Haberler:


X adresimiz

Ana Menü

Faizin Hükmü ile alakalı???

Başlatan selamet, 05 Mart 2004, 21:06:58

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 2 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

selamet

Faiz bazı ülkelerde haram değilmiş diye duyumlar alıyorum.Bunun aslını bilen kardeşlerden bilgi almak isterim?

Abi-hayat

faiz her durumuyla dinimizce haramdir..
.

muallim

sorunuz bir kere cok sacma o kadar ki faiz kesin ve kesin ayetle sabit olarak haram edilmiştir. bir takım mevzular da alınması belki bir nebze olabilir diyen alimler cıkmış ama azınlık olmuştur. mezheb imamıza gore de darul islam olmaya bir beldede bazı islami kaideler uygulanmadığı gibi faiz de olmayabilir ama sadece ruhsat olarak kesin cevaz yok.iki muslumanın arasındaki kesin olarak her yerde her sartta hep haramdır ve buyuk gunahdır.
"Müminler ancak kardeştirler. Öyleyse kardeşlerinizin arasını düzeltin ve Allah'tan korkun ki rahmete eresiniz."
[Hucurat Suresi 10]

matilda

ula bu soruyu dinsizler bile sormaz ne lan bu

Abi-hayat

Alıntı yapılan: "matilda"ula bu soruyu dinsizler bile sormaz ne lan bu

arkadas istersen lan veya agir cikislarda bulunmayalim.O ogrenmek istemis biz muslumanlarada bunlari ayrintili sekilde aciklamak duser.Sen ayetlerle ve guzelce hadislerle aciklar o insanlarin bilgisini dahada arttirirsin.Herkes herseyi bilecek diye bir kanun yok...
.

muallim

katılmamak mumkun mu sana bir kere katıldın matildaya o da dua sına amin dedik :lol:  :lol:
"Müminler ancak kardeştirler. Öyleyse kardeşlerinizin arasını düzeltin ve Allah'tan korkun ki rahmete eresiniz."
[Hucurat Suresi 10]

mice

ARKADAŞLAR HEMEN SİNİRLENMEYELİM.  ARKADAŞIMIZ HAKLI. YAŞARA NURİ ÖZTÜRK GİBİ İNSANLAR FAİZ HARAM DEĞİLDİR DİYORLAR. SEBEBİNİDE ENFLASYONA BAĞLIYORLAR VE Bİ ŞEKİLDE KILIFINA UYDURUYORLAR. BÖYLE İNSANLAR KAFA KARIŞTIRIYOR. HERKES KESİN HARAMDIR DEYİP ÇIKIYOR İŞİN İÇİNDEN. HARAM OLDUĞUNU HERKES BİLİYOR ANCAK KİMSE KURAN VE HADİS İLE OLAYI AÇIKLAMIYOR. O ŞEKİLDE AÇIKLANIRSA KİMSENİN AKLINDA BİR SORU KALMAZ BENCE.
Yazıkki yine akşam oldu biz yine yalnız kaldık.
Bir kıyısı görünmez denize daldık.
Bir gemiye binmişiz bulanık bir gecede
Allah’ın denizinde Allah’tan uzak kaldık.

point

Bakara Suresi
275- Riba (faiz) yiyen kimseler, şeytan çarpan kimse nasıl kalkarsa ancak öyle kalkarlar. Bu ceza onlara, "alışveriş de faiz gibidir" demeleri yüzündendir. Oysa Allah, alışverişi helal, faizi de haram kılmıştır. Bundan böyle her kim, Rabbinden kendisine gelen bir öğüt üzerine faizciliğe son verirse, geçmişte olanlar kendisine ve hakkındaki hüküm de Allah'a kalmıştır. Her kim de yeniden faize dönerse işte onlar cehennem ehlidirler ve orada süresiz kalacaklardır.
276- Allah faizi mahveder, oysa sadakaları bereketlendirir. Allah günahta ve inkârda direnen hiç kimseyi sevmez.
277- İman edip iyi işler yapan, namazı dosdoğru kılıp zekatı verenlerin Rabbleri katında elbette mükafatları vardır. Onlara hiçbir korku olmadığı gibi, onlar mahzun da olmazlar.
278- Ey iman edenler! Allah'tan korkun ve artık faizin peşini bırakın, eğer gerçekten müminler iseniz.
b]Dünyanın câzibedar güzellikleri, mal ve evlât birer fitne, birer imtihandır.Bu imtihanın en başarılı talebeleri de, sabah akşam gönül verdikleri hakîkate, bağlılık ahd u peymanında bulunan, azimli, iradeli, kararlı talihlilerdir.[/b]

point

FAİZ MESELESİ

Faiz, iktisadın en eski meselelerinden biridir. Haksız bir kazanç olan faizin ne aklî ne de vicdanî hiçbir dayanağı yoktur.

