Titanic'te İyi Şeyler Yok muydu?

Başlatan Mücteba, 25 Nisan 2012, 10:51:32

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Mücteba

Titanic'te İyi Şeyler Yok muydu?

1912'de daha ilk seferinde buzdağına çarparak batan dev Titanic'te dünyevî bakımdan hayran olunacak şeyler yok muydu?.. Hiç olmaz olur mu? Bu gemi o zamanın tekniğine göre bir şaheserdi. Lüks salonları saraylar gibiydi. Süitleri, birinci sınıf kamaraları harika şekilde döşenmişti. Makinelere fennin harikasıydı. Gemide maharetli müzisyenlerden oluşan orkestralar vardı.

Yemek salonları dillere destandı.

Porselen, gümüş, kristal yemek takımları pahalı ve değerli idi.

Gemi bir lüks, ihtişam, şaşaa, debdebe meşheriydi.

Tarihte o zamana kadar böyle bir gemi görülmemişti.

Yeniliyor, içiliyor, dans ediliyor, kumar oynanıyordu.

Gemi ışıklar, müzikler, şen ve şuh kahkahalar, kadeh çınlamaları içinde okyanusta hızla ilerliyordu.

Gemide bir de kilise vardı. İsteyen birkaç ihtiyar orada ibadet ediyordu.

Bu gemi ilk yolculuğuna çıkmadan önce biri ne demişti:

"Bu gemiyi -hâşâ- Allah bile batıramaz!..."

İşte bu lüks, bu ihtişamlı, bu şaşaalı, bu yüzen saray gibi, bu orkestralı, bu gümüşlü, kristalli, porselenli gemi buzdağına çarparak ilk seferinde batmıştı.

Gemide güzel süitler, kamaralar, halılar, her biri birer sanat ve zanaat şaheseri mobilyalar vardı ama batmıştı işte.

Titanic'te bir uğursuzluk vardı.

Şu fânî dünyanın lüks meskenleri, lüks eşyaları, lüks orkestraları batışları engellemez.

Üzerinde lüks otoların rüzgar gibi uçtuğu lüks yollar.

Tayyarelerin konup uçtuğu lüks havaalanları.

Lüks meskenler, lüks siteler, lüks bahçeler.

Lüks hızlı trenler.

Lüks mutfak eşyaları, lüks sofralar, lüks giysiler.

Lüks cep telefonları., lüks televizyonlar.

Lüks yemekler, lüks tatlılar.

Lüks eğlence yerleri.

Denizlerde lüks yatlar.

Bütün bunlar batışları durdurmaz. Aksine hızlandırır.

Eski Roma'nın, Bizans'ın, Sodom ve Gomore'nin lüksünden, ihtişamından geriye ne kaldı? Birkaç taş, birkaç freskten başka...

Bütün lüks meskenler harap olmaya mahkumdur.

Bütün lüks arabaların sonu hurdalıktır.

Bütün lüks kişilerin dünyevî son durağı iki metrelik çukurdur.

Şu güzelliği dillere destan şuh, şen, şakrak genç kadın ne olacak?.. Cesedi mezarda çürüyecek, kuru bir iskeleti kalacak.

Lüks sofralarda tıkınanlar birkaç saat sonra lüks tuvaletlerde ıkınacak.

Lüks telefonlarla vıcır vıcır konuşan diller tutulacak.

Titanic bazen bir gemi gibi görünür, bazen karada sâbit görünür.

Gemi dalgalara gömülerek batar.

Karaları zelzeleler, sarsarlar yıkar atar.

Gururlar, kibirler,ihtişamlar hep batar.

Kanun böyledir:

Azanların sonu iyi olmaz.

Hayatın bin bir şehveti vardır.

Para şehveti, mal şehveti, lüks şehveti, israf şehveti... Mobilya şehveti, otomobil şehveti, markalı pahalı giyim eşyası şehveti. Lüks cep telefonu şehveti.

Ün, alkış, riyaset şehveti.

Bunları hep batışa götürür.

Titanic buzdağına çarpar çarpmaz batmamıştı, batış birkaç saat sürmüştü. Çarpmadan sonra çalgılar yine çalmış, danslar yine edilmiş, yemekler yenilmiş, kadehler tokuşturulmuştu. .

Gemi yana yatmaya başlayınca orkestra neşeli havaları kesmiş, Tanrim Bizi Korur ilahisini çalmaya başlamıştı.

Lakin çok geç kalınmıştı.

Titanic, içindeki dünyevî harikalara rağmen denizin dibini boylamıştı.


Mehmet Şevket EYGİ - 25 Nisan 2012 Çarşamba

mazhar

Titanic hakkında ilginç iddia
Özel bir maden şirketinde çalışan maden mühendisi 52 yaşındaki Mehmet Çelik, Kuzey Atlantik'te buzdağına çarpan Titanik'in batmasına, çarpmanın ardından ambarlarında meydana gelen kömür tozu patlamasının yol açmış olabileceğini ileri sürdü.

