Show TV Rezilliğine Tepkisiz Kalmayın!

Başlatan Hâsıl-ı Kelam, 02 Ocak 2011, 01:00:09

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

helps

Sayın Bülent Arınç çok haklı: "Kanuni'yi Koruma Kanunu" çıkarmak gerekecek bu gidişle. Atatürk filmlerinde gerçeğe uymayan sahneler oldu mu, kıyametleri koparanlar, aynı şey Kanuni'nin başına gelince 'Canım, sanatçının özgürlüğü vs.' gerekçelerine sığınıyorlar. İşine gelince tarihe saygı iste, gelmeyince vur abalıya!

Zihinlerimizdeki Oryantalist ipoteği bir kere daha bütün parlaklığıyla sergileyen "Muhteşem Yüzyıl" dizisi, Türkiye'ye "sahte bir tarih" yutturarak milyonların zihnini karıştırıp Harem ve Hürrem efsanelerinin ateşini biraz daha körükleyeceğe benziyor. Tarihî gerçeklere attığı çalımların ise haddi hesabı yok.

Birilerinin bize "yanlış baba"yı gerçek baba diye seyrettirmelerinden bıktık, usandık. Ecdadımızın kendi nefesiyle arz-ı endam edeceği bir tarihî filmi daha ne zamana kadar bekleyeceğiz?

Bence dizinin temel sakatlığı, bakış açısında. 'Ticari olarak ne getirir?' diye bakıldığı o kadar açık ki, bütün kurgusu, cinselliğe odaklanmış. Belki de adını "Muhteşem Haremistan" koysalardı daha dürüst davranmış olurlardı.

Soruyorum: Eğer dizideki harem ve aşk sahnelerini Amerikalı veya İtalyan bir yönetmen çekseydi bundan farklı ne yapabilirdi? O da harem sahnelerini abarttıkça abartır, erotizme ve Batı kültürünün kadim saplantısı olan harem fantezilerine yüklenirdi.

Peki Kanuni'nin tahta çıkmasından bir gün sonra matem elbiseleriyle babası Yavuz'un tabutunun önünde kilometrelerce yürüdüğü sahne neden çekilmeye layık bulunmadı dersiniz? Tabii ölüm gibi can sıkıcı bir konu işin içine girince o harem sahnelerini nasıl yutturacaklardı millete?

Hakkını yemeyelim, kahramanımızın ağzını dahi kıpırdatmadan, bir an önce bitsin diye kameralara boş boş baktığı(!) namaz sahnesini unutuyor değilim. Onlar da maalesef epeyce yapay ve yapıştırma kalıyor.

Üstelik Kanuni tahta çıktığı tarihlerde Topkapı Sarayı'nda bir Harem dairesi bulunmuyordu! O zamanlar Harem, bugünkü İstanbul Üniversitesi merkez binasının bahçesindeki Eski Saray'daydı. Topkapı bir devlet dairesi olarak kullanılıyor, padişah akşamları yatmak için Eski Saray'a gidiyordu. 1550'lerde bile Hürrem'in Eski Saray'da yaşadığına dair belgeler var. Topkapı'da bir 'Harem Dairesi'nden söz edebilmek için III. Murad devrine demir atmak gerekecektir.

Hürrem (Aleksandra) adlı cariyenin Kanuni tahta çıktıktan sonra saraya girdiği de tarihî olgulara aykırı bir bilgidir. Zira Hürrem, Kanuni daha Kefe valisi iken, 14-17 yaşlarında onun haremine girmişti. Filmde nasılsa çatpat Türkçe bilen 'acemi' Hürrem, aslında o tarihte Türkçe, edebiyat, nakış, dikiş, müzik vs. öğrenmiş tecrübeli bir cariyedir, en önemlisi, çocuk doğurmaya layık biri olduğunu ispatlamıştır.

Bir de Kanuni'yi oynayan Halit Ergenç'in yaşı meselesi var. Bu 40 yaşındaki 'adam'ın, tahta çıktığında henüz 25'ini bitirmemiş olan genç ve dinç Kanuni ile ne alakası var? 21 yaşındaki Fatih'in resmini yapamadığımız gibi, genç Kanuni'ye de o muhteşem tahtı yakıştıramıyoruz herhalde.

