Osmanlı’da hayvan hakları Avrupa’dan önce başlamış!

Başlatan Ay Iıığı, 24 Şubat 2010, 12:46:44

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Ay Iıığı

Sultan III. Murad'ın taşımacılıkta kullanılan at ve katırların haklarını korumak için 1587 tarihinde ferman yayınlamıştı.

Batıda hayvan haklarının korunmasına yönelik ilk yasal düzenlemeler II. Dünya Savaşından sonra çıkmış iken Başbakanlık Osmanlı Arşivlerinde çıkan bir belgeye göre Sultan III. Murat yük hayvanlarına nasıl bakım yapılacağı, bu hayvanlara taşıyacaklarından fazla yük yüklenmemesi için ferman yayınlamış.  Ayrıca hamalların taşıdıkları eşyalar için ücret konusunda sorun çıkarmamaları, gidecekleri yere göre ücret almaları, yolu değiştirerek müşteriden fazla para istememeleri aksi halde cezalndırılacakları belirtilmiş.

Bu fermanda yük hayvanlarına kapasitelerinin üzerinde yük taşıttırılmaması, hayvanlarının bakım ve beslenmesine özen gösterilmesi ile taşıma ücreti konusunda sorun çıkarılmaması istenilmektedir. Ayrıca emre uymayanların cezalandırılacakları bildirilmektedir.



İŞTE O FERMAN

''Mehmed Çavuş mektup gönderüp mahmiyye-i mezbûrede at hamalları lâğar ve bâğırlı ve sakat ve na‘alsız ve semerleri harâb bârgirlerine ve katırlarına tahammüllerinden ziyâde yük vurup ve bir hamal üç dört yüklü bârgiri katarlamayup salıverüp yolda atlu ve yaya müslümanlara dokunup elem ve ıztırâb verdiklerinden gayri tahammülünden ziyâde yük vurulup davarları yıkılup helâk olmağın zikr olunan hamallar tâifesi davarların besleyüp ve sakat ve za‘îf davarlara tahamülünden ziyâde yük vurmayup davarların katarlayup yularlarından tedvîn salıvermek içün hamallara ve kethüdâlarına tenbîh olunmak bâbında emr-i şerîfim ricâsına mebnî buyurdum ki...

    Vusûl buldukda zikr olunan hamal tâifesin kethüdâlarıyla me‘an getürdüp cümlesine tenbîh ve te’kîd eyleyesin ki min-ba‘d davarların besleyüp ve sakat ve za‘îf davarlara tahammülünden ziyâde yük vurmayup ve yük ile yolda giderken davarların birkaç ise birbirine katarlayup kendüleri sürüp davarın ardınca yürümeyeler ve kadîmü'z-zamândan İstanbul'da her iskelenin hamallarına yük alup gitdikleri mahallerin mesâfesine göre hamallık akçesi ta‘yîn olunmuş iken şimdi ona kâni‘ olmayup iki üç mertebe ziyâde akçe alurlarmış. İmdi bu husûsa dahı kemâl-i tekayyüdle mukayyed olup tenbîh edesin ki sâbıkâ ta‘yîn olunan hamallıkdan ziyâde bir akçe almayup âdet-i kadîme üzre semtlü semtine göre aldırasın şöyle ki ba‘de't-tenbîh bu emr-i şerîfime muhâlif vaz‘ları zuhûr ede her kimden sâdır olursa sahîh oldukdan sonra ismiyle yazup arz eyleyesin ki sâirlere mûcib-i ibret olmak içün haklarından geline. Ammâ mücerred hamallık eksik alınmak lâzım geldi deyü mahzâ müslümanları ta‘cîz içün yük almağı ihmâl ederler ise onun gibileri muhkem te’dîb edüp min-ba‘d işletmeyesin. Ammâ mücerred hamallık eksik alınmak lâzım geldi deyü mahzâ müslümanları ta‘cîz içün yük almağı ihmâl ederler ise onun gibileri muhkem te’dîb edüp işletmeyesin ve bu bahâne ile eğer hamallar kethüdâsı ve eğer gayri mübâşirîn-i hamallardan akçe celb etmekden ve garaz-ı ta‘kîb ile hamallık işleme deyü men‘ eylemekden ihtiyât oluna. Bu emr-i şerîfim mûcibince amel eden hamallara bir ferd dahl eylemeye ve hükm-i şerîfim sûretin aynı ile sicill-i mahfûza kayd eyleyesin ki mazmûn-ı hümâyûnuyla amel oluna deyü hükm yazılmışdır.''

Dünya Bülteni / Haber Merkezi