Tedbir Almak

Başlatan Mücteba, 17 Temmuz 2011, 14:45:06

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Mücteba

Tedbir Almak

Yıl 1938... Bir yıl sonra İkinci Dünya harbi patlak verecek, Avrupa allak bullak olacak, 1945'e kadar on milyonlarca insan ölecek, binlerce şehir harap olacak.

Yıl 1938... Savaş volkanının patlamasına bir sene var. İnsanlar henüz tedbir alabilir.

Neler yapılabilir? Savaş durdurulabilir mi? Hayır bunu kasd etmiyorum. Fert planında, aile planında tedbir alınabilir.

Yahudi olanlar, ABD'ye göçebilir.

Bir Fransız ailesi Cezayir'de veya başka bir denizaşırı Fransız vilayet veya sömürgesinde iş bulup oraya yerleşebilir.

Pek uzaklara gidemeseler bile, Fransa'nın içinde daha güvenli yerlere kayabilirler.

Herkes bunları yapabilir mi? Herkes yapamaz ama bazı kimseler ve aileler yapabilir.

Yapmayanlar tedbirsizlik etmiş olur.

Bu tedbirsizliği büyük acılar çekerek, bazen canlarını kaybederek ödemişlerdir.

Üçüncü Dünya savaşının arifesindeyiz. Kaç yıl kaldı?.. Bilemem.

Alabilen kendisi, ailesi, çoluk çocukları için tedbir alsın.

Sadece savaş için değil.

İstanbul civarında büyük bir zelzele olacak diyorlar. Buna karşı tedbir alınabilir mi? Bir miktar alınabilir sanıyorum.

Büyük zelzele olunca dev şehirde milyonlarca vatandaş sokaklara dökülecektir. İstanbul'da onları barındırmaya yetecek meydan, park, bahçe yoktur. Yüz binlerce (belki de milyonlarca) çadır nerelere kurulacaktır? Çadırlarda yaşayan milyonlarca insana nasıl su ve yemek verilecektir. Bunların WC ihtiyaçları nasıl karşılanacaktır?

Milyonlarca evsiz barksız, aşsız, on binlerce (belki de milyonlarca) yaralı vatandaş... Ölü sayısı ne olur acaba?..

Bunca ölüyü nerelere gömeceklerdir?

Burası Japonya değil, yağmacılar nasıl durdurulacaktır?

Safın biri şöyle diyebilir: "Büyük bir depremde ailemi otomobilime doldurur Edremit'teki yazlığıma giderim..."

Ya otomobilin enkaz altında kaldıysa?

Otomobil sağlam ama ya yollar tıkandıysa?

Çernobil nükleer santral kazasını unutmadık. Bulgaristan'daki, Ermenistan'daki külüstür ve miadı dolmuş santrallere bir şey olur ve rüzgarlar ölüm yüklü bulutları üzerimize doğru üflerse ne yapacağız?

"Sen amma da karamsarsın bir şey olmaz bir şey olmaz..." Doğru söylüyorsunuz, Japonya'da depremden ve tsunamiden sonra bir şey oldu mu? Her yer güllük gülistanlık!..

Biliyor musunuz, yurt dışına kaçma imkanları da çok kısıtlı... En iyisi yurt içinde oldukça güvenli sığınaklar bulmak.

Üç beş bin nüfuslu bir beldede barınacak bir ev... Bir senelik asgarî ihtiyacı karşılayacak yedek akçe...

Zelzelenin tam tarihi önceden tahmin edilemez ama bazı belirtilere dikkat edilebilir. Dikkatli, kalp gözü açık kimseler için karıncaların toplu halde yuvalarından çıkmaları bile bir haberdir.

Saksıdaki capcanlı çiçek birden bire soldu, yere serildi. Bu da bir haberdir...

Denizin rengi değişti, sahillerin suyu çekildi, zemini ısındı... Haber...

Biliyor musunuz, son Marmara depreminde bazı saatler sapıtmış ve acayip şekilde işlemiş, dönmüş...

Üçüncü Dünya savaşı patladı, Ortadoğu cehenneme döndü... Böyle korkunç bir tarihî hadisede İstanbul'da olmak başkadır, üç bin nüfuslu silik ve sönük bir ilçede olmak başkadır.

Silik, sönük, kör yerde bir miktar un, biraz pirinç, bulgur, makarna, konserve ile bir müddet hayatınızı idame ettirebilirsiniz.

Ah siz bilmiyorsunuz... Afganistan vaktiyle cennet gibi bir ülkeydi.

Benim yaşım müsait, hatırlıyorum. 1950'lerde Irak'ta krallık vardı. Vaktiyle Osmanlı ordusunda zabitlik yapmış Nuri Said Paşa başbakandı. Biraz imkanın varsa bin pervaneli bir uçağa, git Bağdad'a gez toz ye iç... Alabildiğine güvenlik... Ucuzluk... Kimsenin burnu kanamıyor. Şimdi öyle mi? Bir milyon insan ölmüş, dört milyon insan göç etmiş, fitne fesat ayyuka çıkmış...

Atatürk zamanında bazı dindar Türk aileleri Medine'ye göç etmiş. Şimdi edebilirsen et.

Yine en iyisi Türkiye'de bir melce, bir sığınak aramak ve bazı tedbirler almak.

Merhum Merzifonlu Kara Mustafa Paşa medresesinin kapısında bir kitabe var. İlk mısraı: "Kaza-i mübremi tedbir ile tağyir mi mümkün?"

Cenab-ı Hak yardımcımız olsun, biz yine elden geldiği kadar tedbirimizi alalım. Ba'de't-tedbir tevekkeltü 'al'Allah...

Mehmet Şevket EYGİ - 17 Temmuz 2011 Pazar