Muhsin Yazıcıoğlu'nun Helikopteri Düştü !

Başlatan ihvan, 26 Mart 2009, 11:45:49

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

elzem

Bize Bir Nazar Oldu
Cumamız Pazar Oldu
Zaten Bize Ne Olduysa
Hep Azar Azar Oldu..

yıldızlarınaltında

Rabbim rahmet etsin bütün yarattıklarına
Rahmetle başlamak isterim sen büyük insanı anlatırken
En çok dürüstlüğünle tanıdık seni en çok doğruluğunla ey büyük insan
Sen ki farklıydın buralarda bu diyarlarda
Uğrunda varolduğun amaçtı seni ayakta tutan anlaşılmazı zor bu hayatta
Hedeflerin vardı insanlığa sunmaya hazır olduğun bu zamanlarda
Ama artık buralarda değilsin bıraktın bizi yalnızlığa
Ulaştın şimdi Muhsin sıfatına sahip olan Allah'ına
Rahmet olsun gönlümüzün doğruluk sultanlarına. . .

racül

Evet,

Ilk ve son etkili adami ortadan kaldirilmak suretiyle,
Türk siyasetinin son 30 yilinin "ülkücü hareket" efsanesi böylece bitirilmistir...

Yazik oldu...

Hüküm Allahindir (CC)...

Es ist keine Schande hinzufallen, aber es ist eine Schande einfach liegen zu bleiben.
                                                Theodor Heuss
                             ehemaliger Bundespräsident

tarihman

Muhsin Bey'i 1992'den beri beğenerek izliyordum. Vefatına da çok üzüldüm. Ancak, yıllar önce kulağıma bir haber gelmişti. Ne kadar doğrudur bilemiyorum ama... Ömer Öngüt'ün eserlerinin dağıtılmasında, ona yardımcı ve destek olduğunu duymuştum. İnşAllah doğru değildir. Allah C.C. taksiratını affetsin.

ihvan

iki lidere agladım.biri ÖZAL,ikincisi Yazıcıoğlu.dolayısıyla arkadaşlarınada mevlamızdan rahmet diliyoruz.

Fatihan

Bir bilgi kirliliği yaşanıyordu ama şu an itibariyle kesin olarak açıklandı.Helikopterdekilerin tamamı vefat ettiler.Allah rahmet eylesin...

racül

   ALİ BULAÇ
   a.bulac@zaman.com.tr    

Muhsin Yazıcıoğlu kazasındaki tuhaflıklar
   
   


Bu yazıyı yazdığımda Muhsin Yazıcıoğlu'nu ve beş kişiyi taşıyan helikopter bulunmuş, Yazıcıoğlu ve beş arkadaşının vefat ettiği açıklanmıştı. "İnna lillahi ve inna ileyhi raciun (Biz Allah'a aidiz ve (yine) O'na döneceğiz)!.."

Allah rahmet etsin, nur içinde yatsınlar.

Bu, kendiliğinden bir kaza olabilir mi? Olabilir. Ama ortada bazı tuhaflıklar da var. Bu tuhaflıklar atlanmamalı. Önce Yazıcıoğlu'yla ilgili birkaç şey söylemek istiyorum.

İnsanlar "hasbî" ve "hesabî" olmak üzere iki sınıfa ayrılır. Siyasetçilerin kahir ekseriyeti hesabîdir. Yazıcıoğlu ise bu sınıftan bir insan değildi. Görüşlerini beğenmeyebilirsiniz, ama onun mert, dürüst, açık yürekli, cesur, fedakâr ve samimi bir insan olmadığını söyleyemezsiniz. İdeal politiği reel politiğin önünde tutan bir Anadolu delikanlısıydı.

Onunla üç hafta önce görüşme fırsatım oldu. Verdiği kahvaltıya giderken bir anda ayağım döndü, sanki yarım metre havaya fırlayıp yere düştüm. O arada sağ dizim ve tabii pantolonum parçalandı. Geri dönmedim, toplantıya gittim. Beni öyle görünce çok üzüldü, hastaneye göndermek istedi, kabul etmedim. Bana, "Artık sana bir takım elbise borcum var, İzmir'de bir arkadaşım var, o beni giydirir, beden numaranı söyle, hemen arayayım." dedi. Çok ısrar etti, kabul etmedim.

