Gönderen Konu: Faydalı Bilgiler  (Okunma sayısı 351930 defa)

0 Üye ve 4 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı Tuğra

  • popüler yazar
  • ******
  • İleti: 6599
Demir eksikliği tarih oluyor
« Yanıtla #510 : 19 Şubat 2010, 01:08:12 »

 

 
Japonya pirinçte bulunan demirin 3 katı fazla demir içeren süper pirinç üretti.

Japonya'nın Tokyo Üniversitesi araştırmacıları, demir eksikliğinin çözümü için normal pirinçte bulunan demirin 3 katı fazla demir içeren süper pirinç üretti.

Üretilen pirincin demir eksikliği bulunan farelere verildiğinde farelerin 2 hafta içerinde iyileştiği gözlendi. Japon, Güney Kore ve Danimarkalı araştırmacıların ürettiği süper pirinç ile demir eksikliğinin artık tarih olacağı belirtiliyor.

Projenin araştırmacılarından Profesor Naoko Nishizawa yaptığı açıklamada, "Dünya nüfusunun neredeyse yarısı demir eksikliğinden kaynaklanan sağlık sorunlarından etkileniyor. Ürettiğimiz süper pirinçle bu sorunu bitirmeye yardımcı olacağımızı umuyoruz" dedi.

Genetik mühendisliği ürünü olan süper pirincin özelikle fakir ve gelişmekte olan ülkelerde ekimine teşvik edileceği belirtiliyor.

İHA

〰〰〰〰🐠

Çevrimdışı Tuğra

  • popüler yazar
  • ******
  • İleti: 6599
Eczane Raflarında Bitkisel İlaçlar
« Yanıtla #511 : 23 Şubat 2010, 21:12:38 »

Dünyada alternatif tıbba olan eğilimin hızla artması eczacıları da aktarlara ortak etti.Haberi Paylaş : Google Yahoo Facebook Digg Del.icio.us Reddit İlişkili HaberlerTüm HaberlerEczanelerde 'E-Reçete' Kabul EdilecekEczacılar Hükümete Tepkili4 Aralık'ta Eczaneler KapanacakKritik İlaçlar BulunamayacakAtık İlaçlar Eczanelerde Toplanacak
 
Bugüne kadar alternatif tıbbın ikinci plana itildiği Türkiye'de son yıllarda halkın bitkisel ilaçlara ilgisi giderek artıyor.

Bu durumu gören eczacılar, raflarının bir kısmını bitkisel ilaçlara ayırıyor. Raflarında kilo probleminden şeker hastalığına, soğuk algınlığından bel fıtığına kadar birçok derde deva sunan yüzlerce ürün bulunduran eczane sahipleri, aktarların pazardaki payına ortak oldu. Avrupa'daki eczacıların tamamına yakınının bitkisel ilaç sattığını belirten Türk Eczacıları Birliği 2. Başkanı Harun Kızılay, "Türk eczacıları da bu alanda yol kat etmeye başladı." dedi.

Dünya genelinde alternatif tıbba olan eğilim her geçen gün artıyor. Birçok Avrupa ülkesindeki üniversitelerde bitkisel tedavi yöntemi adı altında kürsüler kuruluyor. Tıp öğrencilerine bitkisel tedavi yöntemleri öğretiliyor. Eczacılar da bitkisel ilaçları halkla buluşturuyor. Türkiye'de ise alternatif tıp gerekli ilgiden yoksun durumda. Modern tıbbın kaleleri olan üniversiteler, alternatif tıbba hâlâ mesafeli duruyor.

