İnsanların en kötüsü söz taşıyandır!

Başlatan İsra, 10 Mayıs 2010, 05:05:13

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

İsra

Söz taşımak, gıybet gibi haramdır, hatta ondan daha fenadır. Bundan ve diğer günahlardan kaçınmak, nefs ile cihad olup, cihad-ı ekber olarak bildirilmiştir.

Kâ’b-ül-Ahbâr hazretleri buyurdu ki: “Nemîmeden (söz taşımaktan) sakınınız. Çünkü söz taşıyan kimse, kabir azâbından kurtulamaz.”

Abdullah bin Sâlih Sa’î hazretleri buyurdu ki: “Yakınında bulunan kimseler, nemime yapan kimseyi sevmezler. Uzağında bulunan kimseler de ondan sakınır.”

Hadîs-i şerîfte buyuruldu ki: “Kıyâmet gününde Allahü teâlâ katında insanların en kötüsü, şuna bir söz, buna başka bir söz getiren ikiyüzlü kimselerdir.” Nemmâm ile münâsebeti olan kimsenin gamı, üzüntüsü çok olur. Nemîmede insanları birbirlerine karşı tahrik etmek ve gıybet birlikte bulunur.

Söz taşımak, rûhu hasta, tabiatı düşük kimselerin yaptığı kötü huylardandır. Hayâ perdelerini yırtmak, sırları yaymak isteyen bayağı tabiatli kimselerin nefisleri bundan zevk alır. O, korkunç bir hastalıktır. Kanların dökülmesine, hürmet edilen kaidelerin çiğnenmesine, malların elden gitmesine sebep olabilir.

Hadîs-i şerîfte; “Nemmâm (söz taşıyan) Cennete giremez” buyuruldu. Yani, tövbe eder, bundan vazgeçerse ancak o zaman Cennete girebilir.

Resûlullah Efendimiz, Eshâb-ı kirâma, “Size en kötülerinizi haber vereyim mi?” buyurdu. Onlar da; “Evet haber ver yâ ResûlAllah” dediler. Bunun üzerine; “Onlar söz taşıyanlar; dostlar arasını bozanlardır” buyurdu.

Mûsâ aleyhisselâm zamanında kıtlık olmuştu. Kaç defa yağmur duâsına çıkılmışsa da, duâları kabûl edilmedi. Allahü teâlâ, Mûsâ aleyhisselâma vahyedip buyurdu ki: “İçinizde bir koğucu vardır. O aranızda bulunduğu müddetçe duânızı kabûl etmem.”, “Yâ Rabbi! Onu bildir, aramızdan çıkaralım” diye arz edilince, Allahü teâlâ; “Ben sizi koğuculuktan men ederken, kendim koğuculuk yapar mıyım?” buyurdu. Bunun üzerine herkes tövbe etti ve yağmur yağdı.

Söz taşımak fitneye sebep olur!

İslam büyükleri, söz taşımak (nemmamlık) gıybet etmekten daha fenadır. Çünkü, fitneye sebep olur, insanları birbirlerine düşürür, kavgalara, ölümlere sebep olur, demişlerdir.

Adamın birisi hizmetçi alırken kötü huyu olup olmadığını sorar. Biraz koğucudur, derler. “Mühim değil” diyerek hizmetçiyi alır.

Hizmetçi, evin hanımına, “Ben çok tecrübeliyim. İnsanların gözünden anlarım. Efendin seni sevmiyor. Başkasında gözü var. Eğer uyurken çenesinin altından birkaç kıl kesip getirirsen, büyücülüğü bildiğim için, sana bir şeyler öğretirim. O zaman efendin seni çok sever, gözü dışarıda olmaz” der.

Hizmetçi, kadının efendisine de, “Hanımının gözü dışarıdadır. Seni sevmiyor, hatta öldürmek istiyor” dediyse de adam, “Hanımımı tanırım. Öyle bir şey düşünmez” der. Fakat hizmetçi, “Tecrübesi bedavadır. Çok yorgunum de, uyur gibi yap. Seni kesmeye gelirse, sözümün doğru olduğunu anlarsın” der.

