Yazı Boşa Geçirmeyin!

Başlatan duaekseni, 31 Ağustos 2007, 17:49:49

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

duaekseni

“Orada bir köy var, yüreğimizin çok yakınında! “ (1)

Aldığımız bir davetle yola çıkıyoruz.Varış noktamız “ KARAAHMETLER KÖYÜ”

Zonguldak/Çaycuma/Perşembe Nahiyesi’ne 4 km uzaklıktaki Karaahmetler Köyü.

Sebeb-i ziyaretimiz ;Sabah yapılacak Kermes’e katılmak,akşamda Yaz Kur’an Kursu’nu bitiren öğrencilerin etkinliklerini izlemek.Açıkçası giderken bu kadar güzellik ve umutla yüreğimin coşup,taşacağını sanmıyordum.Bu bölümü ne kadar “ballandırarak” anlatsam da, tam yansıtamayacağımdan kesin eminim.

En iyisi 2008 etkinliklerini yerinde takip edip, yüreğinizin damağına “bir parmak “ değil, “bir avuç bal” çalmak için siz kendiniz şahitlik etmek üzere katılın derim.

“ Eee! Canım siz davet üzere gitmişsiniz.Bizim tanıdığımız yok” endişesine hiç kapılmayın.Zira, gittiğinizde göreceksiniz ki hepsi kardeş kadar yakın,samimi mü’minler.

“Mü’minler ancak kardeştirler” ayetinin canlı birer tefsirleri adeta.

Onların bir güne sığdırdıkları, fakat benim hepsini aktarmaya kalksam satırlara sığdıramayacağım güzelliklerden sadece bir nefeslik “Fesleğen Kokusu” mesabesindeki kadarını,yüreklerinizin burnuna taşımaya çalışacağım.

Bunca kirlenmişlikler,yozlaşmışlıklar arasında Mü’minlerin emeklerini,yüreklerini,muhabbetlerini birleştirerek geleceğe yön verecek Kur’an Nesli hamurlarını nasıl yoğurup şekil verdiklerine sizleride tanıklar kılacağım inşAllah.

Önce kısaca köyden bahsedeyim.120 hane,3 mahalleden mütevellit, nüfusu 600 kişi civarında bir köy ;Karaahmetler.

Her evde en az bir tane Zonguldak TTKİ ‘den emekli mevcut.Yine Çaycuma’daki tekstil fabrikasında servisle taşınarak çalışan işçiler var.Tekstil işçilerinin sigortasız ve çok düşük ücrete (200-300 YTL gibi) çalıştıklarını üzülerek öğreniyorum.Köyde hemen hiç fakir yokmuş.Ev kirası.,yakıt derdi olmadığından ve kendi yiyeceklerini kendileri ürettiğinden herkesin şükrederek hallerinden memnun olduklarını söylemeleri ise sevinmeme sebep oluyor.Özellikle köyün hanımları çok ama çok çalışkan.Köyün omurgasını da onlar oluşturuyor.Onların bu özverileri köyün gençlerinin hemen hepsinin üniversite okuma imkanı kazanmalarında birinci faktör. Aile içindeki ve köylünün birbiriyle bağları da son derece sıkı.Okuyan gençler kopup gitmek dursun daha çok köyüne bağlanıyor ve bilgiyle şuuru birleştirip daha bir bilinçle köyünün üzerine ellerini uzatıyorlar.

Dağın zirvesinde, orman içinde kurulu, genellikle alt katları hayvanlarının barınağı,samanlık ve depo olarak kullanılan,üst katları kendi yaşadıkları evlerden oluşmuş köy yemyeşil.

Anlayacağınız üç canlı türünün “bitki,hayvan ve insan” faktörünün iç içe doğal yapısı bozulmadan birbirini tamamlayan , “canlı” kavramının unsurlarının harman olduğu bir yaşam tarzı.

Bizi davet eden kardeşlerimizden birinin evine gidiyoruz ilk.Namazlarımızı kılıp,yemek yediğimiz evin sahiplerinin içten muhabbetleriyle kendimizi evimizdekinden daha rahat hissediyoruz.Evin 2.5 yaşındaki,15 yıl gibi uzun bir fasıladan sonra “kazayla” geldiği bu eve neşe,mutluluk ama bir o kadarda tatlı telaş getiren kızı İrem tam bir tatlı bela.Babaanne,anne,kardeşler… tüm ev ahalisi seferber olmuşlar,nöbetleşe sürekli gözetim altında tutuyorlar İrem’i.Sanki ışınlanırcasına bir bakıyorsunuz balkonda,bir bakıyorsunuz pencerede sarkmış.Ya da çekmece,dolap hangi yaramazlığı yapsam dercesine koşturup duruyor.Sevimlimi sevimli kızmak ne mümkün!

