Gönderen Konu: Nükteler...  (Okunma sayısı 128399 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı Fatihan

  • Administrator
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 6994
  • Milimi milimine Ehli sünnet...
Ynt: Nükteler...
« Yanıtla #45 : 24 Ekim 2007, 12:30:59 »

Abdulhak Hamid’in evinde bir sohbet sırasında, konu gençlik ve ihtiyarlıktan açılmış.Yaşı geçmiş bir hanım Hamid’e dönerek:
-“Efendim, gönül kocamaz” derler. Hamid bu söz üzerine şu cevabı verir:
-Kocamaz ama kocamış bir vucut içinde oturmak da istemez. 


Çevrimdışı Fatihan

  • Administrator
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 6994
  • Milimi milimine Ehli sünnet...
Ynt: Nükteler...
« Yanıtla #46 : 24 Ekim 2007, 12:38:09 »
Komedi Yazarı Meşhur Molier,  yeni yazdığı bir oyunu ilk defa  olarak bir tiyatroda temsil ettireceği zaman,bir ilan neşredip tiyatroya girenlerden para alınmayacağını yazar.O gece tiyatro hınca hınç dolar.Oyun oynanıp bittikten sonra Molier,tiyatronun kapısının içerisine oturup her çıkandan para ister,vermeyenleri dışarı bırakmaz.
-Canım,girenlerden para alınmayacağınızı ilân etmediniz mi? Derler.Molier şöyle cevap verir:
-Evet girenlerden alınmayacaktır dedik,ama çıkanlardan alınmayacağını söylemedik.

Çevrimdışı Fatihan

  • Administrator
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 6994
  • Milimi milimine Ehli sünnet...
Ynt: Nükteler...
« Yanıtla #47 : 24 Ekim 2007, 12:47:55 »
Yahya Kemal, çok şişman olduğu için, bir yokuşun sonundaki dükkanın önünde dinlenirken, içeriden çıkan tezgâhtar:
-Buyrun beyim, diye atılmış, ne alırsınız?
Yahya Kemal tebessüm ederek:
-Evladım müsaade edersen bir nefes alacağım.

Çevrimdışı Fatihan

  • Administrator
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 6994
  • Milimi milimine Ehli sünnet...
Ynt: Nükteler...
« Yanıtla #48 : 24 Ekim 2007, 12:59:42 »
Şair Eşref, Kırkağaç kaymakamlık binasının aktığını, tâmiri gerektiğini merkeze yazmış...

Merkezden yazı gelmiş:
“Nerelerin aktığını tek tek bildiriniz...”
Bunun üzerine  Eşref meseleyi şöyle izah eder:
“Efendim, musluklar hariç her yan akıyor.”

Çevrimdışı Fatihan

  • Administrator
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 6994
  • Milimi milimine Ehli sünnet...
Ynt: Nükteler...
« Yanıtla #49 : 30 Ekim 2007, 12:56:08 »
Aynı Şeyi Hatırlatıyor

Padişah III. Ahmet, günün birinde yanında bulunan adamlarından birine şöyle der:
"Musiki bana, Cennet kapısı açılırken çıkan ses gibi geliyor."
Adam, Padişahın gözüne girmek için:
"Aman Hünkarım, musiki bana da aynı şeyi hatırlatıyor," der.
III. Ahmet, kendisine yaranmak gayesi ile kılıktan kılığa giren adamı şöyle diyerek susturur:
"Sana gelen Cehennem kapısı kapanırken çıkardığı gıcırtıdır."


Çevrimdışı Fatihan

  • Administrator
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 6994
  • Milimi milimine Ehli sünnet...
Ynt: Nükteler...
« Yanıtla #50 : 30 Ekim 2007, 12:58:00 »
Elini Bile Sürmemişsin

Koca Ragıp Paşa bir gün kendi adını vermiş olduğu kütüphaneye gitmiş. Bir de bakmış ki; rafların, kitapların üstünde bir karış toz, her köşeyi örümcek ağı sarmış, her taraf pislik içerisinde.
Hemen kütüphane memurunu bulup şöyle demiş:
"Tebrik ederim seni, doğrusu çok emniyetli birisin; sana teslim edilen hiçbir şeye elini bile sürmemişsin."

