Kur'an kaynaklı çocuk sohbetleri
Çocuklarla daha sağlıklı iletişim kurmanın en kestirme yolu onlarla sohbet etmektir. Sohbet Osmanlı Devleti'ni kuran ümmi (okur-yazar olmayan) önderleri pişirip olgunlaştırarak gerek askerlikte, gerekse siyaset ve diplomaside "kurmay"laştıran en önemli etkendir.
Çocuklarınızla sohbet etmek istediğinizde "Hadi gelin biraz sohbet edelim" diye söze girmeyin; her biri bir köşeye kaçar, sizi dinleyecek kimse kalmaz.
Siz laf arasında meraklı bir konuyu gündeme getirin. Mesela ailenin babası, anneye şöyle bir sual sorabilir:
"Hayatım, düğünümüzü hatırlıyor musun, nasıl da yağmur yağıyordu?"
Anne-babasının evlenme serüveni çocukların genelde ilgi odağıdır. Bir süre o günleri konuşup çocukların dinlediğini garantiledikten sonra, Peygamber kıssalarına geçebilirsiniz?
Bir yerde konuyu unutmuş gibi yaparak, kitaba geçersiniz. Daha önce işaretlediğiniz bölümü açar, çocuklarınızdan birine işaretlediğiniz yerden okuması için verirsiniz. Çocuklar kitabı sırayla okurlar. Anne, ya da baba, zaman zaman okumayı keserek izahlarda bulunur. Sonuçlar çıkarır.
Bendeniz, Peygamber kıssalarının çocukların ufkunu çok açacağına inanıyorum. Çünkü Kur'anî kıssalar, hayat kendini tekrarlamaya başladığında onları hatırlayalım ve ona göre bir "hayat felsefesi" ve hatta "davranış biçimi" geliştirip strateji tespiti yapalım diye indirildi. (Fakat biz de, tıpkı Avrupalılar gibi, o derece sekülerleştik [dünyevileşme] ki, Kur'an'a değil de sebeplere, sonuçlara, gerekçelere, güç dengelerine filan bakmaya başladık)
Kur'an'daki kıssalar, mü'min yüreklerin güç karşısında pes etmemesi, gücün saldırganlığı karşısında hakkı, hukuku savunanların umutsuzluğa düşmemesi; Müslümanların yılmaması, yıkılmaması için bire birdir!
Nemrut karşısında Hz. İbrahim'i, Firavun karşısında Hz. Musa'yı anlatan kıssaları hatırlamanın şimdi tam sırasıdır?
Biliyorsunuz, Nemrut ve Firavun kendi dönemlerinin güç sembolleriydiler. Ordulara, devletlere hükmediyorlardı. Fakat bunlarla (hükümdarlık, servet, şöhret, asker, silah, v.s) yetinemediler, zaman içinde kendilerinde birtakım "manevi güçler" de vehmetmeye ve çevrelerine hissettirmeye başladılar.
Hükümdarın (Nemrut, Firavun, ya da Corç W. Bush, hiç fark etmez) kontrol ettiği gücün çanağını yalamak isteyen karaktersizler, "kraldan daha kralcı" bir tavırla, onlara istediklerini verdiler: Tanrı olduklarını söylediler. Sonra bu tezi kabul ettirmek için, halka eziyete başladılar...
Hatırlayın ki, Hz. İbrahim, Nemrut'un tanrılık tasladığı zulüm diyarında, Nemrut'un dehşetinden annesinin sığındığı karanlık bir mağarada dünyaya geldi. Varlıklardan yola çıkıp el ve gönül yordamıyla Rabbini buldu. Peygamberlikle müjdelendikten sonra ise, Nemrut'un elindeki maddi güce bakmadan ve o güce asla boyun bükmeden varlık sebebine uygun yaşamaya ve tebliğini en canlı biçimde yapmaya başladı.
Bunun üzerine Nemrut büyük bir ateş yaktırıp Hz. İbrahim'i ateşe attırdı...
Ama ateş her şeye hükmü geçenden hüküm alıp "selamete" dönüştü, Hz. İbrahim'i yakmadı.
Allah isterse, ateş gülistana dönüşür de, içindekini selamette tutar?
Nihayet onca güce hükmeden Nemrut, bir sineğin gücüne yenildi. Dünyevi gücüne kapılıp kendisini tanrılaştıracak kadar yozlaşan hükümdar, sonuçta bir minik sineğe mağlup oldu: Burnundan giren güçsüz bir sinek, güç timsalini yere serdi.
Allah isterse, dev güçler sinek misali güçsüzlere yenilir! (Bu kıssadan hayat dersleri çıkarmak ve Kur'an ekseninde çocuğa vermek, çocuğun dünyasında izler bırakır)
Yine hatırlayın ki, Hz. Musa, Firavun'un (rivayete göre İkinci Ramses) emriyle tüm erkek çocukların doğar doğmaz katledildiği bir ortamda dünyaya gelmişti. Zulmün odağında (Firavun'un sarayında) büyümüş, tanrılık taslayan Firavun'u Kızıldeniz'e (Fırat Nehri de olabilirdi) gömmüştü.
Allah isterse, her deniz, hatta nehir, çağlar ötesini yazan bir "Umut Destanı"na dönüşüp Firavunları boğar! Bunda da çocuklar için kalıcı dersler vardır?
Tabii çocuklara kıssalarla "ders" verebilmek için, zamanında "ders" almış olmak gerekiyor. Yani anne-babalar bu konularda en az birkaç kitap okumuş olmalıdırlar?
Halbuki anne-babaların çoğu kitaba küs. Kur'an'ı yıllar boyu yüzünden okuyanlar, bir kez olsun ne dediğini merak etmemiş. Kendileri ve çocukları için ne tür hayat prensipleri çıkarabileceklerini düşünmemişler.
Artık bu kasnağı kırmak gerekiyor!..
Çocuklarımıza bir şeyler anlatabilmenin, onlarla sohbet edebilmenin tek yolu, kendimizi eğitmektir. Kendimizi eğitmezsek çocuklarımıza ulaşamayız?
Ulaşılamayan her çocuk kaybolmaya adaydır.