Dizide Kanuni tahta geçtikten sonra şenlikler yapıldığını izliyoruz (havai fişek vs.). Oysa ortada daha gömülmemiş bir padişah cenazesi duruyor. Yavuz'un matemi sürüyor. Ne eğlencesi bu?

Bu arada Kanuni'ye babasının Rodos'u almak için 200 parça "kalyon" yaptırma emri verdiği söyleniyor. Hey Allah'ım! Kalyon o tarihlerde Osmanlı donanmasında yoktu ki! Prof. İdris Bostan'ın "Osmanlı Gemileri"ne bakın, tersanelerimizde ilk harp kalyonu 1644 yılında yapılmıştır diye yazar, yani yaklaşık 124 yıl sonra.

Hatalar sürüp gidiyor. Burada keselim, zira 'filmi bırak da bize haremi anlat' dediğinizi duyar gibi oldum.

Bunun için üç yabancı kaynağa başvuracağım. Kanuni devri yönetimi üzerine doktora yapmış olan Albert Howe Lybyer şöyle yazıyor:

"Bir Doğu hareminin yapısı ve özelliği genellikle yanlış anlatılır. Haremde yüzlerce, hatta binlerce kadın bulunsa da, bunlardan ancak birkaçı hükümdarın gerçek eşiydi. Geri kalanların çoğu, hükümdarın annesinin, karılarının, kızlarının ve çocukluk çağındaki oğullarının kişisel hizmetkârı ve eğlencesiydi. Kanuni çağında harem, sarayın geri kalan bölümlerinden öylesine kopuk, öylesine az görülen ve az tanınan, öylesine sultanın kişisel konusu niteliğindeydi ki, saray incelenirken haremin üzerinde durmak pek gerekmezdi. Anlaşıldığına göre Kanuni, haremine sık sık gitmiyordu."

Neymiş? Harem genellikle yanlış anlatılırmış, bir. İçinde binlerce kadın yaşasa da, haremdekilerden ancak birkaçı hükümdarın eşiymiş, iki. Harem o kadar az bilinen bir konuymuş ki, üzerinde durmak bile gerekmezmiş, üç. Kanuni haremine sık sık gitmiyormuş, dört.

Avusturya elçisi Busbecq, bizzat görüştüğü Kanuni hakkındaki izlenimini şöyle aktarır:

"Artık yaşlanmakla birlikte bu muazzam imparatorluğun hükümdarlığına hâlâ yakışmaktadır. O aşırılığı sevmeyen, kendini birçok zevklerden mahrum etmesini bilen, irade sahibi bir kimsedir. Gençliğinde bile ağırbaşlılıkla hareket eder, şarap içmezdi. Dindardır, ibadetini hiç ihmal etmez. Bir emeli devletin hudutlarını genişletmek ise, diğeri dinini yükseltmek ve yaymaktır."

Kitabı "Harem-i Hümayun"u sık sık tavsiye ettiğim ABD'li tarihçi Leslie P. Peirce ise Batılıların haremle ilgili takıntılarını cesurca irdeliyor:

"Biz Batılılar, İslam toplumunda cinselliği saplantı haline getirmek gibi eski ama hâlâ güçlü bir geleneğin mirasçılarıyız. Harem, Müslüman cinsel duyarlığı üzerine kurulu Batı efsanelerinin kuşkusuz en yaygın simgesidir. Avrupa, bir Doğu tiranı efsanesi geliştirdi, özünü de sultanın hareminde yakaladı. Seks alemleri, kokuşmuş iktidarları anlatmakta kullanılan bir mecaza dönüştü. Haremin temel dinamiğini cinsellikten çok aile politikası oluşturuyordu. Haremdeki birçok güçten sadece biriydi cinsellik; burada incelenen dönemde de pek önemli değildi."

Peki Kanuni nasıl biriydi?

Zigetvar seferine çıkmadan önce oğlu Selim'e iki bazubent ile bir "cevherî al sanduğu" bırakmış, bunları satıp parasıyla Cidde'ye su getirmesini vasiyet etmişti. Vasiyetindeki son sözleri şunlardı: "Hak Teala bu seferi mübarek edip gönül hoşluğuyla gelmek müyesser ede, Habib-i Ekrem hürmetine aleyhisselam."

'Bu' Kanuni'yi "Muhteşem Yüzyıl"da boşuna aramayın, bulamazsınız.

Mustafa Armağan
Zaman
Fani dünyada kendini hiç edersen, hep olursun.

