Müslümanlar ve Demokrasi

Başlatan Mücteba, 28 Mart 2012, 10:34:55

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Mücteba

Müslümanlar ve Demokrasi

Müslümanların kafaları karışık... Bilhassa kadın konusunda... Öyle Müslüman feministler var ki, ateist ve gayr-i müslim feministlerdan daha aşırılar.

Demokrasi konusunda da aşırı uçlar var. Bir Müslüman demokrasiyi mutlak bir gerçek, mutlak bir değer olarak kabullenemez. Demokrasi bir realitedir, bir idare şeklidir.

Müslüman bir toplumun, İslama Kur'ana Sünnete Şeriata Hikmete aykırı olmayan cüz'i/beşerî iradesinde sakınca yoktur.

Lakin Müslüman halk İslam'a, Kur'ana Sünnete aykırı ve zıt bir şey isteyemez. Böyle bir irade bâtıldır.

Demokrasi bir amaç değil, bir araçtır.

Müslüman, demokrasiyi din gibi benimsemez.

Halkı Müslüman olan bir şehrin valisinin, belediye başkanının, polis müdürünün, idarecilerinin halk tarafından seçilmesinde mahzur olmasa gerek.

Böyle bir seçimde halkın itimadını kazanmış olanların tâyinini elbette İmam-ı Kebir yapacaktır.

Bendeniz demokrasiye iyi demem ama onun gayr-i İslamî sistemlerin ehveni olduğunu düşünürüm.

Gayr-i İslamî bir düzenden İslamî düzene geçiş demokrasi ile daha kolay olur.

Peki, olgun ve uyanık olmayan vasıfsız Müslümanlar demokrasiyi de dejenere etmezler mi?

Edebilirler.

Bizdeki durum gibi... Demokrasinin sağladığı imkanlar, fırsatlar, hürriyetler değerlendirilmiyor, kullanılmıyor ve bir kısım İslamcılar bozuk ve kötü düzenin haram, kirli, kara, necis, pis rantlarına saldırıyor.

İslamî bir rejim bile kurulsa, Müslümanlar sâlih, iyi, vasıflı, güçlü, uyanık, şuurlu olmazsa o sistem de işlemez.


Biz Müslümanlar şu anda, birtakım olumsuzluklara rağmen, Cumhuriyet tarihinde görülmüş en hürriyetli havayı teneffüs ediyoruz. Medya hürriyeti var... Dernek, vakıf kurma hürriyeti geniş... Muazzam maddî imkanlara sahibiz... Uçsuz bucaksız imkanlar ve fırsatlar... Okul açmak serbest... Peki biz, bazı tarafları aksak da olsa bu demokrasiden dinimizi yüceltmek için gereği gibi yararlanabiliyor muyuz?

Bu soruya olumlu cevap vermek mümkün değildir.

Müslümanların siyasî faaliyet ve hizmetlerine temiz diyebilir miyiz?

Demokrasiden yararlanarak çeşitlilik içinde tek bir Ümmet olabiliyor muyuz?

Eton kolejiyle boy ölçüşebilecek bir okulumuz var mı?

İktisat, ticaret, iş hayatını zapt u rabt altına alacak Fütüvvet, Ahîlik, Lonca sistemimizi kurabildik mi?

İslam Mahalle Teşkilatı konusunda ne gibi faaliyetler yaptık, ilerlemeler kaydettik?

Demokrasi bize fırsat veriyor ama biz Osmanlıca ve edebî lisan konusunda ne yapıyoruz?

Beş vakit namazın başta müdür bey, idareciler, öğretmenler ve bütün öğrenciler tarafından okul camiinde, okul imamının ardında cemaatle kılındığı bir tek özel islamî okulumuz var mı?

Reader's Digest tipinde, ayda en az bir milyon satacak canlı bir dergimiz var mı?

Tasavvuf dergah, tekke ve zaviyelerinin tekrar açılması için Avrupa İnsan hakları Mahkemesi'ne müracaat ettik mi?

Tesettür konusunda akademilerimiz, yüksek giyim kuşam kurumlarımız var mı?


Diktatörlüklerin, vesayet rejimlerinin, resmî ideolojilerin esirgediği hakları ve fırsatları, İslamî bir sistem olmayan demokrasi veriyor ama biz bunları iğtinam edemiyoruz (ganimet bilip kullanamıyoruz).

Vaktiyle "Ayasofya Açılsın" diye haykıran ucuz mücahitler şimdi hangi delikteler? Hiç sesleri çıkmıyor.

Biz demokrasiden yararlanmasını bilseydik, Meclis'te en az 25 tesettürlü kadın milletvekili olurdu.