Harun Kızılay, ülkede oluşan bitkisel ilaç boşluğunu 'umut tacirleri'nin doldurmaya çalıştığını öne sürdü. Tıp bilimiyle ilgisi bulunmayan kişilerin bu işi yaptığını savunan Harun Kızılay, bu nedenle toplumun alternatif tıbba kuşkuyla baktığını söyledi. Kızılay, "Bu ilaçların yetkin kişiler tarafından tavsiye edilmesi gerekiyor. Bitkisel ilaçları satanların da mutlaka bu konuda eğitim almaları gerekiyor. Aslına bakarsanız eczacılar, 2 yıl boyunca bitkisel ilaçlar konusunda teorik ve pratik bilgiler alıyorlar." dedi.

Konya Defne Yaprağı Doğal Sağlık Destek Ürünleri sahibi Hakan Kanat, ilk defa eczacılara bitkisel ürünlerin toptan satışını yaptıklarını söyledi. Türk eczanelerinin bitkisel ürünlere Avrupa'ya nazaran çok fazla ilgi göstermediğine değinen Hakan Kanat, son yıllarda bir kıpırdanma olduğunu aktardı.

Aktif Haber
〰〰〰〰🐠

Çevrimdışı Tuğra

  • popüler yazar
  • ******
  • İleti: 6599
Şeker kamışından pekmez yaptılar!
« Yanıtla #512 : 28 Şubat 2010, 02:48:02 »

Düzce'nin Çilimli ilçesinde şeker kamışından pekmez üretiliyor...

http://www.iyilikguzellik.com/images/haber/664.jpg

Çilimli ilçesi Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı, İlçe Tarım Müdürlüğü ve Arabacı Köyü Tarımsal Kalkınma Kooparatifi tarafından gerçekleştirilen Pekmez Üretim Tesisinin 2008 yılında açılışı yapıldı.

Şeker kamışı mevsiminin bitmesi ile birlikte üretimi duran tesisin önümüzdeki yıl sonbahar döneminde yeniden faaliyete başlayacağı öğrenildi. Yetkililer , uzun süre muhafaza edilmesi mümkün olmayan şeker kamışının hasadın hemen ardından işlenmesi gerektiğini, aksi takdirde özelliğini yitireceğini belirttiler.

Tesiste gerçekleştirilen işlemler ile ilgili de şu bilgiler verildi: “Hasat edilen şeker kamışları hemen tesise getiriliyor ve burada kullanılan mekanizma sayesinde kamışın suyu ile posası ayrılıyor. Daha sonra da pekmez yapımı için gerekli işlemler uygulanıyor.”

Bu yıl elde edilen ürünü, üreticinin kendi imkanları ile pazarlandığını dile getiren yetkililer ilerleyen dönemlerde organik pekmez sektörünün gelişebileceğine dikkat çektiler. Bu tip projeler ile alternatif tarım uygulamalarının yaygınlaşacağı belirtildi.   

duzcedamla 
〰〰〰〰🐠

Çevrimdışı Tuğra

  • popüler yazar
  • ******
  • İleti: 6599
Yoğurt parazitlerden koruyor!
« Yanıtla #513 : 04 Mart 2010, 22:36:24 »

Prof. Dr. Yüksel Gürüz, parazitlerden korunmanın yollarının spor, bol miktarda su ve yoğurt ve temizlik olduğunu ifade etti.



Uzmanlar uyarıyor: 'İshal, ateş, halsizlik yapan bu hastalıktan bol miktarda yoğurt yiyerek korunun...

'Prof. Dr. Yüksel Gürüz spor yaparak, bol miktarda yoğurt ve temiz gıdalar yiyerek, el temizliğine dikkat ederek ve günde 8-10 bardak su içerek parazitlerden korunulabileceğini söyledi. İzmir'de düzenlenen 8. Sağlık Halk Günleri'nde bir sunum yapan Ege Üniversitesi (EÜ) Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Gürüz, parazitin üstünde bulunduğu konaktan yararlandığını, ancak konağın bundan zarar gördüğünü ifade etti.

