Ne Ararsan Bulunur Derde Devadan Gayri

Başlatan Mücteba, 16 Haziran 2013, 17:31:45

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Mücteba

Ne Ararsan Bulunur Derde Devadan Gayri

Değerli okuyucu! Hani "Ne ararsan bulunur derde devadan gayri" derler ya, malûm ilâhiyatçılarımızın kalemlerinden ve dillerinden çıkanlar da aynen öyle. Onlarda da doğrudan başka ne ararsan var.

Muhteremlerin kitap, yazı ve konuşmaları doğruları nisyanla ve gerçeklere isyanla dolu.

Makaleleri makale, kitapları kitap, hitapları hitap değil, sanki her biri birer hata hazinesi. Îtikâdî hata mı ararsınız, fıkhî hata mı ararsınız, İslam tarihiyle ilgili hata mı ararsınız, ne çeşit hata ararsanız hepsi onlarda mevcut. Mevcut ne kelime, mebzûl. Hem de bile bile lâdes cinsinden.

Bir önceki makalemizde, hocaların hocası(!) Hayrettin Karaman'ın yenilir yutulur cinsten olmayan hatalarından bir nebze bahsetmiştik. Ama onun hata, yanlış ve yanıltmaları üç-beş makalede anlatmakla bitecek gibi değil. Çünkü bunlar az-uz şeyler değil adeta yanlışlarla dolu bir dipsiz kuyu. Yazmakla bitecek gibi değilse de olsun, bitiremeyecek bile olsak ümitsiz değiliz, yazmaya devam edeceğiz.

Sayın Karaman'ın bu makalede ele alacağımız hataları bir kitaptan alınma. Hayrettin Bey o konuşmasında bazı iddialarda bulunuyor. Bu iddialarını, Fethullah Gülen'in onursal başkanı olduğu "Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı, Kültürlerarası Diyalog Platformu (KADİP)" tarafından tertib edilen "DİYALOG"  toplantılarından birinde ileri sürmüş. Yanında başka konuşmacılar da var. Hepsinin söyledikleri de "Polemik Değil Diyalog" isimli kitapta mevcut. Bu makalede bizim konumuz Hayrettin Bey'in sözleri. O toplantıda Karaman'a söz arkadaşlığı yapan başka şahıslar da var:

Ali Bulaç, Ali Erbaş, Arif Gökçe, Cemal Uşşak, Faruk Tuncer, İlyas Üzüm, Niyazi Öktem ve ikisi de Hıristiyan olan Vatikan temsilcisi George Marovitch ve Dozideos Anagnasdopavlos ve bir Yahudi olan Yusuf Altıntaş...

Yusuf Altıntaş

KUR'AN NE DİYOR BU ZAT NE SÖYLÜYOR?..

Karaman'ın sözlerini, "Polemik Değil Diyalog" isimli kitaptan sahife numaraları vererek aktaracağım. Okurken lütfen şoka girmemeye çalışın. İşte bir cümlesi:
"Bütün insanların Müslüman olmaları dinin, Kur'ân'ın hedefi değildir." (Polemik Değil Diyalog, sahife: 41)

Sözü hemen biz alalım ve kendisine sıcağı sıcağına soralım:
Kur'an'ın hedefi bütün insanların Müslüman olmaları değil de ya nedir Hayrettin Bey? Bazılarının gâvur olarak yaşayıp gâvur olarak ölüp sonsuz cehennem azabına girmeleri midir? "Bütün insanların Müslüman olmaları dinin, Kur'ân'ın hedefi değildir" demek, "Allah, bazı kullarının kâfir kalmalarına razı oluyor" demektir ki, böyle bir sözün islamla ve Kur'an'la uzaktan yakından alâkası olamaz. Üstelik İslama zıt olan böyle bir söz Kur'an'a da iftira olmaz mı? Çünkü Rabbimiz "Allah, kulları için küfre razı olmaz" buyuruyor. (Zümer sûresi, âyet: 7)

