Gönderen Konu: ctrl+v  (Okunma sayısı 16083 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı orontez

  • Yeni üye
  • *
  • İleti: 16
  • AnTaKyA RaPp
ctrl+v
« : 27 Mart 2009, 14:25:16 »

eweeeeeet msj bölümüne ctrl+V yapın bakalım en son ne kopyalamışsınız


(A)

bende bu çıktı
« Son Düzenleme: 27 Mart 2009, 14:31:47 Gönderen: fatihan »

Çevrimdışı Günbatımı

  • popüler yazar
  • ******
  • İleti: 2490
  • Görelim Mevlâ'm neyler, neylerse güzel eyler...
Ynt: ctrl+v
« Yanıtla #1 : 30 Mart 2009, 01:19:17 »
Stand-Up gibi Müslüman olma hikayesi

Bende de bu!
Dua'sız üşürmüş yürekler!
Sana bir dua eden olsun, senin de bir dua ettiğin...
Bilmezsin hangi kırık gönlün duasıdır karanlıklarını aydınlatan,
Sana ummadık kapılar açan.
Bilmezsin kimin için ettiğin duadır, seni böyle ayakta tutan...


Hz. Mevlana 

Çevrimdışı setre

  • Moderatör
  • aktif yazar
  • *****
  • İleti: 1146
  • Hâzâ Tezülü
Ynt: ctrl+v
« Yanıtla #2 : 30 Mart 2009, 02:29:28 »
İlginç bir topic olmuş :)

''başka varmııı'' bendede bu çıktı.
Hep ertelediğim zaman,bir türlü varamadığım diyardı...

Çevrimdışı orontez

  • Yeni üye
  • *
  • İleti: 16
  • AnTaKyA RaPp
Ynt: ctrl+v
« Yanıtla #3 : 24 Nisan 2009, 14:16:44 »
Hasan Basri hz.şöyle diyor;
Ben , öyle insanlara eriştim ki, onlar sizin nakitlerinizi harcamaktan çekindiğinizden daha fazla vakitlerini harcamaktan çekiniyorlardı. Yani ya okuyorlar ya da yazıyorlardı.Ya ibadetle meşgul oluyorlardı.Tek dakikalık vakitlerinidahi boşa harcamıyorlardı...

              Paranızı Boşa Harcamaktan Çekiniyorsunuz, YA VAKTİNİZİ....!

benmdede bu

Çevrimdışı ankebut-57

  • aktif yazar
  • *****
  • İleti: 908
Ynt: ctrl+v
« Yanıtla #4 : 24 Nisan 2009, 15:21:40 »
550 public_html/smf: No such file or directory
Âlimleri irfan sahib eden, üç harf ile beş noktadır.(عشقْ)
Mü'minleri duhûlü cennet eyleyen, beş harf ile üç noktadır. (ايمان)

www.ayasofya.org

Çevrimdışı Fatihan

  • Administrator
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 6994
  • Milimi milimine Ehli sünnet...
Ynt: ctrl+v
« Yanıtla #5 : 24 Nisan 2009, 15:22:32 »
550 public_html/smf: No such file or directory

Kolay gelsin  ;)

Çevrimdışı ankebut-57

  • aktif yazar
  • *****
  • İleti: 908
Ynt: ctrl+v
« Yanıtla #6 : 25 Nisan 2009, 00:37:23 »


Sağolasınız. :)
Âlimleri irfan sahib eden, üç harf ile beş noktadır.(عشقْ)
Mü'minleri duhûlü cennet eyleyen, beş harf ile üç noktadır. (ايمان)

www.ayasofya.org

Çevrimdışı Fatihan

  • Administrator
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 6994
  • Milimi milimine Ehli sünnet...
Ynt: ctrl+v
« Yanıtla #7 : 25 Nisan 2009, 00:45:40 »

Çevrimdışı Lika

  • popüler yazar
  • ******
  • İleti: 3892
Ynt: ctrl+v
« Yanıtla #8 : 25 Nisan 2009, 02:41:29 »
Hâlbuki Müslüman bir hanım “özellik” ve güzelliği; kimseyi kendine meylettirmemesi, kendisinin de kimseye meyletmemesi, sadece ve yegâne meyledeceği kimsenin nikâhlısı olmasıdır. Nikâhlısının dışındakilere ne kendisi meyleder, ne de kendisine meyledilmesinden memnuniyet duyar.