Bağırsak parazitlerinin insan bedenine çok çeşitli yollardan geçtiğini belirten Prof. Dr. Gürüz, "Kan transferiyle, hamilelikte kan yoluyla, doğumda anne doğum kanalıyla, cinsel ilişkiyle, kirli suyla, deriyi delerek, hava yoluyla, ayrıca kirli eller ve besinler yoluyla da insanlara bulaşabilir." dedi. Kötü ağız hijyeni ve beslenme bozukluklarınınsa ağız parazitlerinin oluşmasını kolaylaştırdığını vurguladı.

Hastalarda ishal, ateş, şişkinlik, gaz sıkıntısı, nefes almada zorluk ve halsizlik şikayetleri görüldüğünü anlatan Yüksel Gürüz, parazitlerden korunmanın yollarının spor, bol miktarda su ve yoğurt ve temizlik olduğunu ifade etti.

İyibilgi
〰〰〰〰🐠

Çevrimdışı Tuğra

  • popüler yazar
  • ******
  • İleti: 6599
Kepek ve dökülmeyi önleyen formül
« Yanıtla #514 : 09 Mart 2010, 12:32:06 »

Kepeği önleyen ve saçlarınızın daha sağlıklı gösteren bitkisel formül...
   
Biberiye, lavanta, kekik: Bu bitkilerin antiseptik etkisi bugün de bilindiğinden kepeklenme, saç kepekleri ve dökülmelerine karşı güvenle kullanılabilir.


Bu bitkilerden seçtiğiniz birisi (Lütfen tek bir bitki kullanınız) İnfüzyon yapılır; (1 ölçü kuru bitkiye 2 ölçü su konur, 10 dakika kaynatılır, üstü kapatılır, soğuyuncaya kadar bekletilir. Süzülür, koyu bir su elde edilir.

Bu su ölçülür, aynı miktar zeytinyağı konur ve geniş bir cezve ile çok hafif ateşte, üstü açık olarak kaynatılır, su çok azalınca ateş kapatılır, bekletilir (1 saat) sonra üstteki yağı ayrı bir kavanoza alınır (dikkatlice dökerek veya enjeksiyon ile), alttaki su katiyen yağa geçmemeli.

(Su kısmını geçirmemek için bir miktar sulu yağı bırakın. Bu yağı bozulmadan hemen kullanın). Süzdüğünüz yağı uygun bir zamanda saç diplerine sürüp 2 saat başınızda kalsın.

iyilkgüzellik
〰〰〰〰🐠

Çevrimdışı Tuğra

  • popüler yazar
  • ******
  • İleti: 6599
Bu Botlar Sağlığa Zararlı...
« Yanıtla #515 : 16 Mart 2010, 00:39:08 »



Gençler arasında son yıllarda çok moda olan Ugg tipi botların ayak sağlığına zarar verdiği bildirildi.

Britanya Osteopati (kemik hastalıkları) Tıp Okulu başkanı Ian Drysdale, bu tür botların iç desteği yeterli olmadığı için ayakların yanı sıra bilek, diz, kalça ve belde problemlere yol açabildiğini söyledi.

Uggların kemikleri henüz gelişmekte ve esnek olan genç kızlarda sorunlara yol açtığını belirten Drysdale, "Bu botlar dışarıda giymek üzere tasarımlanmadı. Bir şeyin moda olması iyi ve doğru olduğu anlamına gelmez" dedi.

Bu tür botlardaki temel sorunun içinin desteksiz olması olduğunu söyleyen Drysdale, "Aslında bu bir tür pantufla. İçeride giyilmek üzere tasarlanmış bir şeyi normalde dışarıda kullanmayı düşünmezsiniz" diye konuştu.

Ayak sağlığı uzmanı Mike O'Neill de bu botların içinde ayakların sağa sola kaydığını ve bu yüzden eklem yerlerinde aşınma olabildiğini, ayak bileğinin yanlış pozisyonda durduğunu, uyluk kemiğinin pozisyon değiştirdiğini ve pelvisteki anormal hareketlerin belde sorunlara yol açtığını söyledi.

