Hakiki dostluk üzerine ne kadarda çok yazılmıştır, çizilmiştir bugüne kadar. Ama o öylesine eşsiz bir duygu, öyle muazzam bir hazinedirki; kıyamete kadarda yazılmaya devam edecek inşaAllah. Ve bu denli ehemmiyetide hakediyor zaten fazlasıyla...İşte bir güzel anektod daha. Bir sitede gördüm ve siz değerli kardeşlerimlede paylaşmak istedim...
Bir dostunuz olsun....
Bir memleket varmış, adı Monomotapa, İki gerçek dost yaşarmış orda.
Birinin malı ötekinin malı gibiymiş;
Bir gece Monomotapa´da Herkes dalmış derin uykulara. Orada güneş battı mı, fırsat bu fırsat,
Uykunun tadını çıkarırmış millet. Gece yarısı bizim dostlardan biri, Fırlamış yatağından birdenbire,
doğru dostunun evine. Uyandırmış hizmetçileri, tatlı uykularından.
Dostu yukarıdan duymuş sesini, Hemen kaptığı gibi kılıcını, kesesini,
koşmuş dostunun yanına: Hayrola, demiş soluk soluğa. Sen kolay, kolay uyandırmazsın kimseyi.
Uykuyu da seversin üstelik.
Paranı kaybettiysen, al şu keseyi. Evini bastılarsa, işte ben ve kılıcım;
Haydi gidip Haklarından gelelim.
Yok a canım, demiş dostu ; Ne o, ne de bu. Rüyamda biraz düşünceli gördüm seni,
Sakın başı dertte olmasın deyip koştum ; kusura bakma dostum.
Gerçek bir dostu olmak ne güzel bir şey! Derdini açmanı beklemez bile,
kendi bulup söylemek ister: Belki sen çekinirsin diye.
Sevdiği insanın üstüne titrer. Bir düşten, bir hiçten nem kapar.
Böylesi dostunuz var mı ya da daha doğrusu siz böyle
dost olabildiniz mi?
(alıntı)
Ne dersiniz arkadaşlar şöyle bi düşünmeye değmezmi?? Hep vefasızlıklardan şikayette bulunuruz. Acaba bizler kaç insan için gerçekten vefâkâr bir dost olabildik?
?Çevremizdeki insanlara göstermediğimiz bu vefâ duygusunu hangi hakla onlardan bekleyebiliyoruz???