Gönderen Konu: Omega 3 ve Omega 6 Yağ Asitleri  (Okunma sayısı 8564 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

rahname

  • Ziyaretçi
Omega 3 ve Omega 6 Yağ Asitleri
« : 26 Kasım 2006, 23:03:40 »

Yağların, sağlığımız üzerindeki etkilerini inceleyen pek çok araştırma yapıldı. Sonuç olarak sağlıklı ve uzun bir yaşam için yağlara ve genç kalmak için de yağ asitlerine ihtiyacımız olduğu ortaya çıktı. Biz de Özellikle son zamanlarda çok konuşulan pek de bilinmeyen Omega-3 ve Omega-6 yağ asitlerini araştırdık...

Yağlar, uzun yıllar kilo aldırmaktan tutun da cilt sorunlarına, kalp hastalıklarına ve kanser gibi ölümcül hastalıklara kadar pek çok sağlık sorununun sorumlusu olarak suçlu sandalyesine oturtuldu. Bu nedenle bize söylenen hep sağlıklı ve uzun yaşamak için yağ tüketimini en aza indirgememiz hatta formda kalabilmek için tamamen uzak durmamız oldu.
Oysa yaşam için ihtiyacımız olan en önemli besin kaynaklarından biri, yağlar. Yağlar olmadığı takdirde vücudumuz sağlık için çok gerekli olan A, D, E ve K vitaminlerini özümseyemiyor. Yağlar, önemli enerji kaynağı. 1 gram yağ, protein ve karbonhidratların iki katı kadar enerji sağlıyor ve vücudun enerji kıtlığında depolanabiliyor. Ayrıca sinir sistemi, beyin ve cinsiyet gibi hayati vücut işlevleri ve vücut ısısını dengeliyor. Yağların bir diğer artısı da kalp, böbrek ve sinirler gibi yaşamsal organların etrafını sararak zedelenmelerini önlemeleri. Yağlar ayrıca vücudumuzda yapılamayan ve ancak besinler yoluyla alınan "omega" denilen yağ asitlerinin vücuda alımını sağlıyor.

Omega nedir?
'Omega' adı akla bilim kurguyu getiriyor. Oysa ismini kimyasal yapısından almış. Halk arasında "balıkyağı" olarak bilinen Omega-3 ile bitkisel yağlarda bulunan Omega-6 yağ asitleri döllenme anından başlayarak anne karnından itibaren yaşam boyunca vücudumuzdaki doku hücrelerinin önemli yapı taşlarını oluşturuyorlar. Bağışıklık sistemini güçlendirerek kalp, kanser, romatoit artrid ve sedef hastalıklarından koruma sağlıyor.

Bilim adamlarının benzersiz ve güçlü ilaç olarak adlandırdıkları Omega-3 yağ asitleri olmadan "beden çöker" demek hiç de abartılı olmaz. Çünkü bu yağ asitleri hücrelerin davranışını kontrol ediyor ve her hücre nasıl işliyorsa, bedenin tümü de öyle işliyor. Hücrelerin her birindeki en ufak bir yağ asidi dengesizliği, onların çıldırmalarına ve tüm bedende kaos ortamı oluşturmalarına yol açıyor.
Omega-3, retina, beyin ve sperm hücrelerinin işlevlerini hatasız olarak yerine getirmeleri açısından gerekli. Eksikliği, retinada görme fonksiyonunun azalmasına yol açabiliyor. Ayrıca, ruh hali, konsantrasyon, bellek, dikkat ve davranış bozukluklarına neden olabiliyor.
Omega-3 doğanın en harika çok yönlü ilaçlarından biri. Kolesterol düşürücü ilaçlar kadar etkili. Yüksek trigliseridler için bilinen en iyi ilaç. Ayrıca damar sertliği ve tıkanıklılığı, enfeksiyon hastalıkları ve davranış bozuklukları üzerinde olumlu etkilere sahip.
Gerek Omega-3 gerekse Omega-6 yağ asitlerinin dengeli alımı, sağlığımız için temel olan ideal kan dolaşımını sağlıyor. Ayrıca beynin gelişimine, sağlıklı büyümeye ve bağışıklık sisteminin güçlenmesine yardımcı oluyor. Cildin nemini koruyarak, genç görünmesine ve tüm cilt hücrelerinin işlevlerini düzenlenmesine yardımcı oluyor.


Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tarafından önerilen ideal denge, her 5-10 gram Omega-6 yağ asidine karşılık 1 gram Omega-3 yağ asidi şeklinde. Aşırı Omega-6 yağ asiti alımı Omega-3 yağ asitlerinin yararını baltayabiliyor.
Omega-3 ve Omega-6 yağ asitleri vücutta görevleri gereği kendi aralarında sürekli rekabet halindedirler. Omega-3, kanın akışkanlığını sağlarken, Omega-6 pıhtılaşmayı artırıyor. Omega-6, büyüme ve cilt için gerekli, Omega-3 ise sağlıklı ve uzun bir ömrün anahtarı. Aşırı Omega-6 alımı kanı pıhtılaştırmanın yanı sıra kolesterol plaklarının oluşumunu kolaylaştırıp, alerji ve iltihaba bağlı hastalıkların gelişimine yol açıyor.
Omega-3 ise tam tersini yani kanın pıhtılaşmasını, kolesterolün yükselmesini ve iltihabi hastalıkların oluşumunu engelliyor.
Omega-6 en çok bitkisel sıvıyağlarda, Omega-3 ise en çok yağlı balıklarda bulunuyor. Balıklar bu maddeyi yosun ve planktonlardan elde ediyorlar.

Omeganın yararları
Omega yağlarının dengeli alımı vücudu pek çok hastalıklardan koruyor.
 
Kalp hastalıklarına karşı koruyor
Kötü kolesterolü düşürüp, iyi kolesterolü artırıyor. Düşük kolesterol seviyesini normal değere çıkartıyor. Kalp krizinde etken bir rol oynayan trigliserid seviyesini azaltıyor. Kanın akışkanlığını sağlayarak, kalp tarafından kolayca pompalanmasına yardımcı oluyor. Böylece damar tıkanıklığı (tromboz) ya da damarlara yağ birikimini (arterioskelerosis) önlüyor. Kalp krizi riskini en aza indirgiyor. Kalp hastalıklarının bir sebebi de ırsidir. Bu nedenle ailesinde kalp hastalığı olanların küçük yaşlardan itibaren dengeli omega yağı almaları ilerki yaşlarda kalp riskini azaltabiliyor.

Kansere karşı etkili
Vücudumuzda bulunan kötü huylu hücreleri baskı altında tutabilmek ve yok edebilmek için bağışıklık sistemi omega yağlarından güç alıyor. Yapılan araştırmalarda göğüs, prostat ve kolon kanseri başta olmak üzere pek çok kanser türünde omega yağ asitlerinin yararlı olduğu gözlendi.

Kangreni önlüyor
Kanı inceltip damarları koruyor ve pıhtılaşmayı önlüyor. Kanın tüm vücutta dolaşmasını sağlayarak parmak ucu hissizleşmesini, el ve ayak parmaklarının dolaşıma bağlı üşümesini önlüyor veya azaltıyor.

Diyabeti geciktiriyor
Yapılan son araştırmalar balıkta bulunan Omega-3 yağ asitlerinin insülinin işlevini artırarak ve diyabette özellikle de tip II diyabetlilerde hastalığı geciktirdiği ortaya çıktı.

Yaşlanmayı durduruyor
Omega yağ asitleri serbest radikallere karşı savaşarak cilt hücrelerinin yaşlanmasını engelliyor. Hücreleri yenileyip cildi güzelleştiriyor.

Migrene iyi geliyor
Kanın beyin damarlarında rahatça dolaşmasını sağlayarak migren tipi ağrıları önlüyor.

İltihabi hastalıkları önlüyor
Güçlü bir bağışıklık sistemi için omega yağları çok önemli. Başta gribal enfeksiyonlar olmak üzere, sedef, romatoit artartrit, astım ve alerji gibi hastalıkların tedavisinde önemli rol oynuyor.