Botların üreticilerinden Ugg Avustralya da Daily Mirror'a yaptığı açıklamada, botlarının "performans" botu değil "rahatlık" botu olduğunu vurguladı.

(gazeteport)
〰〰〰〰🐠

Çevrimdışı Tuğra

  • popüler yazar
  • ******
  • İleti: 6599
Bronşit ve astıma iyi geliyor
« Yanıtla #516 : 22 Mart 2010, 19:53:11 »

Bronşit, astım ve yüksek tansiyona iyi geliyor. Kas zayıflığını engelleyip radyasyondan koruyor...

Karadeniz Bölgesi'nde özellikle tütün, çay ve fındığa alternatif ürün çalışmaları kapsamında deneme üretimi gerçekleştirilen ve halk arasında ölümsüzlük mantarı olarak bilinen ''Ganoderma'' cinsi mantardan, olumlu sonuç alındığı bildirildi.

Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Aysun Pekşen, AA muhabirine yaptığı açıklamada, fakültenin Araştırma ve Uygulama Sahası'nda deneme amaçlı başlanılan mantar üretiminde olumlu sonuçlar alındığını söyledi.

Deneme amaçlı yetiştirilen ve halk arasında ölümsüzlük mantarı diye bilinen ''Ganoderma'' cinsi mantarın Karadeniz Bölgesi'nde rahatlıkla yetiştirilebildiğini kaydeden Pekşen, şu bilgileri verdi:

''Ganoderma mantarının anavatanı Çin ve Kore'dir. Özellikle Çin ve Japonya'da yaklaşık 2 bin yılı aşkın süredir geleneksel olarak çeşitli hastalıkların tedavisinde kullanılmaktadır. Yaklaşık 20'nin üzerinde hastalığa iyi geldiği için ülkemizde ''ölümsüzlük mantarı'' diye bilinen bu türün bölgemizde yetiştirilmesi için bir yıldır sürdürdüğümüz çalışmalarımız olumlu sonuçlandı. Mantarı bütün Karadeniz Bölgesi'nde tütün, fındık ve çaya alternatif olarak yetiştirebiliriz. Amacımız, bu mantar cinsini bölgede yaygın hale getirerek, alternatif üretimin yanında istihdama katkı sağlamaktır.''

Pekşen, Karadeniz Bölgesi'nde ölümsüzlük mantarının seri üretilmesi halinde hem ülkenin hem de yöre insanının büyük gelir kazanacağını belirterek, söz konusu mantarın kilosunun 2 bin liraya kadar alıcı bulduğunu ifade etti.

Ganoderma cinsi mantarın son yıllarda ticari yetiştiriciliğinin arttırılması için çeşitli çalışmalar olduğunu vurgulayan Pekşen, şunları kaydetti:

''Bu mantar cinsi diğer mantarlar gibi yemeklik olarak kullanılmıyor. Bu mantar, çay olarak ve medikal özellikleri nedeniyle de tablet haline getirilerek kullanılıyor. Yapılan bilimsel çalışmalarda bu türün migren, baş ağrısı, kanser, bronşit, astım, yüksek tansiyon, kalp damar problemleri, böbrek iltihabı, gastrit, iştahsızlık hemoroid, kabızlık, gibi birçok hastalığın tedavisinde kullanılmaktadır. Ayrıca, sinir sistemi, kas zayıflığını engellediği ve radyasyondan koruduğu da bilinmektedir. Birçok sağlık sorununa iyi gelen Ganoderma mantarı üretimini bölgemizde ekonomik anlamda da iyi bir kazanç kapısı olacağına inanıyoruz.''