Erken gittiğim için onunla yaklaşık bir saat konuşma fırsatını buldum. Seçim gezilerinin yoğunluğundan bahsetti. Bu sefer Sivas'tan emin görünüyordu, belediye seçimlerini kazanacaklardı. Söz döndü dolaştı Ergenekon davasına, Cizre-Silopi hattında açılan ölüm kuyularına geldi. 7 Mart tarihli yazımda da değindiğim gibi faili meçhuller konusunda önemli bilgiler verdi, ilginç değerlendirmelerde bulundu. Bazı şeyleri 'yazılmaması kaydı'yla anlattı. Onun değerlendirmesine göre, bu önemli olay 'bütün boyutları'yla ortaya çıkarılmayacaktı; gerektiği kadarıyla aydınlatılacaktı. Bir ara kendisi sözü, son senelerde işlenen bazı cinayetlere Alperen Ocakları'nın nasıl karıştırılmak istendiğine getirdi. Herhangi bir korkusunun olmadığını, bunun planlı olduğunu, bazı çevrelerin kendilerini bu işlere karıştırmak istediklerini belirtti.

Seçim sonrasında hem bu konuların üzerine gitmeyi, hem genel siyasete ilişkin bir açılım yapmayı planlıyordu.

Evet, helikopter olayı tabii ki salt bir kaza olabilir. Ama 'tuhaf" gelen bazı noktalar var:

1) Yazıcıoğlu, helikoptere binmek isteyen biri değil. Basına da yansıdığı kadarıyla, bunu kendisine teklif edenlere, "Beni öldürmek mi istiyorsunuz?" demişti.

2) Bu model helikopterlerin çok güvenli olmadığı yolunda söylentiler var, acaba kiralanırken yeterince araştırmalar yapıldı mı?

3) Yazıcıoğlu ve arkadaşlarını almadan önce helikopterin bulunduğu yerden ayrılıp bir müddet sonra döndüğü söyleniyor. Helikopter sadece yakıt mı aldı, kimler yanına yaklaştı?

4) Helikopterin düştüğü bilgisinin gelmesiyle ciddi olarak aramalara başlanması arasında geçen zaman aralığı ihmal edilmeyecek kadar önemli. Bu arada bir tür "bilgi kirliliği" ortalığı kapladı, helikopterin bulunduğu, yaralıların Kayseri'de tedavi altına alınmak üzere yola çıkarıldığı söylendi. Ciddi arama, karanlık bastıktan sonra başladı. Bu bilgileri kim ve hangi amaçla yaydı?

5) İlk aramada yanlış koordinatların kullanıldığı söylendi, 1,5 gün sonra başka yönde arandı. Bu, bariz bir hata değil mi?

6) Bunca dinleme sistemleri ve yüksek teknolojinin geliştiği bir dünyada �Ergenekon davasında bu teknolojinin ne kadar başarıyla kullanıldığını görüyoruz- koca bir helikopterin ve cep telefonları olan beş kişinin �İHA muhabiri 112'yi arayıp dakikalarca konuşuyor- bulunamaması 'tuhaf' değil mi?

Bu istifhamlar olmasa bile, ortada bir yetersizlik olduğu açık. İçim rahat değil. Yazıcıoğlu, önümüzdeki dönemde siyaseti "Sivas ve Orta Anadolu'dan çıkarıp Türkiye'nin sathına yaymak" istiyordu. Bu kadar önemli bir şahsiyetin bir kazaya kurban gitmesi bana inandırıcı gelmiyor. Muhsin Yazıcıoğlu, 'Sonsuzluğun Sahibi'ne giderken bu gökkubbede hoş bir seda bıraktı. İla rahmetillah!..
28 Mart 2009, Cumartesi

Es ist keine Schande hinzufallen, aber es ist eine Schande einfach liegen zu bleiben.
                                                Theodor Heuss
                             ehemaliger Bundespräsident

YuSûfî Sevdâ

Makamı âlî olsun inşaAllah!..
Kimbilir ne dolaplar çeviriliyor,tamam takdir-i ilahi ama eğer bunun içinde başka bi iş varsa artık millet neyin ne olduğunu görebiliyor çok şükür.
Kıymetinin bilinmesi lazımdı...Ama vâde...

