Kader Risalesi” üzerinden kaderi inkâr - 3

Başlatan Mücteba, 26 Ekim 2013, 02:31:48

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Mücteba

Kader Risalesi" üzerinden kaderi inkâr - 3

8- Yukarıda işaret ettiğimiz gibi, bazen gerçekleri de yazan Yazar İslamoğlu, yine bir gerçeği ifade ediyor.

"Hz. Ali'nin oğlu Hasan'ın iktidardan Ümeyye oğulları lehine feragat etmesi" diyor. (Sa: 27)

Yani Hazreti Hasan'ın, Halifeliği kendi isteğiyle Hazreti Muaviye'ye teslim ettiğini yazıyor.

Bir taraftan ehl-i sünnet olduğunu söyleyip bir taraftan da ehl-i sünnet muarızlığı yapanlardan Prof. Hayrettin Karaman ise, tarihlerin yazdığını inkâr ederek, "Hazreti Muâviye'nin, Hazreti Hasan'ı kandırarak hilafeti elde ektiğini" iddia etmektedir.
Biz de burada bir aracılık yapıp, Hazreti Muâviye muarızı olan İslamoğlu'nun bu doğru cümlesini, diğer bir Hazreti Muâviye muarızı olan Hayrettin Karaman'a ithaf ediyoruz...

9- İslamoğlu, Hazreti Muâviye'nin Beytü'l-mal/devlet hazinesi hakkındaki tavrının şöyle olduğunu söylüyor:

"Ona göre, mal Allah'ın malıydı. Allah onu dilediğine verirdi. Şimdi Allah malını Emevî ailesine vermeyi dilemişti, bundan kime ne idi." (Sa: 31)
Peki... İslamoğlu, Hazreti Muaviye'nin herhangi bir yerde böyle bir söz söylediğine dair bir kayıt, bir belge gösterebiliyor mu? Hayır! Zaten böyle bir belge bulsa hiç durmazdı ki.

Öyleyse bu suçlama ne?

Bu bir şiî iftirasıdır ve İslamoğlu'nun şîa mahallesinden alıp kabul ettiği kendi kanaatıdır.
Peki gerçek ne?

Gerçek şu:


Hazreti Muaviye'nin, milletin malını gasp edip mensubu olduğu Emevî ailesine vermesi şöyle dursun, insanlara yardımda cömertliği dillere destan bir sahâbîdir. Dolayısıyla, bu şiî iftirasının kaynağı kitap sahifeleri değil, bazı hasta kalplerdir.
Bu kitapta konu güya kader ya. Hızını alamayan İslamoğlu, bu iftirayı kader konusuna çekmeden önce Hazreti Muaviye'yi şöyle suçluyor:

"Servet tasavvurundaki bu sapmayı, kader tasavvurundaki sapma izledi. İktidarı ele geçirmek için her türlü yola başvuran Muaviye b. Ebi Süfyan, sonunda emeline kavuştu." (Sa: 31)

Değerli okuyucular! Yukarıda okudunuz gibi, İslamoğlu kitabının 27. sahifesinde "Hazreti Hasan'ın iktidardan Ümeyye oğulları lehine feragat ettiğini" söylüyordu. Biz de onun bu sözünü Hayrettin Karaman'a ithaf etmiştik. Aynı İslamoğlu şimdi de kalkmış "İktidarı ele geçirmek için her türlü yola başvuran Muaviye" diyor.

27. sahifede yazdığı doğrunun 31. sahifede tersini yazarak doğrudan doğruya iftiraya kanat açan ve böylece kendi içinde bile tenakuzdan/çelişkiden kurtulamayan bir kimse, bilmem ki niçin yazarlığa soyunur?

Soyunur değerli okuyucular soyunur. Bir kimsenin sağ gösterip sol vurma vazifesi varsa, Sünnî görünüp şiî darbesi vurma vazifesi varsa, pek âlâ soyunur, nitekim soyunuyor.

Amma... İnsan iftira ederken bile biraz tutarlı olmalı değil mi değerli okuyucular! Ne demişler! Dokuz düşün bir konuş...
İnsan dokuz düşünüp bir konuşmaz da desteksiz atarsa, karakolda doğru söyler mahkemede şaşırır. İslamoğlu gibi 27. sahifede doğru söyler 31. sahifede şaşırır...

