Haberler:


X adresimiz

Ana Menü

Fazlurrahman Mezhebi

Başlatan 33.yıldız, 23 Mayıs 2009, 23:30:02

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

33.yıldız

Fazlurrahman Mezhebi

BİRKAÇ yıldan beri ülkemizde "Ehl-i Kitabın necatı" konusunda klasik, geleneksel İslâm inancına uymayan iddialar ortaya atıldı. Birtakım modern, çağdaş, aykırı fikirli, şazz görüşler sahibi ilahiyatçılar, yazarlar Yahudilerin ve Hıristiyanların da ehl-i necat ve ehl-i cennet olduğunu yazmaya ve söylemeye başladılar.

İslâmî bir cemaat bu hususta pek ileri gitti.

1400 küsur yıllık İslâm tarihinde görülmemiş, işitilmemiş yeni fikirler ortaya atıldı. Günümüzde üç ibrahimî hak din bulunduğu, bunların üçünün mensuplarının da Cennetlik olduğu tezi ileriye sürüldü. Böylece hak din olmakta, İslâm'a ortaklar çıkartıldı.

Ehl-i Kitabın necatı ve Cennetlik oluşu bid'at inancını yakın tarihte Pakistanlı Fazlurrahman pek hararetli bir şekilde savunmuştur. Gerçek, icazetli, Sünnî din hocalarından üstad Ebubekir Sifil, Millî Gazete'nin 1 Eylül 2008 tarihli nüshasında şu bilgileri veriyor:

Fazlurrahman, henüz hayatta iken oğlu Hıristiyanlığa geçmiş, hem de papaz olmuştur. Fazlurrahman bu durumu kabullenemeyip tepki gösterince oğlu kendisine:

"Baba, bu üç dinin bağlılarının Cennet'e gideceğini söyleyen sen değil miydin? Şimdi benim Hıristiyanlığa geçmemi niçin kabul etmiyor, tepki gösteriyorsun" cevabını vermiştir.

Ebubekir Hoca bu bilginin kaynağı olarak Pakistan Uluslararası İslâm Üniversitesi'nin eski Rektörü Prof. Dr. Mahmud Gazi'yi gösteriyor. Bu zat, şu anda Katar'da bir üniversitede görev yapmaktaymış.

Ebubekir Sifil Hoca şu bilgiyi de ilâve ediyor:

"Yine Prof. Dr. Gazi'nin aktardığına göre, Fazlurrahman, ömrünün son demlerinde Londra'da bir araya geldiklerinde kendisine, çok büyük hatâlar yaptığını, oğlunun bu durumunun da bu hatâların ürünü olduğunu söylemiş ve pişmanlık izhar etmiş. Bütün bu bilgiler, timetürk.com sitesinin editörü olan ve Rıhle dergisinin yazar kadrosunda bulunan muhterem Turan Kışlakçı'dan alınmıştır."

Daha önce yazmıştım ama tekrarında fayda olduğu için yine yazıyorum: 22-23 Şubat 1997 tarihinde İstanbul'da, dünyanın her yerinden gelen uzmanların katılımıyla "İSLÂM ve MODERNİZM-FAZLURRAHMAN TECRÜBESİ" adlı büyük bir kongre toplanmıştı.

Bu işi İstanbul Büyükşehir Belediyesi hayli masraf yaparak organize etmişti.

Kongrede konuşulanlar, okunan tebliğler büyük boy, iyi kağıtlı, ciltli bir kitapta bir araya getirilmişti. (İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür İşleri Daire Başkanlığı yayınları. İlk baskısı 2000 adet basılmıştır.)

Bu kitabın sunuş yazısını Belediye Başkanı Sayın Recep Erdoğan yazmıştı.

Fazlurrahmancılık Türkiye'de yayılmış mıdır? Bendeniz Sünnî bir Müslüman olarak "Maalesef yayılmıştır" diyeceğim.

Büyük ve köklü İlahiyat fakültelerimizden birinin Fazlurrahmancıların yuvası haline geldiği söyleniyor. Onlara Ankara Ekolü deniliyormuş.

Diyalog ve Hoşgörü mezhebini benimsemiş bir kısım ilahiyatçılar, medyacılar, cemaat mensupları Fazlurrahman'ın tezinden çok etkilenmişler.