Kore'de yapılan bir araştırmada Ganoderma mantarının AIDS hastalığını önleyici özelliğinin bulunduğunu açıklayan Pekşen, Karadeniz Bölgesi'nde fındık, çay ve tütüne alternatif olabilecek en kazançlı ürün olduğunu sözlerine ekledi.

bugün
〰〰〰〰🐠

Çevrimdışı Tuğra

  • popüler yazar
  • ******
  • İleti: 6599
Sağlıklı et tüketimini ihmal etmeyin!
« Yanıtla #517 : 23 Mart 2010, 21:15:14 »

Prof. Dr. Volkan Akyol, et tüketiminin azalmasının bazı hastalıklara davetiye çıkardığını söyledi.
En temel besin maddeleri arasında yer alan etin yılda en az 20 kilogram tüketilmesi gerektiği bildirildi.   
   
Uludağ Üniversitesi (UÜ) Veterinerlik Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Volkan Akyol, et tüketiminin azalmasının bazı hastalıklara davetiye çıkardığını söyledi.

Kişi başına tüketilen et miktarının ülkenin sosyo-ekonomik gelişmişliğinin göstergesi olduğuna dikkat çeken Akyol, Türkiye'de bir kişinin yıllık ortalama kırmızı et tüketiminin 15 kilo civarında olduğunu dile getirdi.

Akyol, bu oranın AB ülkelerinde 75, ABD'de ise 122 kiloya kadar çıktığını kaydetti. Sağlıklı bir yetişkinin yılda en az 20 kilo et tüketmesi gerektiğine vurgu yapan Volkan Akyol, çocuklarda ve demir eksikliği olanlarda bu miktarın üzerine çıkılmasının şart olduğunu ifade etti.

Etin beslenme açısından farklı bir yerinin bulunduğuna vurgu yapan Prof. Dr. Akyol, şunları söyledi: "Kırmızı, beyaz ve tavuk etinin vücudumuz için sağladığı farklı yararları vardır. Bunların nitelikleri bitkisel gıdalarca yerine getirilememektedir. Bu sebeple et tüketilmemesi vücuda onarılmaz zararlar verebilir."

Yeteri kadar et yemeyen kişilerde, demir, B6 ve B12 vitaminlerinin eksikliklerine bağlı olarak bazı hastalıkların ortaya çıkacağını anlatan Akyol, hayvansal gıdaların gereğinden fazla tüketilmesinin de bazı sağlık sorunlarına yol açabileceği uyarısı yaptı. Akyol, şöyle konuştu: "Özellikle yağlı etlerin ve hayvansal yağ içeren gıdaların doymuş yağ ve kolesterol içeriği daha yüksek olduğu için kalp - damar, diyabet ve yüksek tansiyon hastaları dikkatli olmalı, yağsız veya az yağlı gıdaları tercih etmelidirler.

Kırmızı et tüketiminin yüksek olduğu batı toplumlarında kırmızı etin fazla tüketilmesine bağlı şekillenen bu şekildeki metabolik hastalıklar da büyük sorunlar oluşturmaktadır. Tüm bu durumlar göz önünde bulundurulduğunda genel olarak günlük diyetin yüzde 40-50'sinin hayvansal proteinlerden sağlanması gerekmektedir."

KOYUN SAYISI AZALDI

Prof. Dr. Volkan Akyol, hayvan sayısının sürekli azalması sebebiyle et tüketiminin de düştüğüne işaret etti. 1936 yılında nüfusu 15 milyon olan Türkiye'de 10 milyon koyun bulunduğunu hatırlatan Akyol, şu anda 72 milyon insan için 24 milyon koyun bulunduğuna işaret etti. 1980'li yıllarda kişi başına bir koyunun düştüğünü aktaran Volkan Akyol, şu anda ise 3 kişiye bir koyun düştüğü bilgisini verdi. Akyol şöyle konuştu: "Komşu ülkelere koyun satarken şimdi aynı yerlerden koyun satın alma durumundayız.