10- İslam itikadına göre "Müslüman olarak bir defa Peygamberimiz'i gören veya Peygamberimiz tarafından görülen kimse sahâbîdir."
Sahâbî, lügat mânâsı olarak arkadaş demek. Çoğulu, ef'âl vezninde ashâb'dır yani arkadaşlar. Yalnız, o mübârek zatlar hakkında nadiren yalın olarak ashab denilebilirse de esasen ashâb-ı kiram diye bahsetmek edep ve hürmete daha uygun düşer.

Değerli okuyucular!

Asırlarca İslam dinini bozmak için uğraşıp duran(!) İslam âlimleri, meğer ashâb-ı kiram meselesinde de sinsice aynı şeyi yapmışlar. Mustafa İslamoğlu da sağolsun her konuda olduğu gibi bu konuda da bizleri aydınlatıyor da biz de öğrenmiş oluyoruz. "Hicrî 3. yüzyıldan sonra, terimin (ashâb kelimesinin) anlamını pek de haklı gösterilemeyecek gerekçelerle genişlettiler" diyor. Haksız olarak genişletenler İslam âlimleri oluyor yani.

Evt...İslam âlimleri, ashâbdan olmayanları hakları olmadığı halde ashâb-ı kiramdan saymışlar. İslamoğlu böyle söyledikten sonra esas yapacağını yapıyor ve sözü sonunda Hazreti Muâviye'nin ashâb-ı kiramdan olmadığına getiriyor. Bunu kabul ettirebilmek için de Buhârî ve Müslim'den iki hadisi aklınca delil olarak gösteriyor. Daha doğrusu gösteremiyor, tökezliyor.

Çünkü, İslamoğlu'unun iddiasıni ispat için delil getirdiği Buhârî de Müslim de, onun var gücüyle kötülediği Hazreti Muâviye'nin rivâyet ettiği hadislere eserlerinde yer veriyorlar. Bu hadisler sadece onlarda değil diğer sünen ve müsnedlerde de yer almış.

"Bu hadislerin dördü Buhâri ve Müslim'de, beşi yalnız Buhârî'de dördü de sadece Müslim'de yer alır." (TDV İslam Ans. c: 30, Muâviye maddesi)
Sayın İslamoğlu! Peygamberimiz'in "Ashabım hakkında Allah'tan korkun Allah'tan" buyurduğunu söylüyorsunuz. Aynı hadis-i şerifi biz de size hatırlatsak kızar mısınız?

Peygamberimiz'in bu sözünden hareketle, bu ihtara muhatap olanların ashabtan olamayacaklarını söylemek istiyorsunuz ama maalesef mesele sizin anladığınız gibi değil.

Bakınız:

Bir babanın birkaç çocuğu olsa, onlardan bazılarına diğer kardeşleri hakkında, "Çocuklarım hakkında haksızlık yapmaktan Allah'tan korkun" dese, bu sözün muhatapları o babanın çocukları olmaz mı? Elbette onlar da aynı babanın çocuklarıdır.
Bir diğer husus şudur:

Yukarıda temas ettiğimiz gibi, ashâb arkadaş demektir. Mekke ve Medine'de, Peygamberimiz'le çok kere beraber olup maddî olarak ona ashâb / arkadaş olan bir kısım müslümanlar vardı. Bunlar bildiğimiz mânâda yüksek derecelere sahip ashâb-ı kiram oldukları gibi, maddeten de Peygamberimiz'in arkadaşları idiler.

Bir de civar kabilelerden gelip iman edip yaşadığı yere, köyüne, kabilesine dönen ve Peygamberimiz'i çok az gören Müslümanlar vardı. Bunlar Medine'de yaşamadıkları için Peygamberimiz'le her ne kadar maddî ashâb/arkadaşlık yapamadılarsa da, onlar da mânevî derecelere sahip olan ve ashâb-ı kiram vasfını kazanan Müslümanlardır. Nitekim siyer kitaplarında "Peygamberimiz'in 120 bin erkek 100 kadın sahâbî ile beraber hac yaptığı" yazılmaktadır. Bu büyük kalabalığın hepsi Medine halkı değildi, ama kitaplarımız onların tamamını ashab olarak anmaktadır. Demek ki onlar da ashâb idiler...


Ali EREN | 21.10.2013 16:02 | http://haberkita.com/kader-risalesi-uzerinden-kaderi-inkar--3_134683.html