Niçin yapamayacağınız şeyleri söylüyorsunuz!) Ayet-i Kerimesi 'nin tefsiri ?

Başlatan Slience, 23 Haziran 2006, 18:25:50

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Slience

Niçin yapamayacağınız şeyleri söylüyorsunuz! Allah katında en büyük günah yapamayacağınız şeyleri söylemenizdir. (Saf , 61/2-3)
   
Biz  kendimizin yapması gerekip te yapmadığı bir hareketi karşımızdakini uyarmak babından söylemek günah mıdır? ya da kendimiz yapamadığımız bi dini şeriye yi başkasına yapması için söyleyemez miyiz?
El Baki Hüvel Baki

Salur

Benim buradan anladigim, bir kimse baskasina dogruyu dahi tavsiye etse, eger kendisi tersini yapiyorsa, Inandirici olamaz anlamindadir.
O kimsenin inandirici ve karsisindakine etkili olabilmesi icin evvela kendi tatbik etmeli..
Günde en az iki kişiye iyilik et, gönlünü al. Çünkü cennetin yolu, gönül
almaktan geçer. Gönül almak, Cennetin Firdevs kapısını açmaktır.

racül

Yapamayacaginizi söylemek ibaresi, ayeti celilerinin tefsirini okuyunca daha iyi anlasilir. Bunun manasi, yapmakkta muvaffak olamayacagi seyler hakkinda, söyle söyle olsa da söyle söylle isler yapsak diye ileriye yönelik, spekülasyonlar yapmak, yapamayacagi seyleri atip tutmaktir..

Mesela;

Toplu igneden korkan birinin, "Hazreti Fatih döneminde yasasaydim da istanbul fethinde küffar tepeleseydim" gibi sallamasi gibi :lol:
Es ist keine Schande hinzufallen, aber es ist eine Schande einfach liegen zu bleiben.
                                                Theodor Heuss
                             ehemaliger Bundespräsident

racül

Bu sûrenin nüzul sebebiyle ilgili üç rivayet vardır. Hakim ve daha başkaları Abdullah b. Selâm (r.a.)'dan sahih olarak şöyle bir rivayeti nakletmişlerdir. Abdullah demiştir ki: "Resulullah (s.a.v)'ın ashabından birkaç kişi oturmuş, "Acaba amellerin hangisi Allah yanında daha sevimlidir? Bilsek de onu yapsak." diye konuşuyorduk. İşte bunun üzerine Allah Teâlâ "Göklerde ve yerde ne varsa hepsi Allah'ı tesbih eder. O, çok güçlüdür, hüküm ve hikmet sahibidir." âyetleriyle başlayan sûreyi inzâl buyurdu. Resulullah da bize bu sûreyi sonuna kadar okudu." Âlûsî der ki: "Bu hadis Şeyheyn'in (Buhârî, Müslim) şartı üzere sahih bir hadistir. Bunu, Ahmed b. Hanbel, Tirmizi ve daha birçokları rivayet etmişlerdir. Hatta Hafız İbnü Hacer demiştir ki: "Bu hadis, dünyada rivayet edilen müselsel hadislerin en sahihidir."

İkincisi, Dahhâk'tan yapılan şu rivayettir. Bazı gençler, savaşta şöyle yaptık, böyle yaptık diye yapmadıkları şeyleri söylemişlerdi. Bunun üzerine söz konusu sûre nazil oldu. Üçüncüsü, İbnü Zeyd'in rivayetidir. Buna göre "Münafıklar, müminlere biz sizdeniz ve sizinle beraberiz." dedikleri halde fiillerinde buna ters davranışlarının görülmesi sebebiyle bu sûrenin nazil olduğu söylenmiştir. Âlûsî, bu son rivayetin önceki iki rivayet kadar kuvvetli olmadığını beyan etmektedir.

Bu sûrenin kısaca anlamı, doğruluk ve sadakatle Allah yolunda cihada teşvik edip hazırlamak ve bu suretle önceki sûrenin mânâsı ve imtihan konusu olan nehiylerini te'kid etmek ve İslâm'ın geleceğini aydınlığa kavuşturmaktır. İmtihan Sûresi'nin sonunda ümidsizlikten sakındırılmak sûretiyle ahiret ümidi takviye edildiği gibi, bu sûrede de İslâm dininin bütün âlem önünde ortaya çıkışını ve yüceliğini ispat etmek için daha büyük imtihan devreleri geçirmek üzere müslümanlar cihad meydanlarında "Bünyân-ı mersûs" (sağlam bir yapı) gibi yer alacak şekilde nizam ve intizama davet olunarak, buna uyan müminlere başarı müjdelenecektir. Şöyle ki:

Meâl-i Şerifi

1- Göklerdekilerin ve yerdekilerin hepsi Allah'ı tesbih eder. O, üstündür, hikmet sahibidir.

2- Ey iman edenler! Yapmayacağınız şeyi niçin söylüyorsunuz?

3- Yapmayacağınızı söylemeniz, Allah yanında şiddetli bir buğza sebeb olur.

4- Allah, kendi yolunda kenetlenmiş bir duvar gibi saf bağlayarak savaşanları sever.

5- Bir zaman Musa, kavmine: "Ey kavmim! Benim, Allah'ın size gönderdiği elçisi olduğumu bildiğiniz halde niçin beni incitiyorsunuz?" demişti. Onlar eğrilince, Allah da kalblerini eğriltti. Allah fasıkları doğru yola iletmez.