-Hz. Mevlana-

Tuğra

Neo Osmanlı'ya karşı porno Osmanlı mı? 
 
Show TV'deki "Muhteşem Yüzyıl" dizisi, hem reyting hem şikayet rekoru kırdı. Hanefi Avcı kitabında olduğu gibi tartışmanın her alanı, diziye reyting olarak döndü. Halkın gerçek ilgisi henüz kristalize olmadığı için tutup tutmadığını şimdiden söyleyemeyiz. Ancak tepkiler dinecek gibi değil.

Diziye yönelik bu öfke seli, iki önemli düşünceden besleniyor: 1- Tahrif edilmiş bilgilere dayalı harem görüntüleriyle Kanuni gibi muhteşem bir sultan "porno yıldızı" veya "gay" gibi gösterilerek toplumun kutsal değerlerine saldırılıyor. 2- Barbarlık içeren sahnelerle Sultan Süleyman'a "Kanuni" sıfatını kazandıran "kanun devleti" ilkesi yerle bir edilerek Osmanlı imajı kötüleniyor.

Bir de tarihi hatalar...

Değerli tarihçi Mustafa Armağan'ın aktardığı gibi Kanuni tahta çıktığında Topkapı'da Harem dairesi bulunmuyordu. O zamanlar harem, bugünkü İstanbul Üniversitesi merkez binasının bahçesindeki eski saraydaymış.

Hürrem, dizide gösterildiği gibi Kanuni tahta çıkar çıkmaz hareme alınan bir cariye değil. Zaten 6-7 yıldır haremdeymiş. Babası Yavuz'un cenazesi kalkmadan havai fişeklerle kutlama yapılması bir başka hata. Yine Kanuni'ye söylenen babası Yavuz'un sağlığında Rodos'u almak için 200 parça kalyon yaptırma emri verdiği iddiası boş. Kalyonlar Kanuni'den çok sonra 3. Murad döneminde yapılmış.

Armağan'ın dikkat çektiği bir husus da şu: "Kanuni 25 yaşında tahta oturdu. Rolü oynayan Halit Ergenç 40-45 (1970 doğumlu) yaşlarında."

Dizideki tarihsel hatalar bunlarla sınırlı değil.

Ama siz olaya "kurgu dizi" çerçevesinde bakarsanız, bunları "hata" olarak görmeyip izleyiciyi ekrana kilitlemeye yönelik sinema tekniğine bağlayabilirsiniz. Bu da farklı bir bakış açısıdır.

Senarist Meral Okay'ın Türkiye İşçi Partisi geçmişini bırakıp Bugün Gazetesi Yazarı ve tarihçi Erhan Afyoncu gibi isimlerin de diziye konsept danışmanlığı yaptığını düşünecek olursanız, tartıştığımız ayrıntılar, yanılgıdan öte anlam taşıyabilir.

Gizli Kodlar

Zira, filmlerin, dizilerin reyting kaygısı kadar topluma sundukları ana temalar, gizli kodlar vardır. Bu temalar kimi zaman ideolojik, sosyolojik, kültürel veya dini unsurlar içerir. Sözgelimi, Hollywood yapımı filmlerde sinagog, kilise ve Amerikan bayrağı görüntüleri gergef gibi işlenir.

Bir yerde doğal bir sonuçtur. Çünkü sinema da televizyon da birer kitle iletişim aracıdır. O nedenle kitleleri etkilemeye yönelik enstrümanlar, filmlerde veya dizilerde hoyratça kullanılabilir.

Ancak, bu özgürlük sınırsız değildir. Doğrudur, dünyanın birçok ülkesinde tarihsel karakterler ve olaylar üzerinden kurgu filmler, diziler çekildiği olmuştur. Bizde de olabilir. Kabul etmek gerekir, dünyanın her köşesinde kurgu fantezisinin sınırlarını belirleyen toplumsal duyarlılık ve inanç alanları gibi unsurlar vardır.

Misal, özgürlükler ülkesi İsviçre'de 1915 Ermeni tehcirini "soykırım" olarak göstermeyen bir temayı film senaryosu haline getiremezsiniz. Sinema endüstrisinin mabedi Hollywood'da antisemitist bir film senaryosuna pek rastlayamazsınız.