Zamanın seyri içinde, faizin meşrûluğu, vasıfları ve ekonomi içindeki fonksiyonu hep münâkaşa edilegelmiştir. Kimi zaman yerin dibine batırılmış, kimi zaman da göklere çıkarılmıştır.

Şunu kesin bir dille söyleyebiliriz ki, faize meşrűluk kazandiran devirler, bütünüyle beşerin ahlâken çöküntü içinde oldugu devirlerdir. Meselenin bu yönüne temas etmeden evvel onun târihî seyrine kısaca bir atf-ı nazar etmiş olalım.

Faizin târihi

Eflâtun ‘Kânun’, Aristo ise ‘Politika’ adlı eserlerinde faizi yerden yere vurmuşlardır. Eflâtun'a göre faiz ahlâk dışı bir davranıştır; fazîletli ve erdemli insana hiç yakışmaz. Onun için mutlaka yasaklanmalıdır.
Aristo'ya göre ise faiz, kısır tavuktan, yumurta almaya çalışmak gibi yanlış bir düşüncedir. O, “Para parayı doğurmaz” demektedir.

Roma, başlangiçtaki ihtişâm döneminde şiddetle faizin karşisindadir. Ancak yikilmaya yüz tuttugu zaman diliminde faize kurtarici bir simit gibi sarilmiş, fakat dibe dogru çökmekten kendini bir türlü kurtaramamiştir.
Hıristiyanlık esas itibâriyle faizi haram kılmış; fakat, içki ve domuz eti gibi bazı haramlarda olduğu gibi, daha sonra yapılan değişikliklerle faiz de helâl hâle getirilmiştir. Oysa ilâhî vahye dayanan bir dinin bunlara cevaz vermesini düşünmek mümkün değildir.

Günümüzde Yahova Şahitlerine âit kitaplar da bu konular üzerinde israrla durmaktadir. Gerçi Yahova Şahitleri meselesi ayrica üzerinde durulmasi gereken bir husus olmakla birlikte, sözü dagitmamak için burada o meseleye girmiyoruz.

Ortaçağda kilise, faiz aleyhinde şiddetli beyânâtlar vermiş ve tefecilikle çok ciddî kavgaya tutuşmuştur. Ancak kilise babalari, feodalizmin zayiflamasi ve ticârî kapitalizmin gelişmesi karşisinda faizi meşrűlaştirmak zorunda kalmiş ve mesele kitaplara bu şekliyle geçmiştir. Menfaat dine tercih edilmiştir.

Husűsiyle sınâî kapitalizmin gelişmesiyle, Batıda faiz karşısındaki direnişler bütünüyle gevşemiş ve faiz herkes tarafından kabûl edilir bir realite hâline gelmiştir.

Faiz teorileri
Faizi açıklamaya çalışan çok sayıda teori geliştirilmiştir. Bunlar, sermayenin kaynağının tasarruf olduğu konusunda ortak bir görüşe sâhiptir. Ayrıldıkları nokta ise, faizi meşrûlaştıran dayanaklardır.

Meselâ Ricardo, özendirmeyi esas alır. Ona göre, parası alınıp işletilen tasarruf sâhibine belli bir pay verilmelidir ki, kişi tasarrufa özendirilmiş olsun.
Halbuki Keynes, bu görüşün tamamen karşisindadir. O, “Tasarruf sâhibini, tasarrufa sevk etmek için özendirmeye ihtiyaç yoktur. Hem ferd hem de cemiyet tasarrufa kendiliginden meyillidir” düşüncesindedir.
Meseleyi tamamen para ile alâkalı olarak değerlendiren Keynes’e göre faiz, parayı nakit olarak elde tutmaktan(likidite tercihi) vazgeçirmek için insanlara ödenen bir fiyattır.