6- Meryem oğlu İsa da: "Ey İsrailoğulları! ben size Allah'ın elçisiyim. benden önce gelen Tevrat'ı doğrulayıcı ve benden sonra gelecek Ahmed adında bir peygamberi müjdeleyici olarak (geldim)." demişti. Fakat onlara apaçık delillerle gelince "Bu, apaçık bir büyüdür." dediler.

7- İslâm'a davet olunduğu halde Allah üzerine yalan uydurandan daha zalim kim olabilir? Allah zalim toplumu doğru yola iletmez.

8- Ağızlarıyla Allah'ın nurunu söndürmek istiyorlar. Halbuki kâfirler hoş görmese de Allah nurunu tamamlayacaktır.

9- O, Resulünü hidayet ve hak dinle gönderdi ki, müşrikler istemese de onu, bütün dinlerin üstüne çıkarsın.

"Ey iman edenler! niçin yapmayacağınız şeyi söylersiniz?" Nüzul sebebi olarak ilk sırada zikredilen Abdullah b. Selam rivayetine göre bu hitab, gerçek müminlere adaklarını yerine getirmenin lüzumunu hatırlatmaktadır. Yapmayacağınız bir şeyi adamayın, madem ki adadınız o halde sözünüzde durup adaklarınızı yerine getiriniz demektir. İkinci sırada zikrettiğimiz Dahhâk rivayetine göre yapmadığınız şeyi niye söylüyorsunuz? Müminlere yalan söylemek yakışır mı? tarzında bir kınamadır. Üçüncü rivayette ise, zâhirde mümin görünen münafıkları azarlama mânâsı vardır. Fakat bu iki rivayete göre 'de gibi mazi (geçmiş zaman) mânâsı gözetmek lazım geleceğine bakarak evvelki rivayette de belirtildiği şekilde, geleceğe aid adak mânâsını anlamak daha doğru görünmektedir. Onun için bu âyet ile adağın yerine getirilmesinin vacib olduğuna delil getirilmiştir. Yani aslı meşru olmakla beraber vacib olmayan bir fiil, adamakla vacib olur. O halde yapmayacağınız bir fiili adamayınız. Adayınca da onu hemen yerine getirin. Adaklarınız konusunda yalancı durumuna düşmekten son derece sakının.

3. Yapmayacağınız şeyi söylemeniz Allah'ın buğz ve nefret ettiği şeylerden olması itibariyle ne büyük bir kabahattir!

Makt, yukarılarda da geçtiği gibi şiddetli buğz, son derece nefret ve iğrençlik demektir. fiili bu nevi yerlerde gibi zem veya taaccüb mânâsı ifade eder ki, Kehf Sûresi'nde yer alan "bu söz ne büyük oldu.."(Kehf, 18/5) âyetinde de aynı anlamdadır. O halde Allah'ın en sevdiği ameli bilsek de yapsak diyen samimi müminler, Allah'ın buğzettiği kimselerden olmamak için, büyük söylememeli, yapamayacakları şeylere nezr etmemeli, nezr ettikleri takdirde de yapmalıdırlar.

http://www.kuranikerim.com/telmalili/saf.htm
Es ist keine Schande hinzufallen, aber es ist eine Schande einfach liegen zu bleiben.
                                                Theodor Heuss
                             ehemaliger Bundespräsident

muallim_abi

Ayetin sebeb-i nüzûlü İmam-ı Vâhidî'nin "Esbâb-ı Nüzûl" kitabında (Sahife 195) ve İmam-ı Suyûti'nin "Esbâb-ı Nüzûl" kitabında Abdullah İbn-i Selâm'ın rivayetinde beyan edilen vak'âdır. Hâkim ve Tirmizî nakletmiştir.

İmam-ı Gazali Hazretleri, ayet-i kerîmenin, fasıkların emr-i maruf veya nehy-i ani'l münkerine delalet etmediğini, boş yere söz verenler için olduğunu, buna delil olacağını bildirmiştir (İhyâ).

Emr-i Maruf ve Nehy-i Ani'l Münker'i herkes yapabilir. Tabii bunu usulü ile yapmalıdır. Fasık kişinin sözlerinin tesir gücünün zayıf olacağı da kesindir. İçki içenin içkiden menetmesi gibi.

neslihan demiş: Biz kendimizin yapması gerekip te yapmadığı bir hareketi karşımızdakini uyarmak babından söylemek günah mıdır?

Günah olması için fiilin haram olması gerekir. Emr-i maruf ise farzdır. Sadece bazı insanlardan vucubiyeti bazı sebeblerden dolayı kalkar. Vucubiyetinin kalktığı kişinin dahi bunu yapması ise günah olmaz. Hac farz olmayan kişi hacca gidebilir. Kendisine zekat düşmeyen kişi de zekat verebilir. Bu fiillerden dolayı günah almaz.

neslihan demiş: ya da kendimiz yapamadığımız bi dini şeriye yi başkasına yapması için söyleyemez miyiz?

Söyleyebilirsiniz. Ancak tesir gücü ne kadar olur bilemeyiz.
Okuduk, okuttuk, unuttuk; üç kaf bir araya geldi, olduk bir kukuk..
nemsavi@hotmail.com / incemeseleler.com