Haberler:


X adresimiz

Ana Menü

Yazgı

Başlatan duaekseni, 10 Eylül 2006, 15:39:29

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

duaekseni

YAZGI

Kızının yemek için eve gelme saatiydi.Adliye Konağının oto parkındaki
arabasına doğru hızlı adımlarla yürüdü.Davalarının yoğunluğu sebebiyle kaç
gündür annesini de ihmal ettiği aklına gelince üzüldü.Babasının ölümüyle tek
başına kalakalmıştı anneciği.

   6 kardeştiler.Hepside üniversite mezunu,maddi yönden sıkıntıları olmayan
kişilerdi. Hayatın çarkları arasında öğütülüp duruyorlardı.Sadece küçük kız
kardeşi eczacı olduğundan kendisiyle annesinin de yaşadığı bu
ildeydi.Diğerleri her biri "karınlarının doyduğu" yerleri memleket
edinmişlerdi.

  Bayramlarda ,düğünlerde,cenazelerde bir araya gelebiliyorlardı.

  Arabadan inip eve doğru yürürken, acaba ekmek varmıdır? Diye kendi
kendiyle konuştu.Çocuğunun bakımını ve evin işlerini üstlenen, artık  aileden
biri gibi olmuş Hatice Teyze nasılsa almıştır diye geçirdi içinden.

 - Hatice Teyze merhaba.

 -Hoş geldin kızım.

 - Ekmek varmıydı? Aklıma geldi ancak nasılsa sen almışsındır diye bakkala
uğramadım.

 - Var kızım.

 - Yazgı geldi mi?

 -Yok kızım. Gelmedi daha.

   Kapının zili dört defa üst üste çalındığında mutfaktaydılar.

 - Hoşgeldin Yazgı. Kızım neden ateşe düşmüşçesine ,siren çalar gibi
defalarca zile basıyorsun? Senden başka yoktur böyle davranan.

 -Anne, herkesin yaptığını yapmak zorundamıyım?

- Anlaşıldı Yazgı Hanım.Farkınız fark edilsin istiyorsunuz!

 Kızının yanağını okşadı, gülümseyerek.Masaya oturduklarında;

-Anne, ben bu ramazanda anneannemde kalabilirmiyim?

- Kızım nerden çıktı bu talep?

-Hem oda yalnız.Ben oruç tutmak istiyorum.Babamla, sen
tutmuyorsunuz.Anneannem tutuyor.Okuluma da yakın evi.

-Yazgı okula gidiyorsun.Sabahtan akşama kadar aç kalırsan kafan
çalışmaz,derslerine engel olur.Hem sen daha çocuksun.

-Anne ben çocuk değilim! 14 yaşındayım.En azından denemek istiyorum.

- Babanla da konuşmamız lazım.Hele bir akşam olsun.Şimdi yemeğini ye
bakalım.

 Müvekkillerinin dava dosyaları önünde dalmışken,masaya bırakılan çayla
irkildi

-Teşekkür ederim Mehmet,dalmışım.

 Ayağa kalkıp pencereye doğru yürüdü.Bürosunun karşısındaki çocuk parkında
,bitmez tükenmez enerjileriyle koşuşup oynayan çocuklar cıvıl cıvıldı. Kendi
kızı geldi aklına.Zamanda tıpkı şu çocukların koşuştukları gibi koşarak
geçiyordu adeta.Üç ay sonra kırk yaşına girecekti.Uzaktan akrabası eşi
inşaat mühendisiydi.Müteahhitlik yapıyordu.Her ikisinin kazancıda
iyiydi.Türkiye şartlarında yüksek sayılabilecek bir hayat standartları
vardı.

   Kızının eğitimini,beslenmesini önemsiyor yardımcı hanıma dengeli
beslenmeleri için liste yapıp yemek yaparken uymasını rica ediyordu.

   Tekrar kızı geldi aklına. Kişiliğinin müsbet gelişmesi için aile içinde
alınan kararlarda onunda fikrini almaya özen
gösterirlerdi.Yaşıtlarından daha olgun,ancak doğru olduğuna inandığı
hususlarda sonuna kadar fikrini
savunan bir kişiliği vardı.Buluğ çağının da eklenmesiyle ,son günlerde her
şeye daha bir itiraz eder olmuştu.Ne kadar şefkatle yaklaşıp,anlamaya
çalışsada, memnun olmayacak bir nokta buluyordu.

  Acaba bende onun yaşlarında  çevremle bu kadar çatışma içindemiydim
sorusu geçti  aklından.

  Annesinin 6 çocukla ,onca işle güçle, kendilerine karşı sabrını
anımsadı.Titiz bir karakteri olan babasına nasılda hürmetle
davranıp,özveriyle eşini,çocuklarını muhabbetle sarıp sarmaladığını düşündü.