Dokunulmaz alanlar

Bizde de öyle değil mi? Dokunulmaz alanlar yok mu? Kanuni Sultan Süleyman'ı gösterdiğiniz gibi Mustafa Kemal'i "gay" veya "sübyancı" gibi gösterebilir misiniz, yatak odasına girebilir misiniz, içkili Çankaya sofrasına dalabilir misiniz?

Can Dündar, Mustafa Kemal'i sadece "yalnız" ve "eli sigaralı" gösterdi diye neredeyse Türkiye'de sivil-asker ortak darbe yapacaktı. Turgut Özakman kanal kanal dolaşıp Dündar'a giydirdi, devrimci yazarlarımız hep bir ağızdan haykırdı, Muhteşem Yüzyıl dizisini yayınlayan grubun ortak olduğu Turkcell Mustafa'ya sponsor olmaktan vazgeçti.

Bugün "tabuları yıkalım" diye haykıran Akşam'ın ekran polisi, 31 Ekim-25 Kasım 2008 tarihleri arasında tam 6 kez Can Dündar'a verip veriştirdi. Hani tabuları yıkacaktık? Eli sigaralı Mustafa'ya tahammül edemeyenler, Kanuni'nin "gay" imasını "tabuların yıkılması" olarak sundular.

Bırakın onu, aynı taife, tarihi belgelerle gerçekliği ispat edilen ve Hür Adam filmine konu olan Atatürk-Said-i Nursi görüşmesine bile tepki gösterdi. Hür Adam'daki tarihsel gerçeğe öfkelenenler, Kanuni'deki sapıklıklara "kurgu" diyerek aradan sıyrılmayı tercih ettiler.

Yoksa aklı başında hiç kimse yalanlarla bezenmiş resmi tarih masalını kutsamaz, her tarihi karakter gibi Kanuni'nin insani yönleri, duyguları, zaafları kurgulanarak dizi konusu yapılabilir, bunda hiçbir beis yoktur.

Kritik soru

Lakin bu dizi oryantalist bir projeyse, doğuda yükselen Türkiye bayrağını yeniden formatlamayı hedefliyorsa, orada durup düşünmek gerekir. Zira, dizide konuların işleniş biçimi ve bakış açısı sorunlu, oryantalist bir yaklaşımla ele alınmış. İlk izlenim, Kanuni'nin anlatılmasından ziyade köylü bir papazın kızı ve Hıristiyan inancına sıkı sıkıya bağlı cariyenin (Hürrem) yatak odasında padişahı ve Osmanlı'yı ele geçiriş öyküsünün anlatıldığı yönündedir.

Türk dizilerinin sadece ülkemizde değil Arap coğrafyasında da yaygın olarak izlendiğini hesaba katarak, şu soruya cevap aramak çok mu uçuk olur: Batılıların sıkça dillerine doladıkları Neo-Osmanlı iddiası, Porno-Osmanlı efsanesiyle çökertilmek mi isteniyor?

""Tarihçi Mustafa Armağan'la sohbet ederken zihnimize takılan sorulardan biri budur. Belki uçuk gelebilir, ama Kemalistlerin "Mustafa" belgeseli için söyledikleri "CIA masasında üretildi" tezi kadar değil. Ayrıca tartışmaya yeni bir pencere açılmasının kime ne zararı olabilir.

Bu arada "eksen kayması" tartışmasını hatırlayın.

Şamil TAYYAR - stargazete.com
〰〰〰〰🐠

ihvan

Şikayet İçin: http://www.rtuk.org.tr/sayfalar/GorusOneri.aspx Adresinden Formu Dolduralım İnşaAllah..

KURULUŞ ADI: SHOW TV
YAYIN ADI : MUHTEŞEM YÜZYIL
YAYIN TARİHİ : 5 OCAK
YAYIN SAATİ : 20:00



iniz_hay

#63
    10- Kânûnî Sultan Süleyman; Hükümdarlığı: M.1520-1566

               Yavuz Sultan Selim Han'dan sonra yerine oğlu Kânûnî Sultan Süleyman Han tahta geçti. İkinci Osmanlı halîfesi olan Kânûnî, gerek yaptığı kânunlar gerekse kânun ve nizamlara gösterdiği fevkalâde riâyet yüzünden, «Kânûnî» ünvanıyla yâdedilmiştir. Kendisine Kânûnî denmesi yeni kanunlar icad etmesinden değil, mevcut kanunları yazdırtıp çok sıkı şekilde tatbik etmesinden dolayıdır. Bütün dünyâ servetleri hediye diye ayağına kadar getirilen, bir savaşla bir devleti ortadan kaldıran, dünyânın bütün devlet başkanlarına emirlerini dikte ettiren bir pâdişahtı. Garplılar O'na «Muhteşem Süleyman» adını veriyorlardı. Ama o, kendinden çok devletine ve milletine ihtişam verdi. Bu devirde devletin iktisadi vaziyeti çok yüksek seviyeye ulaştı. Büyük bir devlet adamı olmasının yanında ayrıca ünlü bir şairdi. Meşhur şiirlerinden birisi şudur:

Halk içinde mûteber bir nesne yok devlet gibi.
Olmayâ devlet cihanda, bir nefes sıhhat gibi.
Saltanat dedikleri bir cihan kavgasıdır.
Olmayâ baht-ü saâdet dünyâda vahdet gibi.

Bizzat ordusunun başında olduğu halde çıktığı onüç sefer sonunda, babası Yavuz Sultan Selim Han'dan devraldığı 6.557.000 km² lik Osmanlı Devleti'nin topraklarını 14.893.000 km² ye ulaştırdı. Kânûnî, Avrupa'ya onüçüncü seferi olan Zigetvar kuşatmasını bizzat idare ederken 6-7 eylül 1566 gecesi vefat etti. 7 eylülde kale fethedildi. Askerin moralinde bozukluk meydana gelmemesi için Kânûnî'nin vefatı askerden gizli tutuldu.

Zigatvar seferinden muzaffer dönen orduya 48 gün sonra Mohaç sahrasında Kânûnî'nin vefatı tebliğ edildi. Kânûnî'nin cenaze namazı, 26 ekim 1566'da Belgrad civarındaki Sirem sahrasında bütün ordunun iştirakiyle Hâce-i Sultânî Atâullah Efendi tarafından kıldırıldı, 28 kasım 1566'da İstanbul'a vasıl olan Kânûnî'nin cenâze namazı yüzbinlerce İstanbullunun iştirakiyle Şeyhülislam Ebussud efendi tarafından tekrar kıldırıldı.
alıntı: sadakat kütüphanesi/siyer-i  nebi/H.A.
Osmanlı sultanlarını karalamaya çalışanların sonu hüsrandır.
bu böyle biline.

Fatihan


Fatihan

Kâdî Ebû Bekr ibn-ül-Arabî rahimehullah (vefatı h.543/m.1149) el-Avâsım mine'l-Kavâsım isimli kitabında "tarihçilerin barut fıçısı gibi ortaya saçtıkları, 'filan halife içki içti, şarkı söyledi, günah işledi ve zina yaptı' gibi sözlerinden" bahsettikten sonra diyor ki:

"İşlenen bu günahlara gelince, günahları işledilerse bile alenî yapmadılar. Halifelerin, bu tür günahları işledikleri nasıl olur da bu türkücülerin ve tarih borazancılarının sözleriyle sabit olur? Zira, bu türkücü ve tarih borazancılarının kasdı, insanların günah işlemesini kolaylaştırmak ve halkın 'halifelerimiz bu tür günahları yapıyorlarsa, bizim yapmamız da yadırganamaz' demelerini sağlamakdır."

Bir sayfa sonra diyor ki:

"Sizlere şunu açıklamak isterim ki, sizler, bir dinar, belki bir dirhemle ilgili olarak aleyhinizde yapılacak şahidliklerde ancak âdil, şehevî duygu ve hırslarına düşkünlükden beri olan insanların şahidliğini kabul edersiniz. Peki, Selef-i salihinin durumlarıyla ilgili olarak ve yine çok önceleri yaşayanlar arasında cereyan eden olaylar hakkında, dinde hiç bir rütbesi olmayan kişilerin şahidliklerini nasıl kabul edersiniz? Ya adâleti hiç olmayanların şahidlikleri nasıl kabul edilir?"

el-Avâsım mine'l-Kavâsım

Günbatımı

Alıntı yapılan: iniz_hay - 08 Ocak 2011, 23:32:31

... "Karar aldık, buna son vereceğiz.." diyen bakın kim?
... Kanuni Sultan Süleyman'ın hayatını anlattığı ileri sürülen ve yayımlandığı gün tepkilere sebep olan "Muhteşem Yüzyıl" dizisine en sert eleştiri Osmanlı hanedanı üyelerinden geldi.
Osmanlılar adına konuşan 2. Abdülhamid'in soyundan gelen Şehzade Kayıhan Osmanoğlu, diziden duydukları rahatsızlığı dile getirdi. Diyalogların baştan aşağı yanlışlarla dolu olduğunu ve en çok da harem sahnelerinden rahatsızlık duyduklarını söyleyen Osmanoğlu "Ailecek karar aldık, kendi tarihimizi kendimiz çekip yanlışlıklara son vereceğiz. Ecdad torunları olarak bunu Türkiye'ye anlatacağız ve gerçek Osmanlı tarihi ortaya çıkacak." diyor.