Allah küfre razı olmaz demek, Allah herkesin iman etmesini istiyor demektir. İman da ancak Allah'ın gönderdiği Peygamberine ve kitabına inanmakla olur.
Âyet bu kadar açıkken, Hayrettin Karaman'ın "Bütün insanların Müslüman olmaları dinin, Kur'ân'ın hedefi değildir" sözünü nasıl değerlendireceğiz?
Nisâ sûresi 170. âyetteki bütün insanları hedef alan "Ey insanlar! Resûl size rabbinizden gerçeği getirdi. Kendi faydanıza olarak ona iman edin" emrini ne yapacağız?

Âyette, "Ey insanlar!" diye bütün insanlığa hitap ediliyor. Sayın Karaman! Siz bu âyetten "Ey insanlar! Hepiniz iman etmeniz şart değil. Bir kısmınız iman ederseniz yeter" mânâsını mı anlıyorsunuz? "Ona iman edin" emrini "Ona iman etmeyin" şeklinde tersine çevirip başkalarına da öyle anlatmak, hangi düşünce, hangi niyet ve hangi gayenin mahsulüdür?

Sayın Karaman, "Bütün insanların Müslüman olmaları' dinin, Kur'ân'ın hedefi değildir" dese de, gördüğünüz gibi Kur'an-ı Kerim tam tersini emrediyor.

KARAMAN'IN AKSİNE, KUR'AN NE BUYURUYOR?..

Karaman'ın iddiasının aksine, Allah kelamında şöyle buyuruluyor:
"(Resûlüm!) Ey insanlar! Haberiniz olsun ben size, sizin hepinize (gönderilen) Allah'ın rasûlüyüm de." (A'raf sûresi, âyet: 158)

Gördüğünüz gibi Rabbimiz, sevgili Peygamberimiz'in bütün insanlara gönderilen bir peygamber olduğunu yani İslamı tebliğde hedefinin bütün insanlar olduğunun ilan edilmesini emrediyor, Karaman ise  "Bütün insanların Müslüman olmaları' dinin, Kur'ân'ın hedefi değildir" diyor.

Tabii ki Müslümanlar için aslolan Karaman'ın söylediği değil, Kur'an'ın beyanıdır.

Allah'ın bize, İslamı tebliğ etmek gibi bir emri var: Emr-i bi'l-mâ'ruf... Eğer "Bütün insanların Müslüman olmaları dinin, Kur'ân'ın hedefi değil" ise, Müslüman olmayanlara Müslümanlığı anlatmanın ne mânâsı var? İslamı kabul etmemiş olanlara İslam dinini anlatıp onların Müslüman olmalarına sebep olanlar, Kur'an'ın hedefinin dışına mı çıkmış oluyorlar yani?

Yeryüzündeki bütün Müslümanlar, "Nasıl olsa Kur'an böyle bir şey istemiyor" diyerek Müslüman olmayanlara İslamı tebliğ etmekten vaz mı geçsinler? Sayın Karaman acaba Müslüman olmayan birisiyle konuştuğunda, "İslamı anlatırsam ola ki adam müslüman oluverir. Halbuki bütün insanların Müslüman olmaları dinin, Kur'ân'ın hedefi değil" diyerek İslamı anlatmaktan kaçınıyor mu acaba?
Bilfarz, bazı Müslümanlar bir araya gelip bütün insanların Müslüman olmaları için toplu bir faaliyet başlatsalar, Karaman'a göre dinin ve Kur'an'ın hedefi dışına mı çıkmış olacaklardır?

Yukarıda baş tarafının meâlini arzettiğim âyetin devamında şöyle buyuruluyor:
"Allah'a ve onun sözlerine inanan ümmî peygamber olan resûlüne de inanın. Ona uyun ki doğru yolu bulasınız." (A'raf sûresi, âyet: 158)

Görüldüğü gibi, Allah'ın bildirdiğine göre doğru yolu bulmak ancak ümmî Peygamber olan Hazreti Muhammed Mustafa sallallâhü aleyhi ve sellem Efendimiz'e uymakla mümkünmüş. Bu hitap ve emir Müslüman olmayan bütün insanlaradır. Başkaca bir yol da yoktur.