İsra


Düşen helikopterin Aydın Doğan'ın Damadı'nın şirketinin olması haberleri nasıl etkiliyor? Dikkat ettiysenin bazı kanallarda helikopter için "BBP HELİKOPTERİ" ifadesi kullanılıyor.

Oysa helikopter BBP'nin değil BBP'lilerin kiraladığı bir helikopter. Bu helikopter, Medair isimli bir firmaya ait. Bu firmada Aydın Doğan'ın damadı Ali Sabancı'ya ait.

Şimdi bazı medya kuruluşlarının hükümeti suçlayan ifadelere ağırlık vererek helikopterin sinyal cihazının neden çalışmadığını sorgulamadığını daha iyi anlayabiliyoruz.

Daha net bir ifade ile Muhsin Yazıcıoğlu'nun düşen helikopterinde ELT cihazının sinyal vermemesi ilginç biçimde merkez medyada sorgulanmıyor.

Daha önce düşen Atlasjet ve THY uçaklarıyla ilgili cıvata bilgilerine kadar merkez medya tarafından haberleştirilmişti. Ancak bu sefer tüm tepkiler arama kurtarma çalışmaları üzerine yoğunlaştırıldı. Neredeyse teknik konuda hiçbir haber yapılmadı.

İşte bu noktada ortaya çok kritik bir bilgi çıktı. Helikopter'in sahibi olan şirket Ali Sabancı'nın… Ali Sabancı ise Aydın Doğan'ın kızı Vuslat Doğan Sabancı'yla evli.

Şimdi kamuoyunda akla su soru geliyor: Daha önceki kazalarda ekranı teknik elemanlarla dolduran Doğan Grubu'nun bir tek helikopter pilotu, bir tek helikopter teknisyenini ekranlara çıkarmamasının ardında “DAMAT FAKTÖRÜ” mü var?

Hatırlayacağınız üzere kazadan sonra helikopterin sahibi şirketin yetkilisi Çağatay Özdoğru'ya mikrofon tutulmuş ve Özdoğru; "Electronic Location Transmitter (ELT). Bu cihaz var. Olmaması diye bir şey mümkün değil. Yalnız bu cihaz çok şiddetli çarpmalarda devreye girer. Dolayısıyla, tahminimiz çok şiddetli bir çarpma olmadı, o yüzden de alet devreye girmedi” demişti.

AMA ENKAZ ONU YALANLADI. Enkazı bulanların gördüğü manzara Çağatay Özdoğru'yu adeta yalanladı.

Çünkü helikopter paramparça olmuştu. Muhtemelen dağa çarpmış ve daha sonra dağın yamacına çakılmıştı.

Helikopterin içindeki yolcuları bu hale getirecek şiddette bir kazada LSC cihazının çalışmaması mümkün mü? ELT cihazı bu durumda çalışmayacaksa hangi durumda çalışacak. Helikopter paramparça olup içindeki herkes ölünce mi?

ELT cihazının amaca yerini bildirip insanların biran önce kurtarılması değil mi?

Ayrıca o helikopter niye düştü? Bir arızası var mıydı? Bakımları tam mıydı? Bu konuda neden tek bir soru sorulmuyor?

