Gönderen Konu: engelli hayat  (Okunma sayısı 11612 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı seval_1985

  • aktif okur
  • **
  • İleti: 169
engelli hayat
« : 19 Haziran 2006, 10:58:00 »

Nüfusumuzun tahmini olarak 8-12 milyonu engelli olmasına rağmen, maalesef ülkemizde engelliliğin –doğru- ve bu konuda yapılacak bütün düzenlemelere temel teşkil edecek –bütüncül- bir tanımı yapılamamıştır. Engelli dendiğinde dört ana engel grubunda yer alan insanların akla gelmesinin dışında engele ve engelli bir hayata dair düşünsel bir çözüm üretilememiştir. Bu nedenle de yönetim ve denetimle ilgili sosyalleşme ve sorunların hızla çözülmesi projesi akim kalmıştır. Bütün bu çözümsüzlüğün ve engellilerle ilgili düzenlemeye, iyileştirmeye dönük çabaların sonuçsuz kalmasının nedeni; devletin ve toplumun engelliye bakışındaki temel hatalardır.

Bu yanlışların yerini alması gereken doğruları ve engelliliğin –doğru- tanımını şöyle ifade edebiliriz:

* Bir insan sadece bedeninde bir eksiklik olduğunda engelli değildir; asıl engel, insanın sağlık sorunlarından dolayı sosyal yaşamdan soyutlanmasıdır. Engellilere yönelik iyileştirme ve düzenlemeler yapmayan bir toplum bu nedenle özürlü bir toplumdur.

* Engelli olmak insanı istek ve arzulardan bütünüyle kopmak değildir. Belki birtakım şartlar nedeniyle bu isteklerin biçimselliği normalden farklıdır. Bu farklılığın toplum tarafından kabulü ve hoşgörüsü sosyal kaygıları olan bir sistemin inşası için önemli bir adımdır.

* Engelli insanlar engelsiz insanlardan veya daha doğru bir ifadeyle daha az engelli insanlardan hak ve hürriyetler ekseninde farklı bir muameleye tabii tutulamazlar. Aksi yönde bir tavır insan hak ve hürriyetlerine aykırılıktır. Ayrıca bu hak ve hürriyetler sadece yazılı hukukta-yasalarda- değil, toplumun temelini teşkil eden ahlaki yaklaşımlarda da aynı düzlemlerde değerlendirilmelidir.

* Engelli birey toplumun üstünde bir yük değil, tam tersi azim, sevgi ve yaşamla bütünleşme istek ve arzusuyla toplumun yitirdiği değerleri tekrar bulması için büyük bir vesiledir. Bu yüzden engellinin sorunlarının temeli sevgi ve önemsemekten geçmektedir.

* Bir devletin gücü ,o devleti meydana getiren ana unsur olan, insanların; eğitim, kültür, üretme ve özgürce düşünme kabiliyetleridir. Bu ölçü gereği, aklı, kabiliyeti, ve üretme isteğiyle yaşamla barışık olmak isteyip de çeşitli dış etkenler nedeniyle bunu gerçekleştiremeyen engelliler o devlet için hayati öneme haiz bir kayıptır.

Bütün bu özet ifadeler daha da çoğaltılabilir. Çünki engellilik konusu birbirinden çok farklı ve içiçe konular içeren bir olgudur. Bugün sorun; bu kadar çok insanı ilgilendiren bir sorunla ilgili toplumun neden bu kadar duyarsız olduğudur. İnsanın yapı itibariyle tanımadığı veya hakkında pek fazla bir düşüncesi olmadığı bir olguya uzak olduğu bir gerçektir. Bu gerçeğin gösterdiği istikamet; engellinin kendi meselesini yukarıda bahsedilen düşünsel arkaplan ekseninde anlatması gereğidir.

Engelli, çıktığı yolda zaferlere dönük bir zorlukla karşı karşıyadır. Bu sebeple küsmeye, darılmaya, ve çıktığı yoldan geriye dönme gibi bir lüksü yoktur.

fasulye

  • Ziyaretçi
Ynt: engelli hayat
« Yanıtla #1 : 04 Ekim 2009, 19:31:16 »
Kimi zaman engellilerin yaşam koşullarını görüyoruz. Sosyal devlet anlayışından hizmet yoktu da hiç insan da mı yoktu..
Depreşen soru işaretler kalıyor belleğimizden..
« Son Düzenleme: 04 Ekim 2009, 19:34:53 Gönderen: fasulye »