SORMAYA DEVAM EDİYORUZ...

Hayrettin Bey'e sormaya devam edelim:

Âyet açık açık "Allah'a ve onun sözlerine inanan ümmî peygamber olan resûlüne de inanın" buyuruyor. Devamında de doğru yolu bulmanın ancak sevgili Peygamberimiz'e uymakla mümkün olacağı bildiriliyor. Peki bu durumda nasıl oluyor da Kur'an bütün insanların Müslüman olmalarını hedeflemiş olmuyor? Kur'an, bütün insanların doğru yolu bulmalarını istemeyerek bir kısmının –hâşâ- sapıklıkta kalmasını mı istiyor?
Karaman, POLEMİK DEĞİL DİYALOG isimli kitabın 35. sahifesinde "Müslümanların çoğu 'Peygamberin, bütün din sâliklerini İslâm'a çağırdığına' inanırlar" diyor. Bununla, "Gerçek onların inandıkları gibi değil ama Müslümanların çoğu maalesef işte böyle bir yanlış kanaat taşıyorlar" demeye mi getiriyor?

Hayır Hayrettin Bey hayır! "Müslümanların çoğu" değil, tamamı öyle inanıyor. Gerçek de zaten onların inandığı gibidir. Peygamberimiz'in hükümdarlara gönderdiği İslâma davet mektupları ortada. Bu gerçeği dünyadaki bütün siyer ve tarih kitaplarından silmeye gücünüz yetmeyeceğine göre ne demeye bir yanlış peşinde israr edip duruyorsunuz? Ve böyle yapmaktaki gayeniz ne!!!
Kişi dava ve idealinden kolay kolay vaz geçmeyeceğine göre, belli ki siz de bu davadan vaz geçmeye niyetli değilsiniz. Onun için, israrla hâlâ Peygamberimiz hakkında aslı astarı olmayan şu cümleyi söyleyebiliyorsunuz:

"Peygamberimiz 'Yahudiler mutlaka Müslüman olsun!' demiyor, 'Hıristiyanlar mutlaka Müslüman olsun!' demiyor." (Sa: 35)

Yapmayın Hayrettin Bey! Bu kadar ileri gidip Resûlüllah'a bari iftira etmeyin.
Peygamberimiz, böyle demiyor da "Yahudi ve Hıristiyanlar bana inanmayıp kâfir kalsınlar da varsın ebedî cehennemi boylasınlar" mı diyor? Allah celle celâlühû şöyle buyurmuyor mu?

"Her kim Allah'a ve resûlüne inanmazsa bilsin ki, biz kâfirler için bir çılgın ateş hazırlamışızdır." (Fetih sûresi, âyet: 13)

Allah kelamı böyle söylerken, Allah Resûlü, Hıristiyan ve Yahudilerin çılgın ateşe atılmalarını mı istiyor yani? Allah resûlü hakkında bu nasıl iftiradır böyle? Peygamberimiz'in hayatı, hem müşrikleri hem de Hıristiyan ve Yahudileri İslama davetle geçmemiş midir? Zaten peygamberlik vazifesi de bunu gerektirmiyor mu?

Haydi siyer ve tarih kitaplarını yok sayıyorsunuz, peki Hıristiyan ve Yahudileri Peygamberimiz'e iman etmeye çağıran bunca âyeti ne yapacaksınız? Peygamberimiz'in İslama davet mektuplarını ne yapacaksınız?
Merhum müfessir Elmalılı Hamdi Efendi'nin şu cümlesine ne diyeceksiniz:
"Velev bir Rasûlü olsun diğerlerinden ayırıp inkâr etmek, mâhiyeti risâleti (peygamberlik müessesesini) inkâr etmektir. Mâhiyeti risâleti inkâr etmek, bütün peygamberleriyle beraber Hak Teâlâyı inkâr etmektir." (Hak Dini Kur'ân Dili, 2/1144)

