Haberler:


X adresimiz

Ana Menü

Umuta bakış

Başlatan Aslıhal, 05 Ocak 2009, 00:00:22

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Aslıhal




Çarpık asfaltların üzerinde yalın ayak
Minik bedeniyle asfalttan fırlamış bir bitki gibi
Kirli atletinin üzerinde kafasını taşıyor
Çölde yetişmiş zayıf gövdeli bir çiçek gibi
Beyazının akının ardında ağlayan
Filistinli çocuk

Kocaman tanklar, kocaman askerler
Ruhsuz bombalar, ruhsuz kurşunlar kusarken
Filistinli çocuk şaşkın
Şeytanın gölgesinde yaşarken

Minicik bedenler hoparlör gibi titrerken
Bomba sesleri kıyametin borusundan çıkmışçasına
Minik kulaklar sağır...
Kurşunlar babasına boşalırken
Minik gözler kör...
Kocaman duvarların ardındaki cehennemde
Ufukta küçülen insanlık
dilsiz...

Korkaklık ve nefret üzerine örülmüş duvarların ardında
Kurşunlara karşı taş
Filistin ölüm pahasına şeytan taşlarken
Yiten yaşamların ardında
İnsanlık abluka altına alınmış

Hapishane duvarları mahşer cehennemini saklarken
Hayali bir cennet, minicik topraklarda
Filistinli çocuk kan ağlarken
Gözyaşlarıyla beslenen koca İsrail
Şimdi alabildiğine yemyeşil
Bârını gerden-i ahbâba edenler tahmîl
Ne kadar olsa sebük-ruh olur elbette sakîl

Mahi

Uzun bir rüya sessizliğine gömülür insanın kalbi kimi zaman. Ne kadar çabaladıysa da anlatamaz yüreğinde alevlenmiş ateşi. Yolu sükuta çıkan kelimelerin sersemliğiyle konuşup durur çoğu kez. Anlamlandıramadan ve bürüyemeden cümlelerini yüreğindeki sese. Susması gereken ne kadar sebebi varsa öteden, hepsini toplayıp dilinin ortasına acı veren kopkoyu bir sessizliğin içinde bulur kendini.

Uzayıp giden bir sızı halini alınca bu sessizlik bir çocuk ağlamaya başlar buğulanmış kalplerde. Kırılgan zamanların yitik merhametiyle yüreklerde büyüttüğü bir yerdir o çocuk.

            Adı: Zulüm’dür, Adı: Gözyaşı, Adı: Çaresizlik

Akşamüstü atılan bomba sonrası terkedilmiş bir şehrin yanık kokusu gibidir onda yaşamak. Soğuk namluların ucuna takılmış hayatı solumaktır her gün. Anlatılamayan olmaktır, hissedilemeyen, duyulamayan. Tuhaf bir saklambaç oyununun ebesi değilken kalbinin tam ortasından kurşunla sobelenmektir. Saklanamamaktır, bulunmaktır en sağlam sandığın yerden.

Yüreklere gömülmüş acılarla ve mahşere saklanmış kelamlarla örülmüş bedenlerden kan misali zulmün aktığı bir yaşamaktır bu. Uyanmak istenilen ve sürekli acı veren bir rüyadır. Kara ve tahammül edilmez bir kâbus halini aldığında bu rüya bir çocuk ağlamaya başlar uyuşmuş gözlerin şafağında.

            Adı: Ayşe’dir,  Adı: Muhammed, Adı: Vaad

Oyunlarını rüyalarına saklayan kara gözlü bir çocuktur o. Küçük bir yüreği, minik gözyaşları ve masum bakışları vardır. Annesinin ona öğrettiği duası vardır kalbinde. Hayalleri tutsak edilmiştir. Umutları daha doğmadan söndürülmüştür. Hayatına pusu kurmuş savaşı gözlerinde yaşar o. Bilmeden ve anlamadan. Annesi savaş kelimesini öğretecek mi ona? Bir tüfekle ne yapıldığını bilecek mi?

Kapanan gözlerinde cenneti barındıran, yorgun gecelerde Peygamber’in başını okşadığı bir çocuktur o. Milyonlarca beden taşır yüreğinde. Acıya kenetlenmiş hayatının her anında gözlerimize bakar kara gözleri. Bir ayna kurup ağlamaya başlar içimizde. Ve biz ağlayan bir çocuk taşırız yüreğimizde.

            Adı: Filistin, Adı: Irak, Adı. Afganistan, Adı:… 





Şule Yüksel GÖKYAR

islam_dostu

Allah razı olsun arkadaşlar :(

erhan

Alıntı yapılan: islam_dostu - 05 Ocak 2009, 01:41:17
Allah razı olsun arkadaşlar :( ya rab! biz inanmış müslüman  kardeşlerimize silkenmeyi,üstümüzdeki o vahabeti,kara bulutları kaldırarak kendimize gelmeyi,içimizdeki,gönül ve kalbimizdeki o ışığı,azda olsa çoğaltmayı ve bize birbirimize karşı ( adaleti,saygıyı,kul haklarına riayeti vs......) içimize ve ruhumuz,kalbimizin taaaa derinliklerine kadar haberdar etmeyi bu şuur içerisinde olmayı nasibet YA RABBİ .!