Fazlurrahmancılar Diyanet'e sızmaya çalışıyorlarmış.

Geçenlerde emekli bir ilahiyatçı, "Kur'ân Yahudileri ve Hıristiyanları İslâm'a çağırmıyor" tezini ileri sürmüş, ağır tepkiler alınca tevil yoluna gitmişti.

Fazlurrahmancılık ile BOP(Büyük Ortadoğu Projesi) arasında irtibat var mıdır?

Bu iş için dış dünyadan Türkiye'ye maddî yardım gönderilmekte midir?

Ehl-i Sünnet Müslümanlarının temsilcilerine, kurmaylarına düşen vazifeler şunlardır:

1. Fazlurrahman'ın hayatı, fikirleri, tezleri, görüşleri, kurduğu mezhep, açtığı çığır ile ilgili ilmî araştırma yapmak, bu konudaki bütün bilgileri bir araya getirmek.

2. Ehl-i Sünnet'in ilm-i kelâm'ı ışığında Fazlurrahmancılığı muhakeme edip değerlendirmek.

3. Polemiğe kaçmaksızın Müslüman halkı bu konuda uyarmak.

4. Fazlurrahmancıları açıkça ortaya çıkmaya davet etmek.

5. Fazlurrahman mezhebinin veya fırkasının dış dünyada kimler tarafından desteklendiğini araştırmak.

6. İslâm dünyasının her ülkesindeki Ehl-i Sünnet ve Cemaat ulemâsı ile bu konuda işbirliği yapmak, bilgi alışverişinde bulunmak.

7. İsrail, Siyonizm, Vatican, Haçlılar, Evangelistler, AB gibi dış güçler Fazlurrahman cereyanıyla ilgileniyor mu?Bunu kendi emelleri uğrunda kullanıyor mu?

8. DİYANET'in hadîs çalışması heyeti içinde kaç Fazlurrahmancı veya Ankara Ekolü mensubu bulunmaktadır?


Şevket Eygi
Ortak paydamız, İbrahimi dinler değil! EHLİ SÜNNET, EHLİ SÜNNET...

müteallim

. DİYANET'in hadîs çalışması heyeti içinde kaç Fazlurrahmancı veya Ankara Ekolü mensubu bulunmaktadır?

sayisini bilmek mümkün degil bu
  Kuslar gibi ucmasini baliklar gibi yüzmesini ögrendik amma kardesce yasamasini ögrenemedik

Lika

Bu ekol maalesef yayılım alanını genişletmiş, gençler arasında popüler olan kitaplarda da yayılmıştır. İnşaAllah Ehli Sünnet'in sağlam kulbuna sarılan müminlerin sayısı hızla artacak ve örümcek misal bu oyunlar yerle bir olacaktır.
Ne içindeyim zamanın,Ne de büsbütün dışında;Yekpare geniş bir anın Parçalanmış akışında,
Rüzgarda uçan tüy bile Benim kadar hafif değil.Başım sukutu öğüten Uçsuz, bucaksız değirmen;İçim muradıma ermiş Abasız, postsuz bir derviş;
Kökü bende bir sarmaşık Olmuş dünya sezmekteyim,Mavi, masmavi bir ışık Ortasında yüzmekteyim

33.yıldız

Ortak paydamız, İbrahimi dinler değil! EHLİ SÜNNET, EHLİ SÜNNET...

racül

diyanetin fazlurrahmancilari, sevket eygiye:
"ahirette görüsürüz e78))" demisler...

mevcut iktidarin orayi da arsa satislari yoluyla uluslarasi örgütlere peskes cekip, ahireti de kendi cöplükleri yapacagini umuyorlar zahir..


Es ist keine Schande hinzufallen, aber es ist eine Schande einfach liegen zu bleiben.
                                                Theodor Heuss
                             ehemaliger Bundespräsident

Fatihan

Ehl-İ Sünnet çok geniş bir dairedir. Ehl-i Sünnet usûlde (asıllarda), temellerde birdir. Ehl-i Sünnet dairesi içinde çeşitlilik vardır. Bu çeşitlilik esasta değildir.

Ayrıntılarda olan çeşitlilik Ümmet için geniş bir rahmettir.