Elmalılı Merhum'un da söylediği gibi, Hıristiyanlar da Yahudiler de Müslüman olmayan herkes de Peygamberimiz'e inanmadıkları için Allah'ı inkâr etmiş oluyor, siz de kalkmış hem "Bütün insanların Müslüman olmaları dinin, Kur'ân'ın hedefi değil" diyor hem de "Peygamberimiz 'Yahudiler ve Hıristiyanlar mutlaka Müslüman olsun demiyor" diy(ebiliy)orsunuz.
Sizin bu sözünüze göre, -hâşâ- hem İslam dini hem Kur'an ve hem de Peygamberimiz, insanların Allah'ı inkâr etmesini istemiş olmuyor mu? Yüzbin kere hâşâ...

İFTİRAYA ÂYETLERLE CEVAP...

1- Kur'an; Peygamberimiz'e inananların, inanmadan önce bir sapıklık içinde olduklarını beyan buyuruyor. ( Âli İmran, 164)
Eğer Karaman'ın söylediği gibi, "Bütün insanların Müslüman olmaları dinin, Kur'ân'ın hedefi olmasa ve Peygamberimiz 'Yahudiler ve Hıristiyanlar mutlaka Müslüman olsun!' dememiş olsaydı, Kur'an -hâşâ- insanların Peygamberimiz'e inanmamalarını ve sapıklık içinde kalmalarını istemiş olurdu.
2- Kur'an; Allah'a itaatla beraber Peygamberimiz'e de itaat edilmesini emrediyor. (Nisâ, 59, 80)
Eğer Karamanın söylediği gibi, "Bütün insanların Müslüman olmaları dinin, Kur'ân'ın hedefi olmasa ve Peygamberimiz 'Yahudiler ve Hıristiyanlar mutlaka Müslüman olsun!' dememiş olsaydı, Kur'an -hâşâ- insanların Allah'a itaat etmemelerini istemiş olurdu.
3- Kur'an; mü'minlerin yolundan başka bir yol edinenlerin cehenneme atılacağını bildiriyor. ( Nisâ, 115)
Eğer Karamanın söylediği gibi, "Bütün insanların Müslüman olmaları dinin, Kur'ân'ın hedefi olmasa ve Peygamberimiz 'Yahudiler ve Hıristiyanlar mutlaka Müslüman olsun!' dememiş olsaydı, Kur'an –hâşâ- insanların mü'minlerin yolundan başka bir yol edinip cehenneme atılmalarını istemiş olurdu.
4- Kur'an; Âhiret kurtuluşuna erenlerin sadece ümmî Peygamber olan Muhammed Aleyhisselam'a inananlar olduğunu haber veriyor. (A'raf, 157)
Eğer Karamanın söylediği gibi, "Bütün insanların Müslüman olmaları dinin, Kur'ân'ın hedefi olmasa ve Peygamberimiz 'Yahudiler ve Hıristiyanlar mutlaka Müslüman olsun!' dememiş olsaydı, Kur'an –hâşâ- insanların Peygamberimiz'e inanmamalarını, dolayısıyla âhiret kurtuluşuna kavuşmamalarını istenmiş olurdu.
5- Kur'an; Peygamberimiz'in Allah yoluna çağıran bir dâvetçi ve bir nur olduğunu bildiriyor. (Ahzab, 46)
Eğer Karamanın söylediği gibi, "Bütün insanların Müslüman olmaları dinin, Kur'ân'ın hedefi olmasa ve Peygamberimiz 'Yahudiler ve Hıristiyanlar mutlaka Müslüman olsun!' dememiş olsaydı, Kur'an –hâşâ- insanların Allah yoluna çağıran davetçiye inanmamalarını ve bu nurdan mahrum kalmalarını istemiş olurdu.
6- Kur'an; Peygamberimiz'in âlemlere rahmet olarak gönderildiğini bildiriyor. (Enbiyâ. 107)
Eğer Karamanın söylediği gibi, "Bütün insanların Müslüman olmaları dinin, Kur'ân'ın hedefi olmasa ve Peygamberimiz 'Yahudiler ve Hıristiyanlar mutlaka Müslüman olsun!' dememiş olsaydı, Kur'an –hâşâ- insanların rahmetten mahrum kalmalarını istemiş olurdu.
7- Kur'an; Âhiret saadetini isteyenler için Peygamberimiz'in en güzel örnek olduğunu bildiriyor. (Ahzab, 21)
Eğer Karamanın söylediği gibi, "Bütün insanların Müslüman olmaları dinin, Kur'ân'ın hedefi olmasa ve Peygamberimiz 'Yahudiler ve Hıristiyanlar mutlaka Müslüman olsun!' dememiş olsaydı, Kur'an –hâşâ- insanların sapıklık içinde kalıp bu güzel örnekten mahrum kalmalarını istemiş olurdu.
8- Kur'an; Peygamberimiz'in kendi arzusuna göre değil vahiyle hükmettiğini bildiriyor. (Necm, 3-4)
Eğer Karamanın söylediği gibi, "Bütün insanların Müslüman olmaları dinin, Kur'ân'ın hedefi olmasa ve Peygamberimiz 'Yahudiler ve Hıristiyanlar mutlaka Müslüman olsun!' dememiş olsaydı, Kur'an –hâşâ- diğer insanların sapıklık içinde kalıp Allah'ın vahiyle bildirdiği hükümlerden mahrum kalmalarını istemiş olurdu.