Açlık, kıtlık, savaş, deprem gibi durumlarda Türkiye'nin güvencesi, gizli bir potansiyeliydi et. Hollanda, yüzölçümü Türkiye'nin yaklaşık 20'de biri kadar toprağa sahip olmasına rağmen tarım ve hayvancılıktan yılda 33 milyar dolar gelir elde etmektedir. Biz mevcut potansiyelimizi kullanamıyoruz."

Volkan Akyol, hayvan sayısının azalmasıyla et fiyatlarının da yükseldiğine işaret ederken, "Mayıs 2009'da kilosu 13 TL olan kuzu etinin fiyat 20 liraya yükseldi. Kuzu eti yüzde 53.8, sığır eti ise yüzde 13 oranında arttı. Tüketici artan ekonomik sıkıntılar, yükselen fiyatlar nedeniyle kuzu eti alamaz konumdadır." diye konuştu.

habertaraf
〰〰〰〰🐠

Çevrimdışı Günbatımı

  • popüler yazar
  • ******
  • İleti: 2490
  • Görelim Mevlâ'm neyler, neylerse güzel eyler...
Ynt: Faydalı Bilgiler
« Yanıtla #518 : 24 Mart 2010, 18:01:47 »
Şu mantar gerçek bir nimet, bir mucize gibi bir şey ama sanırım çok pahalı olacak.  s1)) Baksanıza 2000 liraya bile alıcısı varmış...

Ete gelince: Bu sitedeki yazıları okuduktan sonra, yaklaşık 6 aydır eti-tavuğu bıraktım. Kurban eti olursa yiyorum. Hele tavuğu çok özledim ama hayır!.. Yemeyeceğim!  t4))

İnşaAllah her şey düzene girer ya da biz İslami usullere göre kesim yapan bir yerler keşfederiz diye umutla bekliyorum...   ş6))
Dua'sız üşürmüş yürekler!
Sana bir dua eden olsun, senin de bir dua ettiğin...
Bilmezsin hangi kırık gönlün duasıdır karanlıklarını aydınlatan,
Sana ummadık kapılar açan.
Bilmezsin kimin için ettiğin duadır, seni böyle ayakta tutan...


Hz. Mevlana 

Çevrimdışı Tuğra

  • popüler yazar
  • ******
  • İleti: 6599
Çimlenmiş Patateste Büyük Tehlike
« Yanıtla #519 : 31 Mart 2010, 13:45:03 »



Havaların ısınmaya başladığı bu mevsimde çimlenmeye başlayan patates kesinlikle tüketilmemeli.Haberi Paylaş : Google Yahoo Facebook Digg Del.icio.us Reddit 

Bu mevsimde sıklıkla çimlenen patatesteki ''solanin'' adlı toksin maddenin gıda zehirlenmelerine neden olabileceği bildirildi.

Erciyes Üniversitesi (ERÜ) Sağlık Bilimleri Fakültesi Beslenme ve Diyetetik Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Nurten Budak, AA muhabirine yaptığı açıklamada, özellikle Anadolu'da kışlık patates ve soğan stoklamasının yaygın bir gelenek olduğunu hatırlattı.

Kış aylarında stoklanan patates ve soğanların, havaların ısınmaya başladığı bu mevsimde çimlenmeye başladığını belirten Budak, patateste çimlenmeyle ortaya çıkan yeşilimsi tabakanın insan sağlığı için son derece zararlı olduğunu kaydetti.

Üzerinde yeşil tabaka oluşan patateslerin kesinlikle tüketilmemesi gerektiğini vurgulayan Budak, şu bilgileri verdi:

''Patateste uygun sıcaklık ve nem ile birlikte bu mevsimde görülen çimlenme, yeşilimsi bir tabaka oluşturur. Yeşillenmeyle birlikte solanin adı verilen toksin madde ortaya çıkar. Solanin içeren patatesin tüketilmesi de besin zehirlenmesine neden olur. Solanin adlı toksinin neden olduğu besin zehirlenmesi, patates tüketiminden birkaç saat sonra kendisini göstermeye başlar.