Fazlurrahman'ın çıkarttığı Tarihsellik mezhebi veya fırkası Ehl-i Sünnet dairesi içinde değildir.

Cemalüddin Afganî İranlıdır, Şiîdir; taqiyye yaparak kendisini Afgan ve Sünnî olarak göstermiştir. Bu izahattan anlaşılacağı üzere Afganîcilik Ehl-i Sünnet dışı bir bid'at hareketi, mezhebi ve meşrebidir.

İslâm'ın, Kur'ân ve Sünnet'te yer alan ve bin dört yüz yıldan beri ulema tarafından tebliğ edilip öğretilen evrensel ve değişmez hükümleri, farzları, haramları, kesin emirleri ve yasakları vardır. Bunlarda değişim olmaz. Hükümleri Kıyamet'e kadar bakidir.

Bu kesin hükümler konusunda reformcu, yenilikçi, değişimci, Fazlurrahmancı, şucu, bucu ilahiyatçıların (böyle olmayanları tenzih ederim) yorumları, ileri geri konuşmaları, iddiaları, tezleri geçersizdir, bâtıldır.

İbadetlerde yani günlük beş vakit namazda, oruçta, zekatta, hacta değişiklik olmaz.

İslâm'ın ceza hukukuyla ilgili kesin hadleri vardır. Bunlarda değişiklik olmaz.

Kesin muamelât hükümlerinde değişiklik yapılamaz.

Örf ve âdetlerde değişiklik olabilir.

İslâm'ın ahlakla ilgili hükümleri ve öğütleri vardır. Bunlarda değişiklik olmaz.

Dinsiz Avrupalılar istemiyor diye, İslâm'ın zina ile ilgili hükümleri değiştirilemez.

Zina hem suçtur, hem de ahlaksızlıktır. Kıyamet'e kadar suç ve ahlaksızlık olarak kalacaktır.

İslâm'da cihad fî sebilillah vardır. Bu hüküm de Kıyamet'e kadar baki kalacaktır.

Hazret-i Âdem Safiyyullah'tan günümüze kadar Hak Teâlâ katında tek hak din olmuştur, o da İslâm'dır. Diyalogçular istiyor diye bu kesin hüküm inkar edilemez.

Hazret-i İbrahim Halilullah'tan günümüze kadar sadece bir İbrahimî din olmuştur. O da İslâm'dır. Üç İbrahimî din yoktur.

Bugün Türkiye coğrafyasında Ehl-i Sünnet ve Cemaat İslamlığını tehdit eden en büyük tehlike Fazlurrahmancılıktır.

Ehl-i Sünnet ve Cemaat İslâmlığı Kur'ân'a, Sünnet'e, icmâ-i ümmete uygun gerçek İslâmlıktır, Cadde-i Kübra'dır, cumhur-i ulema yoludur.

Fazlurrahman'ın İslâm, Kur'ân, din yorumu büyük ve ölümcül hatâlarla doludur. Bunları benimseyenlerin akıbetinden çok korkulur.

Fazlurrahman'ın bid'at ve dalalet mezhebini yaymak için çok büyük miktarda paralar harcanmakta, çok yüklü ücretler ödenmektedir.

Fazlurrahmancılık bir tür Protestanlıktır.

Aslında Fazlurrahmancılık bir mezhep değildir, sanki yeni bir dindir.

Vaktiyle Hindistan'da Mirza Gulam Ahmed Kadiyanî adında bir sahte peygamber türemişti. Kendisine çeşitli dillerde vahiy geldiğini iddia etmişti. Birkaç değişiklik dışında yeni bir şeriat getirmediğini, İslâm şeriatını uyguladığını söylemişti. Bu adama inananlar Kelime-i Şehadet'i şu şekle sokmuşlardı: Eşhedü en lâ ilahe illAllah... Eşhedü enne Muhammeden Resulullah... Ve (hâşâ) eşhedü enne Mirza Gulam nebiyullah.

Pakistan İslâm Cumhuriyeti, Kadiyanîliğin bir İslâm mezhebi değil, İslâm dışı yeni bir din olduğuna dair fetva, karar ve kanun çıkartmıştır.