Senior'a göre faiz, fedâkârlığın bir bedelidir. Zira tüketici perhizkâr davranmakta ve tasarruf yapmaktadır. Bu da sermaye arzını meydana getiren bir davranıştır. Sermaye talebi ise sermayenin üretken ve verimli oluşundan kaynaklanmaktadır. Bu verimlilikten sermaye sâhibinin de yararlanması gâyet normaldir. Böylece o, yaptığı fedâkârlığın karşılığını görmüş olacaktır.

Marshall ise faizi, beklemenin bedeli olarak değerlendirmektedir. Ferd, elindeki tasarrufu bir başkasına vermekte ve belli bir süre beklemektedir. Öyle ise onun bu bekleyişinin bir bedeli olmalıdır.

Böhm-Bawerk ise meseleyi psikolojik açıdan ele almış ve faizi zaman tercihi kavramıyla açıklayarak, ona bir dayanak bulmaya çalışmıştır. Ona göre, insanlar umûmîyetle bugün ellerinde bulundurdukları değerleri yarınki değerlere tercih etme eğilimindedirler.

Dolayısıyla, hem tasarrufa teşvik ve hem de bu tasarrufu başka ellere devrettirebilmek için böyle bir psikolojik duygunun tatmîn edilmesi şarttır. O da ancak bugün ve yarın arasındaki değer farkını (acio) ödemekle mümkündür. Ve faiz, ona göre, işte bu şeklide bir meşrû gerekçeye dayanmaktadır.

Marks ve Engels gibi sosyalist düşüncenin temsîlcileri her yönüyle faizin aleyhindedirler. Onlara göre faiz, sermaye sâhibinin emekten çaldigi haktir. Sosyalist bir düzende tasarruf ve sermaye olmayacagi için faiz de olamaz.

İslâm öncesi faiz
Faiz, câhiliyye devrinde bilinen ve tatbîki yaygın olan bir müessese durumundaydı. Günümüzdeki dev kuruluşlar şeklinde olmasa bile, hem ferd hem de küçük organize gruplar olarak faiz alınıp veriliyordu.

İslâm öncesi bu devirde faiz müessesesi zenginin elinde bir istismar vâsıtasıdır. Zira, riba adı verilen ve borçlunun ödemek zorunda olduğu fazlalık, bâzan asıl borcun kat kat üstüne çıkıyor ve borçlu her geçen gün artan bu fazlalıklar altında ezilip gidiyordu.

Şekil olarak faiz şöyle cereyan ediyordu: Zarűret içinde bulunan bir kişi -ki bu zarűret ne kadar fazla ve âcil ise, verecegi faiz miktari o kadar yüksek olurdu- belli bir süre sonunda ve belli bir fazlalıkla ödemek kaydiyla birisinden borç para aliyor. Vade tamam olunca alacakli gelip parasini istiyor. Eğer borçlu borcunu ödeyemeyecegini söyler ve belli bir vade daha isterse aldigi borç miktari iki katina çikariliyor ve yine ikinci defa ayni durum tekrar ederse, bu sefer borç miktari dört katina çikiyor.

Bu muâmele böyle devam edip duruyor… Bir gün geliyor ki, alınan borç miktarı ile ödemek zorunda kalınan borç miktarı arasında korkunç denecek ölçüde bir fark söz konusu oluyor. Bu muâmele ile fakir daha da fakirleşirken zengin daha da zenginleşiyor ve iki sınıf arasındaki uçurum her geçen gün daha da derinleşiyor.

İmam Katâde câhiliyye devri faizini şöyle anlatıyor: “İslâmiyet’ten önceki devirde kişi, belirli bir müddet sonra fiyatı ödenmek üzere satış yapardı. Alıcı vade sona erdiğinde aldığı malın fiyatını ödeyemezse, fark verir ve müddet uzatılırdı.”

İmam Mücâhid de şöyle diyor: “İslâmiyet’ten önceki devirde kişinin borcu olduğunda alacaklısına gider, ‘Sana şu kadar fazla ödeyeyim, borcumu ertele’ der, böylece borcu ertelenirdi.”