Adam uyur numarası yapar. Kadın elinde ustura ile yavaşça gelir. Çenesinin altına elini uzatınca, hanımının kendisini öldüreceğine inanıp kadını öldürür.

Hizmetçi, kadının akrabalarına haberi ulaştırınca, akrabaları, bu adamı öldürür. Adamın akrabalarına haber gidince, onlar da bunları öldürmeye başlar. Kan gövdeyi götürür...

Akıllı ve dirayetli kimseye en çok lâzım olan şeylerden bazıları şunlardır: Nemmâmdan korunmak, onunla konuşmaktan sakınmak, onunla beraber olmamak, onun sohbetinden, ona yaklaşmaktan yüz çevirmek, hiçbir zaman ve hiçbir husûsta ona i’timâd etmemek.

Nemîmeye, söz taşıyana izin vermek, söz taşımaktan kötüdür. Söz taşıyanı, dinlememeli, söylediklerini ciddiye almamalı, araştırmamalıdır; çünkü söz taşıyan Müslümanlar indinde kötü kişidir. Müslümanın kötü kişi ile işi olmaz. Bunun sözü ile, başkasına suizan edilmemelidir. Bunun verdiği haberi başkalarına söylememelidir.

Söz taşımaya koğuculuk da denir. Koğuculuk, umumiyetle birinin aleyhinde konuşulanları ona aynen ulaştırmak demektir. Bundan tövbe etmeli, bir daha yapmamalıdır.

Mehmet Oruç

İsra

Peygamber Efendimiz
sordu:

-Sizin en şerlilerinizi size haber vereyim mi?
-Evet, Ya ResulAllah.
-Onlar ki koğuculuk yaparlar, dostların arasını bozarlar, tertemiz insanlarda ayıplar arar, yakıştırmalar yaparlar.

Hazreti Ebu Zer, Resulullah Efendimizden şöyle rivayet eder: “Kim haksız yere bir sözü, bir Müslümanı onunla lekelemek için yayarsa, Allah onu kıyamet gününde ateşle lekelendirir.”

İbni Ömer hazretleri de, Resul aleyhisselamdan şunu rivayet eder: “Allahü teâlâ Cenneti yarattığı zaman ona ‘konuş’ diye emir verdi. Cennet de ‘Bana giren bir insan saadete ermiştir’ dedi. Bunun üzerine Allahü teâlâ, şöyle buyurdu: ‘İzzet ve celâlime yemin ediyorum, sende insanların sekiz grubu durmayacaktır:

1- İçkiye devam edenler.

2- Zinada ısrar edenler.

3- Koğucu (kattat) olanlar.

4- Deyyus olanlar.

5- İnsanlara zulmeden görevli memurlar.

6- Kadın gibi giyinen, kadın gibi hareket eden muhannes kimseler.

7- Sıla-yı rahmi, yakın akraba ziyaretini kesenler.

8- ‘Benim boynumda Allah’ın ahdi olsun, eğer ben şöyle yapmazsam’ dediği halde dediğini yerine getirmeyenler.”

Bir kişi çok uzak bir yoldan yedi kelime öğrenmek için bir hikmet ehline geldi. Hakîme vardığı zaman şöyle dedi: ‘Bana gök ve göklerden daha ağır olanı, yer ve yerden daha geniş olanı, taş ve taştan daha katı olanı, ateş ve ateşten daha hararetli olanı, zemherir ve zemherirden daha soğuk olanı, deniz ve denizden daha zengin olanı, yetim ve yetimden daha zelil olanı haber ver!’

Hakîm ona şöyle dedi:

1- Suçsuz bir kimseye iftira atmak göklerden daha ağırdır.

2- Hak ve hakîkat yerden daha geniştir.

3- Kanâatkâr bir kimsenin kalbi denizden daha zengindir.

4- Harislik ve hased ateşten daha hararetlidir.

