Haberler:


X adresimiz

Ana Menü

Son İletiler

#91
İSLAM-GENEL / Ynt: Nefslerin Temizliği ( Müz...
Son İleti Gönderen Togika - 26 Ocak 2025, 03:46:20
Dünyada şarap içenlerden biraz daha bahsedelim. Zira söz sözü açar imiş; Dünya şarabının dünya ve âhiretteki zararları pek çoktur. İçenler iyi dinlesinler. Tâ ki içmekten vaz geçip dünyalarını âhiretlerine tercih ederler. Âhireti satıp, dünyayı almaktan vazgeçerler. Bir daha içmemeye söz verirler. Zira bu hallerinde devam etmeleri kendilerini âhiret şarabından mahrum edecektir. Eğer bir kuyuya bir damla şarap bulaşsa ve zamanla bu kuyunun suyu çekilse ve toprakla dolsa ve o civarda bir cami yapılsa da tam o kuyunun üzerine ve bulunduğu yere minare yapılsa ve ezan okunsa o ezanlar << Keşke buraya minare yapılmasa da bizi buradan okumasalardı<< der. Ezan okuyan da aynı şekilde düşünür ve söyler.
Hasan-ı Basri Hazretleri buyurur ki:
- Bir kimse bir defa da olsa içki içse o kimsenin gönlü kararır. Hemencecik tevbe edip de bir daha içmese tekrar kararan kalbi ve gönlü yeniden ağarır. İki defa içse onun amel defterini yazmakta olan melek ondan nefret eder ve rahatsız olur. Üç defa içtiğinde Cebrail (as) rahatsız olur, dört kere içse İsrâfil (as) rahatsız olur. Beş kere içse Mikâil (as) ondan rahatsız olur. Altı defa içse denizdeki balıklar rahatsız olur. Yedi kere içse gökler ve semâvât ondan rahatsız olur. Sekiz defa içse yerler ve dokuz defa içse bütün kainatta bulunanlar ondan rahatsız olurlar, bizâr kalırlar. on defa içse cennet o kimseden rahatsız olur ve cennettin kapıları o kimsenin yüzüne kapanır. On bir kere içse cehennem kapıları o kimseye açılır. On iki defa içse arş o kimseden bizâr olur. On üç kere içse kûrsî o kimseden bizâr olur. On dört kere içse arşı hamleden melekler o kimseden bizâr olurlar. On beş kere içse Cebbâr-ı âlem o kimseden bizâr olur.
#92
İSLAM-GENEL / Ynt: Nefslerin Temizliği ( Müz...
Son İleti Gönderen Togika - 23 Ocak 2025, 04:12:12
Mûminler o beka suyunu cennette içerler. O suya Tesnim adının verilmesinin sebebi; Bardaklara boşaltır, bardaklar dolmaz. Bu suyu mukarrebler yâni Allah-u Teâlâ (cc)'ya yakın olanlar içerler. Karıştırıp şerbet hâline getirdikten sonra içerler. Zira bu mukarrebler dünyada iken Allah-u Teâlâ (cc)'nın gayrısına gönül vermediler. Meşgul olmadılar. Şimdi rıza kadehleriyle Didar'a karşı durup içerler. O cennet şarâbının lezzeti şuna benzer ki onun içine bir iğne sokulsa, sonra bu dünyadaki acı denizlere batırılsa, o acı denizler o iğneden aldıkları iksirle lezzetinden içilmeye doyulamaz, nefis bir şerbet hâline gelir, herkes tadına doyamaz.
Ey kardeşim! Senin de bu şerbete arzu ve isteğin varsa dünyada şarabı terk et. Dünya şarabını terketmiyen âhiret şarabına nail olamaz. Kendisine âhiret şarabı helal de olmaz.
Terketmek o demektir ki; tevbe edesin, istiğfar edesin ve bir daha içmeyesin.
Efendimiz (sav) buyurdular;
<< Kim ki bu dünyada şarab içer de tevbe etmezse Allah-u Teâlâ (cc) o kimseye âhiret şarabını haram eder.>>
Bu hadis-i şerif âm'dır. Bunda hususiyyet aranmaz. Bu bütün mü'minlere haramdır. Gerek erkek, gerek kadın, gerek bey gerek paşa, gerek sultan ve gerekse kul olsun.
#93
İSLAM-GENEL / Ynt: Akıldan geçen kötü düşünc...
Son İleti Gönderen Kendinibulanadam - 20 Ocak 2025, 15:59:45
Şeytanın hakimiyetinden kurtulmak isteyenler, haramları tövbe edip terk eden insanlar olur. En azından üç ay haram işlemeyen ve şeytandan Allah'a sığınanlar şeytanın hakimiyeti altında bulunmaktan beri olurlar. Sabah akşam tövbe duaları okunup ve bunun yanı sıra şeytandan Allah'a sığınılmalıdır. Haramlar terk edilmelidir. Yemenden gelen akik taşı kolye şeytanın egomanyasından kurtulmaya yardımcı olabilir.Nefesten gelenin tersi düşünce olarak benimsenmelidir. Mesala birine robot demek içinizden gelirse,siz, "robot gibi ama insan" demeniz hatanızı düzeltmek olur bir örnek olarak. Buda vesvese ve kötülük telkinlerinden kurtulmaya çare olabilir. Iradeyi cuzziye kullanmakta bu örnekteki gibi önemlidir.

