Yiyeceklerimizdeki 3 tehlikeli madde...

Başlatan Tuğra, 28 Kasım 2010, 02:38:30

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Tuğra


Şaşırtıcı yeni bir araştırmaya göre her gün yediğimiz yiyeceklerin içinde yüksek oranda zararlı kimyasallar saklı. Peki bunları tabağınızdan nasıl uzak tutarsınız?

Çevre kirliliği, hepimizi belirli bir şekilde etkileyen küresel bir kriz. Yeni araştırmalar, ton balığı salatasında, güveçte, yeşil fasulyede ve hatta elmalı tartta bile yüksek seviyede zehirli kimyasallar olduğunu gösteriyor.

Bu kimyasallar çocuklarımızın gelişimini tehdit ederken bizim de kalp hastalıkları, diyabet ve kanser riskimizi arttırıyor. İyi haber şu ki; hala sevdiğiniz yiyecekleri yiyebilir ve bu ölümcül zehirlerin etkisini azaltabilirsiniz. Aşağıdaki basit adımları izleyerek ailenizin yiyeceklerini zehirlerden arındırın!

Balıktaki gizli tehlike; civa

Az yağ içermesi, protein ve beyni geliştirici Omega-3 yağ asitleri açısından zengin olmasına baktığımızda balık yemek, yapabileceğiniz en sağlıklı yemek seçimlerinden biri gibi görünüyor.

Ancak ne yazık ki, okyanuslarımız, deniz ve göllerimiz kirletici maddelerle dolu. En etkililerden biri de, su yosunu tarafından emildiği anda bir zehirli akümülasyon zinciri başlatan metil civadır. Küçük balık su yosununu yer, daha büyük balık küçük balığı yer ve buna benzer şekilde bu zincir, civa dolu balıklar marketinize gelene kadar devam eder.

Civa kan dolaşımınıza girdiğinde direkt olarak beyne gider ve sinir sisteminize saldırır. Arıtılmadığında kalıcı nöropsikiyatrik beyin hasarına, çocuklarda öğrenme bozukluklarına, bağışıklık sistemiyle ilgili hastalıklara ve hatta kalpte problemlere yol açabilir.

Civa zehirlenmesinin belirtileri:

- Düşünme ve/veya konsantre olmada güçlük
- Tremor (titreme)
- Yorgunluk
- İnsomnia (uyuyamama hastalığı)
- Saç dökülmesi
- Kas ve eklem ağrıları
- Yürüyüş bozukluğu
- El ve ayak parmaklarında uyuşma

Civadan nasıl korunursunuz?

Bu belirtiler sizde yoksa bile vücudunuza giren belirli miktarda civa yine de size zarar verebilir. Civa, plütonyumdan sonra ikinci en zehirli madde ve bu yüzden uzmanlar beslenmenizde olabildiğince azaltmanızı tavsiye ediyor.

Genel kural olarak, daha geniş ve yaşlıyken yakalanmış balıklar en çok civayı içeriyor. Genellikle yaklaşık 3 yaşındayken yakalanan somon en az seviyede civa (ve en yüksek seviyede Omega-3'leri) içererek kendisini harika bir seçim haline getiriyor.

Diğer küçük, genç balıklar ringa ve sardalyadır. Balıklar arasında en çok civa seviyesine sahip olanlar, ton balığı (özellikle akorkinoz), tilefish (bir çeşit levrek), kılıçbalığı, kral uskumru ve köpek balığıdır. Amerikan Gıda ve İlaç İdaresi (FDA) akorkinoz balığının en fazla haftada bir kez tüketilmesini ve ton balığının haftada iki kereden fazla yenilmemesini öneriyor. Hamile kadınlar (veya hamile kalmayı planlayanlar) olabildiğince civa içeren balıklardan kaçınmalılar.

Bisfenol-A gizli tehlike

Çoğunlukla BPA denilen bu kimyasal sert plastikten (yeniden kullanılabilir su şişeleri gibi) oluşur ve bizi zehirlenmeden korumak için metal konserveleri astarlamak için kullanılır. Ne yazık ki, hayvanlar üzerinde yapılan araştırmalar, yüksek oranda BPA'nın obezite, doğurganlık problemleri, meme ve prostat kanserleri, diyabet ve kalp hastalıklarına yol açtığını gösterdi.

Daha da kötüsü, insanlar üzerinde yapılan araştırmalar da aynı sonuçları göstermeye başladı. Son yapılan testler yüzde 90'dan daha fazlamızın kanında ölçülebilir oranda BPA olduğunu keşfetti ve uzmanlar günde birkaç konservelenmiş yiyecek (meyve suları, bebek mamaları, meyve ve sebzeler gibi) tüketen çocukların, hayvanlarda hasara yol açan seviyelerle aynı oranda BPA'ya maruz kalabileceklerini söylüyor.