Ev sahipleriyle birlikte kermesin yapıldığı yere gidiyoruz.Köyün hanımları toplanmışlar.Kimi yiyeceklerden ,kimi el işlerinden satın alıyorlar.Bizi görünce hepside gözlerindeki o hiç sönmeyen muhabbet ışığıyla sarılıp hoş geldiniz diyerek buyur ediyorlar.Sohbet ediyoruz.Ben buradaki dikkatimi çeken hal ve davranışların güzelliklerine hayran kaldığımı ve hayret ettiğimi söyleyip sırrını sorduğumda;Hepsi köyün imamının yaptıklarını, O geldikten sonra nasıl dönüşümün başladığını sözleşmişçesine dillendiriyorlar.Yani İmam’dan önce ve İmam’dan sonra bir durum söz konusu.İslami bilinçlenmeye önderlik eden, gerçek manada bir imamın bir köy için ne anlama geldiğinin en güzel örneği bu köyün imamı kardeşimiz.. Tabi biz İmam’dan sonrası güzelliklerin tanığıyız.

Köyün ortasında, asma katı hanımlara,alt katı beylere ait, içinde tertemiz abdest alınacak çeşmeler mevcut olan bölümüyle Camisi göze çarpıyor.Caminin içinde bir köşedeki küçük tüp,çay, şeker,bardaklar burada sohbetlerin yapılıp,kararların alındığının ip uçlarını veriyor.

Caminin yanı başında OKUL var.Hemen onun paralelindeyse “Köy Meydanı” denen etkinliklerin yapıldığı alan.Kermeste burada yapılıyor.Elde edilen gelir İHH’nın Yetim Çocuklar  yararına (buradaki Çeçenistan’daki çocuklar için) açmış olduğu hesaba gönderilecekmiş. Kermes ve Yaz Kur’an Kursu izlenimlerimi, izninizle  ikinci bölümde kısa notlar halinde aktarmak istiyorum inşAllah.

Evet! İlk defa gitmemize rağmen, sanki bizim köyümüzmüş gibi yüreğimiz kaldı  KARAAHMETLER KÖYÜ’ nde.

Sakinleri ; “kırk yıllık” akrabalarımızcasına,sanki değil gerçekten bizden birileriymiş,biz de onlardanmışçasına, içten,samimi,riyasız,saf,doğal sevgilerini verip, karşılığında yüreklerimizi rehin aldılar.En kısa zamanda ya onlar bizi ziyarete gelmeli, ya da biz onlara gitmeliyiz.Yoksa nasıl yaşanır rehin aldıkları yüreklerimiz olmadan !


…/…

Selam ve muhabbed ola..


(duaekseni)

duaekseni

“Orada bir köy var,yüreğimizin çok yakınında ! “  (2)

KERMES

- Orta yaş üzeri bir hanım eline aldığı “Fiskos Örtüsü”nü evirip çeviriyor. Bana soruyor ne olduğunu.Bizim fiili dua niyetiyle kardeşlerimize katkı amacıyla gönderdiğimiz el işlerinden birisi bu parça.Bunca işinizin arasında “fiskos “ yapmaya herhalde zamanınız yoktur,sehpa örtüsü diye cevap verip gülümsüyorum. “Nasıl olsa Yetim Çocuklara göndereceklermiş.Bizim köyde fakir yok çok şükür.İhtiyacım olduğundan değil,onlara katkım olsun diye alıyorum” cevabı bana başka şeyler çağrıştırıyor. Mayıs ayında bizim yaptığımız kermese gelen bir bayanın cep telefonuyla, çocuk yeleğinin fotoğrafını çekmesi gözümün önüne geliyor.Sorduğumda “Elimden örgü gelir,ne diye para verip alayım.Modelini alıyorum!” İki niyet,iki amel. Sahi “Ameller niyetlere göreydi” değil mi?


-Sohbet ediyoruz köyün hanımlarıyla.Hepsi ,ama hepsi orada bulunan,bulunmayan insanların gıyabında iyiliklerinden,erdemlerinden,çalışkanlıklarından övgüyle bahsediyorlar.Oysaki özellikle böyle birbirini tanıyan ve iç içe yaşayan insanların arasında çekememezlik,gıybet yaygın olur sanırız.İnsanların çekincemesiz arkasını güvenle dönebileceği,sırtını yaslayabileceği bir ortamı,yaşamı paylaşması ne güzel.Annelerde evlatlarının imanlı,kendilerine karşı sevgi ve saygıyla davranmasından memnuniyetlerini dile getiriyorlar.Rabbim rızanı gözeten bu kardeşlerimin imanını,muhabbetini,bereketini arttır.


-Kitap stantının önünde 8. sınıf öğrencisi olduğunu belirten bir ufaklık.Bizim kızlardan birine soruyor.