Nihayet... İnşaAllah bu gerçekleşir de, meydan ne idüğü belirsizlere kalmaz...

Dua'sız üşürmüş yürekler!
Sana bir dua eden olsun, senin de bir dua ettiğin...
Bilmezsin hangi kırık gönlün duasıdır karanlıklarını aydınlatan,
Sana ummadık kapılar açan.
Bilmezsin kimin için ettiğin duadır, seni böyle ayakta tutan...


Hz. Mevlana 

Tuğra

Tepki için Turkcell hatlarını iptal ettiler

Kahramanmaraş'ın Türkoğlu ilçesinde 'Muhteşem Yüzyıl' dizisine tepki gösteren vatandaşlar, Turkcell hatlarını iptal ettiler. Vatandaşlar, Muhteşem Yüzyıl filminin tarihi gerçekleri saptırdığını belirterek, yayınlanmasına tepki gösterdi.

Tepkilerini dile getiren vatandaşlar, Osmanlı tarihinin en muhteşem dönemi, dünyaya hükmetmiş 'Muhteşem Süleyman' ismi ile tarihe geçmiş bir padişahın, kadın düşkünü olarak anılmasının fevkalade çirkin ve yanlış olduğuna işaret ettiler.

Bu sebeple, önce destek veren Turkcell hatlarını iptal ettirerek tepkilerini ortaya koyduklarını ifade eden vatandaşlar, "Kınıyoruz, protesto ediyoruz. Bunu, Osmanlıya ve Kanuni Sultan Süleyman'a yapılmış bir hakaret sayıyoruz." dediler.

CİHAN
〰〰〰〰🐠

Tuğra


"HALKA MİSİLLEME"

Daha yayınlanmadan fragmanlarıyla bile tepki çeken ve dün akşam yayınlanmaya başlanan Muhteşem Yüzyıl dizisine, Batı'daki Doğu algısı üzerine Amerika'da doktora yapan akademisyen-yazar Beyazıt Akman'dan tepki geldi. Akman, Osmanlı mirasının çok daha doğru anlaşılmaya başlandığı bir dönemde dizinin Hollywood'u gölgede bırakan harem fantezilerine yer vermesinin kasıtlı olduğunu, bunun, kendi tarihiyle barışan halka bir misilleme olduğunu söyledi.

Batı'daki Türk-İslam algısı ve Oryantalizm üzerine Amerika'da doktora çalışmalarına devam eden, son zamanların en çok konuşulan Fatih romanı "Dünyanın İlk Günü"nün yazarı da olan Beyazıt Akman, aslında dizinin fragmanlarının kırmızı sinyaller verdiğini, ancak hakkaniyetli olmak adına şimdiye kadar sessiz kalmayı tercih ettiğini belirtti ve şunları söyledi:

"Kılıçla başlayan, hayvan muamelesi gören kölelerle devam eden, çıplak cariyelerle biten dizi, 'Barbar Türkler' kavramının tüm klişelerine haiz. Kasım kasım kasılarak her akşam farklı bir cariyeyi yatağında bekleyen, beylik laflarla ahkâm kesen, dedikodunun bin türlüsünde uzmanlaşmış vasıfsız vezirleriyle poz kesen bu dizinin Süleyman'ının, tarihteki Kanuni ile uzaktan yakından alakası yok. Üstelik dizinin başındaki yarı Türk yarı Tartar bir kavmin Hıristiyan bir köyü yakıp yıkması ve dizinin asıl kahramanı olan sözde Hürrem'in dramını başlatması da ayrı bir çarpıklık."