Bu misâlleri artırmak mümkün. Ama daha fazla uzatmaya lüzum yok. Mesele anlaşılmıştır.

BAŞKA BİR YANLIŞINA GEÇELİM...

Hayrettin Karaman'ın bir cümlesi de şöyle:
"Kur'ân-ı Kerîm'de Ehl-i kitabla ilgili devamlı vurgulanan şey; Allah'a iman, âhirete iman ve amel-i salihdir. Kur'ân birçok âyette bunu söylüyor; yani 'Peygambere iman edin' demiyor." (Sa: 37)

Bakın, bakın da bir ilâhiyat profesörünün insanları nasıl yanlış yola yönlendirdiğini görün?

Bu söz, yani "Ey Hıristiyan ve Yahudiler! Sizin son peygambere iman etmenize lüzum yok" diyerek, onların Müslüman olmalarını engellemeye yönelik bir söz değil midir? Müslüman olmak istediği halde, Karaman'ın bu sözünü okuyup vaz geçerek üç yaratıcı inancında kalan bir hıristiyanın günahı kimin omuzlarına yüklenecektir?

Karaman'ın söylediğine bakarsanız, Müslümanlardan 6 iman şartına inanmalarını isteyen Hazreti Allah, ehli kitaba (Hıristiyan ve Yahudilere) dört maddelik bir tenzilat yaparak, sadece iki şeye inanmalarını, bir de amel-i sâlih işlemelerini istiyor. Yine Karaman'a göre onların meleklere, kitaplara, peygamberlere ve kadere inanmaları diye bir şart yok.
Hayrettin Bey'in bu sözlerinden yola çıkarak pekâlâ şöyle denilebilir:
Bir Müslümanın cennete gidebilmesi için, imanın 6 şartına inanması gerektiği gibi ibâdet de etmesi şart. Ama o Müslüman İslam dinini terk edip ehl-i kitap yani ya Hıristiyan veya Yahudi olursa, o zaman imanın 6 şartına inanması gerekmiyor. Sadece Allah'a ve âhiret gününe inanması yeter. Bir de amel-i salih (iyi işler) yapsın kâfi.

Öyleyse, Müslüman olup 6 şarta inanıp ayrıca ibâdet de ederek cennete girmek için uğraşacağına, Yahudi veya Hıristiyan ol, sadece Allah'a ve âhiret gününe inan. Bir de iyi işler yap, gir cennete.

