Gönderen Konu: Eğitirken Uyutan Bir Masal  (Okunma sayısı 3301 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9214
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Eğitirken Uyutan Bir Masal
« : 16 Eylül 2013, 13:30:40 »

Eğitirken Uyutan Bir Masal




Çocuklara masal anlatırız; onların hayal dünyalarının zengin olmasını isteriz. Çünkü onların umutlu olmasına dikkat ederiz. Fakat pek azımız, masalların çoğunun hayal kırıklığına yol açtığının farkına varır. Bu zaviyeden bakıldığında, masalları eğitim aracı olarak kullanmak, faydalı bir metot olabilir. Yeter ki anlattığınız, okuduğunuz masal açık ya da örtülü yoldan çocuğa zarar vermesin.

Eğitim yönü öne çıkan bir fablı yorumlayarak konunun hassasiyetini anlamaya çalışalım. Fabllar, insanlara ait özelliklerin hayvanlarda müşahhas hâle geldiği masalların bir alt koludur.

Masal her ne kadar edebiyat eğitiminde bir tür olarak kullanılsa da Avrupa’nın düşünce sisteminde etkili olan Platon bu konuda fikir beyan eder. Hesiodos ve Homeros (Antik Yunan) gibi şairlerin şiirlerinin ve masallarının çocuklar ve gençler üzerinde oluşturacağı olumsuz tesirlerine değinir, sorgulamalar yapar. Edebiyatımızda ise Kelile ve Dimne, Mantıku’t Tayr gibi güçlü eserler vardır. Masaldaki hayvan kahramanlar, insanın bazı karakter özelliklerini üzerlerinde taşır. Tilki kurnazlığın, karınca çalışkanlığın temsilcisidir…

En meşhur fabllardan biri de tavşan ile kaplumbağanın yarış hikâyesidir. Kaplumbağayı çok rahat geçeceğini düşünen tavşan, yarış esnasında bir ağaç gölgesinde karnını doyurur ve uykuya dalar. Kaplumbağa ise ağır ağır da olsa hiç durmadan yoluna devam eder. Gölgede dinlenen tavşan bir ara gözlerini açtığında kaplumbağanın bitiş çizgisinde olduğunu görür. Artık yapacak bir şey yoktur. Yarışı kaplumbağa kazanmıştır.

Kâbiliyetli olduğu halde çalışmayan tembel tavşanla ona göre kapasitesi çok daha düşük olan gayretli kaplumbağanın rekabetinin anlatıldığı bu hikâyeden, şu dersleri çıkarmamak mümkün müdür!

Kendine aşırı güven ve kibir zararlıdır

“Ben bu konuda iyiyim!” diye düşünerek bunu bir kibir vesilesi saymak, rakibi hakir görmeye yol açar. Hata yapmanın sebebini hazırlar. Tavşanın yaptığı da tam olarak budur. Bu hikâyeden bütün tavşanlar gereken dersi çıkarmalıdır. Kendine güvenip uykuya dalmamalıdır. Bu hikâyenin müspet mesajı.

Kullanılmayan yeteneğin bir anlamı yoktur

Zekâsına, yeteneklerine, beden kuvvetine fazlaca güvenen kimse yaptığı işe ehemmiyet vermeyebilir. Hâlbuki herhangi bir konuda avantajı sürdürebilmek, o nimetin kıymetini bilip hakkını vermekle mümkündür. Aksi takdirde kapasitesi çok düşük kimselerin gerisinde kalmak kaçınılmazdır. Bu da uyuyan tavşanlar için müspet mühim bir ders.

Gücünü göster ki haddini bilsin

Tavşanın kaplumbağa karşısındaki ilk yenilgisi, muhtemeldir ki son mağlûbiyeti olacaktır. Yarışın tekrarı hâlinde kaplumbağanın kazanma ihtimali yoktur. Tavşanın yapması gereken, yemeği birkaç dakika ertelemek ve sofrayı bitiş çizgisinin ilerisinde bir ağacın gölgesine kurmaktır.

Ya kaplumbağanın hissiyatı?

Onu da mı tavşan düşünsün canım?

Hayat âdil değildir!


Gelelim kaplumbağalara. Tavşanla kaplumbağayı kıyaslamak, hele hele bunları bir koşu yarışına sokmak büyük adâletsizliktir. Buradaki dengesizlik o kadar bârizdir ki yarışçılardan biri koşmak yerine uyumayı tercih edebiliyor.

Kaplumbağalara şunlar söylenmek isteniyor: Bu gezegendeki servet dağılımında ciddi problemler var. Eğitimde fırsat eşitliği yok, kaba kuvvet aklın önüne geçebiliyor. Hayatın gerçeklerini öğretelim derken kaplumbağalardaki adâlet hissini yok ediyor.

Başarı sana değil, rakiplerinin hatasına bağlıdır

Hikâyedeki mesaj çok net: Kaplumbağa ancak tavşan uyursa kazanabilir. İpi göğüslemek isteyen kaplumbağaların işi kolay: Tavşanların uyuyakalmasını ümit etmek! Ya tavşan uyumazsa!

Rakiplerine çelme takmayı öğren!

Başarmak için kaplumbağanın hızı yeterli olmadığı gibi önemli de değildir. Bir defa yarışı kazanan kaplumbağa artık öğrenmiştir ki, başarı âbidesi rakibin zaaflarının üzerinde yükselebilir. Tek çıkar yol rakibe çelme takmak, rakibi oyalamak.

Hisseden kıssayı yorumlamak

Tavşan mısınız, kaplumbağa mı? Rekabetin kıran kırana yaşandığı çağımızda insanların ekserisi kendini kaplumbağa olarak görecektir. Zaten dinleyici, okuyucu, seyirci kendini kazananla özdeşleştirme eğilimindedir. Söz konusu hikâyenin kazananı kaplumbağa olduğuna göre, maksat tavşanlara ders vermek olsa da, gönüller kaplumbağa tarafındadır.

Tavşan ile kaplumbağadan faydalı temalar çıkarılabilir. Zaten bu temalar, masalda doğrudan veriliyor. Gelin görün ki aynı hikâyede dolaylı temalar da var. Verilmek istenen mesaj direk değil de dolaylı yoldan şuuraltına yerleştirilebilir.

Tavşanlar için de kaplumbağalar için de yeni hikâyeler yazalım artık. Tavşan – kaplumbağa yarışına dur diyelim. Tavşanın iki kulağını da çekelim. Birini yarışta uyuyakaldığı için, diğerini de kendi seviyesinde biri ile yarışmadığı için. Sonra onu tavşan kategorisine gönderelim… Bu arada kaplumbağaya bu yarışın âdil olmadığını hatırlatalım. “Başkalarının dalgınlığıyla elde edeceğin başarı, başarı sayılmaz. Hadi diğer kaplumbağaları yarışa dâvet et.” diyelim ona. Kaplumbağa kendi seviyesindekilerle yarışmanın keyfini yaşasın da kabuğuna çekilmesine gerek kalmasın.

Sonra gökten üç elma düşsün. Biri faydalı bir eğitim aracına dönen masalların, biri masalcıların, biri de çocukların kısmetine.

Kaynaklar:
Edebiyat Eğitimi: Hermeneutik Bir Yaklaşım, Vefa Taşdelen,
Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi Dergisi, Cilt: 35 – Sayı: 1 -2 2,
La Fontaine, Bütün Masallar, Türkçesi: Sabahattin Eyüpoğlu, Cem Yayınevi, s.231



İdris EREN | 04 Eylül 2013 | İnsan ve Hayat Dergisi