  Kendi evliliğine baktığında çağdaş,modern , laik bir kadın olarak eşiyle
eşit şekilde söz sahibi olduğunu gururla hatırladı.

  Görüştükleri arkadaşları da genellikle üniversite mezunu,kendileriyle
aynı hayat görüşünü benimsemiş,vizyon sahibi insanlardı.Ayda bir müzikli bir
restorantta birer kadeh içkilerini yudumladıkları, gece geç saatlere kadar
süren eğlenceli, akşam yemeğinde buluşmayı kararlaştırmışlar ve iki yıldır
aksatmadan birlikteliklerini sürdürüyorlardı.

----

  Kızının anneannesinde kalma ısrarı ve annesinin de istemesiyle ramazanı
birlikte geçirmelerini eşiyle onaylamak mecburiyetinde kaldılar.

  Eşi;

 - Anne, Yazgı daha küçük. Açlığa dayanamaz.Sen onun gönlünü yap, hafta
sonları tutsun.Gelişme çağında,derslerini de ,gelişimini de engeller.

- Tamam oğlum.Ama ben 10 yaşından beri tutuyorum,bana bir şey
olmadı.İnşAllah ona da bir şey olmaz.

 Yazgı o gün ömründe ilk defa sahura kalkıyordu.Anneannesi erişte
pişirip,kuşüzümü ve kayısı karışık yaptığı hoşaftan koymuştu kasesine.

- Kızım biz sahurda rahmetlik dedenle hep bunları yerdik,.Kahvaltıda
hazırladım.İstediğinden ye, sonra güzelce oruca niyetlenelim
inşAllah.Baban dayanamazsın diyor ancak ben ilk oruç tuttuğumda senden
küçüktüm.Allah gücünü,ecrini ,sabrını verir.

-Tamam anneanne.Biliyormusun çok heyecanlıyım.

-Akşamları da seninle teravih namazına gideriz beraber.Yarında senin
sevdiğin gül böreğinden yaparım iftara.

--

 Yaz gelmiş okullar kapanmıştı.Yazlığa gitmek üzere yola çıkmışlardı.Kız;

-Anne tatilden dönünce ben Kur'an öğreneceğim.Anneannemde takıldığım
yerlerde bana gösterecek.

Babası biraz sert bir ses tonuyla,

-Kızım nerden çıktı bu Kur'an öğrenme işi şimdi?Anneannenle çok iş
kotarıyorsunuz kafa kafaya verip.

-Baba Kur'an öğrenmek kötü bir şey mi?Hem oruç tutarken namaz kılmıştık
anneannemle.Kur'an öğrenmeye giderken de yine kılarım.,

-Yazgı çok oluyorsun ama.Yarın korkarım sen türbanda
takarsın.Döndüğümüzde dershanen başlayacak.

-Baba sen Kur'an biliyormusun?

-Hayır bilmiyorum.Kızım her şeyin aşırısı zararlıdır,afyon gibi insanı
uyuşturur.Tanrıya inanıyoruz.Kimse hakkında kötü düşünüp
davranmıyoruz.Hem insanın kalbinin temizliğidir önemli olan.

  Tatilden dönmüşlerdi.Yazgı mahallede açılan yaz Kur'an Kursu'na gitmek
için ısrar ediyordu.İzin vermedikleri için odasına kapanıyor,canım istemiyor
deyip doğru dürüst yemekte yemiyordu.

 Kızının odasının kapısını tıklattı.

-İçerde kimse var mı? Gelebilirmiyim?

 Kapı açıldı,kızının asık suratı görüldü aralıktan.Arkasını dönüp yatağının
üstüne ilişti.Kendiside onun yanına oturdu,başını alıp göğsünde tuttu bir
müddet.

-Kızım neden ısrar ediyorsun bu kadar?Bak dershanende
başlayacak.İkisi birlikte ağır gelir
sana.Hem Arapça Kur'an öğrensen ne işine yarar?Bende bilmiyorum.Bu güne
kadar eksikliği hayatımda doldurulamaz boşluk yaratmadı.Bilmemekle bir
kaybımda olmadı.

-Anne, babamla sen hep başkalarına özenme,kendin olabilmek için özgün davran
dersiniz.Peki öğrenirsem ne zararım olacak?Madem benim fikrim önemliyse,
kendimle ilgili kararı verebilmeliyim.Kur'an Kursuna gitmek
istiyorum.Söz ,dershanenin deneme sınavlarında göreceksiniz başarılı
olacağım.

-Peki kuzucuk,babanla konuşalım.