5- Yakın akrabaya olan ihtiyaç zemherirden daha soğuktur.

6- Kâfirin kalbi taştan daha katıdır.

7- Koğucu bir kimse koğuculuğu ortaya çıktığı zaman, yetimden daha zelîl ve sefil olur.

Mehmet Oruç

İsra

Bize, biri tarafından bir söz getirilirse filan adam senin hakkında şöyle dedi veya şöyle yaptı veya düşmanına şu yardımda bulundu veya halini şu şekilde çirkin gösterdi veya benzeri bir tabir söylendiği zaman bize altı vazife düşer:

Birincisi, koğuculuğu doğrulamamasıdır. Çünkü koğucu fâsıktır. Fâsığın ise şahidliği kabul edilmez. Nitekim Allahü teâlâ şöyle buyurmuştur:

“Ey iman edenler! Eğer bir fâsık size bir haber getirirse onun doğruluğunu araştırın. Yoksa bilmeyerek bir topluluğa kötülük edersiniz de sonra yaptığınıza pişman olursunuz.” (Hucurât/6)

İkincisi, söz getireni koğuculuktan menetmesi, nasihat yapması ve fiilinin çirkin olduğunu kendisine söylemesidir. Nitekim Allahü teâlâ şöyle buyurmuştur:

“İyiliği emret! Kötülükten vazgeçir!” (Lokman/17)

Üçüncüsü, Allah için koğucudan nefret etmesidir. Çünkü koğucu, Allah nezdinde nefret edilen bir kimsedir. Bu bakımdan Allah’ın buğzettiği bir kimseye buğzetmesi lâzımdır.

Dördüncüsü, ortada olmayan kardeşi hakkında su-i zan etmemesidir. Çünkü Allahü teâlâ şöyle buyurmaktadır:

“Ey inananlar, zandan çok sakının! Zira zannın bir kısmı günahtır!” (Hucurât/12)

Beşincisi, koğucunun sana söylediği sözler seni bir Müslüman hakkında casusluk yapmaya, onun gizli taraflarını araştırmaya sevk etmemelidir. Çünkü Allahü teâlâ, “Birbirinizin gizli şeylerini araştırmayın!” (Hucurât/12) buyurmaktadır.

Altıncısı, koğucuya yasakladığın şeye kendi nefsin için de razı olmamalıdır. Onun koğuculuğunu hikâye etmemeli, ‘filân adam bana şöyle dedi’ deyip koğucu ve gıybetçi olmamalıdır!

Yahyâ bin Eksem hazretleri buyurdu ki: “Nemmâm, sihir yapandan daha kötüdür. Çünkü sihir yapanın uzun zaman uğraşıp da yapamadığını, nemmâm bir anda yapar.”

Söz getiren söz götürür!

Hasan Basrî hazretleri şöyle buyurdu: “Sana başkasının sözünü getirmek sûretiyle koğuculuk yapan, mutlaka senin sözünü de başkasına götürür!” Koğucudan nefret etmek, onun sözüne güvenmemek, doğruluğuna bel bağlamamak lazımdır. Koğucu, yalan ve gıybetten, hile ve hıyânetten, dalâvere, hased, münâfıklık, halkın arasını açmak ve kaypaklık göstermekten hiçbir zaman geri kalmamaktadır. Koğucu, Allah’ın devam etmesini istediği huzuru kesmek ve yeryüzünde fesad çıkarmak istemektedir.

Bir adam Halife Ömer bin Abdülaziz’in huzuruna girdi ve başka bir kişiden kendisine bir şeyler nakletti. Bunun üzerine Ömer bin Abdülaziz kendisine “Eğer dilersen senin durumunu tedkik ederiz. Tedkik neticesinde yalancı çıkarsan şu âyetin mefhumuna dahil olmuş olursun: (Eğer bir fâsık size bir haber getirirse tedkik ediniz.) (Hucurât/6) Eğer doğru isen, o zaman şu ayetin kapsamına girmiş olursun: (Kınayan, söz götürüp getiren.) Eğer dilersen tedkik etmezden önce seni affedelim!” dedi. Kişi “Ey mü’minlerin emiri! Beni affet! Bir daha böyle bir hata işlemeyeceğime söz veriyorum” dedi.

