Işığı Uyandırma

Başlatan Tuğra, 17 Mayıs 2009, 22:39:55

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Tuğra


Işığı Uyandırma (Osmanlı kültürel hayatından seçmeler)

İnsanlarımız eskiden edeplerindeki inceliklerine binaen ''Işığı yak'' demezlerdi. Çünkü yakmak olumsuz bir kelimedir. Bunun yerine ''Işığı uyandır'' derlerdi

Geceleyin yatarlarken de ''Lambayı (mumu) söndür.'' demezler (Allah kimsenin ışığını söndürmesin.),çünkü söndürmek olumsuzluk çağrıştırdığı için ''Lambayı dinlendir'' derlerdi.

Aynı şekilde ''Kapıyı kapat'' denilmez (Allah kimsenin kapısını kapamasın) ''Kapıyı ört'' veya  ''Sırla'' derlerdi.

Kapıların üzerinde de ''kapılar açan, müşküller gideren, kalplere inşirah veren'' manasında ''Ya Fettah'' yazılırken günümüzde ''itiniz'' gibi manasız ve faydasız, boş bir kelime yer almaktadır.

Batı kültüründe sahip olunan asaleti, makamı öne çıkarma varken mesela General Patton, Matmazel Eleni, Kont Ferdinand gibi.Bizim kültürümüzde esas olan şey ise ''eşrefi mahlukat'' olan insandır unvan değil. Önce isimler gelir sonra unvanlar. Mesela Süleyman Paşa, Ayşe Sultan, Yunus Ağa, Süleyman Çelebi gibi.

Eskiden evlere misafirler geldikleri zaman ev sahibi onların ayakkabılarının burunlarını dışarıya doğru değil içeriye doğru baktırırdı. Böyle yapmakla;

''Biz sizin misafirliğinizden çok hoşnut kaldık, evimizi yeniden şereflendirmenizi bekleriz''demek isterlerdi.

Eski zamanlarda insanlarımızın evlerinin ekserisi ahşap gibi dayanıksız malzemelerden, boylarının servi boyunu ve edeben mahalle mescidini geçmeyecek, kıdem hakkına riayet ederek komşusunun manzarasını kapatmayacak şekilde inşa edilirlerdi.

Bunun bir hikmeti de, ahşabın insan mayası olan toprak ile iletişimin kesmeyen geçirgen bir malzeme olmasından dolayıdır. Çağımız insanın yaşadığı betonarme binalar ise bu özelliğe sahip olmadığından dolayı, insanın enerji boşalımını sağlamamakta stres, depresyon, anksiyete vs gibi hastalıklara zemin hazırlamaktadır.

(Ulu Çınarın Gölgesinde,İbrahim Refik Kaynak Y.)
〰〰〰〰🐠

Fatihan

Alıntı Yapİnsanlarımız eskiden edeplerindeki inceliklerine binaen ''Işığı yak'' demezlerdi. Çünkü yakmak olumsuz bir kelimedir. Bunun yerine ''Işığı uyandır'' derlerdi

Geceleyin yatarlarken de ''Lambayı (mumu) söndür.'' demezler ( kimsenin ışığını söndürmesin.),çünkü söndürmek olumsuzluk çağrıştırdığı için ''Lambayı dinlendir'' derlerdi.

Dedem de ışık değil de "şavkı uyandır" ya da "şavkı körelt" der :)

teşekkürler eskilerin edeplerindeki o inceliklerinin %1'i keşke bizde, yeni neslimizde olabilse....

Tuğra

Bizim aile büyüğümüzde ''Işığa Üfle'' derdi.  :)
〰〰〰〰🐠

ay-yüzlüm

ne güzel derlermiş mubarekler herşey esiklerde kaldı..
Yürü dünya yürü bu yol dergaha gider.
Bu yol gama,kedere,acıya,aha gider.
Çıkablirsen eyer bu yokuşu zirveye,
Hüzünlenme o zaman sonu felaha gider.

Günbatımı

Alıntı Yap
Kapıların üzerinde de ''kapılar açan, müşküller gideren, kalplere inşirah veren'' manasında ''Ya Fettah'' yazılırken günümüzde ''itiniz'' gibi manasız ve faydasız, boş bir kelime yer almaktadır.
Ne güzelmiş, bizler de kapılarımıza asabiliriz bu ism-i celili...

Alıntı Yap
Eskiden evlere misafirler geldikleri zaman ev sahibi onların ayakkabılarının burunlarını dışarıya doğru değil içeriye doğru baktırırdı. Böyle yapmakla;
''Biz sizin misafirliğinizden çok hoşnut kaldık, evimizi yeniden şereflendirmenizi bekleriz''demek isterlerdi.
Ben küçükken, misafirler eve girer girmez ayakkabılarını çevirirmişim (Burunlarını dışa doğru tabii). :)    Bugün de aynı şeyi yapıyoruz, misafirler çıkarken rahat giysinler diye...  +=)


Teşekkürler bu güzel paylaşım için...
Dua'sız üşürmüş yürekler!
Sana bir dua eden olsun, senin de bir dua ettiğin...
Bilmezsin hangi kırık gönlün duasıdır karanlıklarını aydınlatan,
Sana ummadık kapılar açan.
Bilmezsin kimin için ettiğin duadır, seni böyle ayakta tutan...


Hz. Mevlana