kullarından ederek cennet-i â'lada cemâline mazhar kılar, Hazreti Muhammed Mustafa'ya (sav) arkadaş yapar.
Ey âlemlerin Rabbi olan Allah'ım (cc) Bize kendi avn ü inayetinle yollarımızı kolaylaştır.
Ey akıllı ve bilgin kimse! Düşünüp fikreyle. nazar et ki atan gitti, ana gitti, oğlun, kızın, kardeşlerin ve komşuların hepsi de gittiler. Eşin-dostun, yârın-yoldaşın, erin-avratın gitti. Senden evvelkiler ve sonrakiler hep gittiler. Sen de elbette bir gün gidersin. Bu fâni mülke ne diye aldanırsın!
Uğrunda Fedakarlık Yapamadığın Sevgiyi Boşuna Yüreğinde Taşıyıp'ta Yük Etme.

Çevrimiçi Togika

  • araştırmacı
  • ***
  • İleti: 301
Ynt: Nefslerin Temizliği ( Müzekkin Nüfus )
« Yanıtla #171 : 08 Kasım 2024, 18:03:39 »
BEYT
Çün gitti yarın,yoldaşın, bil ki gidersin sen dahi
Onu ki terk etti bular, terk edersin sen dahi.
 Bu çarh elinde nicesi ağular tattılar bular
 Kaçan ki peymânen şek yok tadarsın sen dahi.
Sermayeyi verme yele, bir faide getir ele
Bir göç ki var Azrâil'e (as) bir gün edersin sen dahi.
 Ey gafil, ey miskin! Uyan gafletten bak uyan
 Yağmaya vardı can u ten, nefsini güdersin sen dahi.
Bâtıl yola günden güne cüst oldun sen dahi ( cüst: tâlib )
Ayağını Hak (cc) yoluna süst edersin sen dahi (süst: gevşek )
 Dünya benimdir diyeni, gözünle gördün sen ani
 Ne etti ettirdiğin verip ne edersin sen dahi.
Eşref! Dürüş getir şeref, yeter ömrün geçer telef
Yoksa bir gün huri harf nâgâh görürsün sen dahi.

Uğrunda Fedakarlık Yapamadığın Sevgiyi Boşuna Yüreğinde Taşıyıp'ta Yük Etme.

Çevrimiçi Togika

  • araştırmacı
  • ***
  • İleti: 301
Ynt: Nefslerin Temizliği ( Müzekkin Nüfus )
« Yanıtla #172 : 11 Kasım 2024, 00:59:22 »
Bu dünyadan gelen gider. Sen bu fani dünyada kalan var mı zannedersin? Böyle sananlar kendileri kaptılar koyuverdiler. Ölümü hiç düşünmediler. Gidenler sana ibret olarak yetmez mi? Bir gün gelir bu geniş dünya sana dar olur. Bu dünyayı uzun sanırlar, aslında kısadır. Oğul-kız, annesini-babasını ölüm derdinden kurtarmaya çare bulamazlar. Seni sevenlerin hepsinden ayrılırsın. Beş on gün sonra hepsi de seni unuturlar. Sen defnedildikten sonra gelirler mal için çekişirler. Sen de kara toprak altında çekişirsin. Akıllı ve uslu kişi o kimsedir ki; bu dünyada iken bunları görür, düşünür ve bugünlere kendini hazırlar. Kendi kendini öğütler. Kişiye ölümden daha güzel nasihat yokmuş. ( Vaiz olarak ölüm yeter de artar bile. )
Efendimiz (sav)'in bir oğlu vardı. Adı İbrahim... On dört - on altı aylık idi, vefat etti. Soyup yıkadılar, kefenlediler. Namazını kılıp kabrine koydular. O saatte iki melek ki adları Münker ve Nekirdir hemen geldiler, suâl edip sordular ki:
-Senin Rabbin kimdir ? Peygamberin kimdir?
O âli şan cevap verip dedi ki:
- Rabbim Allah (cc) dedikten sonra Peygamberim babamdır, demeye utandı. Zira Efendimiz (sav) kabrin üstünde durmakta ve olup bitenlere âşinâ olmakta idi. Her şey Efendimize malûm oldu. Mûbarek gözleri yaşla doldu ve buyurdu ki:
- Yâ oğul! De ki: Rabbim Allah'tır (cc) Peygamberim âhir zaman Peygamberi Muhammed Mustafa'dır (sav) Ki aynı zamanda babamdır.>> ( Bir kavle göre çocuklara dahi kabir suâli vardır. )
Ey azizim! Efendimiz (sav)'in ma'sûm-u pâkine Münker ve Nekir gelip suâl sorduklarına göre, acaba seni ve beni bırakırlar mı? Halin ne olacak ? Başına gelecekleri düşünüp hiç mi gam yemezsin?
Uğrunda Fedakarlık Yapamadığın Sevgiyi Boşuna Yüreğinde Taşıyıp'ta Yük Etme.