Korunma yönteminiz

- 7 numaralı kaplar (üzerinde her hangi bir numara olmayan plastik şişelerin hepsi 7 numara olarak kabul edilir), PC ile başlayan (polikarbonat) ve sınıflandırılmamış herhangi sert plastik kaplardan uzak durun.
- BPA içermeyen emzik ve biberonlar alın.
- Paslanmaz çelik veya alüminyum su mataraları tercih edin.
- Mikrodalga fırında yiyecekleri cam kaplarda ısıtın.
- Konservelenmiş yiyecek, içecek ve bebek mamalarına alternatifler bulun. Taze veya dondurulmuş seçmeye çalışın.

Böcek ilaçları

Sürekli organik besinlerin yararlarını duymamıza rağmen, satılan bütün meyve ve sebzelerin üçte biri hala tarımsal böcek ilaçlarıyla kaplı. Haşereleri öldürmek için kullanılan bu zehirler aynı zamanda bize de zarar verir.

Araştırmalar, bunlardan bazılarının (nörotoksinler) beyin ve sinir sistemimize zarar verebileceğini gösteriyor. Son yapılan bir araştırma, çocuklarda bazı tarım ilaçlarının yüksek seviyede olmasının dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu (DEHB) ve otizme benzer gelişim bozuklukları riskini artırdığını ortaya çıkardı. Hormon işlevlerini taklit eden diğer tarım ilaçları da doğurganlığı azaltabiliyor.

Ve bilimadamları son yapılan araştırmalarla, en yaygın herbisitlerden (yabani ot ilaçları) birine maruz kalmanın hayvanlarda kilo alımını yüzde 10 artırdığını keşfetti.

Korunma yönteminiz

Seattle'da yapılan bir araştırma organiğe yönelmenin hemen nasıl sağlığımızı etkilediğini gösteriyor. Araştırmacılar, şehir dışında yaşayan bir grup çocuğun idrarını test ettiler ve ABD Çevre Koruma Ajansı (EPA) tarafından normal kabul edilen seviyelerin üstünde tarımsal böcek ilaçları buldular. Sonra çocuklar aynı yiyeceklerin organik olanlarıyla beslendi ve idrardaki ilaç seviyesi aniden düştü.

Çocuklar her zamanki beslenmelerine döndüklerinde tarımsal ilaç seviyeleri anında EPA'nın öngördüğü sağlık sınırının üstündeki oranlara yeniden ulaştı.

-Organik besinleri tercih etmeye çalışın. En çok tarımsal böcek ilacı içeren ve en sık tükettiğiniz meyve-sebzeler için paranızı biriktirin. Genel olarak, muz, portakal, avokado gibi kalın kabuklu meyve-sebzeler, patates ve çilek gibi daha ince dış yüzeye sahip olanlardan daha az oranda tarımsal ilaçlar içerirler. Özellikle bu ince kabuklular, sebzeler için organik kotanızı kullanmaya çalışın!

-Daha az ilaç oranına sahip olan mevsim ürünlerini ve yerli olanları tercih edin çünkü sofranıza gelmek için çok fazla yol katetmek zorunda kalmayacaklardır.

Prof.Dr. Mehmet ÖZ
〰〰〰〰🐠

Tuğra


Hormon bozucular veya tıptaki adıyla 'endokrin bozucular', çevremizde bulunan ve vücudumuzdaki hormonlar üzerine etki ederek insan veya yavrusu üzerine olumsuz etkisi olan maddelerdir. Bu maddeler doğal veya yapay olabilir. Doğal olanlar bazı bitkilerde bulunan ve hormon gibi etki eden maddelerdir.

Yapay olanlar ise insan tarafından üretilen ve çevremizde var olan plastikler, atıklar, kimyasal maddeler, kozmetik ürünler gibi çeşitli maddelerdir. Hormon bozucular öncelikle erkek ve kadın üreme organları olmak üzere vücudumuzda birçok sistem ve organ üzerine etki ederler ve dolayısıyla etkileri de çok çeşitlidir. Yeryüzünde yaşayan diğer canlılar da hormon bozuculardan etkilenmektedir.

Örneğin, Amerika Birleşik Devletlerinde Washington DC şehrinde Potomac nehrinde yaşayan erkek balıkların yaşadıkları sudaki östrojen etkisiyle, bazı dişi özellikler gösterdiği, kutup ayılarının gelişimi belirsiz yavru doğurdukları; bazı çitalarda kısırlık görüldüğü ve hormonlu yiyecekler kesilince doğum yapabildikleri bildirilmiştir.

