Eşler'in birbirlerine hitabeti hakkında.

Başlatan Tesniye, 18 Şubat 2008, 16:17:28

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Tesniye

Eşler birbirine nasıl hitap etmelidir. Bu hususu sizinle içtenlikle müzakere etmek istiyorum.

Bana çok garip geliyor birisinden işittiğim zaman;

Kocacığım, aşkım, bir tanem, hayatım gibi kelimeler.

Mesela telefona da aşkım ismiyle kaydedilmesi çok yapmacık ya da seviyesiz geliyor bana. Çünkü telefon diğer insanlarca da kurcalanabilecek mahrem olmayan bir alet.

Bence sözlerden daha ziyade sevgi, üslupla, ona karşı hal ve hareketlerle belli edilmeli.

Elbette taşfırın erkekliğe karşıyım. Yani özel anlarda sevgiler sözlerle de ifade edilir ki çok tesir eder. Mesela ayrılık olduğu zaman bir telefon konuşmasında sevgi sözleri olmalı, eşi mutsuzken onu teselli için söylenebilir.
Belki eş, kendisine söylenen bu sevgi sözünü günlerce unutamaz. Ama bu uluorta hergün söylenmemeli. Kaba bir tabirle duyarsızlaşır, yağlama yapar kanaatindeyim.

Özellikle insanların arasında eşine karşı "Hayatım  şunu alır mısın? Hatun bir baksana" gibi kelimeler yakışıksız kaçıyor.

Ama nasıl hitap edilmeli onu da bilmiyorum. İslam dini bu hususta acaba ne diyor ?

Erkek genelde kıza ismiyle hitap etmesi şahsımca normal kaçmaz ama kendisinden yaşça da küçük bir bayanın eşine ismiyle hitap etmesi garip kaçar gibi düşünüyorum..

Ya da Ali Bey mesela bir alternatif gibi.



Şimdi sizi aşağıdaki yazıyla başbaşa bırakıyorum...


Söylenmemiş sevgi sözleri neyi erteliyor?



Sevdiğinize, eşinize nasıl hitap edersiniz? Şefkat mi daha ağır basar, merhamet mi? Sevgi mi eklersiniz, emir kipinde nefret mi? Sesinize eklenti olarak ne gönderirsiniz. Her ifade edişiniz, her sesiniz bir feryat olarak mı çıkar?

Sevgiyi bulmak kolay, zor olan onu elinde tutabilmek. Sevgiyi duyabilmekle işin halledildiğini zannedenler aldanıyor. Zira iş bitmiyor belki asıl o zaman başlıyor.

Herkes sevgiden bahsediyor. Ama çoğunun gerçek sevgi ile zerre kadar bir ilgisi yok. Güya “aşk”la birbirine bağlanan bazı çiftler bir bakıyorsunuz çok geçmeden “şiddetli geçimsizlik” nedeniyle ayrılıyor. Ne kadar şişirilirse şişirilsin, ne kadar reklam cümleleriyle galeyena getirilirse getirilsin özünde ısmarlamalık ve ruhsuzluk hakimse, modern sevgiler uçucu parfüm kokusu gibi geçici oluyor ve ardında derin bir pişmanlık bırakıyor.

Sevgi hergün ihtimam isteyen bir çiçek bir çocuk gibidir. Sevgi “el ele büyütülecek” bir şeydir. Ve sevgi “gösterildikçe” kökleşir, yerleşir. Sevgiyi göstermek en başta gönülden dile dökülen ifadelerle gerçekleşir. Sevgiyi göstermek beklemeye gelmez, sonra sonra deyip ertelemek aslında sevgiyi tam olarak duyumsamayı da ertelemektir. Sevgide ‘yarın’ sözüne yer yoktur, yarın çok geç olabilir. Kişi yüreğinin sevgisini boşaltacak bir yürek bulmalı mutlak, elindekinin kıymetin kaybetmeden bilmeli.

Yeryüzünde hakiki sevgi kadar değerli, onun kadar paha biçilmez ve onun kadar doğal, samimi ikinci bir şey yok gibidir. Evet sevgi her şeydir. Her şeyi olanın bir şey vermesi gerekmez. O zaten her halükârda elinde olanı gönlüne koymadan verebilir. Seven insan sevdiğine itaat eder. Zira gerçek sevgiyi veren artık hiçbir şeyini sevdiğinden esirgemez. Gerçekten seven insan sevdiğini her sözünü emir telakki eder.

Bunun için “Büyüklerin sözleri, sözlerin büyükleridir.” denilmiştir. Biz de şimdi büyüklerin aşklarını ya da onların sevdiklerine büyük bir aşkla söyledikleri sözlerini ele alırkan “Büyüklerin aşkları, aşkların büyükleridir.” diyerek başlamak istiyoruz.