Hulâsa, imanlı bir kadın, inandığı kimselere benzemek ister. Resûlüllah’ın (sallAllahu aleyhi vesellem ) kızı aziz evlâdı Fâtıma (r.anhâ) vâlidemize kulak verir... Onun tarif ve tavsiyelerine uyar. O ise;

— Hanımların hayırlısı hangisidir? sualine şöyle cevap veriyor:

— Hanımların hayırlısı, kendisi yabancı erkeğe bakmayan, yabancı erkeği de kendisine baktırmayandır!..
***
Ne içindeyim zamanın,Ne de büsbütün dışında;Yekpare geniş bir anın Parçalanmış akışında,
Rüzgarda uçan tüy bile Benim kadar hafif değil.Başım sukutu öğüten Uçsuz, bucaksız değirmen;İçim muradıma ermiş Abasız, postsuz bir derviş;
Kökü bende bir sarmaşık Olmuş dünya sezmekteyim,Mavi, masmavi bir ışık Ortasında yüzmekteyim

Çevrimdışı Günbatımı

  • popüler yazar
  • ******
  • İleti: 2490
  • Görelim Mevlâ'm neyler, neylerse güzel eyler...
Dua'sız üşürmüş yürekler!
Sana bir dua eden olsun, senin de bir dua ettiğin...
Bilmezsin hangi kırık gönlün duasıdır karanlıklarını aydınlatan,
Sana ummadık kapılar açan.
Bilmezsin kimin için ettiğin duadır, seni böyle ayakta tutan...