Bir zatı, arkadaşlarından biri ziyaret etti ve ona, bazı dostlarından iyi olmayan haberler verdi. Bunun üzerine bu zat ziyaretcisine, “Sen üç suçu birden getirdin:

1- Kardeşimi bana hor ve kötü gösterdin.
2- Böyle şeylerden boş olan kalbimi meşgul ettin.
3- Emin olan nefsini, benim yanımda şüpheli kıldın!”

Hazreti Peygamber şöyle buyurmuştur:

-Kesici cennete giremez!
-Kesici kimdir ya ResûlAllah? denildiğinde;
-Halkın arasını kesendir diye buyurdu.

Bir kişi, diğer bir kişiyi Hazreti Ali’ye ihbar etti. İmam Ali, bu kimseye dedi ki: “Biz senin dediklerini araştıracağız. Eğer haklı çıkarsan, senden nefret edeceğiz (Çünkü koğucusun!). Eğer yalancı çıkarsan, seni cezalandıracağız. Eğer dilersen, tedkik yapmaksızın seni affedeceğiz.” O adam da “Ya emîr’el-mü’minîn! Beni affedin!” dedi.

Mehmet Oruç

İsra

Hazreti Lokman Hakîm oğluna dedi ki: “Sana birkaç haslet tavsiye edeceğim! Eğer onları tutarsan daima itibar görüp, önde olursun: Yakın ve uzak herkese yumuşak davran! İyi ve kötü insanlara cahilliğini belli etme. Arkadaşlarını koru! Akrabalarına sılayı rahim yap!

Çevredekileri ve akrabalarını, söz taşıyanların zararından, şerrinden koru. Senin arkadaşların, görüştüğün kimseler şu kimseler olsun; sen onlardan, onlar da senden ayrıldıkları zaman ne sen onların aleyhinde, ne de onlar senin aleyhinde konuşsunlar...”

Söz taşımak; yalan, hased ve nifak üzerine kurulmuş bir binadır. Bunlar ise insanı zulme götürür. Şu bilmek gerekir: Eğer koğucunun sana getirmiş olduğu haber doğruysa, muhakkak sana kötülük yapmaya cüret etmiştir. Kendisinden haber naklettiği kimsenin senin hilmine, yumuşaklığına mazhar olması, koğucunun affedilmesinden daha evlâdır. Çünkü o senin yüzüne karşı seni kötülemiş değildir. Kısacası koğuculuğun şerri çok büyüktür. Ondan korunmak gerekir.

Resulullah Efendimiz buyurdu ki: “Allah nezdinde en sevimliniz, ahlâken en güzel olanlarınızdır. O kimseler ki kanatlarını gererler, severler ve sevilirler. Sizin Allah nezdinde en sevimsiz olanlarınız, söz gezdirenleriniz, kardeşlerin arasını ayıranlarınız, mâsum kimselerin hatalarını araştıranlarınızdır.”

Mus’ab bin Zübeyr şöyle buyurdu: “Biz koğuculuğu kabul etmenin koğuculuktan daha zararlı olduğunu görmekteyiz. Çünkü koğuculuk bir kötülükten haberdar etmektir. Onu kabul etmek ise onu geçerli saymaktır. Bu bakımdan bir şeye muttali olup da o şeyden haber veren bir kimse, hiçbir zaman o şeyi kabul edip caiz gören bir kimse gibi olmaz.

O halde koğucudan korununuz. Eğer o sözünde doğru ise başkasının hürmetini korumadığı ve ayıbını örtmediği için doğruluğundan dolayı alçak ve kötülenmiş bir kimsedir. Söz getirmek, koğuculuğun ta kendisidir. Ancak, kendisinden korkulan bir kimseye yapıldığı zaman buna jurnalcilik denir.

Mehmet Oruç