Çevrimiçi Togika

  • araştırmacı
  • ***
  • İleti: 301
Ynt: Nefslerin Temizliği ( Müzekkin Nüfus )
« Yanıtla #173 : 11 Kasım 2024, 18:31:01 »
BEYT
Gelin insafa ey nefsine uyanlar!
Demidir uyana uyuyanlar.
Döneler Hakka nefsi terk edenler,
Bağışlanır bu gün tôvbe edenler.

Allah'ım (cc) Hazreti Muhammed'in (sav) hürmetine bizi tevbe edenlerden eyle...
Azizim! Büyük kıyametin ahvâlinden biraz bahsedelim de sen de ona göre kıyamet gününe hazırlıkta bulun.
Kıyamet gününün evvelinde İsrafil (as) sûrunu üfürür ve bütün ölüler dirilir. Sonra bütün mahlukat ayağa kalkar. Sonra mahşer yerinde toplanılır.
İsrafil (as) sûrunu üfürdüğünde hep ölüler dirilir, bölük bölük sersem olup dururlar. Bir zaman sonra herkes bu hâli unutur. Herkes kendi işi ve gücü ile meşgul olurlar. Sonra ikinci sûr üfürülür. Üçüncü sûrda herkes dirilir, kabirlerinden kalkıp doğrulurlar. Bu hususta Meşârik şerhinde Ekmelüddin çok şeyler söylemiştir. Tafsilatını okumak isteyen o kitabı gözden geçirsin. Hak Teâlâ (cc)'nın korkulu günleri vardır. Bizim maksadamız o günleri şimdiden bildirmektir. Nefisleri öğütleyip kötülüklerden ve azabdan kurtulmalarını sağlamaktır. Maksat herkesin şeriata muti olmasını sağlamaktır.
Kıyamet gününde herkes kabrinden doğrulduğu vakit çokları başka başka suretlerde olurlar. Herkes dünyadan ne surette, hangi iş üzerine iken öldüyse işte o amel üzerine dirilir.
Muaz bin Cebel (ra) Peygamber Efendimizden (sav) suâl etti:
- Yâ Resûlullah (sav)! İsrafil (as) sûr'a üfürdükten sonra ölüler yerlerinden kalkacaklar. O günde o hâl ne olur?
Âlemlerinin Rabbinin Resûlû (sav), Hatemen nebiyy buyurdular ki:
-Azim günden sordun yâ Muâz...
O mûbarek gözlerinden yaşlar akıtıp buyurdu ki:
- Yâ Muâz! O gün kabrinden kalkıp muhtelif cemaatler halinde bir yere varırsınız. O yerin adı : Sâhire'dir. Benim ümmetim on bölük olur. Her bir bölük sûr'atle mahşer yerine gelir. Kiminin yüzü bedir halindeki ayın parlaklığı gibi parlar, nurlu olur. Kimi maymun, kimi hınzır suretinde, kimi baş aşağı, kimi yüzü üzerine sürünerek gelir. Kimisi dillerini çiğneye çiğneye ve göğüsleri üzerlerine sarkmış olarak gelirler. Ağızlarından irinler akar, kiminin elleri ayakları ateşten ağaçlara asılmış olarak gelir. Kimisi it ölüsünden daha çirkin ve pis kokarlar. Kimi katrandan cübbeler giyerek, kimisi de sağır olarak gelirler.     
Uğrunda Fedakarlık Yapamadığın Sevgiyi Boşuna Yüreğinde Taşıyıp'ta Yük Etme.