Akman, Batı'nın harem fantezilerinin bizzat kendi insanımız tarafından tarihsel gerçeklik olarak alınmasına bir anlam veremediğini ifade etti. Orta Doğu imparatorluklarını 'egzotik, despot, barbar, buğulu bir seks cenneti' gibi göstermenin 18 ve 19. yüzyıldaki İngiliz ve Fransız sömürgeci devletlerinin başlattığı, gayet de etkili bir gelenek olduğunu ifade eden Akman,

bunun arkasındaki amacın, pozitivist, bilimsel ve insani bütün değerleri kendi ipoteği altına almaya çalışan kurgusal bir "Batı" kavramının yaratılmasından ileri geldiğini belirtti. Hollywood'un bu geleneği hem kendi kamuoyunda, hem de dünyada "mistik, barbar Doğu" algısı olarak yıllarca pekiştirdiğini kaydeden Akman, "Bu sinemalarda, kadın haklarını hiçe sayan barbar erkekler, ya da Muhammed adını taşıyan teröristler olması da aynı geleneğin ürünleridir." dedi.

Durduk yerde bu geleneğin niçin tekrar hortlatıldığına bir anlam veremediğini ifade eden Akman, "Cumhuriyet dönemi ile Osmanlı tarihinin barışmaya başladığı, tarihimizin çok daha iyi anlaşıldığı bir dönemde, Türkiye'nin Osmanlı coğrafyasındaki etkisinin Wikileaks'te bile görüldüğü bir süreçte bu Oryantalist imgelerin kendi kendimize yeniden hortlatılmasının tek bir cevabı olabilir: Seks ile Osmanlı tarihi pazarlamak ve reyting yapmak. Daha da acısı, burada, son yıllarda Osmanlı tarihi üzerine oluşan sempatiyi kırma çabası da söz konusu olabilir.

Ucuz yazarlık, araştırma ve derinlik olmadan işe koyulduğunda her zaman bel altına vurur. Elbette Doğu medeniyetleri kusursuzluktan münezzeh değildir. Ancak 15-16. yüzyıl gibi İslam Medeniyeti'nin altın çağlarından olan bir dönemi, Halil İnalcık hocanın deyimiyle Klasik Osmanlı Çağı'nı resmediyorsak insanın elini vicdanına koyması, kılı kırk yararak iş görmesi gerekir. Asmalı Konak'ın mutfak dedikodularıyla Osmanlı Sarayı senaryolaştırılamaz. Demokratik bir ülkede elbette isteyen istediği diziyi yapar, burada meydanı boş bırakmamak, gerekli kişilerin inisiyatif alarak daha sağlam yapımlara imza atmaları önemlidir." diye konuştu.

ROMANI DİZİ VE FİLM YAPILACAK

Akman "Yapım gerçekleştiğinde böyle fiyaskolar yaşanmasın diye çok uğraşıyoruz. Bir de şu var: Kasıntıyla edebiyat karakteri olmaz. Sultanın lakabı 'Muhteşem' diye hikâye de kendiliğinden muhteşem oluvermez; hakkaniyetli bir Fatih portresi için, hikâyenizin de gönülleri fethedecek kadar azimli ve derin olması gerekir. Aşk elbette olacak, ama Batı'nın harem fantezileri ile değil." diye konuştu.

Akman, Muhteşem Yüzyıl'ın senarist ve yapımcılarının büyük ihtimalle HBO'nun Rome ve Spartacus gibi pornografik ögeler içeren son dönem tarihi yapımlardan etkilendiklerini ama Osmanlı tarihinin bu ucuz oyunlara kaçmadan çok daha iyi hikâyelendirilebileceğini vurguluyor v e ekliyor:

"Oryantalist klişelere başvurmadan, bilgi ve belgeye dayalı olarak tarihi hikâyelendirmek, şehvete kaçmadan da reyting rekorları kıracak hikâyeler kurgulamak perspektif ve donanım işidir. Bu yüzden Spielberg bile Abraham Lincoln'un hayatını film yapacağı zaman, ki en son projesi bu şekilde basına yansıdı, önce bir roman ya da arkasında araştırma yatan bir kitabın haklarını satın alır. Sit-com yazar gibi tarihî dizi ya da sinema yazamazsınız! İnşAllah doğru insanlarla çalışarak Fatih yapımını gerçekleştirmek nasip olur."

Akman Muhteşem Yüzyıl hakkındaki sözlerini şu şekilde bitirdi: "Kimse yanılmasın, bu, bir Müslüman Osmanlı Sultanı Süleyman'ın değil, Hıristiyan bir köle kızın Osmanlı'yı sözde dize getirmesinin gerçek-dışı hikâyesidir."