Aklın, fikrin, ilmin, irfanın, kültürün, adaletin, insafın, firasetin, vicdanın, bilgeliğin yeterli olmazsa işte böyle olur.

Yeterli sayıda zeki, idealist, kabiliyetli, istidatlı çocuklarını subay ve öğretmen yapmayan Sünnî bir toplumun olacağı budur.

Bize İngiltere, Norveç, İsviçre, Avusturya demokrasisini verseler, biz onlardan da gereği gibi yararlanamayız, onların da içine ederiz.


Demokrasinin fırsatlarında, imkanlarında, hürriyetlerinde, serbestliğinde çok faydalar vardır ama haram rantlarında ve zehirli ganimetlerinde olan zarar da o nispette çok büyük ve öldürücüdür.


Mehmet Şevket EYGİ - 28 Mart 2012 Çarşamba

mazhar


Dünyada savaşların ve terörün sebebi

Dünyada savaşların ve terörizmin tek sebebi; bazı devletlerin başka ülkelerde hakları olmamalarına rağmen oralarda hak dava etmesidir. Bazı ırkların da kendilerini üstün ırk görmek; başka ırktan olanları hayvan nitelendirmektedirler, kendilerine hizmetkâr görmektedirler. Yani başkalarının hakkına gasp etmesidir.

Avrupa’nın yıllarca dünyayı sömürme amaçları sebebiyle savaşlar sürmüştür. Yahudilerin ise kendilerini üstün ırk ama Yahudi olmayan ırkları ise kendilerine köle görmeleri sebebiyle devam etmiştir. Kendi ırklarından başkasını hayvan gibi görmüşlerdir. Onları öldürmekten imtina etmemişlerdir. Bu Yahudi düşüncesi hala devam etmektedir.

Öncelikle Filistin’de, Filistinli çocukların gerek görülen organlarını alıp kendilerini hayvan gibi çöplere atmışlardır. 

Haçlılar yıllarca Osmanlı üzerine savaş açmışlar ve bugün hala çeşitli şekillerde bu savaşlar devam ediyor. Osmanlı devleti birçok ülkeyi savaş ile alırken birçok ülke de kendiliğinden Osmanlı’ya katılmıştır. Ama Osmanlının hâkim olduğu ülkelerde sömürü yoktu; adalet vardı. Osmanlı, Bizansı alacağı zaman, Bizanslılar “romandan yardım isteyelim” demişler. Bir Bizanslı papaz ise; “burada bir kardinal şapkası görmektense Osmanlı sarığı görmeyi isterim” diye cevap vermiştir. Çünkü biliyor ki, Osmanlı haricindekilerin amacı sömürüdür. Osmanlıda adalet vardır, sömürü yoktur. Ve nitekim öyle olmuştur ki Bizans alındıktan sonra oradaki Bizanslılar özgürce yaşamlarına devam etmişlerdir.

Eğer o Bizans Müslüman olsaydı ve orayı alan Osmanlı Hristiyan ya da Yahudi olsaydı o gün orada bir tane Bizanslı sağ kalmaz; hepsini çocuk, yaşlı ve kadın demeden hepsini kılıştan geçirirlerdi. Ama Osmanlının bu adaleti, sömürücülerin işine gelmemiş ve Hristiyanlar ile Yahudiler birlik olup Osmanlıyı çökertmişlerdir.

Eğer bu ülkeler başkalarının haklarını, onların ülkelerindeki yeraltı ve yer üstü zenginlik kaynaklarını sömürmekten vazgeçseler, Osmanlı gibi adalet gösterseler, dünyada barışı için çaba gösterseler inanın bir tane terör faaliyeti ve bir tane savaş olmazdı. Adalet isteselerdi bugün, ne Türkiye’de ne de Brezilya’da bu eylemler olmazdı. “sen büyüme, büyürsen benim menfaatlerim azalır” mantığı ile bu terörizm çeşitli sebepler ile gündeme getirilmektedir. 

“İnsanlar haklarını bilseler ve ona razı olsalar kavga olmaz.(m.s.)”
http://blog.milliyet.com.tr/medeniyet-kubbesi/Blogger/?UyeNo=835565

osmanlı

m.kamal'nın tek doğru bir sözü var; "Demokrasi aptal adamların işidir. Antik yunanda elit tabaka çıkarmıştır, alt tabakayı sömürmek için."

16 maddelik Siyon protokollerinde demokrasi övülen ve istenen rejimdir.

Bu sebeple en iyi rejim TEOKRASİDİR.  Lanet olsun demokrasiye.
Devrimci akıla sahip olanlar, luciferin yeni dünya düzenini yemezler...

nalchik

Gel de bunu Türk insanına anlat İnş bu görevi güzel ihya ederiz zamanı geldiğinde..!