Çevrimdışı Fatihan

  • Administrator
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 6994
  • Milimi milimine Ehli sünnet...
Ynt: Nükteler...
« Yanıtla #51 : 30 Ekim 2007, 12:58:54 »
Talaş-Telaş

Sultan III. Mustafa 'telaş' ile 'talaş'ı birbirine karıştırırmış. Her zaman 'talaş'a 'telaş'a da 'talaş' dermiş.
Kendisini bu hususta uyarmak istemişler; ama buna kimse cesaret edememiş.
Saraydakiler uygun bir şekilde bu konuda Padişahı uyarmayı planlıyorlarmış.
Bu sırada Padişahın Nedimi: "Ben bu işi hallederim, siz merak etmeyin; ama bana bir hafta müsaade edin.
Eğer beni Padişahımız soracak olursa, 'Bir kaza geçirdi, evi yanıyordu, kendisi kurtuldu kurtulmasına ya biraz rahatsız. Birkaç güne kadar gelir,' deyin," demiş. Ve Nedim bir hafta sonra saraya gelip
Padişahın huzuruna çıkmış. Padişah:
"Geçmiş olsun, bir kaza geçirmişsiniz, anlat bakalım nasıl oldu?" diye sormuş.
Nedimi, planını şöyle uygulamaya koymuş:
"Refikam bir gün patlıcan kızartmaya başlamış. Talaşları yığarak tutuşturmuş.
Talaşlar birden alev alınca hanımı bir telaş almış ki, sormayın. Ne yapacağını bilemez olmuş.
Talaşlar yanınca bizimki telaşlanmış, bizimki telaşlandıkça talaşlar alevlenmiş.
Neyse efendim, alev alev talaş, bizim hanımda ise yine öylesine bir telaş ki..."
Padişah Nedimin sözünü keserek şöyle demiş:
"Canım, hanımın o kadar talaş etmeseydi, telaşlar bu kadar tutuşmazdı ki."


Çevrimdışı Fatihan

  • Administrator
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 6994
  • Milimi milimine Ehli sünnet...
Ynt: Nükteler...
« Yanıtla #52 : 30 Ekim 2007, 13:09:11 »
Bir de sana evliya derler

Sultan II. Abdülhamid zamanında, Yavuz Selim’in türbesine bakan fakir bir adam varmış.
Nüfusu kalabalık olan bu türbedârın bir gün canına tak etmiş olmalı ki, hiç kimsenin olmadığı bir sırada Yavuz’un sandukasına vurarak, “Bir de sana evliya derler, senin türbedârın fakirlikten ölüyor, sen hâlâ himmet etmiyorsun!” demiş. Öbür gün bir de bakmış Padişah Abdülhamit, türbenin ziyaretine gelmiş. Bir Yâsin okuduktan sonra türbedâra dönerek, “Sen beni dedeme şikâyet etmişsin! Nedir derdin?” diye sormuş. Yavuz’un, torunu Abdülhamid’in rüyasına girdiğini anlayan türbedâr, ezile büzüle durumu izah etmiş. Padişah da maaşını artırmış.


Çevrimdışı Fatihan

  • Administrator
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 6994
  • Milimi milimine Ehli sünnet...
Ynt: Nükteler...
« Yanıtla #53 : 30 Ekim 2007, 13:30:35 »
Emevi vezirlerinden Ebul Hüseyin, kendini hicveden Şair İbn-i Rumi' yi evine davet etmiş ve hizmetçilerine zehirletmişti. Şair ise zehirlendiğini anladı ve evine gitmek isteyince Ebul Hüseyin sordu:



-Ya üstad! nereye gidiyorsun?



-Göndermek istediğin yere..



-Öyle ise babama da selam söyle.



-Kusura bakma, cehenneme gidecek değilim...