Ne âlâ ne güzel...

Peki değerli okuyucu, "Kur'ân-ı Kerîm'de Ehl-i kitabla ilgili devamlı vurgulanan şey; Allah'a iman, âhirete iman ve amel-i salihdir " sözü, insanları Müslümanlıktan soğutmaya yönelik değil mi?

Bu söz -hadi propaganda demeyelim ama- insanları Hıristiyanlığa ve Yahudiliğe özendirmeye yönelik değil midir? Öyle ya canım! Karaman'a göre, Hıristiyan ve Yahudiler imanın iki şartını yerine getiriverince cennete girebildikleri halde Müslümanlar imanın altı şaratını yerine getirmeden cennete giremiyorlar. Hangisi daha kolay?

Değerli okuyucu!

Elmalılı Merhum'un da ifade ettiği gibi, "Bir peygambere iman etmemek Allah'a iman etmemektir." Dolayısıyla, "Kur'an, ehli kitaba, peygambere iman edin demiyor" demek, "Kur'an ehli kitaba Allah'ı inkâr edin diyor" demektir ki Peygamberimizden bu zamana kadar 14 asırdan beri Kur'an'a böyle bir iftira yapıldığı ne görülmüş ne de duyulmuştur...

Bu hususta Hayrettin Karaman bir ilk...

HIRİSTİYAN İNANCI...

Bakın Hıristiyan inancı nasıl? Onların inançlarının 2 maddesi, kendilerine ait bir kitap olan KATEŞİZM'de şu şekilde anlatılıyor:

1- Görünen ve görünmeyen varlıkları, yeri ve göğü yaratan, her şeye kadir Tanrı Baba'ya inanıyorum.

Şimdiii... Hayrettin Karaman'ın dediği gibi, "Kur'an, ehli kitaba, peygambere iman edin demiyor" da, ya Allah'a baba demeye devam edin mi diyor?
2- Tanrının biricik oğlu tek rab ve ezelde Baba'dan doğmuş olan Mesih İsâ'ya inanıyorum. O Tanrı'dan gelen Tanrı, nurdan nur, gerçek Tanrı'dan gerçek Tanrı'dır. Yaratılmış olmayıp, Baba ile aynı özdedir ve her şey onun aracılığıyla yaratılmıştır..."
(Katolik Kilisesi Din ve Ahlak İlkeleri, Fransızca'dan tercüme eden: Dominik Pamir, s. 64)
Soruyoruz: Hayrettin Karaman'ın dediği gibi "Kur'an, ehli kitaba, peygambere iman edin demiyor" da, Hazreti İsa'yı hem ikinci bir ilah kabul edin hem de Allah'ın oğlu olduğuna inanın mı diyor?
Değerli okuyucu!
İslam inanç ve itikadına göre, bir Müslüman herhangi bir peygamberi inkâr etse, Allah korusun imanını kaybeder. Ama Hayrettin Karaman'ın söylediğine bakacak olursak, "Allah Hıristiyanlara, son peygambere iman edin demiyor." Ve yine ona göre Hıristiyanlar en büyük peygamber olan Peygamberimiz Muhammed Aleyhisselam'a inanmasalar da, nedense onlara bir şeycik olmuyor! Hatta bir şey olmamak bir tarafa ona inanmalarına lüzum bile yok. Çünkü Kur'an onlara son peygambere inanın demiyormuş...

Allah Allaaah! Hıristiyan ve Yahudilere bu inanmama, bu inançsızlık serbestliği ve buna rağmen cennete girme imtiyazı nereden geliyor acaba?
Öyle zannediyorum ki, böyle şeyleri Kitab-ı Karamânî'den başka bir kitap yazmaz. Kitab-ı Karamânî'nin de maalesef baskısı yok. Aslı ve orijinali Sayın Karaman'ın zihninde olsa gerek...

HEDEF 12...

