Kadınların süslerini, dolayısıyla süs yerlerini, yani; el, kol, yüz, kulak, saç, boyun ve bacaklarını kime gösterip kime gösteremeyecekleri Kur'ân'ı Kerim Nûr Suresi 31. ayetinde açıklanmıştır. Buna göre kadın, sayılan yerleri açıkken dahi ayette adı geçen erkeklerin yanında oturabilir, konuşabilir. Mezkûr ayette amca ve dayının sayılmaması dikkat çekicidir. Halbuki onların da mahrem oluşu Nisa Suresi 23. ayette zikredilmektedir. Diğer yönden kadının zinet yerlerini sayılan kimselere, mahrem (nikahı kendisine ebediyyen haram) oldukları için gösterebildiği de bir gerçektir. Öyleyse amca ve dayı da mahremdir ve öyleyse onlara da gösterebildiği de bir gerçektir. Cumhurun görüşü budur.(Kurtubî, XN/233) Ama yine de bu ayette sayılmamaları anlamlı olmalıdır. Müfessirler bunu irdelemiş ve çeşitli şeyler söylemişlerdir. Bu konuda en makul olan izah şudur: Ayette sayılan erkeklere kadının zinet yerleririni göstermesi caiz olmakla beraber, bu konuda hepsi eşit değildir. Bu yüzden en önce kocası zikredilmiştir ki, ona her yerini gösterebilir. Ondan sonra kadınlarının kendi babaları, sonra da kocalarının babaları sayılır ki, bunların ikisi arasında da fark vardır. Çünkü insanın fıtratı akraba ve hısım olarak kendine en yakın olana en az cinsel ilgi duyacak şekilde ayarlanmıştır. Bu izaha göre amca ve dayı "mahrem" olmakla beraber, sanki mahremlik hududunun sonunda yer almakta ve kadının onların yanında bir derece daha dikkatli olması istenmektedir. Buna: "Amca, baba makamında sayıldığından"(Aclûni, Kesfu'1-Hafâda "Amca, babadır (vâlid)" hadisini Sahid b. Mansûr'un mürsel olarak zikrettiğini söyler. meşhur olan "Amca pederdir (eb)" hadisidir., der. N/90 (1770); Yakın anlamda hadisler için bk. Müslim, Zekat N; Tirmizî, Menâkib 28; 28; Kurtubî, agy.), dayı da amca gibi olduğundan zikredilmelerine gerek kalmamıştır. Binanaleyh, zinetini gösterme konusunda babadan farkları yoktur, diye de cevap verilebilir. Ama Tabiîn Müfessirlerinden Sa'bî ve Ikrime'nin amca ve dayıyı mahrem saymamaları da birinci görüşü destekler. Onlara göre amca ve dayı ayette zikredilmemiştir, çünkü onlar kendi oğulları mesabesindedirler.(Kurtubî, agy.) Bunu böylece tesbit ettikten sonra bilinmelidir ki, müslümanlardan istenen şey kadınlarının zinetlerini bu ayette sayılanların dışındakilere göstermemeleridir. Şimdi sorunuza dönersek; amcaoğlu kadın için mahrem sayılmadığından zinetlerini onun yanında açamayacağı anlaşılır. Ama zinetlerini, dolayısı ile zinet yerlerini, ayet ve hadislerin istediği ölçüler içerisinde ve özellikle de el-Ahzâb 59. (cilbâb ayeti) gereği kapadıktan sonra, kadınların, erkeklerin yanında, halvet de değillerse, oturamayacaklarını söyleyen bir nas yoktur. Ama bu yine de kötü duygulara sebep olmuyorsa kaydına bağlanmış, heryönüyle cazip ve latîf bir varlık olan kadında, koku, teberrüc (süs) vb. bulunmaması şartıyla caiz görülmüştür. Bunların yanında ayetle tesbit edilen çok önemli bir nokta da, kadının sesiyle dahi dikkat çekecek tavır almasının, nazu-nesve ile, kadınsı kadınsı, kırıla-döküle konuşmasının dahi mahremi olmayanlar yanında haram olmasıdır. Çünkü böyle bir ses hasta kalpleri tahrik edebilir. (el-Ahzâb 32). Bütün bunlara riayet edildikten sonra kadının, yanında yakınları varken, yabancılarla aynı sofrada yemek dahi yiyebileceğine fetva verilmiştir. Ancak buna gerek olup olmadığı ayrı bir konu olduğu gibi, takvaya uygun olan da elbette, tabiîliği aşmayan "haremlik—selamlık" uygulamasıdır, denebilir.