Depresyonu tetikliyor
Yeni Zelanda, Kanada ve Almanya gibi Omega-3 yağının Omega-6 yağına oranla daha az tüketildiği toplumlarda depresyon vakaları, dengeli Omega-3 yağı tüketen Japonya'dan 5 kat daha fazla.

Omega yağları en çok kimlere gerekli?
 
Hamile kadınlar ve bebekler
Omega, anne karnındaki bebeğin sağlıklı gelişimi için elzem bir yağ asidi. Beyin, kalp, damarlar ve gözlerin sağlıklı gelişmesinde önemli rol oynuyor. İnsan beyni doğumdan önceki son üç ayda hızla büyür,doğumdan sonraki ilk 12 haftada bu büyüme hızı 3 kat artıyor.Bu nedenle hamile ve emzikli annelerin Omega-3 ve Omega 6 içeren gıdaları yeterince ve dengeli biçimde almaları çok önemli.Omega-3 ve 6 dengesiyle beslenen annelerin bebeklerinde beyin,sinir sistemi ve görme yetenekleri sağlıklı gelişiyor.Omega yağları  ayrıca, çocuğun matematik zekasını geliştirip,okuma,telaffuz ve yazma beceresini arttırıyor.Eksikliği halinde çocuklarda davranış bozukluklarına(hiperaktivite,dikkat eksikliği gibi)yol açıyor.

Yetişkinler
Zamanla bu yağ asidinin azalması bellek kaybı,bunama ve depresyon gibi sorunlara yol açıyor.Bunama hastalığı olarak bilinen alzheimer üzerinde yapılan araştırmalarda hastalığın balık yemeyen toplumlarda daha sık rastlandığı ortaya çıktı.Omega yağları ayrıca bağışıklık sistemini güçlendirerek pek çok ölümcül hastalığın tedavisinde de önemli rol oynuyor.
 
Omega-3 üzerine yapılan araştırmalar
Değerli bir Omega-3 kaynağı olan balıkyağı, ilk kez 1752 yılında Dr. Samuel Kay tarafından romatizmal ağrılar ve kemik hastalıkları tedavisinde kullanıldı. Viktorya döneminde gut, verem, bronşit, kronik cilt hastalıkları ve raşitizm gibi hastalıkların iyileşmesinde etkili olduğu saptandı. Uzun yıllar balık yemenin sağlığımıza yararlı olduğu bilindi bilinmesine de
hangi alanda iyileştirici etkisi olduğu henüz tam olarak saptanmamıştı. Ta ki 1912 yılında vitaminlerin sağlığımız üzerindeki  önemi keşfedilene kadar. Balık yağının en zengin A ve D vitaminleri kaynağı olduğu anlaşıldıktan sonra bu konuda araştırmalar hızlandı. 1976 yılında Eskimolar üzerinde yapılan bir araştırma bilim dünyasını şaşkına çevirdi. Aşırı hayvansal yağla beslendikleri halde Grönland Eskimolarının kanlarındaki kolesterol oranı çok düşüktü. Koroner kalp hastalıkları, kanser ve romatoit artrid hastalıklarının oranı diğer toplumlara göre çok azdı.
Bunun üzerine Eskimoların beslenme alışkanlıkları araştırıldı ve günde ortalama 400 gr yağlı balıklar ve deniz ürünleri yedikleri ortaya çıktı. Etkin faktörün bu hayvanlarda bulunan Omega-3 adlı yağ asitleri olduğu anlaşıldı. 1980'lerin ortalarında balıktaki kolesterol düşürücü maddelerden birinin Omega-3 yağ asitleri olduğu kesinleşti. Hollanda'da yapılan 20 yıllık bir araştırmada günde en az 28 gr balık yiyenlerde, hiç tüketmeyenlere göre kalp krizine bağlı ölüm oranının yarı yarıya azaldığı kaydedildi. 1983 yılında kalp krizi geçirmiş erkeklere Omega-3 içeren
bir diyet uygulatarak sonraki
atakların riski araştırıldı ve
yağlı balık yiyenlerin yemeyenlere oranla ölüm oranının yüzde 29 azaldığı anlaşıldı.Araştırmalar, bol balıkla beslenen toplumlarda kanser oranının düşük olduğu görüldü. 32 ülke arasında
yapılan bir incelemede en çok balık yiyen toplumlarda
meme kanseri en düşük
oranda görülmekte.

