Kardeş kavgalarında haksızlığa pirim vermeyin

Başlatan İsra, 01 Ağustos 2008, 04:32:32

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

İsra

Kardeşler çocukların gelişiminde olumlu etki yapar. Ama kardeş kavgaları da kaçınılmazdır. Bir anne–baba olarak çocuklarınızı iyi gözlemleyin, problemi her iki tarafa ceza vererek geçiştirmeyin. Haklıya hakkını, haksıza da cezayı verin.

Kardeş kavgaları anne babaları en çok üzen problemlerden biridir. Bilhassa yaz tatillerinde okula giden kardeşlerin evde bir arada daha çok zaman geçirdiği dönemde bu, bazı ailelerde daha da önemli bir sorun olabilir. Önce aşırı olmamak kaydıyla kardeş kavgalarını çocuklarımızın sosyal gelişimlerinin normal bir sonucu olarak kabul etmek, konuya serinkanlılıkla yaklaşmamızı sağlar. Ya çocuklarımızı ya da kendimizi sürekli suçlamak ise problemin çözümünü zorlaştırır. Bütün kardeşler küçüklüklerinde az çok birbirleriyle kavga ederler. Fakat anne ve baba bilinçli yaklaştığı takdirde bu problem ileriki yıllarda devam etmez.

Bununla beraber aile geçimsizliği olan, stresli aile grubuna giren ve çocuklara baskı uygulanan ailelerde kardeş kavgalarına daha sık rastlanmaktadır.

Anne ve babanın fiziki cezaya sıklıkla başvurdukları ailelerde kardeşlerin birbirlerine şiddet uygulamaları kaçınılmazdır. Çocukların gelişim özelliklerine bağlı olarak şiddete başvurulmayan ailelerde de bilhassa küçük yaşlarda birbirlerine karşı şiddete başvurdukları görülebilmektedir. Bu, yaşa bağlı olabilir. 3 yaşındaki bir çocuğun kardeş ilişkilerindeki davranışları ile 12 yaşındaki bir çocuğun davranışları aynı derecede endişe verici olamaz. Zira küçük çocukların ahlak kurallarını anlayıp tam olarak tatbik etmeleri zaman almaktadır.

Bazen nezle grip ateşli enfeksiyon hastalıkları, alerji gibi sağlık sorunları çocukların hırçın ve saldırgan olmasına sebep olabilir. Dikkatli bir anne ve babanın bu sebepleri bulup çözüm araması, gerektiğinde bir uzmanın yardımına başvurması gerekir. Çocuklarda dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu ve davranım bozukluklarında kardeş geçimsizliğine sık rastlanır. Yine anne baba ve diğer büyüklerin açıkça çocuklardan birine farklı davrandıkları durumlarda kardeş kavgaları daha çok görülür.

İki tarafa da ceza vermeyin

Anne ve babaların kardeş kavgalarını yatıştırmakta en çok başvurdukları hatalı davranışları ya sadece büyüğü ya da her iki tarafı da yanlış davranışlarından dolayı cezalandırmalarıdır. Halbuki eğitimdeki gayemiz hatalı bir davranışı baskıyla geçici olarak engellemekten ziyade onun tekrarlanmasına mani olmaktır. Eğitimin gayelerinden biri özdenetim duygusunu yerleştirmektir. Çocuğa davranışının neden hatalı olduğu anlatıldığı ve çocuk da bunu kavradığı takdirde aynı hatayı kimse onu görmese de yapmaz.

Çocuklar aralarında çıkan anlaşmazlıklarda zaman zaman anne, baba ve büyüklerinin hakemliğine ihtiyaç duyarlar. Fakat buna ne kadar sık başvururlarsa problemlerine kendileri çözüm bulmayı o kadar geç öğrenirler. Halbuki sosyal ilişkilerdeki anlaşmazlıklara bağımsız olarak çözüm bulmak sosyal olgunluğun belirtilerinden biridir.

Büyükler kardeş çatışmalarına her ne kadar müdahale etmemeye çalışsalar da iyi bir gözlemci olmalı ve kesinlikle haksızlıklara meydan vermemelidirler. Bu da ani müdahalelerden ziyade meseleye soğukkanlılıkla yaklaşmak, çocuklarımızda gördüğümüz hoş olmayan davranışları engellemek için daha uzun vadede çözümler bulmaya çalışmakla mümkün olabilir. Çocuğumuz ne derecede üstünlük ve aşağılık komplekslerinden uzak dengeli bir kişilik ve saldırganlığı önleyecek güven duygusu geliştirir ve sevildiğine inanırsa o derecede kavgalardan uzak olacaktır.

Tarafsız bir gözle gözleyin

Çocuklarımızın birbirleriyle ilişkilerini tarafsız bir gözle gözlerken onları tanıyabilir ve onlara verdiğimiz eğitimde, güzel ahlak kazandırma gayretimizde ne derecede başarılı olduğumuzu görebiliriz.

