Hiristiyanlar Ehli Kitap midir?

Başlatan Baymaz, 05 Temmuz 2006, 18:57:28

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Baymaz

Muhterem Hocalarim,

senelerdir yurtdisinda, kimimiz Almanyada kimimiz Fransa ve diger hiristiyan ülkelerde yasiyoruz. Buradaki ahaliyle zaman zaman cok hasir nesir olan din kardeslerimiz bulunmakta, mesela Alman ve hiristiyan kadinlarla evlenilmekte. Bunlarla aramizdaki iliskiler eger ehli kitab bazinda oluyorsa herhalde sanirim bunlarin kestikleri (tabii hiristiyansa) de yenilebilmekte. Bu konuya iliskin aciklamalarinizi arz ediyorum, saygilarimla.
üzeli herkez sever, erdemlik kötüyü sevmekte...

Salur

#1
Alıntı yapılan: BayramYilmazMuhterem Hocalarim,

Bunlarla aramizdaki iliskiler eger ehli kitab bazinda oluyorsa herhalde sanirim bunlarin kestikleri (tabii hiristiyansa) de yenilebilmekte. Bu konuya iliskin aciklamalarinizi arz ediyorum, saygilarimla.

Alinti:

Kurtubi, Beydavi ve bütün muteber tefsirlerde bildirilen olay şudur: Orada bahsedilen Ehli kitaptan kasıt Hıristiyanlar değil, Yahudilerdir. Hak yolda olup namaz kılanlar da Yahudilerden Müslüman olanlarıdır.

Âyet-i kerimenin sebebi nüzulünde buyuruyorlar ki:
Yahudi hahamları, Müslüman olan Yahudiler için, (Bizim ırkımızdan olduğu halde, Muhammede iman edenlerde hayır yoktur, eğer hayır olsaydı ecdatları olan beni İsrail'in dinini bırakıp da müslüman olmazlardı) dediler. Bunun üzerine bu âyetler indi.

O âyetlerin mealleri, muteber tefsirlere göre şöyledir:
(Siz [Müslümanlar], insanların iyiliği için ortaya çıkarılmış en hayırlı ümmetsiniz; iyiliği emreder, kötülükten men eder ve Allah'a inanırsınız. Ehl-i kitap da [Yahudiler de] inansaydı, elbet bu, kendileri için çok iyi olurdu. içlerinde iman edenler, [Müslümanlığı kabul edenler] varsa da, çoğu yoldan çıkmıştır.

Onlar [Yahudiler] size, incitmekten başka zarar veremezler. Sizinle savaşacak olsalar, arkalarını dönüp kaçarlar. Sonra kendilerine yardım da edilmez.) [Al-i İmran 110, 111]

(Onlar [Yahudiler] nerede bulunurlarsa bulunsunlar [öldürülmek, esir edilmek, malları elinden alınmak, cizye vermek, her yerde, Müslümanlar ve Hıristiyanlar arasında hakir olmak gibi] üzerlerine zillet [damgası] vurulmuştur [kurtulamazlar]. Meğer ki Allah'ın ipine [dinine] ve [inanan] insanların ahdine [sığınmış] olsunlar. Onlar döne dolaşa Allah'ın hışmına uğradılar. Üzerlerine de bir miskinlik vuruldu. Bunun sebebi, onlar Allah'ın âyetlerini inkâr etmişler, peygamberleri haksız yere öldürmüşler, isyan etmişler ve aşırı gitmişlerdi. Ehli kitabın [Yahudilerin] hepsi bir değildir, onlardan [Müslüman olanlar] dimdik ayakta [iman edip İslam'ın emirlerini yerine getiren] bir ümmet [hak yolda olan bir topluluk] vardır ki geceleyin secde ederler [namaz kılıp, namazda] Allah'ın âyetlerini okurlar.) [Al-i İmran 112, 113]

Beydavi'de diyor ki:
Ehli kitaptan olup da iman eden müslümanlar, diğer Müslümanlar gibi gece vaktinde Kur'an-ı kerimi yatsı namazlarında okurlardı. Resulullah efendimiz bir gün yatsı namazına her günkünün aksine geç geldi, cemaatin beklediğini görünce yukarıdaki âyet-i kerimeleri okuyarak buyurdu ki:
(Bu vakitte sizden [Müslümanlardan] başka Allah'ı zikreden [namaz kılan] hiçbir din ehli yoktur.)