Baş dönmesi, baş ağrısı, bulantı, kusma, karın ağrısı ile ishal gibi belirtiler görülebilir. Zehirlenen kişi en yakın sağlık kuruluşuna götürülmeli. Üzerinde yeşil tabaka oluşan patates kesinlikle yenmemelidir. Bazı bölgelerde bu patatesler hayvanlara yem olarak veriliyor. Bu patateslerin hayvanlara da yedirilmemesi ve imha edilmesi gerekiyor.''

SAKLAMA KOŞULLARI

Patatesin çok uzun süre bekletildiği zaman yapısı gereği çimlendiğine dikkati çeken Doç. Dr. Budak, özellikle havaların ısındığı bu mevsimde, patates için uygun saklama ortamları bulmanın zorlaştığını kaydetti.

Çimlenmenin neden olduğu sorunların önlenmesi için patatesin saklama süresinin kısa tutulması gerektiğini vurgulayan Budak, ''Patatesin çimlenmemesi için soğuk, nemsiz ve ışıksız ortamda saklanması gerekir. Sıcak hava ve nem çimlenme için zemin hazırlar. Ancak, ne kadar uygun ortamlar olursa olsun patates yapısı gereği uzun süre bekletildiği zaman çimlenmeye başlar. Bu nedenle, saklama süresi mümkün olduğu kadar kısa tutulmalıdır'' diye konuştu.

aktif Haber
〰〰〰〰🐠

Çevrimdışı Tuğra

  • popüler yazar
  • ******
  • İleti: 6599
Yağmur saça çok faydalı!
« Yanıtla #520 : 09 Nisan 2010, 13:35:51 »

Yağmurun içinde yer alan minareller saçları besliyor. Uzmanlar saçların kısa süreli ıslanmasının yararlı olduğunu söylüyor...
   
Bol bol yağmurda yürüyün, saçlara çok faydalı

Sakarya Vatan Hastanesi Dermatoloji Uzmanı Dr. Behçet Özsayın, yağmurun içinde saçı besleyen faydalı mineraller olduğunu belirterek, saçların kısa bir süre ıslanmasının yararlı olduğunu söyledi.

Özsayın, yağmur suyunun saf olduğunu ifade ederek, saçlara zararlı herhangi bir madde bulunmadığını kaydetti.

Havanın kirli olmaması şartıyla düşen yağmur tanelerinin saçları beslediğini ve yumuşattığını ifade eden Özsayın, "Kısa bir süre ıslanmaktan kaçınmamak gerekir. Yağmur suyu saçlar için faydalı.

Ancak soğuk havalarda başın uzun süre ıslanması ve ıslak kalması doğru değil. Üşütmeye sebep olur. Ancak özellikle ılık bahar aylarındaki yağmurda saçların kısa sürede ıslanmasına izin verilmelidir. Yağmurda saçlarımız ıslandığında zaten o yumuşaklığı fark ederiz." diye konuştu.

Özsayın, havanın kirli olduğu sanayi bölgelerinde yağmurun havada bulunan kirlilikle birlikte ineceğini hatırlatarak, bu gibi havası kirli yerlerde saçların ıslanmamasına dikkat edilmesi gerektiğini vurguladı.

bugün
〰〰〰〰🐠

Çevrimdışı aydeniz

  • yazar
  • ****
  • İleti: 560
  • Hakka kul olmak
Ynt: Faydalı Bilgiler
« Yanıtla #521 : 09 Nisan 2010, 19:56:22 »
 
Alıntı
Bol bol yağmurda yürüyün, saçlara çok faydalı
bende nisan yağmurunu faydalı diye duymuştum,teşekkürler tuğra

Çevrimdışı Tuğra

  • popüler yazar
  • ******
  • İleti: 6599
Sarımsaklı limon suyu faydalı mı
« Yanıtla #522 : 12 Nisan 2010, 11:47:25 »
Sarımsaklı limon suyu faydalı mı

“Ezilmiş veya parçalanmış 40 diş sarımsak, iki litre limon suyu içerisinde 20 gün bırakılıyor. Her sabah yarım çay bardağı bu sıvıdan içmenin sağlığı koruyup güçlendirdiği, kanseri önlediği, bağışıklığı desteklediği öne sürülüyor. Bu bilgi doğru mu?”