--

Bir haftadır coşkuyla kursa gidiyordu Yazgı.Yarım kollu badiyle gitmişti ilk
gün.Hoca uzun kollu giymesini söylemişti. Evden çıkmadan başını da
örtüyordu.Anneannesi de çok mutluydu.Beraber gidip dini hikaye kitapları
almışlardı.Akşamları odasına girip büyük bir zevkle okuyordu.Sabahları hariç
diğer vakitlerde namazlarını da kılıyordu.Din Kültürü ve Ahlak  derslerinde
öğrendiği surelerden başka yeni surelerde öğrenmişti.

---

Hatice Hanım

-Kızım anneannesinin Yazgı'ya aldığı hikayelerden okudum bugün
biraz.Pektegüzelmiş.

-Yarın önemli bir duruşmam var ,hemen çıkmam lazım.Akşam gelince bende bir
göz gezdireyim.Neler okuyor,neymiş güzel olan bir bakayım.Hadi hoşça kal
teyzeciğim.

-Güle güle kızım Allah işini rast getirsin.

--

 Elindeki kızının kitabını okuyup bitirdiğinde hareketsiz bir müddet öylece
kala kaldı.

- Ramazan ayından, kedi kadar nasibim olmadı!

 Hikaye çok basit bir dille yazılmıştı.Evin beyi iftar için ciğer
getiriyor,pişirmek için hanım hazırlarken arkasını dönünce kedi ciğeri kapıp
gidiyordu.İftar sofrasında, ciğer yemeğini göremeyen bey,hanımına sebebini
soruyordu.Kediye lanetler yağdıran hanımına;

-Hatun, neden beddua ediyorsun?Tüm rahmet kapılarının açıldığı bu ayda
,çabasının karşılığı olarak herkes nasibine ulaşır.Demek ciğerde ramazandan
kedinin nasibine düşenmiş.Hasta olup tutamayan,nasiplenemeyenler de
var.En acınacak olanlarda inanmayıp oruç nasip olmayan manevi
nasipsizler.

İçinin acıdığını hissetti.Tekrar aynı sözler döküldü dudaklarından.

-Kedi kadar nasibim yokmuş rahmet ayı ramazandan.Öyle ya,çabam olmadı ki
nasibim olsun!

 Kızının masası üzerindeki bir başka kitabı aldı.Üstünü okudu:"Kur'an'ı
Kerim Türkçe Meali" Rast gele bir sayfa açtı,okumaya başladı.



*"İnsana,anne ve babasına karşı iyi davranmasını tavsiye ettik.Annesi onu
güçlük içinde taşımış ve güçlükle doğurmuştur.Onun taşınması ve sütten
kesilmesi otuz aydır.**Ta ki olgunluk çağına ulaştığı ve kırk yaşına
eriştiği zaman:*

*-Rabbim! Bana,ana babama verdiğin nimete şükretmemi ,razı olacağın doğru
işleri yapmamı ilham et.Benim için soyumu da ıslah et.*

*Ben, sana tevbe ettim ve ben sana teslim olanlardanım, dedi.(15)*

*İşte Biz onların yaptıkları en güzel işlerini,taatlerini kabul edip
günahlarını affedeceğiz(16)*

*Bunlar cennetlikler arasındadır.Bu onlara söz verilen gerçek bir vaaddir.*

*Birde öyleleri varki ,kendisini imana davet eden anne,babasına;*

*"Öf be!Sizde,benden önce nice nesiller gelip geçmiş iken,beni yeniden
diriltilip çıkarılmakla mı tehdit ediyorsunuz?diyen kimseye,anne babası
Allah'a sığınarak;*

*"Yazıklar olsun sana,iman et,şüphesiz Allah'ın vaadi haktır….."(17)*

* *

Tarif edemediği,daha önce hiç hissetmediği karma karışık duygular
içindeydi.Geçen hafta doğum günüydü.Kırk yaşına basmıştı.Kızının odaya
girmesiyle sıçradı.

-Anne, neyapıyorsun burada?

-Hiiiç!Anneanneyin sana aldığı kitaplarına bakıyordum.

-Avukat Hanımımız bu kadar basit kitaplarda okurmuymuş?

-Basit ama nasipsizliğimi yüzüme vuran kitaplarmış kızım.Gel
anneciğine.Benim "yazgımı güzelleştirecek"Yazgı'm.Ramazanda tutmadığım
oruçlar için yarın oruç tutacağım.Hemde kırk yaşına geldim,ömrümde ilk
kez.Bakarsın kedinin kaptığı ciğerden bir parçacıkta yarın benim iftar
soframda nasibim olur.

 Kızına sımsıkı sarılırken;

-Kur'an'ı hangimiz daha çabuk öğrenecek diye birbirimizle yarışta
yapabiliriz.

-Anneciğim ciddimisin?

-Elbette ciddiyim,benim güzel yazgım.Ama sen benden bir adım öndesin...

Selam ve dua ile..
(duaekseni)

(Ahkâf/15-16-17)