“ Senin adın ne?

R…..

Okula gidiyor musun?

Evet.Üniversite……

Bende çok çalışıp senin gittiğin okulu kazanacağım.Senin okuluna gelirim,orada karşılaşırız.

Tamam,hadi bakalım.

Ben şimdi eve gidip, mavi gömleğimi giyeyim,Parfüm serptirip geleyim.Biliyor musun Bakkal Ahmet’in parfümleride hiç kaliteli değil ya neyse. Senin falına bakayım mı?

Bak bakalım ne göreceksin.

Senin bahtın açık.Evlenince çok mutlu olacaksın.Arkadaşın T…. nın kaderi kötü.evlense de evlenmese de mutsuz olacak. Yanlarına gidiyorum.”Ben sana bir kitap alıp hediye edeyim.Sen arkadaşlarınla oyna olmaz mı?. “Seni hınzır seni…    “


-Etrafımızda o kadar çok çocuk var ki! MaşAllah!.. Bunların tamamı Yaz Kur’an Kursuna gitmiş.İkindi namazı vakti girince hemen yanı başımızdaki camiye gidiyoruz. Ezanı bu çocuklardan biri okuyor.Bir diğeri qamet getiriyor.İmam’ın arkasında saf tutup namaza duruyorlar.Rabbim ne güzel bir şahitlik. Elhamdulillah.

-Bir diğer davet sahibi kardeşimiz hep gülen yüzü, yüreğiyle geliyor yanımıza.Annesiyle tanıştırıyor.Çok güzel bir hanımefendi.Yaşını söylüyor inanmıyorum/inanamıyorum.Köydeki işlerinden,yaptıklarından,evlatlarının imanlı,güzel ahlaklı ve kendisini hiç üzmediklerinden bahsediyor.Gençliğinin,dinçliğinin sırrının çalışmasında saklı olduğunu söylüyor.Tam bir mümine anayı temsil eden bu kardeşimiz ısrarla yemek ikram etmek istiyor.Karnımızın tok olduğunu ama çaya hayır demeyeceğimizi belirtiyorum. Onların o içten muhabbetleri karşısında  hiç tereddüt etmeden,( birazda yüzsüzlük edip) demlemelerinii rica ediyorum.Arabayla gidip demleyip geliyorlar.Bize ve oradaki köy halkına ikram ediyorlar.Rabbim bizim eksilttiğimiz rızıklarını misliyle doldur,bereketlendir.

YAZ KUR'AN KURSU

-Akşam namazlarını kılıp, bir başka güzelliğin şahitliğini yapmak üzere,“Yaz Kur’ an Kursu” nu bitiren öğrencilerin etkinliklerini sergileyecekleri “Köy Meydanı”na doğru gidiyoruz.Bu geceye harika bir mehtapta eşlik ediyor.

Araya çekilen şeritle ayrılmış alanın bir bölümü baylara,diğer bölümü bayanlara ayrılmış. Epey kalabalık.Bu köy sakinlerinin sektirmeden izledikleri “ tv dizileri” yok galiba! Baksanıza hepsi buraya toplanmış. Bayram yeri gibi.Çocuk,genç,yaşlı…

9 hafta süren kursa,55 öğrenci katılmış .Dün topluca pikniğe gitmişler.Piknik görüntüleri sinevizyon şeklinde  perdeye yansıyor.Güreş tutanlar,koşanlar, oturmuş sohbet edenler… Pikniğin giderleri ,ebeveynlerle-çocuklar arasında köprü oluşturan, değişik şehirlerde görevli olmalarına rağmen sık sık köye gelip  kurs boyunca imamla beraber sıkı diyalog içinde her karesinde etkin , ancak sanki her şeyi çocuklar yapıp kotarmış gibi geri palandan organize eden ,köyün üniversiteli gençleri vasıtasıyla,tanıdıkları gelir sahibi mü’minlerin katkılarıyla sağlanmış.

En geride anne-babalar,ortada gençler ve ön plana alınmış geleceğin mimarları çocuklar.Hepsi görevinin bilinç ve şuurunda.Güçlü, aynı zamanda “üçlü”, geleceğe umut olarak atılmış çengelin zincirinin birbirini tamamlayan halkaları misali.

-6-7 yaşlarında çocukların okuduğu ayetlerle başlıyor gece.Bu yaştan sonra ben Kur’an’ı öğrenemem diyen zihniyete bir mesaj olmasın? Bu sabiler okuyup öğreniyorsa,hadi ne duruyorsunuz sizde başarırsınız.Hele bir “bismillah” deyin bakalım ! dercesine.