Eğer koku problemi sizi rahatsız etmiyorsa, özellikle ezilmiş ya da parçalanmış sarımsağı taze taze yemenin sağlığa mükemmel yararlar sağladığı kesindir. Akdeniz ve Ortadoğu mutfağının bu mükemmel lezzet unsuru yalnız iştahınızı açmaz, sağlığınızı da güçlendirir.

Sarımsakta bol miktarda bulunan allisin maddesinin kolesterolü azalttığı, kanı inceltip pıhtılaşmayı dengelediği, dolayısıyla başta koroner arter hastalığı ve felç olmak üzere damar sertliği ile ilgili problemleri geciktirdiği biliniyor.

Sarımsağın kanseri önlemede de güçlü bir doğal destek olduğunu artık herkes kabul ediyor. Diğer taraftan sarımsak bir antibiyotik gibi de çalışıyor, mikropları öldürmede de mükemmel bir doğal ilaç.

Kısacası yukarıdaki yöntemin faydalı olup olmayacağını bilmem ama taze tüketilen sarımsağın sağlığa faydalı olduğu kesindir.

Prof. Dr. Osman Müftüoğlu
〰〰〰〰🐠

Çevrimdışı Tuğra

  • popüler yazar
  • ******
  • İleti: 6599
Kahvaltı gevreklerinin gerçek yüzü!
« Yanıtla #523 : 21 Nisan 2010, 01:20:36 »


 
Araştırmacılar, kahvaltı gevreklerinde bulunan yüksek orandaki şekerin farkında olmayan insanların obezite, diyabet, kalp hastalıkları, kanser ve hatta kısırlık hastalıklarına yakalanma oranlarının arttığını belirtti.

Kahvaltı gevreklerinin düşünülenden daha fazla miktarda şeker ya da tuz içerdiği ortaya çıktı. Araştırmaya göre bazı gevrekler bir dilim çikolatalı pastadan bile daha fazla şeker içeriyor...

Güne sağlıklı bir başlangıç için  iyi bir seçenek olduğu düşünülen kahvaltı gevreklerini inceleyen uzmanlar, bazı gevreklerde yüksek oranda şeker bulunduğunu tespit etti. Araştırmacılar, kahvaltı gevreklerinde bulunan yüksek orandaki şekerin farkında olmayan insanların obezite,  diyabet, kalp hastalıkları, kanser ve hatta kısırlık hastalıklarına yakalanma oranlarının arttığını belirtti.

Popüler olan diğer kahvaltı gevreklerinin bazıları da yüksek oranda şeker içermemesine rağmen yüksek oranda tuz içeriyor. Araştırmacılar çok fazla tuz tüketmenin yüksek tansiyona, kalp krizlerine  yol açabileceği konusunda uyarıyor. Üreticiler ise kahvaltı gevreklerinin zengin vitamin ve mineral içerdiğini, yağ oranının düşük olduğunu ve sağlığa birçok yararının olduğunu söylüyor.

Milliyet
〰〰〰〰🐠

Çevrimdışı 12Eylül

  • kullu halin yezülü........
  • okur
  • *
  • İleti: 94
Ynt: Faydalı Bilgiler
« Yanıtla #524 : 21 Nisan 2010, 15:33:07 »
bizim milletde çocuğum başka  bir şey yemiyor diye ha bire bunlardan yediriyor bizimkilere okutmak lazım  zs2))
viyanada abdest alıp cin seddi üzerinde namaz  kılan tüm osmanlı torunlarına selam olsun!!!!!!!!!