Çevrimiçi Togika

  • araştırmacı
  • ***
  • İleti: 301
Ynt: Nefslerin Temizliği ( Müzekkin Nüfus )
« Yanıtla #174 : 13 Kasım 2024, 02:00:30 »
Ey azizim! Bu suretlere dönen ve bu hallere giriftar olanlar bizim gibi ( Lâ ilâhe illâllah ) diyen kimselerdir.Günde beş vakit namaz kılarlar, yılda bir ay oruç tutarlar her hafta cuma namazını kılarlar, yılda iki defa bayram namazı kılarlar... Gücü yetenler hacca giderler... Lâkin işlemiş oldukları yaramaz ameller ve yaramaz huyları bütün yaptıklarını harâb etti. İyi amellerini yok edip yedi bitirdi. Bu sebeplerden dolayı bu belâlara uğradılar.
Bunların bu belâlara uğrayışlarının sebebi şunlardır: Bu huylar sende var ise derhal terk et. Eğer yok ise Allah-u Teâlâ (cc)'ya şükret. Zira seni bu huy ve sıfatlardan sakladı.
Ayın on dördü gibi yüzleri parlayanlar, Burak'a binmiş olarak önü ve ardı sıra melekler seğirdeşen, tekbir ve salâvat ile mahşer yerine gelenler Peygamber ve evliyalardır. Muhlisler, yâni amelini ihlâs ve sadâkatla ifa edenlerdir.
Maymun suretinde gelenler; kovuculardır, yâni birinden aldıkları lâfları başkasına nakledenlerdir.
Hınzır ( Domuz ) suretinde gelenler; Haram yiyenlerdir.
Başı aşağı ve ayakları yukarı olanlar ve yüz üstü sürünenler; malını- mülkünü riya ve gösteriş için sarf eden, hareketlerinde riyakâr olanlardır.
İki gözü kör olup da, mahşer yerine a'mâ olarak gelenler de, hükmünde haksızlık ve zulm edenlerdir. Gerek evinin içindeki ev halkına ve gerekse emri altında bulunan me'mur ve sair kimselere zulmetmiş olsun. Hükmünde haksızlık yapanlar dâima zâlim olurlar ve o şekilde cezalandırılırlar.
İki kulağı sağır olanlar da; amelleri sebebiyle kendini yüksek ve üstün görüp << Acaba benim gibi bir kimse var mıdır ?>> diyen kimselerdir. Zira bunlar kendilerini dünyada en iyi kimselerden olarak kabul etmek isterler. Kendinden iyi hiç dünyada kimse yokmuş sanarlar.
Peygamber Efendimiz (sav) buyurur:
<< Amellerin güzelliğinden gelen gururdan Allah'a (cc) sığınırız.>>
Uğrunda Fedakarlık Yapamadığın Sevgiyi Boşuna Yüreğinde Taşıyıp'ta Yük Etme.

Çevrimiçi Togika

  • araştırmacı
  • ***
  • İleti: 301
Ynt: Nefslerin Temizliği ( Müzekkin Nüfus )
« Yanıtla #175 : 16 Kasım 2024, 00:57:12 »
Dillerini çiğneyenler şu kimselerdir ki; kendileri halka nasihat verirler, lâkin verdikleri nasihatları kendileri tutmazlar. Bunların kavilleri fiillerine, sözleri özlerine aykırı ve zıttır, muhaliftir, yanlış fetva verirler.
Elleri kesik olarak mahşer yerine gelenler de; Komşularını incitenlerdir.
Ateşten ağaçlara sarılı ve bağlı olarak gelenler; İnsanlarla alay eden, onları maskaraya çeviren ve çevirmek isteyenlerdir.
Köpek ölüsü gibi pis ve murdar kokanlar ise; Nefsine uyan, nefsine tâbi olanlardır. Malının, koyun-kuzusunun, altın-gümüşünün, küpe ve bileziğinin zekatını vermeyenlerdir.
Katrandan cübbe ve elbise giyenler; tekebbür eden ve gurur-azamet taslayanlardır.
Bunlar bu halleriyle mahşer yerine gelirler. Hak Celle ve A'lâ'nın emriyle bunlar  cehenneme sürülürler. Her birini bir türlü azâb ile cehennemin derekelerinde azâb ve işkenceye tâbi tutarlar.
Şeyh Safi (ra) Hazretlerinden şu âyet hakkında sordular:
<< Kişi kardeşinden, anne ve babasından kaçar.>> ( Abese sûresi âyet: 34 ) Bu hususta ne buyurursunuz? Dediler.
Şeyh Hazretleri cevaben buyurdu ki:
- Onlara dünyada mesh-i bâtınî vâki olmuştur. Her birisi bir türlü canavar sıfatıyla sıfatlanmışlardır. Dünyada iken çalışıp çabalayıp bu kötü sıfatları kendilerinden gidermeye çalışmadılar. Sonunda mahşer yerine bu sıfatlar ile geldiler. Halk bunları korkunç canavarlar suretinde görmektedir. Ve bunlardan kaçarlar.
Uğrunda Fedakarlık Yapamadığın Sevgiyi Boşuna Yüreğinde Taşıyıp'ta Yük Etme.