İnsanlarda da son 50 yılda üreme sayısında azalma olduğu, testis ve göğüs kanserinin sıklığının arttığı, yardımcı üreme yöntemleri gerektiren doğumların arttığı, çocuklarda inmemiş testis gibi bozuklukların arttığı bildirilmiştir. Bu veriler, gerek insan gerekse hayvanların özellikle üreme sağlığını bozan bazı çevresel etmelerin olduğunu göstermektedir. Ancak hormonlar üzerine etki ederek insan organizmasını etkileyen hormon bozucular sadece üreme sistemi değil, hipofiz bezi, tiroid bezi, böbek üstü bezi, göğüs dokusu gibi çeşitli organ ve dokular üzerine etki etmekte ve buna bağlı olarak anne karnından itibaren başlayabilen büyüme ve gelişme, beyin gelişimi, bağışıklık sistemi gibi çeşitli sistemleri etkilemektedir.

Dışardan alınan hormon bozucular, vücudumuzdaki hormonlara benzer etki ya da karşıt etki göstererek etki ederler.  En önemli etkileri östrojene benzer etkidir. Bazen de östrojene karşıt etki gösterirler. Genellikle dışardan ne kadar çok hormon bozucu alınırsa etkileri o kadar ağır olur ancak bu her zaman böyle olmayabilir.

Bazen çok düşük dozlarda alınan hormon bozucular çok zararlı olabilir. Özellikle anne karnındaki bebekler, büyüme ve gelişme çağındaki çocuklar küçük bir dozdan bile etkilenebilir. Bazen tek bir hormon bozucu ile farklı yanıtlar görülebilir. Bazen etki bu maddelerle yüzlerce kez karşılaşma sonucu ortaya çıkar. Bazen hormon bozucuların etkileri uzun süreli sessiz bir dönemden sonra ortaya çıkabilir.

Hormon bozucuların bir kısmı yağ dokusunda biriktiği için uzun yıllar insan vücudunda kalabilir. Bu maddeler atmosfer, sular ve gıda zincirlerinde bulunduğu için zararları evrensel boyutta olabilir. Gebelikte etkisi, alınan doza ve alınma zamanına göre değişir. En önemli özelliği bazı etkilerinin nesiller boyunca ortaya çıkabilmesidır.

Hormon bozucuların neden olduğu bozukluklar aşağıda özetlenmiştir.

Erişkin kadınlarda: göğüs kanseri, rahim hastalıkları, çocuklarında gelişim bozuklukları, erkek doğum oranının azalması.

Erişkin erkeklerde: kanser (testis, prostat), üreme sayı ve niteliğinde azalma, tiroid hormon bozukluğu, testosteron düşüklüğü.

Kız çocuklarda: erken ergenlik, erken göğüs gelişimi, genital kanseri, genital sistem gelişim bozuklukları, beyinde ve sinir sisteminde gelişim bozuklukları, düşük doğum ağırlığı, hiperaktif çocuk, öğrenme bozuklukları, zeka düşüklüğü, hipotiroidi, şişmanlık.

Kızlarda ergenlik ortalama 10, erkeklerde 12 yaşında başlar. Bugün birçok ülkede ergenlik yaşının erkene kaydığı gözlenmektedir. Bu süreçte östrojene benzer etki gösteren hormon bozucuların ergenlik başlaması konusunda rolü tartışılmaktadır. 

Erkek çocuklarda: tıp dilinde hipospadias, testosteron düzeyinin düşüklüğü, hipotiroidi, şişmanlık.
   
Avrupa Birliği tarafından 600 üzerinde kimyasal madde hormon bozucu olarak tanınmaktadır. Genel olarak bu maddeler şu başlıklar altında toplanabilir:

Yapay olanlar
1- Dioksinler
2- Furanlar
3- Poliklorlu  bifeniller (PCB)
4- Pestisidler( Böcek ilaçları)
5- Tribütiltin
6- Fitalatlar
7- Fenol türevleri

Doğal olanlar
1. Fitoestrojenler

Dioksinler, kentsel ve endüstriyel atıkların yakılarak yok edilmesi sırasında atmosfere karışan hidrokarbonlardır. Ayrıca metal geri dönüşmesi ve kağıt beyazlatılmasında ortaya çıkmaktadır. En iyi bilinen dioksin tetraklorodibenzo-p-dioksindir (TCDD). Dioksin suya ve toprağa karışır. Memelilerin yağ dokusunda birikir.

Özellikle yağlı balık tüketiminin fazla olduğu ülkelerde ve endüstriyel bölgelerdeki tarım arazilerinde yaşayan kişilerde etkisi daha belirgindir. İnsan yağ dokusunda da kolayca birikir. Furanlar da dioksine benzer işlemler sonucunda açığa çıkar. PCB, sanayide özellikle boya ve plastik yapımında yoğun olarak kullanılır. O da yağ dokusunda birikir ve etkisi yıllar içinde çıkabilir.