Omega yağ asitleri hangi besinlerde bulunuyor?
Omega-3 (Alfa linolenik asit): Yağlı balıklar ve deniz ürünleri (özellikle uskumru, sardalye, hamsi ve somon gibi) ceviz, badem, soya filizi, kuru fasulye, soya fasulyesi, nohut, mısır, mısır unu, keten tohumu yağı, tatlı patates, marul, lahana, brokoli ve yeşil yapraklı sebzelerde bulunuyor.

 Uzmanların önerisi
* Haftada en az 2-3 kez balık yiyin. Balığı kızartmak yerine ızgara ya da buğulama olarak yemeyi tercih edin. Eğer ailenizde kalp hastalığı varsa Omega-3 içerikli bir beslenme alışkanlığı edinin ve bunu ömür boyu sürdürün. Dengeli omega yağ asidi alımı, sizi kalp krizi riskinden koruyacak.

* Hamileler ve süt veren anneler haftada 4-5 kez balık yemeli. Balık yemediği günler Omega-3 yağ asitlerini içeren besinleri almalı.

* Her sabah kahvaltıda 2-3 ceviz yiyin. Balık kadar olmasa da değerli bir Omega-3 kaynağı olan ceviz, kalbi koruyor ve beynin performansını artırıyor.

* Orta yaşlılar 'alzhemeir' hastalığından korunmak için bol bol balık yemeli. Bu mümkün değilse doktora danışarak balıkyağı hapları almalı.
« Son Düzenleme: 15 Eylül 2008, 15:02:20 Gönderen: mystic »

Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9214
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Omega Dengesi Ne demek?
« Yanıtla #1 : 28 Temmuz 2016, 11:27:01 »

Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9214
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Omega-3 Takviyesi
« Yanıtla #2 : 28 Temmuz 2016, 11:29:49 »
3- Omega-3



http://www.gittigidiyor.com/arama/?k=efa+omega3

http://www.gittigidiyor.com/arama/?k=Ocean+plus+omega

OMEGA 3 HAKKINDA BİLMEMİZ GEREKENLER!

Video'yu İzleyiniz: https://youtu.be/ABhqKk0BJ78

Bu haftaki yazımızda anne karnından başlayıp yaşam boyunca, kalp ve damar sağlığı, beyin, sinir ve ruh sağlığı için son derece önemli olan Omega 3 konusunu işleyeceğiz.

OMEGA 3 TAKVİYESİ ALMAYA İHTİYAÇ VAR MI?

Vücudumuzda Omega 3 Omega 6 dengesi nasıl olmalı?

Omega 3 ve Omega 6 yağları vücut tarafından üretilemeyen, yiyecekler yoluyla vücuda giren ve vücutta önemli İşlevleri olan temel yağlardır.  İşlevlerini yapabilmeleri için Omega 3 ve Omega 6 yağlarının belli bir oranda bulunması gerekir. İdeal Omega 3 / Omega 6 oranı = 1/1, 1/2 veya en az 1/4 oranında olmalıdır.

Yeterince Omega 3 alabiliyor muyuz?
Özellikle son 50 yılda beslenme biçiminin değişmiş olması nedeniyle vücudumuza giren Omega 3 yağlarında azalma, Omega 6 yağlarında fazlalaşma olmuş ve vücutlarımızdaki oran bozulmuştur.

En çok doğal Omega 3 içeren gıdalar:
Somon, palamut, Norveç uskumrusu, hamsi ve sardalye gibi soğuk deniz balıkları ( Q 3 / Q 6 oranı = 1 / 4), çayır ve çimenlerde serbest dolaşan kuzu, keçi gibi hayvanların etleri, serbest dolaşan tavukların et ve yumurtaları, keten tohumu, semizotu, kavrulmamış kabak ve ayçiçeği çekirdekleri, fındık, fıstık, ceviz ve badem sayabiliriz. Bu yiyeceklerin Q 3 / Q 6 oranı genellikle 1 / 4 tür.