İşte bu soruların daha önceki kazalarda ekranları teknik elemanlarla dolduran Doğan Grubu Televizyonlarında, ve sayfalarını teknik elemanlara açan Doğan Grubu Gazeteleri'nde sorulmaması akla tek şeyi getiriyor;

Damat Faktörü…

Postmedya - Moralhaber.net

Fatihan

Yarım saat önce aynen bunu anlatıyordum bir arkadaşa.Şimdi bu haberi okuyunca sanki ben yazmışım :)

Devri Âlem

#40
Yazık çok yazık.. Ali Bulaç'ın yazdığı şüphelerin birçoğunu biz de bugun çevremizdeki arkadaşlarla paylaştık. Herşey ortada aslında... Fehmi Koru da geçen gün, şehiriçinde binilebilecek bir helikopter, nasıl olurda böylesi zor bir yolculuk için şekilmiş çok şaşırdım demişti...İki gsm şirketinin verdiği farklı koordinatlar, şarj bitene kadar konuşma yapılmasına rağmen bir türlü yer tespiti yapılamaması (!) Enkaz yerinden önceden helikopterler geçmesine rağmen enkazın görülememesi, üstüne binlerce ekip ters yönde günledir ararken, birkaç gönüllü köylü kardeşlerimiz tarafından bulunmaları, bir de üstüne günlerdir ortada dönen yalan yalnış haberlerle zihinlerin karışıtılması... Nerede o övülen teknolojiler... Madem bu kadar zordu bir yer tespiti, incirlik ne güne duruyordu?

اَلْعِلْمُ يَرْفَع بُيوتًا لاَعِمَادًا لَهَا وَالْجِهلُ يَهْدِم بِيُوتَ اْلعِزَّ وَلْكَرَمِ

İsra

Alıntı yapılan: fatihan - 29 Mart 2009, 04:35:12
Yarım saat önce aynen bunu anlatıyordum bir arkadaşa.Şimdi bu haberi okuyunca sanki ben yazmışım :)

Demek ki olayları dikkatli gözlemliyorsunuz:)

Devri Âlem

Bu yazıyı kaleme alırken takvim 26 Mart 2009, saat Akşam 20:00’yi gösteriyordu. Yani Muhsin Yazıcıoğlu ve beraberindeki 5 kişinin helikopter kazasının üzerinden tamı tamına 27 saat geçmiş.

Az önce Bakan Atalay açıklama yaptı: “Devletin tüm imkanları kullanılıyor, maalesef enkaza ulaşamadık” dedi. Sayın Başbakan’ın da açıklaması aynı mahiyette�

Şunda hiçbir şüphe yokki devleti yönetenler, siyasetçiler ve halk olaya karşı ciddiyetle yaklaşım gösterdi.

Lakin sonuç tek kelimeyle acziyet.

***

Gün boyu Ankara sokaklarında nereye girsem bu olay konuşuluyordu. Abartı yok; dolmuş durağında, simitçide, devlet dairesinde, Kızılay’ın göbeğinde.

Ama herkes, “Devlet enkaza nasıl ulaşılamaz?” sorusuna da cevap arıyordu.

İnanın bu olayla bir kez daha toplumsal duyarlılık çizgimize şahit oldum. Ama devletin teknoloji acizliğini de bir kenara not ettim.

***

Herkes gibi “nasıl ulaşamazlar?” sorusunun cevabını ararken aklıma takılan tek şey şuydu: ”Devlet imkanlarının tümünün seferber edildiği”. Bu söz kulağa hoş geliyor, güçlü geliyor ama, sonuç çıkmaması; devleti de, gücünü de ciddi zaafiyete uğratıyordu. Yalan değil, gerçek, bugün devlete olan güvencim sarsıldı�

“Cep telefonunuz kapalı dahi olsa, şarzı içindeyse sizi takip edebilir, dinleyebilirler” türünden teknolojik deyimler benim için “ şehir efsanesine” dönüştü.

Ama efsaneye dönüşen ve gözümde artık anlamsızlaşan başka bir şey daha vardı. O da, “PKK yuvaları BBG evi gibi” sözüydü.

Çünkü ülkenin göbeğindeki bir şehirde düşen helikopteri bulamayan devletim, BBG tanımıyla olayı izah edemeyecek kadar acizdi.

***

Şimdi bırak bunları da asıl meseleye gel diyorsanız hemen devam edeyim.

Benim tanıdığım devletin imkanları bu değil. Ya da hepsi bu değil.Anlatayım, bu olayda hiç gündeme gelmeyen çok önemli bir kurumu daha var devletin.O da Orman Genel Müdürlüğü.