Ancak bunu ele alırken elbette ki o aşkların büyüklüklerini ifade için günümüz sevgi sözcüklerini ya da aşklarına da vurgu yapıp geçmek en doğrusu olacaktır.

NASIL HİTAP EDİYORLARDI?

Sevginin, insan psikolijisine olumlu katkı yaptığını vurgulayan Mevlânâ Hazretleri aşk ve sevginin benliği hor ve hakir kılıp, insanı yükselttiğine dikkat çekiyor. “Onsuz bütün beden tamahtan ibarettir. Tamah ise alçaltandır. Sevgi ve şefkat insanın, öfke ve şefkat ise hayvanın temel hasletleridir. Sevgi güneştir; ama kusurları örtmede gece gibi olun!” şeklinde özetler aşk ve sevgiyi.

Osmanlı İmporatorluğu’nun en şaşaalı döneminde yaşamış ve koca imparatorluğun bir anlamda kaderine hükmeden kararlara etki eden birisi olarak Hürrem Sultan’ın bu anlamda Kanuni Sultan Süleyman’a yazdığı mektup ve ona hitapta kullandığı ifadeler çok önemli;

“Ayağınızın bastığı toprağı yüzlerce defa öptükten sonra, benim güneşim ve saadetimin sermayesi sultanım.”

“Eğer siz, bu ayrılık ateşi ile yanmış, ciğeri kebap, sinesi harap olmuş, gözleri yaşla dolmuş, gecesini gündüzünden ayıramayacak kadar hasret denizinde boğulmuş biçareyi; aşkınızla, Ferhat ve Mecnun’dan beter olmuş âşık kölenizi sorarsanız, sultanımdan ayrı olduğumdan beri bülbül misâli âhım ve feryatlarım dinmemiştir. Öyle bir hale düştüm ki, bu hasretin verdiği kahrı ve acıyı, Rabbim düşmanlarıma vermesin.”

Saraya bir esir olarak getirilen Hürrem Sultan’ı görür görmez Kanuni Sultan Süleyman Han’ın da bir anda âşık olduğunu haber verir kaynaklar. İnsan bir kere de âşık olunca artık onu anlatmayla geçer bütün vakti. Hürrem Sultan’ın Kanuni’ye yazdığı o sözlerden sonra şimdi gelin hep birlikte Kanuni Sultan Süleyman’ın onun için neler yazdığına bakalım:

“Benim birlikte olduğum, sevgilim, parıldayan ay’ım, can dostum, en yakınım, güzellerin şahı sultanım. Hayatımın, yaşamımın sebebi cennetim, kevser şarabım. Baharım, sevincim, günlerimin anlamı, gönlüme nakşolmuş resim gibi sevgilim, benim gülen gülüm. Sevinç kaynağım, eğlenceli meclisim, nurlu parlak ışığım, meşalem. Turuncum, narım, narencim, hayatımın aydınlığı. Gönlümdeki Mısır’ın sultanı, varlığımın anlamı, İstanbul’um, Karaman’ım, Bütün Anadolu ve Rum ülkesindeki diyara bedel sevdiğim.

İbrahim Hakkı Hazretleri’nin eşlerine yazdığı mektuptan şefkat, sevgi ve aşk dolu ifadeler de şöyle:

“İzzetli, hürmetli, hakikatli, adamlıklı, şefkatli, hatırlı, gönüllü, asilli, usullu, akıllı, izanlı, hünerli, marifetli, üsluplu, yakışıklı, güzel huylu, tatlı dilli, uzun boylu ince belli, ayıpsız hatunum, helalim Firdevs Hatun huzuruna, derun-i dilden ve can u gönülden selamlar ve dualar edip ol mübarek nazik hatırın sual ederiz, Huda’nın birliğine emanet veririz. Benim nazlı yar-ı gamgusârım. Benim şenliğim, şöhretim, benim sevdiğim, keyfim, benim canım Firdevsim! Neylersin n’işlersin, ne keyftesin, ne fikirdesin, ne haldesin, ne demdesin? Benim güzelim, garip gönlünü ne ile eğlersin? Benim güzel keyfim, senden ayrılmak ne çetin ahval imiş bilmezdim.
keskinbicak.net ten aldım makale kısmını

Ezeli sırları ne sen bilirsin ne de ben
Bu muammayı ne sen okuyabilirsin ne de ben
Perde ardında sen ben dedikodusu var amma.
Perde kalktı mı ne sen kalırsın ne de ben..
<< Lüzumsuz Konular Atlası >>

enfa

teşekkürler yine anlamlı bir konuya değinmişsiniz..

son zamanlarda bu hitap şekillerini iyice laçkalaştırdı günümüz insanları. tecrübeli büyüklerimizin bu konuda yazacaklarından istifade ederiz inşaAllah..

