Felsefe sözcüğü eski Yunanca' da ''bilgelik/hikmet sevgisi'' anlamına gelen ''philosophia'' teriminden gelir. Kelimenin babası olarak Thales kabul edilir. 2500 yıllık büyük bir yazın tarihinin en önemli bilgi ve ilim türlerindedir. Başlangıçta tüm bilimlerin içinde barındıran felsefeden zamanla matematik, fizik, kimya, sosyoloji, psikoloji gibi bilimler kopmuş ama felsefe mümkün olduğunca bu bilimlerden kopmamıştır.
Kanaatimce insanlığın en büyük mirası olan bu bilgi birikimin bilgisine sahip olmak için ciddi bir emek ve kafa patlatma sürecinden geçmek gerekiyor herhalde. 2500 yıllık uzun bir süreç içerisinde haliyle felsefe boyut ve nitelik değiştirme sürecine girmiştir. Bu boyut değiştirmenin farkında olunmadığı ülkemizde tüm bilimlerde olduğu gibi hala felsefeye kısır olan geleneksel bir bakış açısı hâkimdir. Felsefe çöplüğünü öğretmeyi bir hikmet bilen akademisyenlerimiz felsefeci yetiştirmekten daha çok kışrından/kabuğundan felsefe bilgisine sahip yarı hafız konumunda olan felsefe öğretmen/cik/leri yetiştirmektedir. Felsefe çöplüğünün içinde devinip duran felsefe dünyasının durumu içler acısıdır. Nitekim ülkemizdeki bu durumu Frederick Engels -1888 yıllarında- adeta cümlelerle ortaya koyuyor: “…Almanya’da bile, üniversitelerde felsefe adı altında sunulan bulanık halk çorbalarından gına gelmeye başladığı izlenimi uyanmaktadır.” 1
Üniversite yıllarında felsefenin artık felsefe çöplüğünden kurtarılması gerektiğini, siyasete, ekonomiye, topluma ve bireye yönelik söylem üretme gücüne kavuşturulması gerektiğini ısrar etmekteydim. Ama çığlığım muhataplarım tarafından Diogenes’in fıçısından gelen uğultular olarak yorumlanmaktaydı. Tabi bunları söylerken felsefenin tarihinden ya da geçmişinden koparılması gerektiğini kastetmiyorum. Nitekim Felsefe tarihi olmadan felsefe ol/a/maz. Ama mevcut bakış açısıyla da üniversitede verilen felsefe eğitimiyle ne filozof ne de felsefeci yetişmez. Bu mantaliteyle yetişse yetişse W.F. Hegel’in dediği gibi “Felsefe öğretmenliğinden geçinen Felsefe öğretmenleri” yetişir. Ünlü Fransız Felsefeci Descombes Fransa’da Felsefe öğretmenlerinin birçok yeterlilik aldıktan sonra Felsefe öğretmeni olabildiğini söyler.2
Buhar makinelerinin yeni bir toplumun, çağın, düşüncenin habercisi olduğunu söyleyen K. Marx’a karşılık Mc Luhan telgrafın yeni dönemlere, düşünceye ve çağa neden olacağını söylemiştir. Telgrafın devamı olan Televizyonun ve internetin insan hayatına yerleşmesi düşüncenin en önemli konularındandır. Nitekim tekniğe yönelik ilk eleştiriyi getiren düşünür “Teknik ve Dönüş” kitabının yazarı Heidegger’dir. Teorik düşünmeyi felsefe olarak gören zihni düşünmeyi asıl düşünme olarak gören felsefe anlayışı bizim dünyayı, toplumu ve bireyi ıskalamamıza yol açmıştır. Bir anlamda eşyanın mahiyetini kavrama etkinliği olarak görülen Felsefe kendi varlığını kaybetme tehlikesiyle karşı karşıyadır. Nitekim bu durumu B. Russel şu cümlelerle özetliyor: “Günlük yaşamda karşıladıklarımıza değil de “büyük” örneklere sempati duymak felsefecilerin ortak kusurudur.”3. Ne zamana kadar felsefe çöplüğünde debelenip oradan felsefe üreteceğiz?
Mehmet A. Tepe
timeturk
1 Karl Marx- Friedrich Engels, Felsefe İncelemeleri, Cem Eroğul (Çev.), İstanbul: Yordam Kitap, 2006, s. 10.
2 Viscont Descombes, Modern Fransız Felsefesi, Aziz Yardımlı (Çev.), İstanbul: İdea Yay. 1999.
3 Bertrand Russell, Sorgulayan Denemeler, Nermin Arık (Çev.), Ankara: Tubitak Yay. 2005, s. 64.