Evet, bu olayda hiç gündeme gelmedi, ama OGM’de birde Yangın Harekat Merkezi (YHM) diye bir birim var. Bu birim Orman Yangınları sezonunda çok aktif görev yapar. Türkiye’deki tüm yangınlar bu merkezden koordine edilir. Ve bu merkez google earth’la ve Turkcell’le küresel veri konusunda anlaşmalı olarak Türkiye’nin her karışını canlı olarak online izleyebiliyor. Sadece bu da değil, uydu sistemiyle de bağlantılı bir altyapıya sahip.

Yani Türkiye’nin her karışını kare kare canlı izleyebiliyorsunuz.

Peki buradan kimin haberi var?

Akşamüstü bu konularla ilgilenen bir görevliyi aradım, “Bizden yardım istenmedi” dedi. Sadece olayın yaşandığı bölgedeki 2 helikopterin yardımı istenmiş, onlarda hava muhalefetinden dolayı kalkamamış bile.

Yangın harekat merkezinden yardım istemek, dahası buradaki altyapıdan istifade etmek kimsenin aklına bile gelmiyor. Akşamüstü bir kaptan pilotla görüştüm, aynen şunu söyledi. “Eğer helikopterde araç takip sistemi bulunsaydı yerleri çok çok kolay bulunurdu. Ama bu olmasa bile bir yol daha var, o da RADAR. Radar mutlaka bu helikopterin uçuş kaydını tutmuştur, oradan da bulunabilir, dedi. Kriz merkezindekilerde hangi bilgiler var bilmiyorum, ama deneyimli bir kaptan pilotun bana söylediği de budur.


Bu yazı umarım uyarıcı bir nitelik taşır.

***

Elbette kimseyi suçlayacak durumda değiliz.

Herkes samimiyetle üzerine düşeni yapıyor. Ama maalesef ciddi bir irtibatsızlık, koordinesizlik var. Helikopter düşüyor, içindeki gazeteci telefonuyla 112 acil servisi arıyor, acil servisteki görevlinin aptalca sorularını herkes dinledi. Ve dakikalar geçiyor, şarzım bitecek deniliyor ama ne hikmetse yerleri bir türlü tespit edilemiyor.

“Cep telefonlarından gelen sinyal bugün saat 2’ye kadar geldi” diye açıklama yapıldı, ama koordinatları ne hikmetse verilemiyor.

Buyurun anlam verin?

Evet, ciddi ve güçlü firmalar kriz ortamında belli olur, güçlü devletlerde kriz ortamında... Maalesef biz bu kriz ortamında ne durumda olduğumuzu gördük�

Acziyyet Büyük acziyyet



Fatih Bayhan
Haber7
اَلْعِلْمُ يَرْفَع بُيوتًا لاَعِمَادًا لَهَا وَالْجِهلُ يَهْدِم بِيُوتَ اْلعِزَّ وَلْكَرَمِ

ihvan

Alıntı yapılan: tarihman - 28 Mart 2009, 11:57:06
Muhsin Bey'i 1992'den beri beğenerek izliyordum. Vefatına da çok üzüldüm. Ancak, yıllar önce kulağıma bir haber gelmişti. Ne kadar doğrudur bilemiyorum ama... Ömer Öngüt'ün eserlerinin dağıtılmasında, ona yardımcı ve destek olduğunu duymuştum. İnşAllah doğru değildir. Allah C.C. taksiratını affetsin.          bu iddayı yeni duydum inşaAllah doğru değildir.onun MENZİLE bağlı olduğunu biliyorum.bir büyüğümüzn geçmişte iyi çocuktur dediğini duymuştum.Allahcc Rahmet eylesin

müteallim

ölülerinizi hayirla anin buyurur yüce Allahin sevgli habibi.görünürde müslümandi bizler zahire göre hükm ederiz cenabu hak rahmet eylesin-geride kalanlara sabri cemin nasip etsin
  Kuslar gibi ucmasini baliklar gibi yüzmesini ögrendik amma kardesce yasamasini ögrenemedik