-Senaryolarını kendilerinin yazdığı,yönetmenliğini,oyunculuğunu hep kendilerinin üstlendiği “laf olsun torba dolsun” türü değil,” laf olsun gönül  doysun” içerikli, izleyenlerinin pür dikkat kesildikleri skeçlerini yine çocuklar sahneliyorlar.Israrla “nazarlık “olsun bir kusur,noksan aradım durdum gün boyunca yapılan etkinliklerden.Nihayet bir tek aksaklık buldum.Evet,ses düzeni maalesef bozuktu.Bazı kelimeler güme gittiğinden, bütünü yakalamada zorluklar yaşadık.2008 yılına inşAllah oda giderilir.

-Köyün; renkli simalarının, değişik güzel köşelerinin resimleri akıyor orman denizi eşliğinde perdeden.Rabbimin( verdiği nimetlerinin farkında olan ) şanslı kullarısınız vesselam.

-Naatlar,ilahiler,hadisler… Ama hepside büyük bir ciddiyetle,önemsenerek sergileniyor. Gecenin sunucusu da yine kendilerinden bir ufaklık.

-Sıra 9 hafta boyunca öğrenilenlerden bir “tutamını” paylaşmak adına yapılan “Bilgi Yarışması”na geliyor. Sorularını, İmam ve Gençlerin hazırladığı,bilgisayarda puanlamasını,denetimini, gençlerin yaptığı,sunuculuğunu bu kez imamın üstlendiği yarışma.

-Soruları bizde kendi aramızda cevaplamaya çalışıyoruz.Kursiyerlerin 6-15 yaş arası 55 çocuktan oluştuğu göz önüne alındığında çok basit sorular olmadığını kabul ediyoruz.

İki aşamalı yapılan yarışmada bir kız( 10-12 yaşlarında) öğrencinin son derece kendinden emin itirazı var.Soru iki şıklı, 1 puan değerinde.Cevabında şıklardan birini biliyor.Ama kendisine puan verilmiyor.”Ben şıklardan birini bildim,yarım puan hakkım,onu vermenizi istiyorum” diyor.Jüri değerlendirip haklı buluyor ve yarım puanı veriliyor,finale kalıyor.Özgüven sahi böyle mi gelişir? Ciddiye alınmak ve ciddiye almak!..

-Soruların içeriğini; iman,Salih amel,siyer,fıkıh,kavram,ilmihal ve sahabe hayatı oluşturuyordu.

Ama iki soru var ki değinmeden geçemeyeceğim.

Final/14.Soru : Yahudiler bütün dünya devletlerinin yönetimini ve bütün toprakları kendi ellerine geçirmek istemektedirler. Bu anlamda yapılan çalışmalara ve bu düşünceye ne denir?  (Cevap: Siyonizm)


Final/10.Soru :Arz-ı mev’ud olarak bilinen, bozulmuş olan tevratta yer alan, Yahudilere tanrıları tarafından vaat edilen bu kutsal topraklar nereden nereye kadardır?

(Cevap : Nil Nehrinden – Fırat Nehrine kadar)



Mü’min çocuklarının sistem tarafından okullarda eğitim adına zihinlerinin,kalplerinin kirletilip,imanlarının öğütüldüğü günümüzde Rabbimizin vahiyle uyardığı,kimleri dost edinip,kimleri düşman olarak iyi tanıyıp önlem almamız emrinin şuuruna varmış basiret sahibi bu mü’min kardeşlerimiz ,kısacık bu kursu vesile kılarak çocukların kafalarına adete format atmaktalar.Yani kulluğu dar anlamda sadece namaz oruç vs ibadetlerle sınırlandırmayıp,hayatın tüm alanlarında Allah’a itaat olarak yaymışlar.”Benim namazım,ibadetlerim/itaatlerim,yaşamım,ölümüm, Alemlerin Rabbi olan Allah içindir” (En’am/162) i kendilerine ilke edinmiş olan bu kardeşlerimize selam olsun!..

-Sabahki Kermesi bayanlar üstlenmişti,akşam ise tüm organizasyon baylara aitti.Yani herkes görev ve sorumluğunu biliyor.Tam bir iş bölümü.Birbirine destek ama birbirinin içine girmemiş,karmaşaya yer vermeyen sınırların gözetildiği islami bir görüntü söz konusu.

-Tüm bu güzellikleri  profesyonel anlamda kayıt altına alan kardeşlerimizin sayesinde cd lerini edinip örnek olması adına saklayacağız inşAllah

-Gecenin epey ilerlemiş saatlerinde kazananlara ödüllerin verildiği, ama gün boyunca yapılan  Salih amellerinden dolayı Rabbimin katında kaybedenin olmadığını umduğum bu güzel,dost insanlardan ayrılıyoruz.Bereketiniz,muhabbetiniz,rahmetiniz bol ve daim olsun niyazlarımızla...


Rüya mıydı yoksa???


Selam ve dua ile..


(duaekseni)