Kuran-ı Kerim 16:98Nahl
-----------
فَإِذَا قَرَأْتَ الْقُرْآنَ فَاسْتَعِذْ بِاللَّهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ
Fe izâ kare'tel kur'âne festeız billâhi mineş şeytânir racîm(racîmi).
Kur´an okuduğun zaman o kovulmuş şeytandan Allah´a sığın!

Kuran-ı Kerim 16:99Nahl
-----------
إِنَّهُ لَيْسَ لَهُ سُلْطَانٌ عَلَى الَّذِينَ آمَنُوا وَعَلَىٰ رَبِّهِمْ يَتَوَكَّلُونَ
İnnehu leyse lehu sultânun alellezîne âmenû ve alâ rabbihim yetevekkelûn(yetevekkelûne).
Gerçek şu ki: İman edip de yalnız Rablerine tevekkül edenler üzerinde onun (şeytanın) bir hakimiyeti yoktur.

Kuran-ı Kerim 16:100Nahl
-----------
إِنَّمَا سُلْطَانُهُ عَلَى الَّذِينَ يَتَوَلَّوْنَهُ وَالَّذِينَ هُمْ بِهِ مُشْرِكُونَ
İnnemâ sultânuhu alellezîne yetevellevnehu vellezîne hum bihî muşrikûn(muşrikûne).
Onun hakimiyeti, ancak onu dost edinenlere ve onu Allah´a ortak koşanlaradır.
#94
KISSADAN HİSSELER / Hayvanların dilini anlamak ist...
Son İleti Gönderen Kendinibulanadam - 17 Ocak 2025, 15:47:22
Hz. Musa ve hayvanların dilini anlamak isteyen adamın hikayesi.

Bu videoda verilmek istenen mesaj, herşeyi bilmek ve bundan kar sağlamanın doğru olmadığı ve başa gelen bir musibet ,zarar,sıkıntı,dert,hastalık gibi şeylerin, gelecekteki karşılaşacağımız, belirli daha büyük musibetlerin,sıkıntı,dert,hastalık gibi şeyleri önleneceğini anlamamız. Yani başa gelen bir sıkıntı mesala ondan daha büyük sıkıntıyı önleyebilir gelecekte. Şu misali verebiliriz bunun için, apartmanların üstünde demir direk koyarak, yıldırımların direğe çekilerek, ınsanların üstüne yıldırım düşmesinden korunulur. Bu misaldeki gibi bir dert,sıkıntı,bir hastalık kimi zaman daha büyük musibetlerin meydana gelmesini önleyebilir. Demir direkler nasilki yıldırımı üzerine çekerek, ınsanların başına yıldırım düşmesini önlüyor ise,bazı bize gelen sıkıntılarda daha büyük sıkıntıları,belaları, musibetleri önleyebilir.

