Tıp ve İlâç Endüstrisi Sektörü

Başlatan Mücteba, 14 Kasım 2011, 13:03:13

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Mücteba

Tıp ve İlâç Endüstrisi Sektörü

DÜNYA'nın birçok yerinde de kötü ama Türkiye tıp, tedavi, ilaç konusunda çok kötü durumda.

Bir çikolata, bir içecek veya makarna fabrikasını düşünün, amacı nedir? Daha fazla müşteri, daha fazla kâr.

Maalesef ilaç sanayi de bu duruma gelmiştir.

Türkiye'de üretim yapan dış kökenli dev ilaç fabrikaları "mallarını" daha fazla satabilmek için her yola başvuruyor.

Bizdeki ilaç, hastahane, doktor sektörü çok büyük bir endüstri haline gelmiştir.

Devlet bütçesinin büyük kısmı ilaca, tedaviye, hastalıklara ve hastanelere gitmektedir.

Bunca masrafa rağmen hastaların, hastalıkların sayısı azalıyor mu? Ne gezer, aksine hızla artıyor.

Gerçek tıpta hasta vardır, bugünkü tıpta müşteri var.

Açın interneti muazzam sayıda veri elde edeceksiniz: Hiç faydası olmayan bir yığın ilaç... Hiç lüzumu olmadığı halde yapılan bir sürü ameliyat...

Geçtiğimiz yıllarda düzmece bir grip korkusu olmuştu, dışarıdan aşılar ithal edilmişti. Hiçbir işe yaramadı ama bütçeden milyarlar gittiydi.

Hasta yoksa, hastalık yoksa, bunları icat edeceksiniz ki, ilaç ve tıp sanayi gelişsin, kazansın, ilerlesin.

Bundan iki sene önce bir dostumuz vefat etti. Son günlerinde tıp açısından hiçbir ümit kalmamıştı. Hastalık vücuda yayılmış, ölümü bekleniyordu. Ne yaptılar? Ailenin serveti müsait olduğu için lüks mü lüks bir hastanede lüks bir odaya yatırdılar, ağzından burnundan, kollarından, ayaklarından borular, sondalar... Bir yığın alete bağlı... Birkaç saat daha bitkisel hayatta yaşatmak için bir sürü iğne vuruldu. Zavallı komada, baygın yatıyor. Kaza-yı mübrem zamanı gelmiş. Nihayet vefat etti. Fatura çok yüklü...

Piyasada satılan bir yığın ilacın hiçbir faydası olmadığı iddia ediliyor.  Sağlık Bakanlığı'nda dev ilaç firmalarının temsilcileri...

Özel hastaneler başlı başına bir endüstri.

Koruyucu hekimliğin adı var.

Gelsin ilaçlar, gelsin aşılar.

Ortodoks tıbba paralel olarak son yıllarda bitkisel/otsal tıpta da çarpık bir gelişme müşahede ediliyor.

Bendeniz paralel yumuşak tıplara taraftarım ama bunların istismar edilmesine karşıyım.

Gazetelerde televizyonlarda düzmece bir haber: Falan ot veya dağ meyvası kansere iyi geliyor. Huryaaa!... Yüz binlerce saf vatandaş baharatçılara hücum ederek satın alıyor.

Gıda ve içecek piyasasındaki ürünler yüzlerce çeşit kimyevî madde, koruyucu, renklendirici, aroma yapay madde ile dolu. Bir şişe meşrubattaki kimyasallar tek başına belki fazla zarar vermez ama insanlarımız günde on çeşit gıda tüketiyorsa, bunların içindeki kimyevi maddeler bir araya gelince büyük zarar verebilir.

Sektör kesin tedavilerden hiç mi hiç hoşlanmaz. İlaçlar biraz iyileşme getirmeli ama büsbütün iyi etmemeli. Hastalıklar ve hastalar biterse sektör çöker.

Hiç lüzumlu olmayan ameliyatlar yapılıyor. Devlet bunları önlemekte yetersiz ve etkisiz. Niçin?

Bendeniz tıbbı, tababeti, ilacı, doktoru inkar etmiyorum. Lakin sömürülmesini, korkunç bir endüstri haline gelmesini, ilim ve ahlak tarafından kontrol edilip yönlendirmemesini protesto ediyorum.

Hiçbir işe yaramayan aşılara milyarlarca dolar ödenmesine karşıyım.

Hastaya müşteri gözüyle bakılmasına karşıyım.

Lüzumsuz ameliyat yapılmasına karşıyım.

Aşırı ilaç tüketimine karşıyım.

Nüfusu bir buçuk milyara yaklaşan Çin'de bizdeki Ortodoks Tıp kilisesi yok. Onların tıbbı başka.


Sağlıklı beslenmeyen bir toplum sağlıklı olamaz.

Besin maddelerine ve içeceklere üç yüz çeşit kimyevî maddenin karıştırıldığı bir ülke elbette sağlıklı olmaz.

Tıp, tedavi, ilaç, hastahaneler büyük ölçüde çığırından çıkmıştır.

İnsanlık büyük ölçüde ölmüştür.

Sektör canavarlaşmıştır.

Tıbbı, ilacı, tedaviyi, hastaneleri ahlakın ve bilgeliğin kontrolü altına almadıkça kötülükler ve bozukluklar düzelmeyecektir.

Liberal Kapitalist sistemde zaten olacağı buydu.

Bunca bozukluk düzeltilebilir mi?

Düzeltilebilir ama nasıl? işte bunu bilmiyorum.


Mehmet Şevket EYGİ - 14 Kasım 2011 Pazartesi