Çevrimiçi Togika

  • araştırmacı
  • ***
  • İleti: 301
Ynt: Nefslerin Temizliği ( Müzekkin Nüfus )
« Yanıtla #176 : 19 Kasım 2024, 01:34:26 »
Bu hûkûm bazı hadis-i şeriflerde mevcuttur. Nitekim İmam-ı Gazâli de, İhyâ-i Ulûm'Id-Din isimli eserinde buyurur ki: << Kıyamet gününde mahlûkat yirmi grup olur. Her biri de bir canavar suretinde olur. Bir bölük ise güneş gibi parlar.>>
Şimdi ey kardeşim! Suretinle siretin aynı olsun ki sen de bu akıbete uğramaktan kurtulasın. Kıyamette insanın içini dışına döndürürler. İnsan mahşer halkı arasında rezil ve rüsvây olur.
Beni israil kavminden nicelerinin yüzleri maymuna, hınzıra dönmüştür. Senin de yüzünün ve suratının bu kılıklara dönmediğine aldanma. Gönül suratının dönmediğini ne biliyorsun? Mahşer gününde beni israil'in akıbetine uğramayacağını sana kim te'min etti? Şimdi haberin olmazsa ilerde, bunlardan haberdar olmak suretiyle nedametin hiç bir fayda te'min etmez.
Uğrunda Fedakarlık Yapamadığın Sevgiyi Boşuna Yüreğinde Taşıyıp'ta Yük Etme.

Çevrimiçi Togika

  • araştırmacı
  • ***
  • İleti: 301
Ynt: Nefslerin Temizliği ( Müzekkin Nüfus )
« Yanıtla #177 : 20 Kasım 2024, 23:35:36 »
Hikaye:
Beni israil'den bazılarının suratları hâl'i hayatlarında iken başka başka mahlukların suratına döndü.
Haberlerde kaydedildiğine göre; Bir gün Hz. Musa (as) bir yerde durmakta idi. Kâfirin biri bir hınzıra ip bağlamış çekip götürür. Bu domuz Hz. Musa'nın (as) yanına götürülmesinden korktu. O kâfir hınzırı bir yığın sopa ile kakışlayarak evine doğru götürmekte idi.
Hz. Musa (as) buyurdu ki:
- Ey kâfir! Bırak şu hınzırı da bir görelim bakalım. Kâfir hınzırı bıraktı. Hınzır Musa'nın (as) ayağına kapandı. Yüzünü yerlere sürdü. Gözlerinden yaşlar boşaldı.
Kâfir dedi ki:
- Bilirnisin yâ Musa (as)! Bu kimdir? Bu senin dostun idi. Senin yakınlarındandı. Sen bunu gayet çok severdin. Şimdi benimle beraber durup dururken suratı bu şekle döndü. Bu şekle girdi, ben de yakaladım. Boğazına ip taktım, kesmek için alıp götürüyorum.
Bu durumda Musa'nın (as) kalbi yandı, dayanamadı, Allah-u Teâlâ (cc)'ya tazarrü ve niyazda bulundu. Duâ etti.
- Yâ Rabbi! Bunun suratını adam suratına çevir,  buyurdu. O saatte Hitâb-ı - izzet geldi ki:
- Ben onun suratını domuz suratına çevirdim. Bunun sebebini ben bilirim. Sen bilmezsin yâ Musa (as)! Onun gönlü senden yana değil. Senden söz öğrenir. O öğrendiklerini gider halka söyler.
Senin ve benim sözlerimi nefsine alet eder. Senin huzuruna gelip gitmesinin sebebi nefsi içindir. Nefsinin muradı içindir. Bu sebeple benim gazabıma uğramıştır. Bu sebeple onun suratını hınzır suratına çevirdim. Hınzır suratında ölsün gitsin dedim.
Ey azizim! İlmi alet eden âlimlere bu kıssada hayli ibretler vardır. Korkular mevcuttur.
Uğrunda Fedakarlık Yapamadığın Sevgiyi Boşuna Yüreğinde Taşıyıp'ta Yük Etme.