Video link:
https://youtube.com/shorts/eifvz-3WPII?si=DvXUqcgRABtoyPPk
#95
İSLAM-GENEL / Ynt: Nefslerin Temizliği ( Müz...
Son İleti Gönderen Togika - 16 Ocak 2025, 21:31:20
Bu dünyanın mağrurluğunu terk etmek gerektir. Baki olan lezzetlere heveslenmek lâzımdır. O narani makamlara erişmeye say'ü gayret gerektir. O baki olan padişahlığın zevali yoktur.
Ebu Derdâ (ra) buyurur ki:
- Cennet içinde salihlerin içeceği şaraba bir kişi parmağını batırsa o parmağını da dünyaya çıkarsa o parmağın kokusu dünyada ne kadar canlı varsa hepsine erişir. Bütün canlılar seğirdeşip bu kokuya nail olmak isterler. O kokuyu bulalım diye birbirlerini çiğner ezerler veya delirirler.
Azizim! Öyle Hak aşıkları vardır ki bu kokuyu dünyada iken koklamışlar ve dünyada iken onun kokusuyla sarhoş olmuşlardır. Gözlerinde o meleğin, ezeli ve ebedi olanın dostluğu ve muhabbeti vardır. O sebepten dolayı iki cihanı arkalarına almışlar, dünyaya arka çevirmişlerdir.
Mevlânâ Celâleddin (ks) buyurur ki:
<< Camı, yarın yüzü, kadehi içenin gözü bir şarabı iç. Baki yüzden << Sekahüm Rabbbühüm>> sakisi elinden şarab iç. Varlık pasından pak, sarhoşluk zamanında pâk eden şarabı iç. Güze! şarab, güzel, lezzet, güzel zevk, güzel devlet, güzel hayret güzei şevk.>>
- Ey mû'min! Bir dakika kulağını benden yana tut, beni dinle. Cennete vardığın zaman sana verilecek zevklerden birazını sana anlatayım. Oraya vardığın zaman göreceklerini sana vasfetmek suretiyle şimdiden seni oraya varmış gibi bir duruma getireyim.
#96
İSLAM-GENEL / Ynt: Akıldan geçen kötü düşünc...
Son İleti Gönderen Kendinibulanadam - 12 Ocak 2025, 15:01:10
KUR'AN'DA GEÇEN ŞİFA AYETLERİ

Her namaz vaktinden sonra namazı kılıp namazdan sonra, kur'andaki şifa ayetleri okunur yada dinlenirse, vesveseler,kötülük telkinleri, epileptik nöbetler(cinnet nöbetleri) iyi olabilir. Daha farklı hastalıklarda bu ayetleri dinleyerek iyi olması mümkün olabilir. Çesitli hastalıklar bu ayetlerle iyi olabilme  ihtimali olabilir.

Kur'ân-ı Kerim'de bulunan şifâ âyetleri; sağlık için duâ, şifâ için duâ, hasta duâsı, hastalara şifâ duâsı arayanlar için en etkili şifâ duâlarıdır.

Tevbe Sûresi, 14. Ayet


Okunuşu: "...Ve yeşfi sudûra kavmin mu'minîn. (mu'minîne)."
Anlamı: "Allah, mümin bir topluluğun kalplerine şifa versin/gönüllerini ferahlatsın!" (et-Tevbe, 14)

Yunus Sûresi, 57. Ayet


Okunuşu: "...Ve şifâun limâ fîs sudûri. (sudûrin)"
Anlamı: "...Gönüllerdeki dertlere şifâdır..." (Yûnus, 57)

Nahl Sûresi, 69. Ayet


Okunuşu: "...Yahrucu min butûnihâ şarâbun muhtelifun elvânuhu fîhi şifâun lin nâs(nâsi), inne fî zâlike le âyeten li kavmin yetefekkerûn. (yetefekkerûne)..."
Anlamı: "...Onların (arıların) karınlarından renkleri çeşitli bir şerbet (bal) çıkar ki, onda insanlar için şifâ vardır..." (en-Nahl, 69)

İsrâ Sûresi, 82. Ayet


Okunuşu: "Ve nunezzilu minel kur'âni mâ huve şifâun ve rahmetun lil mu'minîne (mu'minîn)...."
Anlamı: "Biz, Kur'ân'dan öyle bir şey indiriyoruz ki o, mü'minler için şifâ ve rahmettir..." (el-İsrâ, 82)

Şuarâ Sûresi, 80. Ayet


Okunuşu: "Ve izâ maridtu fe huve yeşfîni."
Anlamı: "Hastalandığım zaman bana şifâ veren O'dur." (eş-Şuarâ, 80)

Fussilet Sûresi, 44. Ayet


Okunuşu: "Kul huve lillezîne âmenû huden ve şifâun (şifâ')..."
Anlamı: "...De ki: O, (Kur'ân) inananlar için doğru yolu gösteren bir kılavuzdur ve şifâdır..." (Fussılet, 44)