Tarımda kullanılan çeşitli böcek ilaçları üreme organlarına zarar verebilir. Tribütiltin denizcilik sektöründe kullanılan bir organotin bileşiğidir. Gemi ve teknelerin dış yalıtımında kullanılır. Balık çiftliklerinde sık kullanılır. Ayrıca PVC plastiklerin ısıya dayanıklılığını arttırmada kullanılır. Sularda yaygın olarak bulunur.

En önemli etkilerinden biri vücutta yağ dokusu birikimini sağlayan bazı enzimleri uyararak şişmanlığı arttırabilmesidir. Belki de dünyada artış gösteren şişmanlığın bir nedeni de bu hormon bozuculardır!  Fitalatlar hemen hemen tüm plastik maddelerin ve koruyucu olarak kozmetik ürünlerin içinde bulunur. Gıda ambalajlarında ve çay poşetlerinde bulunur.

Fenol türevlerinden bisfenol A (BPA) çeşitli plastiklerin yapımında ve konservelerin iç yüzeyinde kullanılmaktadır. Süt ve gıda kapları, biberonlar, emzikler ve su ısıtıcılarında bulunur. Yüksek ısı veya asit ile bu maddeler açığa çıkar. Örneğin, plastik su ısıtıcılarında su ısıtılması ile veya plastik saklama kaplarında saklanan besinlerin etkisi ile bu maddeler açığa çıkarlar ve besin yolu ile insana geçerler. Sıklıkla kullanılan plastik bardaklarda sıcak çay vb sıvı konulması da bu maddeleri açığa çıkarır.

Östrojene benzer etkileri vardır. Hayvanlarda yapılan çalışmalarda erken ergenlik, prostat hiperplazisi, bağışıklık işlevlerinde azalma, beyinde cinsiyet yapılarında ve davranışta değişme, antioksidan enzimlerde azalma, hiperaktivite, insülin artışı, şişmanlık, diyabetes mellitus, osteoporoz (kemik erimesi) gibi çok çeşitli etkileri saptanmıştır.

Bunların dışında kurşun gibi ağır metaller de insan organizması için son derecede zararlı etkilere sahiptir. Fitoestrojenler bitkilerde doğal olarak bulunan östrojenlerdir. Hemen hemen tüm bitkilerde bulunurlar ancak soya gibi bazı bitkilerde daha çoktur. Bu fitoöstrojenler çok yüksek miktarlarda kullanıldıklarında vücutta birikirler ve olumsuz etkileri görülebilir.

Bunların dışında deodorant, kremler, ıslak mendiller, sıvı sabunlar gibi çeşitli kozmetiklerde kullanılan parabenler; alüminyum tuzları, çeşitli kozmetik üründe kıvam sağlayıcı olarak konan siklosiloksan, triklozan gibi maddeler , güneş kremleri, aloe vera gibi bakım ürünleri estrojene benzer etki göstererek insan sağlığını tehdit etmektedir. 

Bu maddeler arasında paraben çok sık kullanılan bir maddedir. Her bir üründe kullanılan paraben miktarı kabul edilebilir düzeylerde olmakla beraber, kişilerin çok sayıda ürün kullanması nedeni ile alınan miktar artmakta ve risk artmaktadır. Aluminyum tuzları içeren deodoran  kullanımı ve meme kanseri arasında ilişkiyi gösteren çeşitli çalışmalar mevcuttur.

Sonuç olarak hormon bozucular çok çeşitli ve çok sayıda olup çevremizde yaygın olarak bulunmaktadır. 
       
Hormon bozucuların farkında olunması çok önemlidir ve çok disiplinli, çok yönlü bir ekip yaklaşımı ile gerekli önlemlerin alınması gerekir. Kişisel düzeyde önlemlerin alınmasının yanı sıra sağlık politikası olarak da bu maddelere karşı önlemlerin alınması gerekir.


Prof. Dr. Feyza Darendeliler
İstanbul Üniversitesi, İstanbul Tıp Fakültesi,
Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı,
Büyüme - Gelişme ve Pediatrik Endokrinoloji Bilim Dalı
〰〰〰〰🐠

ıahane

oof oof yedigimiz ekmegn bile bugdayı GDO lu.gerçekten insanlar şaşırmış durumda napacaz ne decez diye.açıkçası hiçte dikkat edemiyoz ne yazıkki.birinden kaçsak digernden bulaşıyo.ne diyim....
çok önemli bir konu tşkkrlr...