Çevrimiçi Togika

  • araştırmacı
  • ***
  • İleti: 301
Ynt: Nefslerin Temizliği ( Müzekkin Nüfus )
« Yanıtla #178 : 24 Kasım 2024, 02:53:45 »
Ey biçâre! Senin de gönül yüzün haylice dönmüş. Hedeften inhiraf etmiştir. Zira her işin ve sözün nefsinin murad ve isteği üzeredir. >> Allah-u Teâlâ (cc)'nın kuluyum << dersin, nefsinin muradından ayrılmazsın. << Evliyaya mûridim, muhibbim >> dersin, nefsinin muradları için cennet istersin. Cehennemden kurtulmayı arzularsın. NOT: Avâm-ı nâs için böyle bir istek caizdir. Ancak arifler için caiz olmasa gerek. Malum ola...
İhlâs üzere amel, o ameldir ki; ivaz ve garaz bulunmamalıdır. Bu hususta, riya ve ihlâs mevzuu anlatılırken teferruatla malûmat verilecektir.
Eğer yaptığın bir şey Hakkın rızası için ve O'nun (cc) yolunda olursa, riyaya girmez, ihlâsa muvafıktır.
Allah (cc)'ın yolunda bulunalım. Nefsimize hoş gelen ve nefsimizin istediği hususlardan kaçınalım. Resulûne gerçek ümmet olmayı dileyelim. Resûlullahın sünnetine uyalım ve dört elle yapışalım. Bid'atları terk edelim. Bu hususlara riâyet etiğmiz nisbette amellerimiz ve hareketlerimiz ihlâs'a yakın ve riyadan uzaktır. Bid'atın her türlüsü azgınlıktır.
Karnın doyuncaya kadar yemek yersin. Bağırsakların doldurursun. Giydiğin elbise firavun'un elbisesi, yediğin ebû-cehlin yemeği, oturduğun yer şeddadin oturduğu yer gibidir. Senin sünnete uygun neyin vardır? İnsaf et... Söze gelince Beyâzıd-i Bistâmi (ks) gibisin, ikinci Beyâzıd kesilirsin. Sende fukara renginden hiç bir renk gözükmez. Fukaranın rengi miskinliktir, tevâzu'dur, eksikliktir. Suret kaydından geçip, can ve dili terbiye edip bütün hevâları terk ettikten sonra, dost hevâsı üzere âlemde yürümektir. Bunlar sende hiç, ne gezer... Şu halde senin ettiğin kuru bir da'vâ imiş. Kuru dâvadan ne biter, mânâsız dâva batıldır.
Uğrunda Fedakarlık Yapamadığın Sevgiyi Boşuna Yüreğinde Taşıyıp'ta Yük Etme.

Çevrimiçi Togika

  • araştırmacı
  • ***
  • İleti: 301
Ynt: Nefslerin Temizliği ( Müzekkin Nüfus )
« Yanıtla #179 : 28 Kasım 2024, 01:06:33 »
Kıyamet günü öyle bir gündür ki dünyanın sonudur. Kıyamet gününün uzunluğu dünya gününün elli bin yılına bedeldir. Kıyamet gününde Efendimiz (sav)'in sancağı ve bayrağı dikilir, bütün ehl-i imanın ve meşâyihin bayrakları dikilir. Bölük bölük halk bayrağın altına gelir. O bayrağın başı yâkut-u ahmerdendir. Gövdesi beyaz gümüştendir. Üç zaviyesi vardır. Birinde Lâ ilahe illAllah, Muhammedûn Resûlullah yazılıdır. Birinde de Bismillâhirrahmânirrahim yazılıdır. Diğerlerinde ise Elhamdûlillahi Rabbil âlemin yazılıdır. Bütün şeyhlerin mûridleri ve şeyhi sevenler o alemin altında hazır olurlar. O günde iki cihanın fahri Muhammed Mustafa (sav)'in adı, Ahmed olsa gerektir. Sancağının adı da Livâûlhamd'dır.
Efendimiz (sav) buyururlar ki:
- Ben kıyamet gününün seyyidiyim ( önderiyim) Lâkin yinede fahr etmem. Öğünüp gururlanmam. O günde Livâûl-hamd elimde olur. Bütün Peygamberler ve veliler benim sancağımın altında olur. Benim sancağımın altında bin sancak daha kurulur. Her sancakta yetmiş saf melek durur. Her bir safta beş bin melâike şehsuvar olur. Hepsi teşbih ve takdis ederler. Orada bulunanlar ve bütün ehl-i iman sancağımın altında durur.
Raviler şöyle rivayet ederler ki: << Gelmiş geçmiş ve gelecek olan bütün ümmetler bir yere toplanırlar. Hak Teâlâ (cc) emreder. Cebrail (as)'e buyurur ki Git cehennem ateşini getir. Şimdi gelmesi gerekli zamandır.>>
Ey azizim! Bunları sana söylememden maksat; kıyamet gününün nasıl bir gün olduğunu ve olacağını az-çok bilip öğrenmen içindir. Ve o günün hazırlığını yapabilmeni sağlamak içindir.
Uğrunda Fedakarlık Yapamadığın Sevgiyi Boşuna Yüreğinde Taşıyıp'ta Yük Etme.