Müslüman olmayanların içinde hak yolda olan olur mu hiç? Yani Cennetlik Yahudi, Cennetlik Hıristiyan olmaz. Müslüman olmayan herkes Cehennemliktir. Allah indinde hak din yalnız İslam'dır. Birkaç âyet-i kerime meali şöyledir:
(Allah indinde hak din ancak İslam'dır.) [Al-i İmran 19]
(Sizin için din olarak İslam'ı beğendim.) [Maide 3]
(İslam'dan başka din arayan, bilsin ki, o din asla kabul edilmez.) [Al-i İmran 85]
Günde en az iki kişiye iyilik et, gönlünü al. Çünkü cennetin yolu, gönül
almaktan geçer. Gönül almak, Cennetin Firdevs kapısını açmaktır.

omur

#2
Acaba muhterem hocamiz cevabini tekrar verebilirlermi?
Link açilmiyor.  :usgunn:

mazhar

#3
Evet açılmıyor...!

deliboran

#4
hocam inşeAllah cevap verecek bildirildi

müteallim

#5
Ehl-i kitap; Allah tarafından gönderilmiş bir Peygambere, indirilmiş semavî kitaplardan birine iman etmiş kimseye denilmektedir.
Bu tariften ehi-i kitabın iman ehlinden olduğunu değil, Allah'a şirk koşanlardan ayrıldığı noktayı anlamaktayız.

Hıristiyan veya Yahudilerden bulunan bir kimsenin kestiği hayvanın yenilebilmesi, bazı şartlara bağlanmıştır. Şöyle ki:

a)Kesimi yapan gayri müslimin Allah'a şirk koşan bir kimse olmaması,
b)Keseceği hayvanın İslâmî usûl üzerine boğazlanması,
c)Keserken Allah'ın adını anmış olması.

Fıkıh kitaplarımız; enine, boyuna ve derinliğine incelendiği zaman, ehl-i kitabın kestiğinin yenilebileceğine dâir fetvanın mutlak bir ifâde ile verilmediğini ve yukarıdaki şartlara bağlandığını görmekteyiz.

Şayet bir Hıristiyan, Hz. İsa'nın ilâh olduğu inancını; Yahudi olan bir fert de Hz. Üzeyr'in ilah olduğu itikadını taşımakta ise kestiğini -yemek şöyle dursun- yememenin vacip olduğunu, muteber fıkıh kitaplarımızda açıkça görülmektedir.

Böyle bir kimse, tevhid inancını kaybetmiş olacağından, mecûsî gibidir. Onun kestiğini yemek, biz müslümanlara halâl değildir (140).

Kesilen bir hayvanın yenilebilmesi için kesen kimsenin, müslümanda olduğu gibi, inanç yönünden; ehl-i kitapta görüldüğü gibi iddia cihetinden tevhid ehlinden olması şartır (141).

İslâm adını taşıyan bir kimse bile herhangi bir şahsi veya maddeyi Allah'a eş tutacak olursa, kestiği yenemez.

Günümüzdeki Hıristiyanların pek çoğunda hâkim olan inanç, onların müşrik olduğu neticesini ortaya koymaktadır.

Ahmed Hamdi Akseki (merhum), İslâm Dini adlı eserinin "Allah Teâlâ Hazretlerine İman" başlığı altında açtığı bahiste (Şirkin Çeşitleri) bölümünün (b) paragrafında, şöyle ifade etmektedir:

"Allah'ın baba-oğul-rûhu'l-kudüs gibi unsurlardan bîr araya gelmiş olduğuna itikad eylemek. Allah'ın böyle üç unsurdan mürekkep olduğunu itikad etmek de şirktir."

Bu açık ve seçik beyanlar karşısında, Hıristiyanlar! kitap ehlinden saymak, en hafif ifadesiyle İslâm'ı bilmemek ve şirki anlamamak olur.

Bundan sonra bu günkü gayri müslimlerin boğazladıkları hayvanı, İslâm esaslarına uygun bir şekilde kesip kesmediklerini incelemeye geçebiliriz.