Bitkisel kaynaklardan alınan Omega 3 yağı olan ALA (alfalinoleik asit) insana gerekli olan EPA (eikosapentaenoik asit) ve DHA (dokosaheksaenoik asit) ya dönüşüyor. ALA'nın EPA ve DHA'ya dönüşmesi %5-8 arasındadır. Yani sadece bitkisel kaynaktan yeterince EPA ve DHA alınması imkansız gibidir.
Omega 3 'ü doğal kaynaklardan almak teorik olarak mümkün ama pratikte imkansızdır.
En güzeli ihtiyacımız olan Omega 3 yağlarını doğal kaynaklardan almamızdır. Bazı tıp adamları bunun yeterli olduğunu söylemekte ve sık sık balık yenmesini önermekteler. Bunun ne kadar gerçekçi olduğu tartışmalıdır. Çünkü hem denizlerimizde balık azalmış hem de zaten bizim denizlerimizdeki balıkların büyük çoğunluğundaki Omega 3 oranı düşüktür.

Omega 3 Omega 6 dengesini neler bozuyor?

Yeşil yapraklı sebzelerde Q 3 / Q 6 oranı = 1 / 10, suni yemle beslenen besi çiftliği hayvanlarındaQ 3 / Q 6 oranı = 1 / 20 dir. Ayrıca dışarıda yemek yendiğinde en çok kullanılan mısırözü ve ayçiçeği yağları da Omega 6 yağı oldukları için dengeyi bozmaktadır.

Omega 3 takviyesi almak zorunda mıyız?
Günümüzde marketten aldığımız etlerden ve yumurtalardan 1 birim Omega 3 alırken 20 birim Omega 6 almaktayız. Vitaminler ve mineraller açısından yemek zorunda olduğumuz yeşil yapraklı sebzeler ile 1 birim Omega 3 alırken 10 birim Omega 6 almaktayız. Bu şekilde Omega 3 / Omega 6 = 1 / 4 dengesinin kurulabilmesi imkânsız olduğundan dışarıdan Omega 3 takviyesi almak zorunda kalıyoruz.
Amerika'daki ölümlerin % 5 'i Omega 3 eksikliğinden kaynaklanıyor.
Prof. Dr. Erkan Topuz'un açıklamasına göre ABD'deki ölümlerin % 5'i Omega 3 eksikliğinden kaynaklanmaktadır. Türkiye'de henüz Sessiz İnflamasyon Paneli, yani kandaki Omega 3 / Omega 6 oranı, trans yağ oranı vb. ölçen test yapılamadığı için (Bir firma tarafından Almanya'ya gönderilerek yapılıyor ve çok pahalı.) Omega 3 eksikliğinden oluşan zararlar da bilinemiyor.

OMEGA 3 TAKVİYESİ ALIRKEN NELERE DİKKAT EDİLMELİ?

1-   Öncelikle EPA ve DHA miktarlarına bakılır.
İçindeki EPA (eikosapentaenoik asit) ve DHA (dokosaheksaenoik asit) miktarlarına bakılır. EPA kalp ve damar sağlığı, DHA da beyin ve ruh sağlığı için çok çok önemlidir.

2-   Trigliserid Formunda olup olmadığına bakılır
Alınacak Omega 3'ten daha fazla yararlanabilmek için (biyoyararlanım) trigliserid formunda olmasına dikkat edilmelidir. Şayet kutusunda bu “trigliserid” ibaresi yoksa bilin ki o Omega 3 etil-ester formundadır ve biyoyararlanım oranı düşüktür. Trigliserid (TG) formundaki bir ürünün aç karnına biyoyararlanım oranı %60 iken etil ester (EE) formundaki bir ürünün biyoyararlanım oranı %20 dir. Bu oranlar Omega 3 yağlı bir yemekle alındığında yükselmektedir. O nedenle Omega 3 mutlaka yemekle birlikte alınmalıdır.