ANADOLU GENÇLİK DERGİSİ ATEŞ PÜSKÜRDÜ

Anadolu Gençlik Dergisi Trabzon Şube Başkanı Ahmet Yakuphan, Trabzon Gazeteciler Cemiyetinde düzenlediği basın toplantısında, son yıllarda bazı yerli diziler aracılığıyla gençlerin düzeninin bozulmaya çalışıldığını belirtti.

Bu dizilerin, aile fertlerinin bir arada bulunduğu saatlerde ekrana getirildiğini ifade eden Yakuphan, şöyle dedi:

''Burada anlatmaktan haya ettiğimiz bir takım görüntülere sahne olan bu diziler, milletimizin değerleri ile çelişmektedir. İşte bu dizilerin son örneği olan ve Osmanlı bakiyesi olan bu topraklarda Osmanlı tarihinin en şanlı döneminin çarpıtıldığı 'Muhteşem Yüzyıl' dizisi 5 Ocak Çarşamba gününden itibaren yayıma girmiştir. Bu dizide reyting uğruna geçmişimiz karalanıyor ve ecdadımız şehvet düşkünü olarak gösterilmek isteniyor. Senaristler, bu dizi ile ecdadımızı kendi sapkın düşüncelerine alet etmeye çalışmaktadırlar.''

Kanuni Sultan Süleyman'ın doğum yeri olan Trabzon'dan bütün Türkiye'ye çağrıda bulunmak istediklerini belirten Yakuphan, ''Bizler bu dizinin derhal yayımdan kaldırılmasını istiyoruz. Milli ve manevi değerlerine sahip çıkma noktasında duyarlı vatandaşlarımızın '444 1 178' numaralı RTÜK İletişim Merkezini veya söz konusu diziyi yayımlayan televizyon kanalını arayıp tepkilerini iletmelerini istiyoruz'' dedi.

internethaber.com
〰〰〰〰🐠

İsra


el-kemter

Hakikaten buyuk bir rezillik!Allah bunlara akil fikir versin!Insan bu kadar mi ecdadina dusman olur?!Hem de boyle sanli uc kitada hukum surmus bir ecdada,ilay-i kelimetullah yapmis bir ecdada...

Günbatımı

1. bölüm sonrası gösterdiğimiz tepkilerin daha da fazlasını şimdi, 2. bölüm sonrası göstermeliyiz. Hem telefon hem e-posta ile...


0312 4441178 Rtük iletişim hattı.


Şikayet İçin: http://www.rtuk.org.tr/sayfalar/GorusOneri.aspx Adresinden Formu Dolduralım İnşaAllah..

KURULUŞ ADI: SHOW TV
YAYIN ADI : MUHTEŞEM YÜZYIL
YAYIN TARİHİ : 12 OCAK
YAYIN SAATİ : 20:00


Dua'sız üşürmüş yürekler!
Sana bir dua eden olsun, senin de bir dua ettiğin...
Bilmezsin hangi kırık gönlün duasıdır karanlıklarını aydınlatan,
Sana ummadık kapılar açan.
Bilmezsin kimin için ettiğin duadır, seni böyle ayakta tutan...


Hz. Mevlana 

muhabbeteri

bu kadar tepkilere ragmen dizinin 2. bölümünün yayinlanmasi cok aci. ama daha üzücü olan dizinin yine reyting yapmasi. insanlarin ne kadarda hosuna gidiyor bu tür diziler anlamiyorum.  s1))
"KULUNA HIŞM EYLEMEZ HÜDASI
KULUN ÇEKTİĞİ HEP KENDİ CEZASI"

ihvan

bugün biraz vidyodan kısa setrettim.......bu diziyi yapanları BU GECENİN HÜRMETİNE .RABBİME HAVELE EDİYORUM.............melunlar.alçaklar,kahbeler..

mazlum

Bu dizinin amaci belli. Müslüman kitlenin tepkisini duyarlılığını test etmek .
iyi düşünmek gerek neye kime hizmet ediyor bu dizi ???
Bir harf yeter inan, varsa o evde bir insan.

Dost Ararsan Kendine Bak
Dostun Ağlasını Bulursun
Düşman Ararsan Yine Kendine Bak
Düşmanında Ağlasını Bulursun .
vesselam .