Kardeş kavgalarında üzerinde en çok durulması gereken davranışlar: Çirkin sesle bağırma, çirkin kelimeler kullanma ve fiziki ve psikolojik baskı uygulamadır. Çocukların ahlak kurallarına uymayan bu tür davranışlarına mani olmak ise çok küçük yaşlardan itibaren tedbir almayla ve söylediğimizi kendimizin yapmamızla mümkün olabilir. ‘’Mü’min birbiriyle ülfet eden ve ülfet edilen kimsedir.’’ buyuruluyor. Onlara güzel ahlak kazandırmak ve birbirleriyle ilişkilerinde anlaşma içinde olmalarını sağlamak için önce biz kendimiz onlara güzel örnek olmak durumundayız. Kardeşler arasında ömür boyu sürecek gerçek sevgi ve ülfetin tesis edilmesi anne ve babaların dikkatli, sevecen ve adaletli olarak davranmaları ile mümkün olacaktır.




Farika Teymur Artır

İsra

Adil davranmak eşit davranmak demek değildir. Adaletle davranmak; gerektiği kadar, uygun ölçülerde, hak ettiği ölçüde çocuğa ilgi ve şefkat göstermektir. Ama eşit davranmak her kardeşe benzer ilgi ve şefkat göstermektir.

Küçük çocuklar adaletle davranmanın erdemini kavrayamazlar. Siz yeni doğanla fazla ilgilenirseniz (Halbuki bu ilgi adil bir ilgidir. Zira bebek daha fazla ilginize muhtaçtır.) bu ilgi büyük çocuğun dikkatinden kaçmaz ve rahatsız olmaya başlar. Hatta "gerileme" dediğimiz, çocukların bebeklik dönemi davranışlarına tekrar dönmelerine sebep olur. Mesela, yürüyen bir çocuk, evdeki emekleyen kardeşine fazla alaka gösterildiğini fark ederse kendisi de tekrar yürümekten vazgeçerek emeklemeye başlayabilir. Çünkü ona göre emekleyenler daha çok sevilmektedir.

Kardeşler arası şiddet sebeplerinin başında kardeş kıskançlığı gelmektedir. Kendisine yönelecek ilgi, alaka, şefkat hatta paranın bir bölümüne ortak olan kardeş, zaten imkânları kısıtlayan bir unsur olarak algılanır. Bir de kendisinden çok paya sahip olduğu düşünülürse kıskançlık ve öfke tavana vurabilir. En ufak etkileşim krizinde kardeşler birbirine şiddet uygulayabilirler.

Eşit davranmamak kıskançlık duygularını körükler. Kıskanma da insan fıtratında bulunan ancak, dinî, ahlakî ya da sosyal değerlerle bastırılmış bir özelliktir. Hatta ünlü bir düşünürün ifadesiyle ancak, "Babalar evlatlarının kendilerinden üstün olmasına razı olurlar." Kıskançlık ya da haset krizlerinin sosyal hayatı nasıl tarumar ettiğine, yetişkinler binlerce örnekle şahittirler.

Korkulmayan bir ev olmalı

Taklit, şiddet davranışının temelindeki en önemli faktörlerden biridir. Çocuklar davranışlarının çok önemli bir kısmını taklitle kazanır. Küçük çocuklar; yetişkinlerin saldırgan davranışlarını taklit ederler. Gözledikleri davranışları taklit etme eğilimindedirler. Çocuk, bir davranışın uygun olup olmadığını ayırt etme yetisinde değildir. Ailesinin değerleri, tutumları ve davranışları çocuk üzerinde büyük etkiler bırakır. Şiddet ve saldırganlığın bir yöntem olarak kullanıldığı ailelerde çocukların da şiddete daha yatkın oldukları bilinmektedir.

Evdeki şiddet çocuklar için dehşet verici ve korkutucudur. Çocuklar korku duymadan, sevgi içinde yaşayabilecekleri güvenli bir eve muhtaçtırlar. Şiddet ortamında yetişen çocukların, ileride mutlaka şiddet gösterecekleri iddia edilmese de problemlerini şiddet yoluyla çözmeye daha çok temayül gösterecekleri söylenebilir. Evinizi şiddetten uzak, emniyetli bir yer haline getirmek için elinizden geleni yapın ve kardeşler arasındaki kavgaları kesinlikle engelleyin. Anne-baba arasındaki öfke ve saldırganlık dolu kavgaların da çocuklar için kötü örnekler oluşturacağını unutmayın.

Pedagog, Celal Bayar Üniversitesi Demirci Eğitim Fakültesi Eğitim Bilimleri Öğretim Görevlisi
İsa Halis

ihvan