Fahreddin Râzî ise câhiliyye devri faizini şöyle anlatiyor: “Islâmiyet’ten önceki devrin bilinen ve meşhűr olan faizi vade faizi idi. Buna göre, kişi malini başkasina her ay ödeyecegi belirli bir kâri almayi şart koşarak borç verirdi. Anaparasi oldugu gibi kalirdi. Mühlet sona erince anaparasini da geri isterdi. Borçlu anaparayi veremezse, borç veren hem mühleti uzatir, hem de faizi artirirdi.”

Görülüyor ki, câhiliyye devri denilen o dönemin riba anlayışı ile günümüzün faiz anlayışı arasında temelde hiçbir farklılık bulunmamaktadır. İşte İslâm, bütünüyle faizin karşısına dikilmiş, bu zulüm ve ceberrûta son vermiştir.

Faizin tanım ve kapsamı
Faiz kavramının İslâmî literatürdeki karşılığı ribadır. Riba Arapça bir kelimedir ve sözlükte ziyâde (fazlalık) ve nemâ (artma, çoğalma) manalarına gelir.
Câhiliyye dönemi Arapları riba kelimesini bu lügat manasında kullandıkları gibi, ayrıca, bugün genellikle faiz deyince anlaşılan, “Vadenin uzatılmasına karşı borcun da artması” manasında da kullanıyorlardı.

İslâm, insanlık târihi boyunca bilinen ödünç veya borç faizi kavramına bir de para ve malların peşin veya vadeli mübadelelerinde ortaya çıkan alış-veriş faizi kavramını eklemiştir.

Kur’an, borç faizini ele alırken, hadîsler ağırlıklı olarak alış-veriş faizinin üzerinde durmuştur. Şu halde faiz kavramı İslâm’da diğer sistemlerden hem farklı hem daha şümullüdür.
b]Dünyanın câzibedar güzellikleri, mal ve evlât birer fitne, birer imtihandır.Bu imtihanın en başarılı talebeleri de, sabah akşam gönül verdikleri hakîkate, bağlılık ahd u peymanında bulunan, azimli, iradeli, kararlı talihlilerdir.[/b]

point

Müslümanın faize karşı bakışı nasıl olmalı?  


Müslüman, Allah'a itimad eden, güvenen insandır. O, borç verdiği paranın başına gelebilecek muhtemel bir tehlikeyi faizle telafi etme gibi bir zillete düşmez. Müslüman, dünya-âhiret dengesini kuran insandır. Onun için para mihrap olamaz. Biz Müslümanlar olarak, “Komşusu açken tok yatan bizden değildir” prensibinin âzâd kabûl etmez köleleriyiz. Yemez yedirir, giymez giydiririz. Birisi bize bir gül verse, biz ona gül bahçesiyle mukâbele etmeye gayret ederiz. Ama bunların hiçbirini gâye ve hedef hâline getirmeyiz. Bizim ideal ufkumuzu süsleyen tek şûle vardır: O da Allah'ın rızâsını kazanmaktır. Dünya bizim ayağımıza kement olamaz. Ve para bizi fazîlet yarışından alıkoyamaz. Evet, biz Allah'ın kullarıyız. Kulu kula kul eden faiz, bizden biz de ondan çok uzağız.
b]Dünyanın câzibedar güzellikleri, mal ve evlât birer fitne, birer imtihandır.Bu imtihanın en başarılı talebeleri de, sabah akşam gönül verdikleri hakîkate, bağlılık ahd u peymanında bulunan, azimli, iradeli, kararlı talihlilerdir.[/b]

SerkaNReaL

Bir arkadasimiz faiz harammi diye bir sual yöneltmis sizlere. Burada bazi arkadaslar hiç de ahlak kurallarina uymayan sekilde arkadasa cevap veriyorlar. Bu dogru degildir, bence arkadas sunu demek istiyor:

Gayri müslim ülkelerde (darülharp) kredi çekmek ve onu tabii faizi ile ödemenin hükmü nedir ?

Bu apayri bir konu...Herkes hemen kafadan bir seyler atamazki...

Faizin ayetlerle kesin haram oldugunu biliyoruz, bunu Veda hutbesinde Efendimiz (s.a.v) dahi söylüyor...Ama burda sartlar ayni degil...