Zaman diyorum, biraz daha zaman.Dilimin ucundaki kelimeler bu kış donmazsa bir dahaki yıl uçmayı öğrenecekler!

jager

#2
Hepimiz biliyoruz ki Padişahlarımız Evliyaullahdandır. Onların şiirlerine baktığımızda geçen bu kelimeler bize ilahi aşk ve peygamber aşkını hatırlatıyor aslında.

Beşeri muhabbette ise,Evliyaullahdan olan zatlar,başkalarının eline geçebilecek şekilde mahrem kayıtlar bırakırlarmı?Bu bahsedilen mektuplar ne derece doğru acaba?  :S

Zaten dinimizin emri de mahremiyetin gizli kalması değilmidir?

Uludag

#3
Sevgiyi alanen açığa vurup insanları kıskandıracak derecede ilanı aşk edercesine konuşmalar bir nevi şımarmadır bence. Allah CC işe şımaranları, haddini aşanları sevmez. Resulullah SAV Hazretleri de bir nimete nail olunduğunda gizli tutmayı emrediyor. İnsanın dostu olur düşmanı olur. İnsanlar hased eder nazar eder. Nazar insanı değiştirir. Aşık olarak evlensende geçimsizlik kaçınılmaz hale gelir. Ama çiftler kendi aralarında hitab şeklini anlaşarak uygulamaları en münasibidir tabii ki. Evdeki hitab şekliyle insanlar arasındaki hitab şekli mutlaka farklı olmalıdır. Bu durum birbirileriyle vakit geçirmelerini daha cazib hale getirebilir.  s4))
Ya rabbi, şu acizi ümmeti Muhammede hizmet etmeğe muktedir kıl.

ankebut-57

Güzel bir yorumdu Turgut Bey kardeşim. :)
Âlimleri irfan sahib eden, üç harf ile beş noktadır.(عشقْ)
Mü'minleri duhûlü cennet eyleyen, beş harf ile üç noktadır. (ايمان)

www.ayasofya.org

Uludag

Ya rabbi, şu acizi ümmeti Muhammede hizmet etmeğe muktedir kıl.

Miftahulkuluub

Aile hayatının huzurlu ve mutlu bir şekilde devam etmesi, hayatlarının ortaklaşa yürüten Hanımla beyin birbirlerine karşı saygılı, merhametli ve şefkatli olmalarıyla mümkündür.

Hanımına karşı şefkatli, anlayışlı ve tatli davranan bey, o haneyi nasil bir saadet yuvasi haline getirirse; kocasına saygili, itaat eden, samimi olarak bagli olan Hanım da bu saadeti kat kat arttirir.

Kari-kocanin ideal bir es olduklari her hallerinden belli olur. Bu durum kalben birbirlerine olan bagliliklarindan, aile butcesini birlikte duzenlemeye, genel davranislarindan cocuklarinin terbiyesine; evde yapilmasi gereken islerin ortaklasa halledilmesine ve hatta birbirlerini cagirirken, yekdigerlerinden soz ederken hitap tarzlarina ve bahsedis sekline kadar her yerde kendisini gosterir.

Iste, aile denen cennet yuvasinin uyumunu temine yardimci olan bir nokta da, eslerin birbirlerini cagirirken, birbirlerinden soz ederken kullandiklari hitap tarzidir...

Mesela, evin reisi olan bey, hanesinin bekcisi, cocuklarinin annesi, hayat arkadaşi ve dert ortagi olan Hanımini ismiyle cagirirken ona olan sevgisini hissettirirse veya sevgi-muhabbet ifade eden hitap sekilleriyle cagirirsa; Hanım da beyini cagirirken, samimi, sevgi dolu ifadeler kullanirsa birbirlerine karşı olan saygi ve baglilik, merhamet ve itaat manalari daha acik bir sekilde gorulur.


Iste bu sir içindir ki, meshur fikih alimlerimizden Ibni Abidin, Hanımin, kocasıni ismiyle cagirmasinin mekruh sayar ve hitap ederken "efendi" diye cagirmasini tavsiye eder. (Hukuk-u Islamiyye ve Istilahat-i Fikhiyye Kamusu, 2:151; El-Ahvalu-s-Seriati'l-Islamiyye, s.187.)

Bu ifadeler Islami bir terbiye ve görgü kuralidir. Uyulmasinda buyuk hikmet ve faydalar vardir.


Zaten daha onceki Islam toplumunda, bilhassa Osmanlida bu görgü kurallarinin en guzel sekilde yasandigini goruruz.