Pakistan'ın binden fazla icazetli ulema, fukaha ve müftüsü Fazlurrahman'ın sapık olduğunu, bir kısım Müslümanları saptırdığını beyan ve ilan etmişler ve onu kovmuşlardır.

Türkiye'de din hürriyeti vardır. Fazlurrahmancılar kendi inançlarını, kendi din anlayışlarını nasıl yayıyorlarsa, ben de Sünni bir vatandaş olarak Ehl-i Sünnet ve Cemaat İslâmlığını savunuyorum.

Ancak ortada şöyle anormal, adaletsiz, haksız bir durum vardır:

Fazlurrahmancılığın yayılması, Ehl-i Sünnet'i devirip hakim mezhep olması için büyük paralar harcanmakta, büyük ücretler ödenmektedir.

Bu büyük paralar, çoğunluğu Sünnî olan Müslünan halkın cebinden çıkmaktadır.

Buna hakları yoktur.

Asırlar boyunca Ehl-i Sünnet uleması, fukahası, meşayihi bu Din-i Mübini ihlasla, rızaen lillah öğretmiş ve yaymıştır. Az bir maaş alan olmuşsa o da geçinmek için ve geçineceği miktarda almıştır.

Bugün ülkemizde reform ve değişim hareketi, Fazlurrahmancılık cereyanı akıllara hayret veren meblâğlarla destekleniyor.

Reform ve değişim taraftarlarına, Afganîcilere, bazı Diyalogçulara astronomik ücretler ödeniyor.

Devletime asker olarak hizmet etmiş ve kendi çapında vergi ödeyen Sünnî bir vatandaş olarak bu anormalliği protesto ediyorum.

Fazlurrahmancılar samimî ve ihlaslı Müslümanlar ise kendi mezhep ve meşreblerinin hizmetlerini ve dâvetini ücretsiz olarak yapsınlar. Yaparlar mı hiç!..

Fazlurrahmancılar taqiyye yapmayı bıraksınlar ve açıkça, mertçe "Biz Fazlurrahmancıyız, biz tarihsellik ekolüne bağlıyız. Bu devirde nice muhkem âyetin ve sahih hadîsin (hâşâ) hükmü kalmamıştır..." desinler.

Bendeniz Sünnî bir Müslüman olduğumu çok açık bir şekilde beyan ediyorum, ikili oynamıyorum. Onlar da samimî olsunlar Ehl-i Sünnet gibi görünecek, saman altından Fazlurrahmancılık suları akıtacak... Böyle bir şey Müslümana yakışmaz.

Ehl-i Sünnet ile Fazlurrahmancılık kesinlikle bağdaşmaz, uzlaşmaz.

M.Şevket EYGİ

Srdroğlu

"Bu kitabın sunuş yazısını Belediye Başkanı Sayın Recep Erdoğan yazmıştı." deniyor.Zaten kongrede konuşulanlarda kitap haline getirilip İstanbul Büyük Şehir Başkanlıgınca basılmış.Başkan da R.T.E.

Anlaşıldı Sayın Recep Tayyip beyde de "Fazlur Rahmancılık "  ve " Dinlerarası Diyalog" hastalıgına dûçar olmuş.
Zaman zaman da ne yazık ki " İbrahimî dinler" diyerek,bugünkü Hiristiyan ve Yahudiligin de hak din oldugunu ihsas ediyor.Çok yazık !


müteallim

yenimi ögrendiniz onun mezhepsiz oldugunu biz yetmisli yillardan biliriz.
  Kuslar gibi ucmasini baliklar gibi yüzmesini ögrendik amma kardesce yasamasini ögrenemedik

must67

sizde gec ögrenmissiniz biz 60 yillardan biliyorduk :D

Tuğra

Alıntı yapılan: Lika - 24 Mayıs 2009, 04:46:19
Bu ekol maalesef yayılım alanını genişletmiş, gençler arasında popüler olan kitaplarda da yayılmıştır. İnşaAllah Ehli Sünnet'in sağlam kulbuna sarılan müminlerin sayısı hızla artacak ve örümcek misal bu oyunlar yerle bir olacaktır.
〰〰〰〰🐠

iniz_hay

Tşkkler. paylaşım için.
Allah celle celalühü onların (sapık şer örgütün) şer  programlarını kendi üzerlerine döndürmeye kadiri mutlak inş.