Yazılanlardan ve Avrupa'da çalışan işçilerimizin bize aktardığı bilgilerden öğrenmiş bulunuyoruz ki, bunlar, kesilecek hayvanın başına önce sert bir cisimle veya ucu sivri bir demirle vurup hayvanı meflûc hâle getirmektedirler. Bu darbe ile, zavallı hayvanın kalbi durmakta ve kan deverânı inkıtâa uğramaktadır. Bundan sonra derinin yüzülmesine geçilmekte ve hazırlanan et, piyasaya arzedilmektedir.

Böyle başına vurulmak suretiyle itlâf edilen hayvan, Mâide Sure-si'nin 3. âyetinde yer alan "Mevkûuze" yâni, vurulmak suretiyle öldürü-len hayvan durumuna girmektedir.

Bu tarzda kesilen hayvan, kanı tamamen akmayıp içerde pıhtılaşmış olduğundan ve İslâmî usulde kesilmeksizin ölmüş sayılacağından "Meyte"dir. Bu cihetle de yenilmesi de haramdır.

Tedkikimizin son noktası bulunan besmele çekme işine gelince, bir Peygamberi "Tek Tanrı" diye tanıtacak kadar açık bir sapkınlığın içinde bulunan bugünkü Hıristiyanların besmele çekeceklerini sanmak, İslâm dininin hüsnü zan anlayışını sû-i istimal olur.

Bir Hıristiyan, hayvanı keserken, tanrılaştırdığı Hz. İsa'nın adını anarak keser ve bir müslüman da bunu işitir ise, o hayvanın eti yenilemez. Velev ki, onu İslâmî şekle uygun olarak kesmiş olsun...

Avrupa'daki işçilerimizin et ihtiyaçlarını karşılamak için takip edilecek yol, ehl-i kitabdan olma vasfını kaybetmiş bir zümenin kestiğini yedirmeye kalkışmak değil, onların çalıştığı memleketin yetkili mercilerince İslâm esasları dahilinde hayvan kesimi için bir imkân hazırlanmasını temine çalışmaktır. Selâm, İslâm'a tabi olanların üzerine olsun.

(140) Dürer Haşiyesi Abdülhalim, c. 1, s. 169.
(141) Cevhere, c. 2, s. 233.
  Kuslar gibi ucmasini baliklar gibi yüzmesini ögrendik amma kardesce yasamasini ögrenemedik

omur

Allah razi olsun hocam. Ellerinize saglik.
Çok tesekkür ederiz.

müteallim

  Kuslar gibi ucmasini baliklar gibi yüzmesini ögrendik amma kardesce yasamasini ögrenemedik

azizistanbul

ehli kitabın islam usullerine göre ve besmele ile  kestiği yenilebilir.
جُلُوسُكَ سَاعَةً عِنْدَ حَلَقَةٍ يَذْكُرُونَ اللهَ خَيْرٌ مِنْ عِبَادَةِ اَلْفِ سَنَةٍ

Tuğra

#9
Şayet bir Hıristiyan, Hz. İsa'nın ilâh olduğu inancını; Yahudi olan bir fert de Hz. Üzeyr'in ilah olduğu itikadını taşımakta ise kestiğini -yemek şöyle dursun- yememenin vacip olduğunu, muteber fıkıh kitaplarımızda açıkça görülmektedir.

Böyle bir kimse, tevhid inancını kaybetmiş olacağından, mecûsî gibidir. Onun kestiğini yemek, biz müslümanlara halâl değildir (140).

Kesilen bir hayvanın yenilebilmesi için kesen kimsenin, müslümanda olduğu gibi, inanç yönünden; ehl-i kitapta görüldüğü gibi iddia cihetinden tevhid ehlinden olması şartır (141).

(140) Dürer Haşiyesi Abdülhalim, c. 1, s. 169.
(141) Cevhere, c. 2, s. 233.


Hocamızın verdiği linkte yukarıdaki kaynakları ile açıklanmış, başka söze gerek yok..

Hz İsa'yı kendi zamanında ve ondan sonrada, pek çok kavim gibi bozulana kadar tabi ki Peygamber olarak görüyorlardı.
〰〰〰〰🐠

omur

Alıntı yapılan: Tuğra - 10 Haziran 2011, 00:56:36


Hz İsa'yı kendi zamanında ve ondan sonrada, pek çok kavim gibi bozulana kadar tabi ki Peygamber olarak görüyorlardı.

zs2)) zs2)) zs2))