Şifa ayetleri link1:
https://youtu.be/DvlO8T6wGS4?si=cvawOFHbDNcD3HEd

Şifa ayetleri link 2:

https://youtu.be/0Zn5wqqkJgU?si=DV-OUR03RVGroLMy
#97
İSLAM-GENEL / Ynt: Nefslerin Temizliği ( Müz...
Son İleti Gönderen Togika - 10 Ocak 2025, 04:55:11
Şimdi aziz kardeş, yukarıda söylenen ölüm korkularını, Münker ve Nekir sûal ve cevap ile kıyamet korkularına uğracağını düşün de nefsin insafa gelip dünyadan iğrenesin. Nefsin emmâreliğini nefsin terk etsin. Terk etmelisin ki sana Allahın (cc) nefs-i levvâme, nefs-i mulhime, nefs-i mutmainne sahiplerine edeceği lûtuf, kerem ve ihsanlarından bahsedeyim:
Hak Teâlâ (cc)'ya muti olup, Peygamberine (as) uyup evliyasını sevenler, âsileri düşman tutup nefsine uymayıp şeytana muhalefet edenler, onun kereminden cennetlere ve cennetler içinde huriler, gılmanlar ve rıdvanlara ve türlü türlü rahatlık ve hoşluklara, izzet ve hürmetlere, buraklara ve saraylara nail olurlar. Bunu düşünmek lâzım. Eğer kişi << Kahr >> sıfatından korkup düşünmezse sonu felâket olur. Allah'ın lûtfunu umarak doğru yola dönmelidir. Allah-u Teâlâ (cc)'nın kahrından lûtfuna uzanıp düşünmezsen nefsinde inkâr var demektir. Meşâyihin eşiğine düş, imanını taklitten tahkika çevir, yükselt. Aksi halde dünyadan imansız gidersin. Her kim Allah-u Teâlâ (cc)'dan korkmaz Resulünden utanmazsa, azabdan korkmaz, cenneti arzulamazsa o nefs gayet bedbahttır. Böyle kimselerin faidesi yoktur. Her yerde isyan eder ve her hâlû kârda isyan halindedir. Her konuştuğunda hataya düşer, şuna buna lanet eder. Böyleleri hayır ile âhirete gözçmez.
Maksadımız nefs-i emmâreyi, nefs-i levvâmeye, nefs-i levvâmeyi nefs-i mûlhimeye, nefs-i mûlhimeyi de nefs-i mutmainneye yükseltip tekamül ettirmektir.
#98
İSLAMİ SORULARINIZ VE CEVAPLARI / Mahkeme-i kübra nedir?
Son İleti Gönderen Kendinibulanadam - 06 Ocak 2025, 22:08:23
Mahkeme-i Kübrâ: Büyük mahkeme, ahirette herkesin Allah'ın (cc) huzurunda hesap vereceği zaman ve mekân.

Allahü teâlânın bilmediği hiçbir şey yoktur. Açık ve gizli O'nun yanında birdir. O; "Ol!" dedi, yokluktan varlık meydana geldi. O, henüz olmamış olanları, açığa vurulmamış sırları bilir. Yeri ve gökleri kudretiyle (gücüyle, kuvvetiyle) tutan, kıyâmet günü Mahşerde kurulacak mahkeme-i kübrânın hâkimi (hükmedeni) O'dur. (Sa'dî Şîrâzî)