Evlat babasina, "Bey babacigim" ,
annesine, "Hanım annecigim" ;
Hanım, kocasına "Efendi, efendicigim" ;
bey de Hanımina "Hanım sultan" vs. saygi ve iltifat dolu sozlerle hitap ederlerdi.


Ne zaman ki Avrupa ile temaslarimi basladi, onlarin saygidan, merhametten uzak adetleri yer etmeye, kendi toplumlari için gecerli olan görgü kurallari bizim toplumumuzda da yasanmaya basladi.

Iste o zaman benligimize naksolmus olan guzel orf ve adetlerimizden vazgecer olduk. Farkinda olmadan onlara uyduk.


Simdi de kendi esas adetlerimizi ve görgü kurallarimizi kendi dunyamizda yasamamizda hicbir engel yoktur.

O guzel esaslar kisisel hayatimizda, ailemizde, nihayet butun toplum içinde yasanir hale gelirse, suphesiz, ahlak dunyamizda arzu ettigimiz seviyeye gelmis olacagiz.



Mehmed Paksu'nun "Mutlu bir yuva için Kadin ve Aile ilmihali" kitabindan (Nesil yayinlarindan) esinlendi...
İncemeseleler    Sadakat.Net    İns SadakatForum  Sevadı Azam


" Derviş isen kardeş takvaya çalış.."

elfida

#7
kesinlikle çok güzel bir konuya değinilmiş teşekkürler.eşlerin birbirlerine hitabeti benimde çok hoşuma gitmiyen bir konu, denildiği gibi bunlar mahrem konulardır hitabetende olsa ifşa etmemek gerekir zaten miftahın yazdığı gibi ecdadımız buna en güzel örnek teşkil eder.bir hanımın eşine ismiyle hitabeti de bir o kadar hoş değil bence saygısızlık.her konuda olduğu gibi bu konuda da evlat anne babayı örnek alır kanımca.
Yakarışa geçivermişti hepsi de birden,
İçini döküyordu herkez Hakk'a derinden;
Kuduruyordu mütegallipler kederinden
...Ve emindi Mehmetçik yarın ki zaferinden.

setre

Alıntı YapZaten daha onceki Islam toplumunda, bilhassa Osmanlida bu görgü kurallarinin en guzel sekilde yasandigini goruruz.

Evlat babasina, "Bey babacigim" ,
annesine, "Hanım annecigim" ;
Hanım, kocasına "Efendi, efendicigim" ;
bey de Hanımina "Hanım sultan" vs. saygi ve iltifat dolu sozlerle hitap ederlerdi.

Saygı sevgi anlamını ifade eden en güzel hitap şekilleri : )Ha birde bir kelimeyi ne kadar çok kullanırsanız zamanla anlamını yitirir...
Hep ertelediğim zaman,bir türlü varamadığım diyardı...

Uludag

Alıntı yapılan: setre - 23 Şubat 2008, 01:16:57
Alıntı YapZaten daha onceki Islam toplumunda, bilhassa Osmanlida bu görgü kurallarinin en guzel sekilde yasandigini goruruz.

Evlat babasina, "Bey babacigim" ,
annesine, "Hanım annecigim" ;
Hanım, kocasına "Efendi, efendicigim" ;
bey de Hanımina "Hanım sultan" vs. saygi ve iltifat dolu sozlerle hitap ederlerdi.

Saygı sevgi anlamını ifade eden en güzel hitap şekilleri : )Ha birde bir kelimeyi ne kadar çok kullanırsanız zamanla anlamını yitirir...
Cümleler kelimeler başlı başına birşey ifade etmezler. Onları süsleyen gönüldeki muhabbetttir.
Ya rabbi, şu acizi ümmeti Muhammede hizmet etmeğe muktedir kıl.

duha

Alıntı yapılan: setre - 23 Şubat 2008, 01:16:57
Alıntı YapZaten daha onceki Islam toplumunda, bilhassa Osmanlida bu görgü kurallarinin en guzel sekilde yasandigini goruruz.

Evlat babasina, "Bey babacigim" ,
annesine, "Hanım annecigim" ;
Hanım, kocasına "Efendi, efendicigim" ;
bey de Hanımina "Hanım sultan" vs. saygi ve iltifat dolu sozlerle hitap ederlerdi.

Saygı sevgi anlamını ifade eden en güzel hitap şekilleri : )Ha birde bir kelimeyi ne kadar çok kullanırsanız zamanla anlamını yitirir...

Burda setre kardeşimiz söylemek istediği mevzu şudur biraz açmak zorunda kalıcam ama affınıza sığınıyorum  :)

durmadan aşkım sevgilim hayatım gibi kelimeleri habire kullanıp sölerseniz anlamını yitirir ve büyüsü kalmaz ;)

söz Hayâtî'dir; İnanç taşıyoruz.....

[/center]