Herkes güvendigi bir alime gidebilir sorabilir, zannediyorum aramizda bu hassas konuyu tatmin edici bir sekilde cevaplayacak biri yoktur, yaniliyor olabilirmde...Gerçektende çok hassas bir konu....gurbetciler açisindanda...

Pür kusur....

Abi-hayat

Serkan bu konuda sana katiliyorum cunku avrupada yasiyanlar bilir adim attigin yer faiz isi ile ugrasiliyor..Yani Avrupada yasyipta ben faizle alakam yok diyen biraz yalan soylemis olur cunku almis oldugumuz ev mesela devlete faizle geri oduyoruz en azindan bizim buralar boyle..Sosyal kapitalist ulkeler hala faiz isine cok onem verdigi icin biz muslumanlar asiri magdur kaliyoruz bu ulkelerde ama eldende yapicak pek bir sey yok..
.

SerkaNReaL

Ablam bende Avrupa'da yasiyorum, bundan 20 yil öncesine kadar hiç kimse faiz ile is yapmiyordu. Ama simdi isler öyle bir hal aldiki herkesin eli faize bulasmis durumda. Ben babamdan örnek vermek istiyorum: bizde ev sahibi olmak isteriz diyor babam fakat faiz korkusu ile kredi çekip ev almadi. Bu isin bir yani...isin diyer yani baska çare yok diyen insanlar var, çekiyorlar krediyi faizi ile ödüyorlar...Herkesin nabali kendine derler...Su an etrafimizdaki hemen hemen herkes ev almis durumda...Bir biz evsiz kaldik anliyacagin:)))

Herkes kafadan bir fetva veriyor....Bunada karsiyim.

Abi-hayat

Orasi oyle Serkan bizde ev almadik ona bakarsan ama sana soyle bir ornek verim ben okuyorum ve ogrenci kredi aliyorum ee ben bu krediyi okul bitince geri vericem hemde faizi ile birlikte ne yapabilirimki baska carem yok..Hem okul hemde is ayni anda yurumuyor zor zaten is bulmak..Agbim is yeri  isletiyor mcbur bankadan para cekti o kadar sermayayi nerden bulsun...Fetva vermek bize dusmez ama insan yapicak bir sey bulamiyor..Mecbur ev alinicak oyle yada boyle sizde mecbursunuz bir nevi..Sonucta hayatinizi orda geciiriyorsunuz gonul isterki faizsiz olsun ama en aziindan bogazimizdan gecmiyor o faiz sadece oduyoruz geri..
.

point

Sevgili Kardelen ve Serkan kardeşler

Kusura bakmayın.İçinde bulunduğunuz durum gerçekten de çok zor.Allah sizin ve sizler gibi zor ortamlarda bulunmak zorunda olanların yar ve yardımcısı olsun.Sonuçta bu dünya imtihan dünyası ve şunu unutmamak gerekir ki hiçbir zafere çiçekli yollardan gidilmez.İçinde bulunduğunuz duruma gelince;faizin haramlığı daha öncede belirtildiği üzere kesin.Yalnız yabancı ülkelerde faizli kredi alma gibi durumlara cevaz veren kişiler bulunmakta.Ancak dayandıkları hadislerin sıhhat derecesi çok sahih değil. En azından bu işte bir şüphe vardır. Efendimiz şüpheli durumlardan kaçınmamızı istiyor.Başta dediğim gibi işiniz çok zor ama bence takvadan (mümkün olduğunca)ayrılmamak gerekiyor diye düşünüyorum.

Tabi sizin altınız kuru diyebilirsiniz.Evet altımız kuru  :lol:

Ne yapalım dediğim gibi bu dünya imtihan dünyası ama şunuda unutmamak gerekir ki:

"CENNET UCUZ DEĞİL, CEHENNEM LUZUMSUZ DEĞİL..."

Tekrar Allah yardımcınız olsun diyelim.Sürçü lisan ettikse affola.
Kalın Sağlıcakla :wink:
b]Dünyanın câzibedar güzellikleri, mal ve evlât birer fitne, birer imtihandır.Bu imtihanın en başarılı talebeleri de, sabah akşam gönül verdikleri hakîkate, bağlılık ahd u peymanında bulunan, azimli, iradeli, kararlı talihlilerdir.[/b]