Kaynak: Güldüren Ve Düşündüren Tarih- Mustafa Turan- Timaş Yayınları



Çevrimdışı Fatihan

  • Administrator
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 6994
  • Milimi milimine Ehli sünnet...
Ynt: Nükteler...
« Yanıtla #54 : 30 Ekim 2007, 13:34:00 »
Sadrazam Fuat Paşa merhumun babası Keçecizade İzzet Molla oldukça, zeki ve nükte yapan bir adamdı. Bir Ramazan gecesi Fatih camiinde teravih namazı kılınıyordu. İmam Efendi, namazı biraz hızlıca kıldırdığından İzzet Molla rüku ve secdelere gidiş kalkışlarda adeta ölüp ölüp diriliyordu. İmamın selam verdiği bir sırada elinde feneriyle bir kişi alelacele içeri girer ve eyvahlayarak;

- Hay Allah, namaza yetişemedik, Sadrazam Fuat Paşa merhumun babası Keçecizade İzzet Molla oldukça, zeki ve nükte yapan bir adamdı. Bir Ramazan gecesi Fatih camiinde teravih namazı kılınıyordu. İmam Efendi, namazı biraz hızlıca kıldırdığından İzzet Molla rüku ve secdelere gidiş kalkışlarda adeta ölüp ölüp diriliyordu. İmamın selam verdiği bir sırada elinde feneriyle bir kişi alelacele içeri girer ve eyvahlayarak;

- Hay Allah, namaza yetişemedik, der.

İzzet Molla adama dönerek nefes nefese cevap verir:

- Sen ne ki kardeşim, biz namazın içinde olduğumuz halde yetişemiyoruz!..


Çevrimdışı Fatihan

  • Administrator
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 6994
  • Milimi milimine Ehli sünnet...
Ynt: Nükteler...
« Yanıtla #55 : 30 Ekim 2007, 13:44:34 »
Osmanlı elçisinin 19.asrın sonlarında katıldığı bir törende Fransız valiside varmış.Vali ,Osmanlı elçisini törende görmekten hoşnut olmamış.Ve bunu ona sorduğu şu soruyla ifade etmiş:
     
 ''Sen kendini Kanuni zamanında mı zannettin ki gelip aramıza oturdun?''
Fransız valisine Osmanlı elçisi şu cevabı göndermiş:
     
 -Kanuni zamanında olmadığımıza şükret.Eğer Kanuni zamanında olmuş olsaydık buraya değilde gelip senin oturduğun yere otururdum.''

Çevrimdışı Fatihan

  • Administrator
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 6994
  • Milimi milimine Ehli sünnet...
Ynt: Nükteler...
« Yanıtla #56 : 01 Kasım 2007, 12:52:14 »
Yahya Kemal'in Madrit Büyükelçiliğimizi yaptığı yıllarda nüfusumuz 14-15 milyon kadarmış.Bir vesile ile kendisine ülkemizin nüfusu sorulduğunda ;
-'''Türkiyenin nüfusu 50 milyondur''diye cevap vermiş.Orada bulunanlar bu cevaba şaşırmışlar tabi ve hayretlerini gizlemeyerek''Bu nasıl olur?''demişler.Bunun üzerine Yahya Kemal şöyle demiş :

-''Bunda şaşılacak ne varki ?Biz ölülerimizle birlikte yaşarız.''

Çevrimdışı İsra

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 7482
Ynt: Nükteler...
« Yanıtla #57 : 01 Kasım 2007, 16:53:05 »
ellerinize sağlık

Çevrimdışı Fatihan

  • Administrator
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 6994
  • Milimi milimine Ehli sünnet...
Ynt: Nükteler...
« Yanıtla #58 : 02 Kasım 2007, 16:30:55 »
Kenan Rıfai, oturduğu köşe minderinden pencereye doğru baktıktan sonra, etrafındakilere:

-İşte size bir yalan... Falanca geçiyor! demiş. Odada bulunanlar, hemen ayağa kalkıp pencereden dışarı bakmışlar.

Kenan Rıfai, bunun üzerine gülümseyerek:

-Size, bir yalan dediğim halde yine eğilip baktınız! İşte dünya da böyledir!... Yalan olduğunu bile bile her cevrine (çilesine)katlanıyoruz!

Çevrimdışı Fatihan

  • Administrator
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 6994
  • Milimi milimine Ehli sünnet...
Ynt: Nükteler...
« Yanıtla #59 : 02 Kasım 2007, 16:34:06 »
Meşhur bir filozofa;

-Servet ayaklarınızın altında olduğu halde neden bu kadar fakirsiniz? diye sorulduğunda şöyle cevap verir:

-Ona ulaşmak için eğilmek lazım da ondan. demiş.