"Gün gelecek, dilleri, elleri ve ayakları yapmış oldukları bütün kötülükleri tek tek bildirerek, aleyhlerinde şahitlik edecektir." (Nur, 24/24)
"O gün mühür vuracağız ağızlarına, elleri bize söyler, ayakları şahitlik eder, kendi yaptıklarına." (Yasin, 36/65)
#99
İSLAM-GENEL / Ynt: Nefslerin Temizliği ( Müz...
Son İleti Gönderen Togika - 02 Ocak 2025, 03:50:57
Bir rivayete göre Allah-u Teâlâ (cc) ay'a, güneşe ve yıldızlara yetmiş bin sene ömür vermiştir. Yetmiş bin sene dolunca bunların da ecelleri gelir, ömürleri dolar ve yok olurlar, yere dökülürler. Gök dökülür, yerler pamuk gibi dağılır ve atılır. Yerin,, göğün ve yıldızların yaratılmasından itibaren altmış iki bin dokuz yüz altmış yıl sonra Âdem Peygamber yaratıldı. İnsanlar da yeryüzünde yedi bin yıl yaşasalar  gerektir. Baki kalan kırk yılda da sessiz sadâsız yatsalar gerektir. Bu suretle yetmiş bin yıl tamam olur. Sonra Allah-u Teâlâ (cc) beyaz, gümüşten bir yer daha yaratır. Nitekim Hak Celle ve Alâ (cc) Kuran-ı Kerim'inde buyurur ki: << O gün ki Arz başka Arza, gökler de başka göklere çevrilecek, insanlar kabirlerinden her şey'e hâkim bulunan Allah'ın huzuruna çıkacaklar.>> ( İbrahim sûresi, 48)
Meşâyih bu kavli tercih ettiler. Lâkin imam-ı Fahri Râzi (r.a) der ki:
- Efendimizin (sav) mi'rac yolculuğu esnasında meleklerden bir asker gurubuna yolda rastladı. Bundan sonra durmadan melekler saf saf gelir geçerler. Efendimiz (sav) Cebrail'e (as) sordu ki: << Yâ karındaşım Cebrail (as)! Bunlar nereden gelip nereye giderler?>> Cebrail (as) buyurdular ki: << Yâ Resûlullah (sav) Ben yaratılandan beri bunları böyle gördüm. Lâkin bir gördüğümü bir daha görmedim. Bunların ne evvelini, ne de sonunu bilirim.>>
Efendimiz (sav) onlardan birine dedi ki:
- Sen yaratılalı ne kadar zaman oldu?
O melek dedi ki:
- Ömrümün evvelini ve âhirini bilmem. Ancak şu kadarını bilirim ki Hak Teâlâ (cc) gökte bin yılda bir doğan bir yıldız yaratmıştır. Ben yaratılalıdan beri Hak Teâlâ (cc) onun gibi dört yüz bin yıldız yarattı.
Bu kavil imam-ı Fahri Râzi'nindir. Doğrusunu Allah-u Teâlâ (cc) bilir, amma zamanın sonunda insanlar yedi bin yıl dünyada yaşasalar gerektir. Ondan sonra da kıyamet kopar.
#100
İSLAM-GENEL / Ynt: Nefslerin Temizliği ( Müz...
Son İleti Gönderen Togika - 31 Aralık 2024, 01:11:17
Derhal zebaniler müşrikleri toplarlar. Şirki ehliyle beraber cehenneme götürüp doldururlar. Kâfirler ve şeytanları zincirlerler. Kâfirlerin yüzleri kara ve gözleri kör bir vaziyettedir. O zaman yer ile göğün arası hınca hınç altın ve gümüşle dolu olsa kimse dönüp bakmaz. Bütün altınlar kâfire verilse o kâfir bir lâhza azabtan kurtulmak için onların hepsini vermeye çoktan razıdır.
Suâl sorulacak olursa:
- Cehennem bu sıcaklığı ve azameti ile şimdi nerededir? Onun sıcaklığı şimdi neden bize kadar gelmez?
Cevab olarak derim ki:
- Cehennem şimdi yedi kat yerin dibinde ve ondan sonra bir yer daha var. Cehennem ondan sonradır.
Azizim! Yer ve semâ yedişer kattır. Bunun isbatı ve delili şu âyettir:
<< Allah (cc) o Allah (cc)'dır ki, yedi kat gök yarattı, yerden de onun kadar yarattı.>>( et- Talâk sûresi, 12)
Bu yedi kat yerin her birinde bir mahlûk vardır. Bu yedi kat yerin dibinde bir demir tabakası vardır. O tabaka cehennem ateşinin hararetinin şiddetinden eriyip beyaz su olmuştur. O demirden denizin derinliğini Allah-u Teâlâ (cc) bilir. O denizin altı da, cehennemdir. Cehennemle bizim yaşadığımız arz üzerine öyle bir perde konulmuştur ki bu sayede cehennem ateşi bu dünyada Allah-u Teâlâ (cc)'nın emri ve hikmetiyle bizlere bir zarar vermez. Eğer burada bizleri te'siri altına alacak olsa hepimizi eritip telef eder. Böyle olan cehennemin içine bırakılan kimsenin hali ne olur? Orasını sen düşün ve takdir et. Hak Teâlâ (cc) ne yarattı ve takdir ettiyse, onun ecelini de yarattı ve takdir etti. Ayı ve güneşi ve yıldızları da yarattı. Bütün mahlukatı da yarattı. Ömürlerini ve ecellerini de takdir etti. Her birinin ömrünün müddeti sona erince eceli de gelir onu bulur, ölür. Ancak ölmez, yatmaz, uyumaz, şeriki, naziri olmayan ezeli ve ebedi olan Allah-u Teâlâ (cc)'dır. Ondan sonrasının hep zevali vardır. Nitekim Hak Teâlâ (cc) buyurur ki:
<< Her şey helak olur. Ancak Cenab-ı Hakkın (cc) zat-ı uluhiyyeti.>> (el Kasas sûresi, 88)
Hem de ölüm tadını tadarlar. Nitekim ayette buyurulmuştur.<< Her nefs ölümü tadacaktır.>>( Â'li İmran sûresi, 85)