Titanik'in herhangi bir hasar alması halinde 3 gün su yüzeyinde durabilecek şekilde yapıldığını, oysa buzdağına çarptıktan 3 saat sonra battığını anlatan Çelik, görgü tanıklarının, "Buzdağına çarptıktan sonra ardı ardına patlamalar oldu" şeklindeki ifadelerinin de tezini doğruladığını söyledi.

Türkiye Taşkömürü Kurumu'ndan emekli Mehmet Çelik, 1514 kişinin ölümüyle sonuçlanan Titanik kazasıyla ilgili internet üzerinde ve ansiklopedilerde 2 yıl boyunca yaptığı araştırmanın sonuçlarını açıkladı. Çelik, gemide yakıt olarak kullanılan yüksek kalorili taşkömürünün, İngiltere ve Fransa'dan takviye edildiğini ve Amerika'ya kadar yetecek şekilde ambarlara stok yapıldığını söyledi. Geminin buzdağına çarptığında yolun yüzde 70'lik bölümünün tamamlandığını, dolayısıyla yakıtın da yüzde 70'lik bölümünün tükendiğini kaydeden Çelik, "Yani kömür ambarlarının yarısından çoğu boşalmıştı ve su sızdırmaz kapılarla kapatılmıştı" dedi.

Stoku biten ambarlarda yoğun bir kömür tozunun bulunduğunun gerçek olduğunu ifade eden Çelik, şöyle dedi: "Bu tip ambarlarda kömür tozu, geminin sansıntısız seyri halinde yavaşça tabana çökerek kendini beklemeye alır. Ortam, tam kapalı bir ortamdır ve yeterince patlayıcı ortamı oluşturacak miktarda ve ebatta kömür tozu vardır. Ayrıca ambarlar anti grizusuz normal aydınlatma ile aydınlatılmaktadır. Titanik buzdağına çarpıp ağır bir hasar aldıktan sonra, hasarın şiddeti geminin taban kısmında daha fazla hissedilmiş ve kömür ambarlarında bekleyen bütün kömür tozları çarpma şiddetinin etkisiyle havalanmış, patlayıcı ortamları oluşturmuştur. Ortamda yeteri kadar kömür tozu, sıcaklık ve basınç vardır, aydınlatmalar da anti grizulu değildir. Zaten çarpmanın etkisiyle kablolar da hasar görmüş ve fazladan ark yaratılmıştır. Bütün bu olumsuz ve aksi tesadüflerin bir araya gelmesiyle boş ambarlardaki kömür tozu infilak etmiş ve gemiyi ikiye ayırmıştır."

Patlamanın şiddeti ile ortamdaki en üst seviyeye ulaşan ısının, perçinleri erimeye zorladığını ifade eden Çelik, şöyle devam etti: "Patlama ile birlikte -2 derece soğuk suya maruz kalan esnek perçinler çelik davranışına geçerek esnekliklerini kaybetmiştir. Bu artık çok da önemli değildir. Çünkü patlamalar gerçekleşmiş, kaptan Smith ve diğer görevlilerin tahmin bile edemeyeceği kadar kısa sürede Titanik ikiye ayrılarak okyanusun derinliklerine gömülmüştür. Zaten böyle bir kömür tozu patlaması olmasaydı, Titanik bu kadar sürede batmayacaktı. Ayrıca enkaz görüntülerini detaylı bir şekilde izlediğimizde parçaların kilometrelerce çapta geniş alana yayıldığını görüyoruz. Şiddetli bir infilak yaşanmasaydı bu kadar geniş alana yayılma olmazdı. En azından büyük parçalar, küçük parçaları kendine doğru çekerdi ki bunun böyle olmadığı hem görgü şahitlerinin ifadeleri ve hem de enkaz görüntülerinde net olarak görülmektedir."

Görgü tanıklarının, 'Buzdağına çarptıktan sonra ardı ardına patlamalar oldu' ifadelerinin, kendi tezini doğruladığını anlatan Çelik, "Titanik'in batışında, buzdağına ek olarak yüksek kalorili taşkömürünün de payı vardır ve belkide geminin batışında, bu kadar can kaybında en suçlu olan kömür tozu patlamasıdır. Buna rağmen kömür hiç suçlanmamıştır. Bu büyük deniz faciasına sebep olan taşkömürü, o dönemlerde ülkemizdeki yabancı şirketlerce ülkelerine götürülmüştür. Umarım ki bazı madenci işadamları ülkemizden götürülen kömürleri, Amerika'ya gitme pahasına Titanik'e hediye etmemiştir. Umarım dünya kamuoyu araştırmacıları Titanik faciasına bir de bu açıdan bakarlar" diye konuştu.
Tımeturk