3-   IFOS 5 yıldızlı olup olmadığına bakılır.
Aldığımız Omega 3'ün saf olup olmadığını bizim anlamamız imkânsındır.  WHO (Dünya Sağlık Örgütü) ve CRN (Beslenme Konseyi) 'nin belirlediği saflık kriterlerine uygun olup olmadığını anlayabilmek için o parti ürünün analizlerinin görülmesi gerekir. Kanada Guelph Üniversitesine bağlı olarak faaliyet gösteren IFOS (International FishOilStandards - Uluslararası Balık Yağı Standartları) analizini yaptığı ürünlere,kriterlere uyuyorsa yıldız vermekte ve web sayfasından o parti ürünün analiz raporlarını yayınlamaktadır. Aldığınız üründe IFOS 5 yıldızı varsa en güvenilir üründür.

OMEGA 3 TAKVİYESİ NE KADAR ALINMALIDIR?
Prof. Dr. Ahmet Aydın süt ve oyun çocuklarına günde en az 250 mg, büyük çocuklara/erişkinlere ise en az 500-1000 mg yağ asiti (EPA+DHA) almalarını önermektedir. Ayrıca Aydın kalp hastaları, depresyon, romatoidartrit ve diğer iltihabi kronik hastalıklar için 3000 mg'a çıkılması gerektiğini söylemektedir. ProfDr Canan Karatay'a göre ise yetişkinlerin günde 3000 mg EPA+DHA alması gerekmektedir.

SONUÇ:
Kalp, damar, ruh, sinir ve beyin sağlığınız için mutlaka Omega 3 takviyesi alın…


                               
1- Eczanede satılıyor olmalı. Üçkağıtların büyük bir bölümü network marketing denen sistemle çalışan firmalardan kaynaklanıyor. Yani arkadaşını kazıklama sistemi diyorum ben buna.
2- IFOS 5 yıldız onayı olmalı. Herkes satın aldığı ürünün yani içtiği partinin bağımsız bir kuruluş olan IFOS tarafından yapılan analizini internetten görebilmeli. (Bu sistem çok güzel çalışıyor)
3- Trigliserid formunda olmalı. Kutusunda “trigliserid formdadır” (TG) ibaresi yazmayanların hepsi etil ester (EE) formunda oluyor. Yıllarca biz sadece EPA + DHA ‘ya baktığımız için çok düşük biyoyararlanım ile kullanmışız ve çok kazık yemişiz. Bir önemli üç kağıt da bu şekilde yapılıyor. [GNC, Solgar ( sadece bir ürünü hariç) hepsi EE formunda.]

Video'yu İzleyiniz: https://youtu.be/iMwUFhE-tIU

4- EPA + DHA değeri mümkün olduğunca yüksek olmalı
5- Balık jelatini olmalı
Bu özelliklerin beşini de içeren Türkiye’de şu anda sadece iki ürün var. Bunlar;
1- Efa S 1200 / EPA +DHA =660 mg. Bir kutuda 45 Ad var. Eczane fiyatlarından yaklaşık %33 ucuza alabiliyoruz.
2- Ocean Plus / EPA + DHA= 636 mg. Bir kutuda 50 Ad var. Eczane fiyatlarından yaklaşık %50 ucuza alabiliyoruz.
Biz her gün ana yemeğimizde yukarıda belirttiğimiz 5 kritere de uyan Efa S 1200 veya Ocean Plus ürünlerinden 4 adet  alıyoruz. Yanında da bir adet CoEnz QG
Bu iki markanın her birinden 4 adet aldığımız gibi bazen 2 adet birinden 2 adet de diğerinden alıyoruz. Efa S 1200 blister formunda olduğu için seyahatlere çıktığımız zaman dördünü de Efa s 1200 olarak alıyoruz. Blister ambalaj hava almadığı için transfer sırasındaki hava değişiminden olumsuz etkilenmiyor. Ocean Plus 'ın da şişesi açıldığı andan itibaren buzdolabında muhafaza edilmesi gerekiyor. Biz eve aldığımız andan itibaren tüm Omega-3 'leri hep buzdolabında tutuyoruz.
Bu aşamaya gelmeden önceki deneyimlerimizi de buradan okuyabilirsiniz. Omega 3 ve Antioksidanlar ile ilgili deneyimlerimiz: http://woto.com/omega3veantioksidan







http://woto.com/gida-takviyeleri | http://www.yarimadaninsesi.com/haberdetay.asp?ID=3018