Cennete Allah'ın rahmeti ile girilir

Başlatan Vuslat Yolcusu, 03 Ağustos 2006, 01:08:32

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Vuslat Yolcusu

Peygamber Efendimiz (s.a.v.) buyurdular ki:

Cebrail (a.s.) bana dedi ki: “Yâ Rasûlallâh! Seni peygamber olarak gönderen Allâh’a yemîn ederim ki, Allâhü Teâlâ’nın kullarından biri, bir adadaki dağın başında beş yüz sene Allâh’a ibâdet etti. Allâhü Teâlâ ona dağın eteğinde denize yakın bir yerde bir tatlı su pınarı ile bir nar ağacı ihsân eyledi. Ağaç ona her gün bir nar verirdi. Akşam dağın eteğine iner, pınardan abdest alır ve narı yiyip ibâdete kalkar idi. Bir gün Allâhü Teâlâ’dan rûhunu secdede iken almasını ve üzerinin toprakla örtülmeyip insanlar dirilinceye kadar secde halinde kalmasını niyaz etti. Allâhü Teâlâ duâsını kabul etti. Ben o kimseye uğrarım o haliyle secdede olduğunu görürüm.

Biz ilmimiz ile biliriz ki o kimse dirilip Allâhü Teâlâ’nın huzurunda durur. Cenâb-ı hak “Bu kulumu benim rahmetimle cennet-i âlâya koyun” buyurur.

O kimse “Beni amelimle cennete koy” deyince. Allâhü Teâlâ: “Bu kulumun ibâdetini benim nimetimle kıyas edin, ölçün buyurur. Melekler ölçerler. Göz nimeti beş yüz senelik ibâdete karşılık gelir. Diğer nimetlere karşılık bir ibâdet kalmayınca Allâhü Teâlâ: “Kulumu cehenneme götürün” buyurur. O kimseyi melekler cehenneme götürürken “Yâ Rabbi! Beni, rahmetinle cennetine koy” diye yalvarır.

Cenâb-ı Hak: “Seni kim yarattı ve dünyâya getirdi?” Buyurur. Kul: Yâ Rabbi! Sen yarattın” der. Cenâb-ı Hak: “Seni yaratmam senin amelinle mi yoksa benim rahmetimle midir?” Diye soruca kul: “Senin rahmetinle oldu” der. “Beş yüz sene ibâdete kuvveti sana kim verdi ve seni denizin ortasındaki dağın eteğine kim indirdi, o tuzlu suyun içinden tatlı suyu kim çıkardı. Yılda bir kere meyve veren ağaçtan her gece bir narı kim ihsân etti? Secde eder halde iken rûhunu kabz edip cesedini muhafaza eden kimdir?” buyurunca, Kul: “Yâ Rabbi! Bu ihsânlar hep senin rahmetindendir. Beni cennetine yine rahmetinle koy! der.”

(Mişkât-mekâsidu’t-tâlibîn)  (İLA 177)

armonya

Ne azap ne sitem yalnızlıktan...Kime ne; aşılmaz duvar bendedir...Süslenmiş gemiler geçer açıktan, Sanırım, gittiği diyar bendedir. Yaram var...Havanlar dövemez merhem, Yüküm var... Bulamaz pazarlar dirhem, Ne çıkar; Yollar ki, Allaha çıkar, bendedir...