Hz. Mevlana 

Çevrimdışı halisasena

  • Yeni üye
  • *
  • İleti: 1
Ynt: ctrl+v
« Yanıtla #10 : 08 Mayıs 2009, 12:27:34 »
Muhterem Müminler!
Bu haftaki hutbemiz, müslümanlar olarak ibret nazarlarıyla zihnimize nakşetmemiz icabeden tarihi bir vakıa hakkında olacaktır.
Hicret-i Nebeviyyenin dokuzuncu senesi,  Bizans Ordusunun Arabistan üzerine geldiği  haberi alınmış, bunun üzerine  Rasülüllah Efendimiz müslümanları seferber olmaya davet etmişti.
Allah ve Rasülünü canlarından ve mallarından çok seven sahabe-i kiram, ellerinde nesi varsa, getirip; ordunun hazırlanması için gayret ediyorlardı.
Malının tamamını Allah yoluna bağışlayan, “Ev halkına neyi bıraktın sualine”, “Allah ve Rasülünü bıraktım” cevabını veren Hz Ebu Bekirler, daha fazla veren ben olayım, düşüncesiyle hareket eden Hz. Ömerler, kazandığı malın neredeyse tamamına yakınını  verecek kadar cömert davranarak, “Allah senin geçmiş ve gelecek bütün günahlarını bağışlasın” duasına mazhar olan Hz. Aliler, bütün gün çalışmasına mukabil kazandığı sadece bir ölçek hurmayı, Allah Rasülüne takdim eden, başındaki sarığından başka Allah yoluna verecek bir şey bulamayan, fakir ama gönlünde paha biçilmez hazineler taşıyan, Allah ve Rasülüllah aşıklarının gayretleriyle, büyük bir ordu hazırlanarak, artık hareket emri verildi.
   Bunaltıcı sıcak ve müthiş kuraklığın yaşandığı bu zamanda, sefere çıkma cesaretini kendilerinde bulamayan münafıklar, fitne çıkararak, gazaya hazırlanan müslümanları caydırmak istediler. Bazıları ise müslümanların arasına ganimet maksadıyla katılmayı göze almış, fakat çok geçmeden sıkıntıya dayanamayıp geri dönmüşlerdi.
   Bu arada, içleri küfürle kaplı olduğu için, müminlerle beraber ibadet etmekten ve peygamber efendimizin arkasında namaz kılıyor görünmekten sıkılan münafıklar, artık, başka bir mescitte toplanıyorlar, istedikleri gibi hareket edip, müslümanların aleyhlerine kararlar alıyorlardı.
Bir defasında, mescitlerine Peygamber Efendimizi davet ettiler. Fakat onların bu faaliyetlerini, önceden gören ve tasvip etmeyen Rasülüllah: “Şimdi sefere çıkmak üzereyiz. İnşaAllah dönüşümüzde uğrarız!” cevabını vermişti.
   Münafıklar sefer dönüşü Peygamber Efendimize gelerek, sözünü yerine getirmesini istediler. Fakat Cenab-ı Hak Peygamber Efendimize vahiy göndererek, bu mescide gitmesini yasaklayınca, Peygamber Efendimiz, mescidin yıkılmasını emrettiler.
Münafıkların maksadını bilmeden, binanın inşaası için, iyi niyetle, kereste yardımında bulunan Hz. Ebu Lubabe, kendisi için yaptığı bir binada kullanmak üzere keresteleri geri aldı. Ancak bu keresteler ile yapılmış olan evde hiçbir canlının nema bulmadığı görüldü.
Yine Hz. Mücemmî, bu mescitte birkaç gün imamlık yapmıştı. Hz. Ömer zamanında,  Kubâ halkı, onu imam olarak istemiş, fakat Halife, zikredilen sebeple buna râzı olmayıp,  Hz. Mucemmi’nin özrünü beyan etmesiyle, kendisine  ruhsat vermişti.
Meşru bir mazereti olmadığı halde, havanın verdiği rehavet ve ağır davranmalarının sebep olduğu ihmalkarlıkla, müminlerden bazıları da sefere katılmamışlardı. Sefer esnasında Peygamber Efendimiz bu zâtları teker teker sormuş, “herhalde mühim bir mazeretleri olduğu için katılamadılar” cevabıyla teselli bulmuşlardı.
Sefer bitmiş, Allah rasülü ve onun ordusu Medine-i Münevvere’ye dönmeye başlamışlardı. 
Peygamber Efendimiz, gazaya, mazeretinden dolayı iştirak edemeyen müminlerin de, seferdeki mücahitler gibi, ecre nail olduklarını beyan buyurdular. Ancak gazadan kaçınan münafıklara ve ihmalkarlara, yüz vermediler. Seksen kadar münafık gelip, hasta oldukları için sefere katılamadıklarını beyan ettiler. Peygamber Efendimiz, her birerine zahirlerine göre hükmederek, hayır duada bulundular. İç alemlerini ise Allah-ü Tealaya havale ettiler.
İhmalleri yüzünden gazaya katılamayan müminler ise, pişmanlık ve sıkıntı içinde bulunuyorlar, Peygamberimize, ne söyleyeceklerini düşünüyorlardı. Ama yalan söyleyemezlerdi. Söylemediler de.
Bu zatlardan Hz. Ka’bibni Malik başlarından geçen o sıkıntılı hali şöyle anlatır:
Rasülüllah’ın huzura vardığım zaman, beni acı bir tebessümle karşıladı. Peygamberimize: “Ey Allah’ın Rasülü! Şu anda kurtulmak için bir yalan söylesem, Allahü Teala, onu meydana çıkarır ve Rasülü de bana gadaplanır. Meşru bir mazeretimin olmadığını itiraf ediyor ve affımı talep ediyorum.” deyince, “İşte Ka’b, hakikati söyledi!” buyurdular. Benim gibi doğru söyleyen  iki daha kişi çıkmıştı. Peygamber Efendimiz; evimize gidip, Allah-ü Tealanın hakkımızdaki hükmü gelinceye kadar, beklememizi emrettiler.
Rasül-i Ekrem Efendimiz, halkı bizimle beraber olmaktan, görüşüp konuşmaktan men etmişti. Biz de evlerimize kapanarak, gözyaşları içinde tevbemizin kabulü için yalvarıp durduk.
Ben diğerlerine nazaran daha genç olduğum için dışarı çıkıyordum. Fakat beni gören müminler, her yerde yüzlerini asıyorlar ve nazarlarını başka tarafa çeviriyorlardı.
Artık dayanamadım, Allah’ın Rüsülünün huzuruna çıkıp,  ona karşı olan bağlılığımı arzettim. Fakat o susmakta devam etti.
Bir gün bir yabancının beni aradığını duydum. Bir mektup getirmişti. İpek bir bez üzerine yazılmış yazıda “Sahibinin sana eza verici muamelede bulunduğunu duydm. Sen, bizim yanımıza gel. Layık olduğun ihsan ve iyiliğe kavuşursun” deniliyordu. Bu hadise üzerine üzüntüm daha da ziyadeleşmişti. Ne hale düşmüşüm ki, bir kâfir, beni kullanmak istiyordu.
Bu şekilde 40 gün geçti. Sonra Rasülüllah kadınlarımızdan uzak kalmamızı emretti. Bu arada diğer kardeşlerim de affedilmeleri için Cenab-ı Hakka yalvarıp göz yaşı döküyorlardı. Birinin ağlamaktan gözleri görmez olmuş, diğeri ise “affedildin!” müjdesi gelinceye kadar kendini bir direğe bağlamıştı.
Halktan tecrid edildiğimizin ellinci günü, hakkımızda inen “O üç kişiye de ki geri bırakılmışlardı. Nihayet o derece bunaldılar ki yer yüzü bütün genişliğiyle başlarına dar geldi”(Tevbe 118) ayetinde beyan buyurulduğu üzere, yer yüzü bütün genişliğine rağmen bize dar geldiği, kalplerimizin kederden iyice sıkıldığı ve Allahü Teala’dan başka iltica edecek bir yer olmadığının idraki içinde bulunduğum bir anda, Sel dağından birinin: “Ey Ka’b Müjde!”, diye bağırdığını duyar duymaz, secdeye kapandım. Büyük bir ferahlık ve huzura kavuştum.
Allah-ü Teala bizim tevbemizin kabulünü ayet-i kerimeleriyle bildirmişti.
Sevinç ve mutlulukla Allah’ın rasülünün huzuruna varıp selam verdim. Selamıma neşe ile karşılık verdi. Sevincinden mübarek yüzü ay gibi parlıyordu. Beni tebrik ederek şöyle buyurdular: Ya Ka’b! Anandan doğduğundan beri, en hayırlı günün, bu gündür!” (İslam Tarihi c.3  Osmanlı Yay.)