Şimdi artık Hayrettin Karaman'ı can evinden vurma zamanı geldi.
Değerli okuyucular, şu cümlelere bilhassa altı çizili yerlere lütfen dikkat:
"Kur'ân-ı Kerîmin üslûbu ve "mîsâkla / Allah'a verilen söz" ile ilgili âyetler dikkatle incelendiğinde görülür ki, burada kasdedilen, bizzat peygamberlerden söz alınması değil, onların kendi ümmetlerinden Hz. Muhammed geldiğinde ona iman edeceklerine ve ona destek vereceklerine dair söz almalarıdır. (Taberî, III, 331-332; İbn Atıyye, I, 463-464, Râzî, VIII, 114-116)

Bu cümleler Hayrettin Karaman'ın imzası bulunan Kur'an Yolu Türkçe Meâl ve Tefsîr'in, 2003 tarihli 1. baskısının I. cilt 457.ci sahifesinden alınma...
Şimdi bu ifadeler ile Karaman'ın yukarıda kaydettiğimiz cümlesini arka arkaya tekrar okuyalım.

Karaman'ın imzası bulunan Kur'an Yolu Türkçe Meâl ve Tefsîr yukarıdaki paragrafta şöyle diyor:

"Eski peygamberler, kendi ümmetlerinden Hazreti Muhammed geldiğinde ona iman edeceklerine dair söz aldılar."

Karaman "Polemik Değil Diyalog" isimli kitapta ise şöyle diyor:
"Kur'an, ehli kitaba, peygambere iman edin demiyor."

Görüldüğü gibi, Karaman bir öyle bir böyle söyleyerek, karakolda doğru söyler mahkemede şaşırır durumuna düşüyor.

"Kur'ân Yolu Türkçe Meâl ve Tefsir"e tekrar dönelim:
"(...Hz. Peygamber Selmân'ı çağırıp şöyle buyurdu: 'Bu âyet (Bakara: 62) senin arkadaşların (Hıristiyanlar) hakkında indi. Kim benim peygamber olarak geldiğimi işitmeden önce Îsâ'nın dini ve İslâm üzere ölürse o hayırdadır. Ama bugün kim beni işitir de bana imân etmezse o da helak olmuştur." (bkz. Taberî, I, 253-257).

(Kur'ân Yolu Türkçe Meâl ve Tefsir, Ankara 2006, 2. baskı C. I, s. 135)
Demek ki neymiş? Karaman'ın kendi imzasını taşıyan kitabın yazdığına göre Peygamberimiz şöyle buyuruyormuş:
"Bugün kim beni işitir de bana iman etmezse, o kimse âhirette helak olmuştur."

Ey Karaman! Ben sizin kitabınızda gördüğüm bu hadis-i şerifi okuyup kabul ettim. Siz de kendi kitabınızdaki bu gerçeği kabul ediyor musunuz?
Keşke kabul etseniz ama hiç zannetmiyorum. Çünkü siz hâlâ, "Kur'an, ehli kitaba, peygambere iman edin demiyor" demekte israr ediyorsunuz. Ama siz ne yaparsanız yapın, Peygamberimiz "Bugün kim beni işitir de bana iman etmezse, o kimse âhirette helak olmuştur" buyuruyor. Siz de bunu hazırladığınız tefsirde yazarak farkında olmadan tenakuzdan tenakuza düşüyorsunuz...

Soruyorum:

Sayın Karaman! Sizin hangi sözünüz doğru Allah aşkına? Polemik Değil Diyalog isimli eserdeki sözünüz mü, yoksa "Kur'ân Yolu Türkçe Meâl ve Tefsir"deki yazılanlar mı?

Veya şöyle soralım: Sizin iddianız mı doğru yoksa Peygamberimiz'in buyurduğu mu?


