(قَالَ رَبِّ اشْرَحْ لِي صَدْرِي (٢٥) وَيَسِّرْ لِۤي اَمْرِي (٢٦) وَاحْلُلْ عُقْدَةً مِنْ لِسَانِي (٢٧) يَفْقَهُوا قَوْلِي (٢٨
25-28. (Mûsâ A.S.) dedi ki: “Yârabbî, göğ-süme genişlik ver (ki, meşakkate tahammül ede-yim; Firavun ve avenesinin kötü ahlâkına karşı sab-redebileyim.) Ve işimi kolaylaştır; dilimden de düğümü çözüver ki, sözümü iyi anlasınlar...”
Mûsâ A.S.’ın dilinde biraz ağırlık vardı. Zirâ O, Firavun’un sarayında büyütülürken, bir gün Firavun’un sakalını çekmiş, canını acıtmıştı. Firavun öfkelenip onu öldürmek isteyince zevcesi Asiye: "Bu bir çocuktur. Aklı bir şeye ermez. Sakalını, parlaklığından dolayı tutmuştur. İstersen tecrübe et" der. Firavun bir tabağa cevher, bir tabağa ateş koyup çocuğun önüne getirir. Mûsâ A.S. elini cevhere uzatırken Cebrâil A.S. ateş tarafına çevirir, O da koru alıp ağzına götürür ve dili yanar. Bu sebeple dilinde bir tutukluk meydana gelir.
Mehasin - A.EROL