madem istediniz ben de ctrl+v yaptım

Çevrimdışı Günbatımı

  • popüler yazar
  • ******
  • İleti: 2490
  • Görelim Mevlâ'm neyler, neylerse güzel eyler...
Ynt: ctrl+v
« Yanıtla #11 : 08 Mayıs 2009, 12:41:19 »
...............
madem istediniz ben de ctrl+v yaptım

İyi yapmışsın kardeşim... &))
Dua'sız üşürmüş yürekler!
Sana bir dua eden olsun, senin de bir dua ettiğin...
Bilmezsin hangi kırık gönlün duasıdır karanlıklarını aydınlatan,
Sana ummadık kapılar açan.
Bilmezsin kimin için ettiğin duadır, seni böyle ayakta tutan...


Hz. Mevlana 

Çevrimdışı helps

  • Yeni üye
  • *
  • İleti: 47
Ynt: ctrl+v
« Yanıtla #12 : 13 Kasım 2009, 21:49:31 »
Fark var seninle iyi arasında büyük bir, fark var benimle senin aranda kocaman bir,
Fark var kötüyle benim aramda irice bir, fark var iyiyle kötü arasında duran

Maymunlar cehennemindeyim, hiç kimse duymamış, sordum hiç kimse görmemiş ve hiç kimse konuşmamış,
Korkular dolup taşınca komşularda kalmamış, yalancı şahitler çoğalmış, ordularda saf almış, sanki herkes zan altında, pozisyon sert penaltı,
Yeraltından çıktım ben çoktan fareydim çok yol aldım, korktum bazen bende herkes gibi umudum kalmadı,
Fakat sabrımsa aramızdaki en büyük farktır, gönlüm kavga etmek istemez bıktım da zaten, çelimsizlerle uğraşıp, şaşırmışa laf anlatmak,
gereksizlere öğütler, bakışlardan bellidir kim ne ister, niyetse nedir, orda kimse yok mu hadi biraz ses ver,
Burada ben sıkıldım yaklaş bana el ver, eninde sonunda görüşeceğiz elbet, şimdilik benden bu kadar iyi bu mesafe

Fark var seninle iyi arasında büyük bir, fark var benimle senin aranda kocaman bir,
Fark var kötüyle benim aramda irice bir, fark var iyiyle kötü arasında duran
Fani dünyada kendini hiç edersen, hep olursun.

-Hz. Mevlana-

Çevrimdışı duha

  • popüler yazar
  • ******
  • İleti: 5144
  • ѕησωƒℓαкє
Ynt: ctrl+v
« Yanıtla #13 : 24 Kasım 2009, 23:38:13 »
Bir Tane Akıllıya Bana Yaptırdıklarını Yaptır , O Zaman Akıllanırım... 

 m2))
söz Hayâtî'dir; İnanç taşıyoruz.....

[/center]

Çevrimdışı Fatihan

  • Administrator
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 6994
  • Milimi milimine Ehli sünnet...
Ynt: ctrl+v
« Yanıtla #14 : 24 Kasım 2009, 23:39:37 »
Ölmüş çocuğa akika kesilir mi?

Büluğ çağına kadar kesilmesi gerektiğini biliyorum ancak bülüğ çağını geçtikten sonrada kesilebilir mi?