"Kur'an, ehli kitaba, peygambere iman edin demiyor" sözünüzün aklî, mantıkî, ilmî ve dinî bir geçerliliği var mı Allah aşkına?
Bu sözünüzü okuyanlar, "Bu sözü söyleyen kişi ya ilimden bî behredir, ya art niyetlidir veya çift kişiliklidir" demezler mi?

Siz de bilirsiniz, Kur'an-ı Kerim'de şöyle buyuruluyor:
"Ey iman edenler! Allah'a, Resûlüne, indirdiği kitaba iman edin. Kim Allah'ı, meleklerini, kitablarını, rasûllerini ve âhiret gününü inkâr ederse, derin bir sapıklığa düşmüştür." (Nisâ, 136)

Söyler misiniz, Kur'an'ın "Kim Allah'ı, meleklerini, kitablarını, rasûllerini ve âhiret gününü inkâr ederse, derin bir sapıklığa düşmüştür" fermanını nereye koyuyorsunuz?

YİNE SORUYORUZ...

Hayrettin Bey!

Bu âyette Allah'ın resûllerine, kitablara ve meleklere inanmayanların sapık olduğu bildiriliyor. Bu durumda, Allah'ın peygamberi olan Peygamberimiz Muhammed Aleyhisselam'a ve Allah'ın kitabı olan Kur'an'a inanmayan ehl-i kitap (Hıristiyan ve Yahudiler) sapık değil mi?


Başka bir âyet meâli:

"Seni de başka değil, ancak bütün insanlara şamil bir risâletle rahmetimizin müjdecisi, azabımızın habercisi (olarak) gönderdik. Fakat insanların çoğu bunu bilmezler." (Sebe, 28)

Hayrettin Bey!

Allah celle celâlühû, Peygamberimiz'in rahmet müjdecisi ve azap habercisi olduğunu bildiriyor. Ama ehl-i kitap bunu kabul de etmiyor iman da etmiyor. Bu durumda bu imansızlığın onlara bir zararı olmuyor mu?

Başka bir âyet meâli:

"Her kim İslâm'dan başka bir din ararsa, artık ondan ihtimali yok ki kabul olunmaz ve âhirette o kişi hüsran çekenlerden olur." (Âli İmran, 85)
Hayrettin Bey!

Kur'an böyle buyurduğuna göre İslamdan başka bir dine mensup olan ehli- kitap âhirette hüsrana uğramayacak mı?

Başka bir âyet meâli:

"Vaktiyle Allah kendilerine kitab verilenlerden, onu insanlara açıklayacaksınız ve onda olanları gizlemeyeceksiniz diye söz almıştı. Ama onlar bunu kulak ardı ettiler ve onu az bir değere değiştiler. Bu alış verişleri ne kötüdür." (Âli İmran, 187)

Hayrettin Bey!

Allah, kendilerine kitap verilenlerden insanlara açıklamaları için söz aldığına göre, kendilerine ilim verilenlerden de gerçekleri açıklamalarını ister değil mi?

Hiç düşündünüz mü? Gerçekleri açıklamayıp üç-beş kuruş dünyalık uğruna gizleyenlerin alış verişleri nasıl olur?

***

Hayrettin Karaman'ın yukarıdan beri tenkit ettiğimiz sözleri sarf ettiği oturumda, onunla beraber başka konuşmacıların da bulunduğunu söylemiştik O kimseler şunlardı:

Ali Bulaç, Ali Erbaş, Arif Gökçe, Cemal Uşşak, Faruk Tuncer, İlyas Üzüm, Niyazi Öktem'den başka iki Hıristiyan olan Vatikan temsilcisi George Marovitch ve Dozideos Anagnasdopavlos ile bir de Yahudi olan Yusuf Altıntaş...

Hayrettin Karaman yukarıdaki sözleri söylemiş de diğerleri ona itiraz etmemişler mi?

Hayır! Hiç birisi itiraz etmiyor...

Oradaki iki hıristiyanla bir yahudinin itiraz etmemeleri normal de diğerlerine ne olmuş acaba!..


Ali EREN | 14.06.2013 12:24 | www.haberkita.com