El öpmek konusuna gelince......
Kadının, mahremi olmayan erkeğin elini öpmesi, erkeğin de mahremi olmayan kadının elini öpmesi haramdır. Yine hem kadının, hem erkeğin, yakını olmayan, tüysüz genç oğlanların elini öpmesi de haramdır. Kişiye makamı, dünyalık şöhreti, ya da parası ve malı için saygı gösterip, elini öpmek mekruhtur. Hattâ haram diyenler de vardır. Çünkü hadîste: "Kim bir zengine malı için saygı gösterirse, dininin üçte ikisi gider" buyurulmuştur. (Ibn Salâh, Fetâva 18; Hindî, age NI/230 (6288) Deylemî'den.)
Takvâ ehli, âlim ve sâlih kimselerin, ana-babanın elini öpmek ise müstehaptır. Çünkü bunda, gerçekte ilme ve takvâya saygı vardır. Ancak hoş olmayan şey, herkesin kendisini salih zannedip elini öptürmesidir.
Bunların dışında kalanlardan küçüklerin, büyüklerin ellerini öpmeleri de mübahtır. Yapıp yapmamakta bir sakınca yoktur.
Gelinin kayınpederinin elini, damadın da kayınvalidesinin elini öpmesine gelince: Bunlar birbirlerinin ebedilik mahremleridirler, dolayısı ile birbirlerinin ellerine, kollarına, başlarına ve ayaklarrına bakabılirler ve genel kural olarak, bakılması helâl olan yerin tutulması da helâldir. Ancak Hanefî Bilginleri, bazı âyet ve hadîsleri diğerlerinden farklı anlamışlar ve dokunma ile doğacak şehvetin de hısımlık oluşturacağına karar vermişlerdir. Yani milyonda bir ihtimal de olsa, birbirlerinin elini tutan kaynana - damat, ya da kaynata - gelinden birinin bu sırada şehvet duyması, derhal aralarında yeni bir hısımlık oluşturur ye sanki karıkoca imişler gibi hüküm alırlar. Meselâ bu olayın gelinle kayınpederi arasında olduğunu düşünürsek, onların karı-koca olmaları varsayıldığında, birbirlerine haram olarak olan ast ve üstleri bu olayla da haram olur ve damat, Babasının karısıyla evlenemeyeceği için hanımı kendisinden derhal boşanmış olur. Damatla kayınvalide için de aynı şeyler geçerlidir.
Hattâ bu durum sadece uyanık ve ayık hale ait değildir. Meselâ karanlıkta hanımı sanarak, şehvet duyulacak yaşa gelmiş kızını, şehvetle tutan babaya artık kendi hanımı haram olur.
Ancak bu tür sonuç doğuracak tutmanın, teni tenine değerek olması, ya da altının sıcaklığını iletecek kadar ince bir örtüden olması gerekir. Kalın elbisesinden tutarak, ya da vücuduna bakıp düşünerek şehvet duymak, bu tür bir haramlıkoluşturmaz.
Bu tür hısımlık haramlığı oluşturan olaylar, sadece tutmaktan ibaret değildir. Erkeğin kadının iç fercine, kadının da erkeğin organına bakmasıyla şehvet duyması da aynı sonucu doğurur.
Yalnız, şehvet duymak, sırf kalbinden kötü bir ilişki geçirmek demek değildir. Şehvet duymanın işareti, erkeğin organında bir uyanma, uyanıksa uyanışının artması, kadının da kalbinin heyecanla çarpmasıdır. Ikisinde birden bulunması şart değildir. Bunun, sadece birinde bulunması bile sözkonusu haramlığın doğmasına yeter.
İşte, çok az da olsa böyle bir ihmalden ötürü, damadın kayınvalidesinin elini, gelinin de kaynatasının elini öpmemesi daha iyidir, denmiştir.
<<<.........vesselam............>>>